
Türk Silahlı Kuvvetleri sınırımızın hemen yanı başında yuvalanan terör örgütü PKK ve YPG’ye Zeytin Dalı adını verdiği bir operasyon düzenliyor. Dördüncü gününe giren operasyon, son derece başarılı bir şekilde devam ediyor.
Hükümet Dünya’yı sık sık bu operasyon hakkında bilgilendiriyor. Bu bilgilendirme sadece basın aracılığı ile değil aynı zamanda diplomatik kanallar kullanılarak da yapılıyor. Israrla, “Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygımız var, kalıcı değiliz” deniliyor.
Gelin görün ki kimsenin toprağında gözü olmayan ama kendi topraklarına göz dikenleri bertaraf etmek için Afrin’e operasyon yapan Türkiye, dışarıdan değil içeriden vurulmaya çalışılıyor. Üstelik bunu yapanlar sadece PKK’ya sempati duyanlar falan değil sözüm ona liberal, demokrasi yanlıları ve ulusalcı görünenler…
Neymiş efendim; Savaş insanlık suçuymuş, Suriye’de ne işimiz varmış. Dünya’nın kendi etrafında döndüğünü sanan bu zevatın yabancı hayranlığı gözlerini öylesine boyamış ki; adım adım ülkenin dört bir yandan kuşatılmaya çalışıldığını göremez olmuş. Gözleri siyaseten o kadar kararmış ki bunu bir siyasi manevra olarak okumakta…
Bol keseden atan bu zevatın hiç biri bu ülkenin güneyinde ne olduğunu bilmiyor. Oraları televizyon ekranından gördüğü kadarı ile okuyor. Dünya’da olup bitenden bihaber, yeni haritalar çiziliyor, ülkeler yerle bir ediliyor. Ortadoğu’yu kan gölüne çevirenlerin Türkiye için bir düşüncesi yok mu sanılıyor? Hayır, bilakis tüm planlar Türkiye için yapılıyor.
Fırat’ın çevresini saranların hedefi bellidir. O toprakların zenginliklerini ele geçirmenin yanı sıra Büyük Ortadoğu projesini tamamlayıp Türkiye’den toprak almaktır. Dün darbe ile yapamadığını, PKK ile gerçekleştirme hayalidir.
Tüm bunlar kabak gibi ortadayken kurtuluş savaşını veren bir ülkede bu çatlak seslerin çıkması ne hazin. Gerçeklerin gün gibi ortada olduğu bir dönemde tüm yaşananları bir insana bağlamak, nasıl bir bilgisizliğin ürünü?
Hiç duydunuz mu, “Putin yerini kuvvetlendirmek için Ortadoğu’ya daldı” diyen bir Rus düşünürünü. Ya da ABD başkanını sırf bu yüzden yerden yere vuran gazeteci yazarı…
Binlerce insanı öldürenler kahraman olurken, yalnızca topraklarını ve vatandaşını korumak için ciddi bir tehdidi bertaraf etmek isteyen Türkiye, katil ve oy avcısı öylemi...
Türkiye önemli bir operasyon yapıyor ama ülkenin Ana Muhalefet Partisi lideri Almanya’da PKK’lıların katıldığı bir toplantıda konuşuyor. TSK’ya başarılar diliyorum derken yuhalanıyor. O toplantıyı terk etmediği gibi ülkeye bile dönmüyor, programına devam ediyor. Sözüm ona milliyetçi bir parti olduğunu söyleyen İYİ Parti’den tık yok. Sesi çıkan HDP ise can havli ile bağırıyor.
Bu millet nice savaşlar gördü. Nice devletler kurup nice devletler yıktı. Bizim bu toprakları ne tek kişiye ne de dünyaya peşkeş çekme lüksümüz yoktur.
Ordumuzun her ferdi bu vatan uğruna şehit olmayı göze almış. Zira son söz 93 harbinde söylenmiş. Nene Hatun yeni doğmuş bebeğini bırakıp düşmana karşı savaşmaya giderken, “Bu bebe anasız büyür ama vatansız büyümez” demiş. Tıpkı Afrin’e giden Mehmetçiğin kendisine mikrofon uzatan muhabire söylediği gibi. O Mehmetçik, ailene bir mesajın var mı diye soran muhabire, “ Beni beklemesinler” diyor ve tıpkı Nene Hatun gibi tarihe not düşüyor.
