
Gelenler ile gidenler aynı karede..
Bu golü rektöre yazarım!
ETÜ İletişim Halkla İlişkiler ve Basın Müdürlüğü’nün Erzurum’da ki yerel, ulusal gazete ve ajanslara servis ettiği fotoğrafı ilk gördüğümde ne yalan söyleyeyim, şaş kalmış, şaşa kalmıştım. Geçtiğimiz hafta 2’nci kez rektörlüğe ataması gerçekleşen Prof.Dr.Bülent Çakmak, mevcut yönetim kadrosunu değiştirmiş, yerlerine yenilerini atamıştı ve hem gidenler hem de yeni gidenler aynı karedeydi. Gelen rektör yardımcıları ve genel sekreter ile koltuğu bırakan rektör yardımcıları ve genel sekreter yanyanaydı, öyle silah zoruyla filan da poz vermiş değillerdi. Şaşırmama şaşırmayın lütfen. Bu çok olağan bir şey değildi, görmüşlüğümüz ve dahi duymuşluğumuz yoktu. Çünkü ben en azından Erzurum’dan biliyorum, diğer yerlerde nasıl, bilmem, bu tür durumlarda böyle bir fotoğraf karesi çekilmez, çektirilmez. Zira gidenlerin gönüllü gittiğine şahit olmadım, hele yerlerine gelenler ile aynı karede görünmek istenmez, türlü bahaneler ile aynı karede olmaktan uzak durulurdu!
***
Kaldı ki vücut dilini anlamak da uzmanlık gerektiren bir şeydir ama yüzlerinden halet-i ruhiyelerini anlamak için öyle uzman olmaya da gerek yok. Fotoğraf resmen bağırıyor ve bu karede yeralan herkesi, ama herkesi kutluyor, yollarının izlerinin açık olmasını diliyorum. Tabii ki böyle bir kare için golü de hiç sağına soluna bakmadan rektör hoca Prof.Dr.Bülent Çakmak’a yazarım. O nasıl bir yönetim dili ortaya koymuş ki gelenler ile gidenleri aynı karede tutabilmiş. Bu da büyük bir yönetim başarısıdır ki rektör hocayı ayrıyeten kutluyorum. Demek ki böyle bir devir teslim de bir kültür işiymiş, bunu da ETÜ göstermiş olmuştur, bu benim son kararımdır.

GELENLER-GİDENLER BİR ARADA- Prof. Dr. İrfan Kaymaz, Prof. Dr. Birol Soysal ve Prof. Dr. Murat Küçükuğurlu Rektör Yardımcılığı görevini Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ali Fatih Yetim ve Fen Fakültesi öğretim üyesi Ceren Sultan Elmalıya devrederken; Genel Sekreter Doç. Dr. Tuba Yetim ise görevini Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Ahmet Dumlu’ya devretti.

