
Radyo Üniversite’de ‘Kadın Olmak’ adlı programa katılan Pusula Gazetesi Genel Koordinatörü Sevda Güneş İncesu, özellikle 90 yıllarda bayanların mesleği yaparken yaşadıkları sorunları dile getirdi.
Manolya BULUT/PUSULA

Atatürk Üniversitesi bünyesine 102,0 frekansta yayın yapan Radyo Üniversite, her hafta ‘Kadın Olmak’ isimli programda mesleğinde başarılı olmuş bayanların yaşadıklarını gündeme getiriyor. Aleyna Kırsakal’ın sunuculuğunu yaptığı programın bu haftaki konuğu, Pusula Gazetesi Genel koordinatörü Sevda Güneş İncesu oldu.
Büşra Uzunoğlu ve Özge Ulusan’ın teknik sorumlu olduğu programda Erzurum’da 90 yıllarda bayan gazetecilerin yaşadıklarını anlatan Sevda Güneş İncesu, aradan geçen yıllar içinde bakış açısının büyük oranda değiştiğini söyledi. O dönemde bayan gazetecilerin her haberi takip etmesinin eleştirildiğini hatırlatan Güneş İncesu, “ Şehir genelinde zaten bayan gazeteci sayısı bir elin parlaklarını geçmeyecek kadar azdı. O yıllarda özellikle Asayiş Şubesine bağlı Ahlak Masası’nın nataşa baskınları yoğunlukta idi ve basında epeyce yer alıyordu. Erkek meslektaşlarım beni bu baskınlara giderken ilk dönemlerde yadırgıyor, ‘bayan bir gazetecinin fuhuş baskınında ne işi var’ görüşünü savunuyorlardı. Ancak ilerleyen yıllarda bayanlarında erkek meslektaşları kadar mesleğinde başarılı olduklarını görünce bu düşünde yavaş yavaş çürüdü” ifadelerini kullandı.

Şu an ülke genelinde bir çok basın kuruluşunun yayın yönetmenliği koltuğunda bayan meslektaşlarının oturduğunu belirten İncesu, “ Bayanlar artık daha güçlü ve başarılılar. Mesleğin her türlü zorluğuna göğüs gererek erkek meslektaşları kadar bu işin hakkını verebileceklerini kanıtladılar. Show TV’de çalıştığım yıllarda bayan arkadaşlarımla birlikte bölgedeki tüm gelişmeleri takip ediyorduk. Bu bazen sel, bazen deprem bazen de terör operasyonu oluyordu. Savaşta kurşun adres sormaz. Bu mesleği yapıyorsanız her türlü ceremesine katlanmak zorundasınız, öncelikle mesleği sevmek gerek” dedi.
Gazeteciliğin son yıllardaki durumu hakkında da değerlendirmeler yapan İncesu, “ Bir kere çok para kazanmak isteyen bu mesleği tercih etmesin. Bu meslek severek yapılacak, gönül verilecek ama çok para kazanılacak bir meslek değil. Bizim dönemde daha çok alaylı dediğimiz çıraklıktan gelen gazeteciler görev yapıyordu. Son yıllarda iletişim fakültelerinin açılması ile artık mektepli gazeteciler de var. Buradaki sorun gençlerin okulu bitirdikten hemen sonra ‘ben gazeteci oldum’ demeleri ve sonucunda hayal kırıklığı yaşamaları. Onlara tavsiyem okulda eğitimlerini sürdürürken bir basın kuruluşu ile irtibata geçip, boş zamanlarında sürekli gitmesi, havayı koklaması. Okulu bitirdikten sonra hem iş bulması hem de mesleğe adapte olması çok daha kolay olacaktır. Benim gazetemde buna örnek gösterebileceğim ve şu an basın kartını almış, kadrolu birkaç meslektaşım var. Onlar hem okuyup hem de bizler ile birlikte işin mutfağında yetiştiler. Diplomalarını alır almaz teorik ve pratiği bir arada gördükleri için piyasada kendilerine yer bulmaları zor olmadı” diye konuştu.
Yerel basının sorunların da değinen İncesu, “ ulusal ile yerel çok farklı, daha ulaşılabilir oluyorsunuz. Dengeleri gözetmek durumunda kalıyorsunuz. Bu anlamda basının özgür olduğunu söylemek gerçekçi bir yaklaşım değil. Pusula Gazetesi 2012 yılından beri çizgisinden taviz vermeden yoluna devam ediyor. Adeta bir okul görevi yapıyor. Bizim amacımız çok para kazanmaktan ziyade bu mesleğin dürüstçe yapmak ve yapılabileceğini genç kuşaklara aktarmak” ifadelerini kullandı.
Manolya BULUT/PUSULA