Operasyonda zayiat vereceğiz diye yaygara koparıldığı anda Bitlis’te komando birliğinin üzerine düşen çığ 5 vatan evladını şehit etti. Kaderden ötesi yok, son sözü Allah söyler. Allah bu orduyla beraberdir...
Hükümet Dünya’yı sık sık bu operasyon hakkında bilgilendiriyor. Bu bilgilendirme sadece basın aracılığı ile değil aynı zamanda diplomatik kanallar kullanılarak da yapılıyor. Israrla, “Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygımız var, kalıcı değiliz” deniliyor.
Gelin görün ki kimsenin toprağında gözü olmayan ama kendi topraklarına göz dikenleri bertaraf etmek için Afrin’e operasyon yapan Türkiye, dışarıdan değil içeriden vurulmaya çalışılıyor. Üstelik bunu yapanlar sadece PKK’ya sempati duyanlar falan değil sözüm ona liberal, demokrasi yanlıları ve ulusalcı görünenler…
Neymiş efendim; Savaş insanlık suçuymuş, Suriye’de ne işimiz varmış. Dünya’nın kendi etrafında döndüğünü sanan bu zevatın yabancı hayranlığı gözlerini öylesine boyamış ki; adım adım ülkenin dört bir yandan kuşatılmaya çalışıldığını göremez olmuş. Gözleri siyaseten o kadar kararmış ki bunu bir siyasi manevra olarak okumakta…
Bol keseden atan bu zevatın hiç biri bu ülkenin güneyinde ne olduğunu bilmiyor. Oraları televizyon ekranından gördüğü kadarı ile okuyor. Dünya’da olup bitenden bihaber, yeni haritalar çiziliyor, ülkeler yerle bir ediliyor. Ortadoğu’yu kan gölüne çevirenlerin Türkiye için bir düşüncesi yok mu sanılıyor? Hayır, bilakis tüm planlar Türkiye için yapılıyor.
Fırat’ın çevresini saranların hedefi bellidir. O toprakların zenginliklerini ele geçirmenin yanı sıra Büyük Ortadoğu projesini tamamlayıp Türkiye’den toprak almaktır. Dün darbe ile yapamadığını, PKK ile gerçekleştirme hayalidir.
Tüm bunlar kabak gibi ortadayken kurtuluş savaşını veren bir ülkede bu çatlak seslerin çıkması ne hazin. Gerçeklerin gün gibi ortada olduğu bir dönemde tüm yaşananları bir insana bağlamak, nasıl bir bilgisizliğin ürünü?
Hiç duydunuz mu, “Putin yerini kuvvetlendirmek için Ortadoğu’ya daldı” diyen bir Rus düşünürünü. Ya da ABD başkanını sırf bu yüzden yerden yere vuran gazeteci yazarı…
Binlerce insanı öldürenler kahraman olurken, yalnızca topraklarını ve vatandaşını korumak için ciddi bir tehdidi bertaraf etmek isteyen Türkiye, katil ve oy avcısı öylemi...
Türkiye önemli bir operasyon yapıyor ama ülkenin Ana Muhalefet Partisi lideri Almanya’da PKK’lıların katıldığı bir toplantıda konuşuyor. TSK’ya başarılar diliyorum derken yuhalanıyor. O toplantıyı terk etmediği gibi ülkeye bile dönmüyor, programına devam ediyor. Sözüm ona milliyetçi bir parti olduğunu söyleyen İYİ Parti’den tık yok. Sesi çıkan HDP ise can havli ile bağırıyor.
Bu millet nice savaşlar gördü. Nice devletler kurup nice devletler yıktı. Bizim bu toprakları ne tek kişiye ne de dünyaya peşkeş çekme lüksümüz yoktur.
Ordumuzun her ferdi bu vatan uğruna şehit olmayı göze almış. Zira son söz 93 harbinde söylenmiş. Nene Hatun yeni doğmuş bebeğini bırakıp düşmana karşı savaşmaya giderken, “Bu bebe anasız büyür ama vatansız büyümez” demiş. Tıpkı Afrin’e giden Mehmetçiğin kendisine mikrofon uzatan muhabire söylediği gibi. O Mehmetçik, ailene bir mesajın var mı diye soran muhabire, “ Beni beklemesinler” diyor ve tıpkı Nene Hatun gibi tarihe not düşüyor.
Operasyonda zayiat vereceğiz diye yaygara koparıldığı anda Bitlis’te komando birliğinin üzerine düşen çığ 5 vatan evladını şehit etti. Kaderden ötesi yok, son sözü Allah söyler. Allah bu orduyla beraberdir...