Giden gelenle yanyana fotoğraf vermiyorlar!
ETSO’da alışkanlık yaptı!
ETÜ’de gidenler ile gelenlerin birarada olması ne kadar anlamlı ve de güzel ise, henüz yeni seçimini yapan ETSO’da devir teslim yapmak zor oluyor. Yaklaşık 40 yıldır sahadayım, çok sayıda Erzurum Ticaret ve Sanayi Odası başkanı gördüm, hiçbir an bir sonraki dönemi kazanan başkan ile giden başkanın yanyana fotoğrafına şahit olmadım. Adeta gelenek haline gelmiş olsa gerek ki gidenler ile gelenler devir teslimde yanyana olmuyorlar. Türlü sebepler ile yanyana fotoğraf karesine girmiyorlar. Ticaret Odası’nda başkanlık yapan ne Yılmaz Kuşkay, ne Namık Kılkıl, ne Muammer Cindilli ve ne de Lütfü Yücelik, gelirken veya giderken yanyana fotoğraf vermediler. En son Saim Özakalın başkanlığı devraldığında da hiç bir yerde Lütfü Yücelik ile yanyana fotoğrafı yansımadı. Fitnelik etmiş olmayayım ama her ne hikmetse her başkan işbaşına geldiğinde de bir önceki başkanla arası bozuk, ya da limoni oldu. Sanıyorum Erzurum’da öteden beri hissettiğimiz kollektif ruhun olmamasını bir defa bu durum ortaya koyuyor. Bunu hem de şehrin dinamiklerini kollektif çalışmaya özendirme gibi bir misyonu olan Ticaret ve Sanayi Odası’nda görüyor olmamız hem garip hem de bayağı bir üzücü.
Bu da bizim Messi!
Sadece Arjantin’in yok, Erzurum’un da bir Messi’si var! Ama bu Messi bir kedi. İşinsanı Fehmi Akçil’in sahibi olduğu Messi’nin en büyük özelliğinden birisi uzatılan her topa koşması ve tutması. Özellikle lastik top peşinde koşan 2 yaşındaki Messi, patileri ile şut da atıyor. Kıvrak ve hızlı hareketleri sebebiyle kedisine Messi adını veren Fehmi Akçil, ona pasaport da çıkarttı. Eski Terminal civarında özellikle işyerlerinde çalışanların sevgilisi haline gelen Messi, şirinlikleri ile bölgede tam bir sempati yumağı oluşturdu, el bebek gül bebek bakılır oldu.

EYT kahvaltısı!
Kamuoyunda EYT olarak adlandırılan erken yaşa takılanlara sağlanması için çıkartılması öngörülen emeklilik yasası, çoğu kişide bayram havası estirdi. Erken emeklilikten yararlananlar mutluluğunu farklı şekilde ifade ediyor. İşte Erzurum Yıldızkent’te faaliyet gösteren bir restaurantın döner ustası Suat Sönmez, mesai arkadaşlarına kahvaltı verdi, erken yaşta emekliliğini kutladı. Her gün çok sayıda eş ve dostundan tebrik mesajları aldığını söyleyen Sönmez, ‘’Özellikle mesai arkadaşlarıma bir jest için bu kahvaltıyı verdim. Uzunca bir süresi sigortasız çalıştığım sektörde erkenden emekli olmak mutlu etti beni. Rabbim herkese nasip etsin emekliliği’’ dedi.

Kitabını dört gözle bekliyorum..
Benim ‘Muhalif’ ağabeyim!

