
Gitmek!
Arkana bakmadan…
Adımlarını açarak yapılacak iş değil ki…
Ellerimde gül kokun var!
Gözlerimde senin denizini doldurmayı bekleyen damlalar…
Yüzümde itaatkârlığın derinleştirdiği çizgiler var!
Gitmek!
Senin sandığın gibi bir şey değil ki…
Yürümeden önce önüne yığılacak…
Tek sözüne kurban olmuş bir ceset var!
Canını yolunda yitirmiş…
Hayatını hayatına katmış bir âciz var!
Gitmek!
Gidince tamamlanacak…
Bir cinayet çeşidi değil ki…
Tek darbede tam isabet kaydedesin!
Senin nefesinde soluğunu kaybetmiş…
Gamzelerinin arasında yitmiş bir kayıp var!
Gitmek…
Gidiyorum deyince…
Nutku tutulduğu için dur diyemeyen…
Bir meftunun göz yumacağı mesele değil ki!
Dur diyemediği için durdurak bilmeden çırpınan…
Ayaklarının altında çiğnenmiş bir yürek var!
Gidebilirsin…
Ellerin de gidebilir…
Bakışların hepten üzerimden çekilebilir…
Akbabalar, deşiştirilecek bir cesedin sevinciyle üzerimde dönebilir…
Martılar, susamları ufanmış bir simite fit olup gagalarını tutabilir…
Lakin ben gitmem bilesin!
Sen gittikçe…
Ben gitmem…
Sen sitemle içini çektikçe…
Ben susarım…
Ama gitmem!
Sen yüzünü buruşturdukça…
Ben eski tebessümlerine sığınırım…
Ama gitmem!
Sen de sonuna kadar sen olmuş birini bırakıp gidemezsin.
Bir Cümle
Geceye yaz ki, kederini…
Kıymet bilmeyenin diline düşmesin!