
“Yani çok endişeliyim. Ama benim yaptığım gibi onlarla doğrudan temasa geçip Erdoğan'ı yenecek duruma gelmeleri için hala var olan Türk liderliği unsurlarından daha fazla verim almalı ve onları güçlendirmeliyiz. Darbe ile değil, seçim süreci ile...” (ABD Başkanı joe Biden)
Hatırladınız mı bu açıklamaları!
Hatırlatmış olayım.
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, twitter hesabından parti logosunu kaldırdığı, yani Cumhurbaşkanı Adayıyım dediği ilk tiwitinde Türkiye’de siyasi suikastlar beklediğini belirtti.
Meral Akşener ise Cumhurbaşkanlığına aday olmayacağını, Başbakan olacağını açıklamıştı. Belli ki Akşener, Başbakanlığa takılı kalmış. MHP’yi ele geçirme hareketine başladıklarında da Meral hanım gezilerinde “Ben Başbakan olacağım” diye haykırmıştı. “Temmuz’da Başbakan olacağım” diyen Meral hanımın hevesi gerçek olmadı. Temmuz’da darbe oldu, ama FETÖ’cü hain darbe başarısızlıkla sonuçlandı.
Başbakanlık ise yeni sistemle tarihteki yerini aldı. Türkiye Cumhuriyeti’nin son Başbakanı olarak Binali Yıldırım tarihe geçti.
Şimdi muhalefet, parlamenter sistemi geri istiyor. Neredeyse en büyük ve tek vaatleri de “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem”, neyle güçlendirecekler, halkın desteğini alabilirlerse göreceğiz.
Fakat burada da ciddi sorunlar var.
Yani Millet İttifakı bileşenlerinin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde sosyolojisi topluma nasıl uydurulacak, uyum zor bir durum olsa da Parlamenter Sistemin tam bir cümbüşe dönüşeceği meçhul.
Neden?
Millet İttifakı içerisinde CHP, İYİ Parti, ne kadar gizli artık komik hale geldi ama HDP, Deva, Gelecek, Saadet, DP, ittifakta yer alması beklenen İnce’nin Memleket Partisi.
Bu partileri oturdukları toplum sosyolojisi açısından ele alsanız dahi ortak tabana oturmaları oldukça güç. Ortak yönlerinden çok ayrıştıkları yığınla konu olan partilerin uygulamada yaşayabilecekleri sorunlar yığınla.
Neredeyse birleştikleri iki nokta var; Parlamenter Sisteme dönüş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı devirmek.
Birleştikleri iki noktaya karşılık ayrışacakları alanlar bir hayli fazla.
Ayrıştıkları noktaları dikkate aldığınızda, yedi yamalı bohçadan daha kötü durumda olan ittifakın Türkiye’ye neler kaybettirebileceklerinin hesabını yapmak gerekiyor.
Millet İttifakı, iddia ve oturabilecekleri siyasi-sosyolojik taban itibariyle o meşhur şarkı sözlerini andırıyorlar. “Koy koy, şuyundan da, koy koy buyundan da, koy koy suyundan da”
Maalesef bu gidiş Amerikan mandasına teslim olmak gibi bir sonuç doğurabilir. Bakın Mustafa Kemal Atatürk ne demiş;
"Ahmaklar! Memleketi Amerikan mandasına, İngiliz himayesine terk etmekle kurtulacak sanıyorlar. Kendi rahatlarını temin etmek için bir vatanı ve tarih boyunca devam edip gelen Türk istiklâlini feda ediyorlar!"
Hatırladınız mı bu açıklamaları!
Hatırlatmış olayım.
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, twitter hesabından parti logosunu kaldırdığı, yani Cumhurbaşkanı Adayıyım dediği ilk tiwitinde Türkiye’de siyasi suikastlar beklediğini belirtti.
Meral Akşener ise Cumhurbaşkanlığına aday olmayacağını, Başbakan olacağını açıklamıştı. Belli ki Akşener, Başbakanlığa takılı kalmış. MHP’yi ele geçirme hareketine başladıklarında da Meral hanım gezilerinde “Ben Başbakan olacağım” diye haykırmıştı. “Temmuz’da Başbakan olacağım” diyen Meral hanımın hevesi gerçek olmadı. Temmuz’da darbe oldu, ama FETÖ’cü hain darbe başarısızlıkla sonuçlandı.
Başbakanlık ise yeni sistemle tarihteki yerini aldı. Türkiye Cumhuriyeti’nin son Başbakanı olarak Binali Yıldırım tarihe geçti.
Şimdi muhalefet, parlamenter sistemi geri istiyor. Neredeyse en büyük ve tek vaatleri de “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem”, neyle güçlendirecekler, halkın desteğini alabilirlerse göreceğiz.
Fakat burada da ciddi sorunlar var.
Yani Millet İttifakı bileşenlerinin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde sosyolojisi topluma nasıl uydurulacak, uyum zor bir durum olsa da Parlamenter Sistemin tam bir cümbüşe dönüşeceği meçhul.
Neden?
Millet İttifakı içerisinde CHP, İYİ Parti, ne kadar gizli artık komik hale geldi ama HDP, Deva, Gelecek, Saadet, DP, ittifakta yer alması beklenen İnce’nin Memleket Partisi.
Bu partileri oturdukları toplum sosyolojisi açısından ele alsanız dahi ortak tabana oturmaları oldukça güç. Ortak yönlerinden çok ayrıştıkları yığınla konu olan partilerin uygulamada yaşayabilecekleri sorunlar yığınla.
Neredeyse birleştikleri iki nokta var; Parlamenter Sisteme dönüş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı devirmek.
Birleştikleri iki noktaya karşılık ayrışacakları alanlar bir hayli fazla.
Ayrıştıkları noktaları dikkate aldığınızda, yedi yamalı bohçadan daha kötü durumda olan ittifakın Türkiye’ye neler kaybettirebileceklerinin hesabını yapmak gerekiyor.
Millet İttifakı, iddia ve oturabilecekleri siyasi-sosyolojik taban itibariyle o meşhur şarkı sözlerini andırıyorlar. “Koy koy, şuyundan da, koy koy buyundan da, koy koy suyundan da”
Maalesef bu gidiş Amerikan mandasına teslim olmak gibi bir sonuç doğurabilir. Bakın Mustafa Kemal Atatürk ne demiş;
"Ahmaklar! Memleketi Amerikan mandasına, İngiliz himayesine terk etmekle kurtulacak sanıyorlar. Kendi rahatlarını temin etmek için bir vatanı ve tarih boyunca devam edip gelen Türk istiklâlini feda ediyorlar!"