Sanırım bugünlerde en çok konuşulan ve merakla beklenen İngiltere kralı Charles’in oğlu Harry’nin ‘Yedek’ adını verdiği kitabı. Elbette ki okunmaya değer kitapların başında geliyor o kitap ama ben en çok Lütfü Esengün’ün çıkarttığı kitaba odaklanmış durumdayım. Henüz okuma fırsatı bulmadığım ama içeriği ile ilgili bilgiler edindiğim kitabı ismini özellikle çok tuttum. Muhalif! Hele de Lütfü Esengün’ü biraz yakından tanıyan birisi olarak tam kendisini ifade eden bir isim olmuş kitabının ismi. Zira kısa süreli bir REFAHYOL hükümetini saymazsak 40 yıllık siyasi hayatının neredeyse tamamına yakını muhalif olarak geçmiş bir isim Esengün. Bir şekilde muhalif gelmiş, muhalif kalmış ama. Her görüşmemizde bazen hacım, bazen vekilim, bazen başkanım, bazen bakanım, çoğu kez de ağabey diye hitap ettiğim Lütfü Esengün, Refah, Fazilet ve Saadet Partilerinde yeralmış, bir dönem de bugün AK Parti’de olan Numan Kurtulmuş’un Genel Başkan olduğu HAS Parti’de de kurucu üye olmuş biri.
***
Benim 80’li yıllarda Avukat ve Refah Partisi’nin İl Başkanı olarak tanıdığım, ilçe başkanlığından taa bakanlığa uzanan bir siyaset macerası yapan ve artık son yıllarda siyaset defterini kapattığını gözlemlediğim Esengün, köşeye çekilmiş gibi görünüyor ama bu kitabı ile aslında farklı bir dönüş yapmış, bence iyi de yapmış. Boş boş oturma yerine yakın tarihi anlatan ve bunu da samimiyetle anlatan Lütfü Esengün’ü yürekten kutluyorum. Yazmanın ne kadar önemli olduğunu da göstererek, bunun da bir hizmet olduğunu, dolu dolu yaşamalarına rağmen köşelerinde kös kös oturan tembel ağabeylerimize de ders olur. Ey Yayınevi’nden çıkan, 70.40 lira fiyatı olan, 548 sahifelik kitabında Erzurum da var ve bu bölümünün de çok kıymetli olduğuna inanıyorum.
Saklı sesler susmuyor!
TRT Erzurum eski sanatçılarından Didem Dilara Duman ASvar’ın, sunumu ve icralarıyla her Cumartesi günleri TRT Müzik’de yayınlanan Saklı Sesler porğramının devamına karar verildi ve 13 bölüm daha çekilmesi kararlaştırıldı. Çekimleri TRT Erzurum Reyhani stüdyosunda gerçekleşen ve paket yayın yapılan Saklı Sesler, bu Cumartesi günü 12’nci proğramı ile TRT Müzik ekranlarına gelecek. Sonrasında daha önce çekimi gerçekleşen bir bölümü de yayınlandıktan sonra 13 bölümlük bir çekim daha gerçekleşecek. Aralarında TRT Erzurum Radyosu saz sanatçılarının da yeraldığı ekibinenstrümanlarıyla renk kattığı proğram, yoğun istek ve izlenme yüksekliği nedeniyle 13 bölüm daha ekranlarda olacak.

TUTTUĞUM BABA SÖZLER: Nereye gittiğini bilmiyorsan, hangi yoldan gittiğinin önemi yoktur! (Anonim)
DUVARIN DİLİ : Bi ara öl dese ölürdüm. İyi ki dememiş!
Bu golü rektöre yazarım!
ETÜ İletişim Halkla İlişkiler ve Basın Müdürlüğü’nün Erzurum’da ki yerel, ulusal gazete ve ajanslara servis ettiği fotoğrafı ilk gördüğümde ne yalan söyleyeyim, şaş kalmış, şaşa kalmıştım. Geçtiğimiz hafta 2’nci kez rektörlüğe ataması gerçekleşen Prof.Dr.Bülent Çakmak, mevcut yönetim kadrosunu değiştirmiş, yerlerine yenilerini atamıştı ve hem gidenler hem de yeni gidenler aynı karedeydi. Gelen rektör yardımcıları ve genel sekreter ile koltuğu bırakan rektör yardımcıları ve genel sekreter yanyanaydı, öyle silah zoruyla filan da poz vermiş değillerdi. Şaşırmama şaşırmayın lütfen. Bu çok olağan bir şey değildi, görmüşlüğümüz ve dahi duymuşluğumuz yoktu. Çünkü ben en azından Erzurum’dan biliyorum, diğer yerlerde nasıl, bilmem, bu tür durumlarda böyle bir fotoğraf karesi çekilmez, çektirilmez. Zira gidenlerin gönüllü gittiğine şahit olmadım, hele yerlerine gelenler ile aynı karede görünmek istenmez, türlü bahaneler ile aynı karede olmaktan uzak durulurdu!
***
Kaldı ki vücut dilini anlamak da uzmanlık gerektiren bir şeydir ama yüzlerinden halet-i ruhiyelerini anlamak için öyle uzman olmaya da gerek yok. Fotoğraf resmen bağırıyor ve bu karede yeralan herkesi, ama herkesi kutluyor, yollarının izlerinin açık olmasını diliyorum. Tabii ki böyle bir kare için golü de hiç sağına soluna bakmadan rektör hoca Prof.Dr.Bülent Çakmak’a yazarım. O nasıl bir yönetim dili ortaya koymuş ki gelenler ile gidenleri aynı karede tutabilmiş. Bu da büyük bir yönetim başarısıdır ki rektör hocayı ayrıyeten kutluyorum. Demek ki böyle bir devir teslim de bir kültür işiymiş, bunu da ETÜ göstermiş olmuştur, bu benim son kararımdır.

