
24 Mart’ta yapılacak olan AK Parti 7. Olağan Kongresi’nin ardından kabinede değişik yapılacağı Ankara kulislerinin birinci gündem maddesi. Yeni bir vizyon ile halkın karşısına çıkmayı hedefleyen iktidar partisi, vitrinini yenileyecek.
Bunların yanı sıra en fazla değişimin ise bürokraside yaşanacağını iddia ediliyor.
Yeni sisteme ayak uyduramayan, inisiyatif alamayan, sorunları yerinde çözemeyen, teşkilatlar ile sorun yaşayan, vatandaşların sıkıntılarına kör, sağır kalan bürokratların tırpan yiyeceği dillendiriliyor.
Yapılacak yeni kabinede bir Erzurumlu bakan olur mu bilinmez ama Erzurum bürokrasinin güncellenmesi gerekliliği de açık bir gerçek.
***
İnsan düşünmeden edemiyor, bugüne kadar şehirde iz bırakan, vatandaş ile bütünleşen kaç bürokratın ismi kaldı akıllarda?
Üstelik sadece bu iktidar döneminde değil geçmişte de nerede hantal, yalnızca tribünlere oynayan, iş yapar gibi görünerek göz boyamaktan başka iş yapmayan ne kadar isim varsa bu şehirde yıllarca üst düzey bürokratlık yaptı.
Ve bu şehir onları sadece sırtlamadı aynı zamanda çok daha iyi yerlere gelmeleri için ön ayak oldu. Erzurum her daim sıçrama tahtası yapıldı.
***
Koca kentte hala vekil müdürlükle yönetilen kurumlar var.
Her birinin altında son model makam otosu ve şoförleri, o açılış senin bu açılış benim gezip duruyorlar.
Her kurumda mobbing almış başını gidiyor, kimse saltanatına ortak istemiyor.
Ve daha neler neler…
İktidarın yapacağı iddia edilen bahar temizliğinde bunlardan kaçı tırpan yiyecek bakıp göreceğiz.
Ancak gelenlerin gidecekleri aratacağı endişesini de taşımıyor değilim!
Gelecek ya da kalacak bürokratlara referans olacak siyasiler, ‘kendi adamımız olsun çamurdan olsun’ zihniyetini güttüğü sürece gelen gideni illaki aratacak.
***
Oysa siyasilerin bakması gereken tek pencere liyakat olmalı.
Ajandalarında bu şehre yapılan yatırımlar sayfalar dolusu olmasına rağmen, hala “bu şehre ne yaptınız?” diye soruluyorsa, bunun nedenlerinden biri de bürokratların gelen yatırımları doğru planlama kapasitesine sahip olmamalarıdır. Zamanında yatırımı bitirememeleri ve yapılan yatırımları halka anlatamamalarıdır.
Eğer bu şehirde yaşanan en küçük olumsuzlukta “sahipsiz şehir” nidaları yükseliyorsa işte o koltuğuna yapışıp, yerinden kalkmaya tenezzül etmeyen beyaz yakalı bürokratların bu halkın içinde olmamasındandır.
Sözün özü, sistem bu olduğu sürece ne gidene üzülecek ne de gelene sevinecek bu şehir…
Bunların yanı sıra en fazla değişimin ise bürokraside yaşanacağını iddia ediliyor.
Yeni sisteme ayak uyduramayan, inisiyatif alamayan, sorunları yerinde çözemeyen, teşkilatlar ile sorun yaşayan, vatandaşların sıkıntılarına kör, sağır kalan bürokratların tırpan yiyeceği dillendiriliyor.
Yapılacak yeni kabinede bir Erzurumlu bakan olur mu bilinmez ama Erzurum bürokrasinin güncellenmesi gerekliliği de açık bir gerçek.
***
İnsan düşünmeden edemiyor, bugüne kadar şehirde iz bırakan, vatandaş ile bütünleşen kaç bürokratın ismi kaldı akıllarda?
Üstelik sadece bu iktidar döneminde değil geçmişte de nerede hantal, yalnızca tribünlere oynayan, iş yapar gibi görünerek göz boyamaktan başka iş yapmayan ne kadar isim varsa bu şehirde yıllarca üst düzey bürokratlık yaptı.
Ve bu şehir onları sadece sırtlamadı aynı zamanda çok daha iyi yerlere gelmeleri için ön ayak oldu. Erzurum her daim sıçrama tahtası yapıldı.
***
Koca kentte hala vekil müdürlükle yönetilen kurumlar var.
Her birinin altında son model makam otosu ve şoförleri, o açılış senin bu açılış benim gezip duruyorlar.
Her kurumda mobbing almış başını gidiyor, kimse saltanatına ortak istemiyor.
Ve daha neler neler…
İktidarın yapacağı iddia edilen bahar temizliğinde bunlardan kaçı tırpan yiyecek bakıp göreceğiz.
Ancak gelenlerin gidecekleri aratacağı endişesini de taşımıyor değilim!
Gelecek ya da kalacak bürokratlara referans olacak siyasiler, ‘kendi adamımız olsun çamurdan olsun’ zihniyetini güttüğü sürece gelen gideni illaki aratacak.
***
Oysa siyasilerin bakması gereken tek pencere liyakat olmalı.
Ajandalarında bu şehre yapılan yatırımlar sayfalar dolusu olmasına rağmen, hala “bu şehre ne yaptınız?” diye soruluyorsa, bunun nedenlerinden biri de bürokratların gelen yatırımları doğru planlama kapasitesine sahip olmamalarıdır. Zamanında yatırımı bitirememeleri ve yapılan yatırımları halka anlatamamalarıdır.
Eğer bu şehirde yaşanan en küçük olumsuzlukta “sahipsiz şehir” nidaları yükseliyorsa işte o koltuğuna yapışıp, yerinden kalkmaya tenezzül etmeyen beyaz yakalı bürokratların bu halkın içinde olmamasındandır.
Sözün özü, sistem bu olduğu sürece ne gidene üzülecek ne de gelene sevinecek bu şehir…