Atatürk Üniversitesi bünyesine 102,0 frekansta yayın yapan Radyo Üniversite, her hafta ‘Kadın Olmak’ isimli programda mesleğinde başarılı olmuş bayanların yaşadıklarını gündeme getiriyor. Aleyna Kırsakal’ın sunuculuğunu yaptığı programın bu haftaki konuğu, Pusula Gazetesi Genel koordinatörü Sevda Güneş İncesu oldu.
Büşra Uzunoğlu ve Özge Ulusan’ın teknik sorumlu olduğu programda Erzurum’da 90 yıllarda bayan gazetecilerin yaşadıklarını anlatan Sevda Güneş İncesu, aradan geçen yıllar içinde bakış açısının büyük oranda değiştiğini söyledi. O dönemde bayan gazetecilerin her haberi takip etmesinin eleştirildiğini hatırlatan Güneş İncesu, “ Şehir genelinde zaten bayan gazeteci sayısı bir elin parlaklarını geçmeyecek kadar azdı. O yıllarda özellikle Asayiş Şubesine bağlı Ahlak Masası’nın nataşa baskınları yoğunlukta idi ve basında epeyce yer alıyordu. Erkek meslektaşlarım beni bu baskınlara giderken ilk dönemlerde yadırgıyor, ‘bayan bir gazetecinin fuhuş baskınında ne işi var’ görüşünü savunuyorlardı. Ancak ilerleyen yıllarda bayanlarında erkek meslektaşları kadar mesleğinde başarılı olduklarını görünce bu düşünde yavaş yavaş çürüdü” ifadelerini kullandı.

Şu an ülke genelinde bir çok basın kuruluşunun yayın yönetmenliği koltuğunda bayan meslektaşlarının oturduğunu belirten İncesu, “ Bayanlar artık daha güçlü ve başarılılar. Mesleğin her türlü zorluğuna göğüs gererek erkek meslektaşları kadar bu işin hakkını verebileceklerini kanıtladılar. Show TV’de çalıştığım yıllarda bayan arkadaşlarımla birlikte bölgedeki tüm gelişmeleri takip ediyorduk. Bu bazen sel, bazen deprem bazen de terör operasyonu oluyordu. Savaşta kurşun adres sormaz. Bu mesleği yapıyorsanız her türlü ceremesine katlanmak zorundasınız, öncelikle mesleği sevmek gerek” dedi.
Gazeteciliğin son yıllardaki durumu hakkında da değerlendirmeler yapan İncesu, “ Bir kere çok para kazanmak isteyen bu mesleği tercih etmesin. Bu meslek severek yapılacak, gönül verilecek ama çok para kazanılacak bir meslek değil. Bizim dönemde daha çok alaylı dediğimiz çıraklıktan gelen gazeteciler görev yapıyordu. Son yıllarda iletişim fakültelerinin açılması ile artık mektepli gazeteciler de var. Buradaki sorun gençlerin okulu bitirdikten hemen sonra ‘ben gazeteci oldum’ demeleri ve sonucunda hayal kırıklığı yaşamaları. Onlara tavsiyem okulda eğitimlerini sürdürürken bir basın kuruluşu ile irtibata geçip, boş zamanlarında sürekli gitmesi, havayı koklaması. Okulu bitirdikten sonra hem iş bulması hem de mesleğe adapte olması çok daha kolay olacaktır. Benim gazetemde buna örnek gösterebileceğim ve şu an basın kartını almış, kadrolu birkaç meslektaşım var. Onlar hem okuyup hem de bizler ile birlikte işin mutfağında yetiştiler. Diplomalarını alır almaz teorik ve pratiği bir arada gördükleri için piyasada kendilerine yer bulmaları zor olmadı” diye konuştu.
Yerel basının sorunların da değinen İncesu, “ ulusal ile yerel çok farklı, daha ulaşılabilir oluyorsunuz. Dengeleri gözetmek durumunda kalıyorsunuz. Bu anlamda basının özgür olduğunu söylemek gerçekçi bir yaklaşım değil. Pusula Gazetesi 2012 yılından beri çizgisinden taviz vermeden yoluna devam ediyor. Adeta bir okul görevi yapıyor. Bizim amacımız çok para kazanmaktan ziyade bu mesleğin dürüstçe yapmak ve yapılabileceğini genç kuşaklara aktarmak” ifadelerini kullandı.