GELENLER-GİDENLER BİR ARADA- Prof. Dr. İrfan Kaymaz, Prof. Dr. Birol Soysal ve Prof. Dr. Murat Küçükuğurlu Rektör Yardımcılığı görevini Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ali Fatih Yetim ve Fen Fakültesi öğretim üyesi Ceren Sultan Elmalıya devrederken; Genel Sekreter Doç. Dr. Tuba Yetim ise görevini Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Ahmet Dumlu’ya devretti.

Giden gelenle yanyana fotoğraf vermiyorlar!
ETSO’da alışkanlık yaptı!
ETÜ’de gidenler ile gelenlerin birarada olması ne kadar anlamlı ve de güzel ise, henüz yeni seçimini yapan ETSO’da devir teslim yapmak zor oluyor. Yaklaşık 40 yıldır sahadayım, çok sayıda Erzurum Ticaret ve Sanayi Odası başkanı gördüm, hiçbir an bir sonraki dönemi kazanan başkan ile giden başkanın yanyana fotoğrafına şahit olmadım. Adeta gelenek haline gelmiş olsa gerek ki gidenler ile gelenler devir teslimde yanyana olmuyorlar. Türlü sebepler ile yanyana fotoğraf karesine girmiyorlar. Ticaret Odası’nda başkanlık yapan ne Yılmaz Kuşkay, ne Namık Kılkıl, ne Muammer Cindilli ve ne de Lütfü Yücelik, gelirken veya giderken yanyana fotoğraf vermediler. En son Saim Özakalın başkanlığı devraldığında da hiç bir yerde Lütfü Yücelik ile yanyana fotoğrafı yansımadı. Fitnelik etmiş olmayayım ama her ne hikmetse her başkan işbaşına geldiğinde de bir önceki başkanla arası bozuk, ya da limoni oldu. Sanıyorum Erzurum’da öteden beri hissettiğimiz kollektif ruhun olmamasını bir defa bu durum ortaya koyuyor. Bunu hem de şehrin dinamiklerini kollektif çalışmaya özendirme gibi bir misyonu olan Ticaret ve Sanayi Odası’nda görüyor olmamız hem garip hem de bayağı bir üzücü.
Bu da bizim Messi!
Sadece Arjantin’in yok, Erzurum’un da bir Messi’si var! Ama bu Messi bir kedi. İşinsanı Fehmi Akçil’in sahibi olduğu Messi’nin en büyük özelliğinden birisi uzatılan her topa koşması ve tutması. Özellikle lastik top peşinde koşan 2 yaşındaki Messi, patileri ile şut da atıyor. Kıvrak ve hızlı hareketleri sebebiyle kedisine Messi adını veren Fehmi Akçil, ona pasaport da çıkarttı. Eski Terminal civarında özellikle işyerlerinde çalışanların sevgilisi haline gelen Messi, şirinlikleri ile bölgede tam bir sempati yumağı oluşturdu, el bebek gül bebek bakılır oldu.

EYT kahvaltısı!
Kamuoyunda EYT olarak adlandırılan erken yaşa takılanlara sağlanması için çıkartılması öngörülen emeklilik yasası, çoğu kişide bayram havası estirdi. Erken emeklilikten yararlananlar mutluluğunu farklı şekilde ifade ediyor. İşte Erzurum Yıldızkent’te faaliyet gösteren bir restaurantın döner ustası Suat Sönmez, mesai arkadaşlarına kahvaltı verdi, erken yaşta emekliliğini kutladı. Her gün çok sayıda eş ve dostundan tebrik mesajları aldığını söyleyen Sönmez, ‘’Özellikle mesai arkadaşlarıma bir jest için bu kahvaltıyı verdim. Uzunca bir süresi sigortasız çalıştığım sektörde erkenden emekli olmak mutlu etti beni. Rabbim herkese nasip etsin emekliliği’’ dedi.

