
Alvar’da “İbrahim Hakkı, Alvarlı Muhammed Lütfi ve Çöğenderli Hacı Salih Efendi Enstitüsü” kurulabilir mi?
Efe Hazretleri Vakfı tarafından inşaatı tamamlanan Alvarlı Efe türbesi ve kültür merkezi hizmete hazır. Her şeyden önce bu değerli hizmeti gerçekleştiren insanları yürekten kutluyoruz.
İnşallah, bu yıl çevre düzenlemesi de tamamlanacak olan Alvarlı Efe Kültür Merkezi, bir kartpostal olarak kalmaz; ilim ve irfan hizmetlerinin yürütüleceği bir ortam olarak hizmet verir.
Önerimize gelince: Alvarlı Muhammed Lütfi Hazretleri, İbrahim Hakkı Hazretleri, Çöğenderli Hacı Salih Efendi, ülkemizin olduğu kadar, Erzurum'un ve Pasinler'in birer medarı iftiharı zatlardır. Atatürk Üniversitesi fi tarihinde İbrahim Hakkı Araştırma Merkezi kurmuştu. Fakat bu merkez, uzun yıllardan beri kendisinden beklenilen çalışmaları tam olarak yerine getiremedi ve sonunda kapatıldı.
Bu merkezde, yıllarca canla başla hizmet eden ve İbrahim Hakkı ile ilgili yayınlar yapan Okutman Mehmet Suat Demir de, başka bir yerde görevlendirildi.
Atatürk Üniversitesi, son yıllarda gerek İbrahim Hakkı Hazretleri gerekse Efe Hazretleriyle ilgili düzenlediği sempozyumlarla önemli bir hizmeti de yerine getirmiştir. Sempozyum kitaplarında da görüleceği gibi, bu yüksek şahsiyetlerden toplumumuzun öğreneceği hâlâ çok şey vardır.
Alvar’da, Muhammed Lütfi (Efe Hazretleri) adına yapılan manevi kültür merkezi, kuruluş amacının yanı sıra, bu üç şahsın öğretisi konusunda, eğitim ve araştırma yapan akademik bir hüviyete de sahip olabilir. Bu hüviyet, gerek Atatürk Üniversitesi’nin gerekse Teknik Üniversite’nin ilgili fakülteleri tarafından desteklenirse, Alvar, önemli, maddi-manevi bir bilim kuruluşuna sahip olabilir. İlahiyat Fakültesi, Edebiyat Fakülteleri bazı konferans, panel ve sempozyumlarını bu tesisin kültür merkezinde yapabilir.
Üniversiteler de medreseler ve tarikatlarla irtibatlı olmalı. Merak edilmesin kıyamet kopmaz... Bizde bazı bilim adamları, Yoga-Zen türü zihni ve bedeni konsantrasyonlara bayılırlar; bacaklarını sekize katlar ve bunu bilim sayarlar. Tasavvufi disiplin dedin mi, ürkerler. Medreseler, tarikatlar şöyle yozlaşmıştı böyle yozlaşmıştı denilebilir. Bugün üniversitelerdeki yozlaşma ne seviyede acaba! E, ne yapalım, kapatalım mı üniversiteleri! Adı ve tekabül ettiği kurumsal yapı ne olursa olsun, tüm eğitim kuruluşlarımıza sahip çıkıp, hepsini tevhid etmek gerekir. İnsanlık bilimsel şirkçilikten kurtulmadan neden mutsuzum? sorusuna da bir cevap bulamayacaktır, isterse bacaklarını on altıya katlasın!
Efe Hazretleri Vakfı tarafından inşaatı tamamlanan Alvarlı Efe türbesi ve kültür merkezi hizmete hazır. Her şeyden önce bu değerli hizmeti gerçekleştiren insanları yürekten kutluyoruz.
İnşallah, bu yıl çevre düzenlemesi de tamamlanacak olan Alvarlı Efe Kültür Merkezi, bir kartpostal olarak kalmaz; ilim ve irfan hizmetlerinin yürütüleceği bir ortam olarak hizmet verir.
Önerimize gelince: Alvarlı Muhammed Lütfi Hazretleri, İbrahim Hakkı Hazretleri, Çöğenderli Hacı Salih Efendi, ülkemizin olduğu kadar, Erzurum'un ve Pasinler'in birer medarı iftiharı zatlardır. Atatürk Üniversitesi fi tarihinde İbrahim Hakkı Araştırma Merkezi kurmuştu. Fakat bu merkez, uzun yıllardan beri kendisinden beklenilen çalışmaları tam olarak yerine getiremedi ve sonunda kapatıldı.
Bu merkezde, yıllarca canla başla hizmet eden ve İbrahim Hakkı ile ilgili yayınlar yapan Okutman Mehmet Suat Demir de, başka bir yerde görevlendirildi.
Atatürk Üniversitesi, son yıllarda gerek İbrahim Hakkı Hazretleri gerekse Efe Hazretleriyle ilgili düzenlediği sempozyumlarla önemli bir hizmeti de yerine getirmiştir. Sempozyum kitaplarında da görüleceği gibi, bu yüksek şahsiyetlerden toplumumuzun öğreneceği hâlâ çok şey vardır.
Alvar’da, Muhammed Lütfi (Efe Hazretleri) adına yapılan manevi kültür merkezi, kuruluş amacının yanı sıra, bu üç şahsın öğretisi konusunda, eğitim ve araştırma yapan akademik bir hüviyete de sahip olabilir. Bu hüviyet, gerek Atatürk Üniversitesi’nin gerekse Teknik Üniversite’nin ilgili fakülteleri tarafından desteklenirse, Alvar, önemli, maddi-manevi bir bilim kuruluşuna sahip olabilir. İlahiyat Fakültesi, Edebiyat Fakülteleri bazı konferans, panel ve sempozyumlarını bu tesisin kültür merkezinde yapabilir.
Üniversiteler de medreseler ve tarikatlarla irtibatlı olmalı. Merak edilmesin kıyamet kopmaz... Bizde bazı bilim adamları, Yoga-Zen türü zihni ve bedeni konsantrasyonlara bayılırlar; bacaklarını sekize katlar ve bunu bilim sayarlar. Tasavvufi disiplin dedin mi, ürkerler. Medreseler, tarikatlar şöyle yozlaşmıştı böyle yozlaşmıştı denilebilir. Bugün üniversitelerdeki yozlaşma ne seviyede acaba! E, ne yapalım, kapatalım mı üniversiteleri! Adı ve tekabül ettiği kurumsal yapı ne olursa olsun, tüm eğitim kuruluşlarımıza sahip çıkıp, hepsini tevhid etmek gerekir. İnsanlık bilimsel şirkçilikten kurtulmadan neden mutsuzum? sorusuna da bir cevap bulamayacaktır, isterse bacaklarını on altıya katlasın!