Kitabını dört gözle bekliyorum..
Benim ‘Muhalif’ ağabeyim!

Sanırım bugünlerde en çok konuşulan ve merakla beklenen İngiltere kralı Charles’in oğlu Harry’nin ‘Yedek’ adını verdiği kitabı. Elbette ki okunmaya değer kitapların başında geliyor o kitap ama ben en çok Lütfü Esengün’ün çıkarttığı kitaba odaklanmış durumdayım. Henüz okuma fırsatı bulmadığım ama içeriği ile ilgili bilgiler edindiğim kitabı ismini özellikle çok tuttum. Muhalif! Hele de Lütfü Esengün’ü biraz yakından tanıyan birisi olarak tam kendisini ifade eden bir isim olmuş kitabının ismi. Zira kısa süreli bir REFAHYOL hükümetini saymazsak 40 yıllık siyasi hayatının neredeyse tamamına yakını muhalif olarak geçmiş bir isim Esengün. Bir şekilde muhalif gelmiş, muhalif kalmış ama. Her görüşmemizde bazen hacım, bazen vekilim, bazen başkanım, bazen bakanım, çoğu kez de ağabey diye hitap ettiğim Lütfü Esengün, Refah, Fazilet ve Saadet Partilerinde yeralmış, bir dönem de bugün AK Parti’de olan Numan Kurtulmuş’un Genel Başkan olduğu HAS Parti’de de kurucu üye olmuş biri.
***
Benim 80’li yıllarda Avukat ve Refah Partisi’nin İl Başkanı olarak tanıdığım, ilçe başkanlığından taa bakanlığa uzanan bir siyaset macerası yapan ve artık son yıllarda siyaset defterini kapattığını gözlemlediğim Esengün, köşeye çekilmiş gibi görünüyor ama bu kitabı ile aslında farklı bir dönüş yapmış, bence iyi de yapmış. Boş boş oturma yerine yakın tarihi anlatan ve bunu da samimiyetle anlatan Lütfü Esengün’ü yürekten kutluyorum. Yazmanın ne kadar önemli olduğunu da göstererek, bunun da bir hizmet olduğunu, dolu dolu yaşamalarına rağmen köşelerinde kös kös oturan tembel ağabeylerimize de ders olur. Ey Yayınevi’nden çıkan, 70.40 lira fiyatı olan, 548 sahifelik kitabında Erzurum da var ve bu bölümünün de çok kıymetli olduğuna inanıyorum.
Saklı sesler susmuyor!
TRT Erzurum eski sanatçılarından Didem Dilara Duman ASvar’ın, sunumu ve icralarıyla her Cumartesi günleri TRT Müzik’de yayınlanan Saklı Sesler porğramının devamına karar verildi ve 13 bölüm daha çekilmesi kararlaştırıldı. Çekimleri TRT Erzurum Reyhani stüdyosunda gerçekleşen ve paket yayın yapılan Saklı Sesler, bu Cumartesi günü 12’nci proğramı ile TRT Müzik ekranlarına gelecek. Sonrasında daha önce çekimi gerçekleşen bir bölümü de yayınlandıktan sonra 13 bölümlük bir çekim daha gerçekleşecek. Aralarında TRT Erzurum Radyosu saz sanatçılarının da yeraldığı ekibinenstrümanlarıyla renk kattığı proğram, yoğun istek ve izlenme yüksekliği nedeniyle 13 bölüm daha ekranlarda olacak.

TUTTUĞUM BABA SÖZLER: Nereye gittiğini bilmiyorsan, hangi yoldan gittiğinin önemi yoktur! (Anonim)
DUVARIN DİLİ : Bi ara öl dese ölürdüm. İyi ki dememiş!