
Yazının başlığı için çok uğraştım. Algoritmalar, sosyal tehdit ve Hasan Sabbah’ın Sahte Cennetine düşmek bunlardan bir kısmıydı. Gerçekten de Google, facebook, twitter, İnstigram gibi mecralar bize sahte cenneti sunuyor, insanlığı uçurumdan yuvarlamak gibi işlevi gerçekleştiriyorlar. Bunu biz insanların yardımıyla yapıyorlar.
Tehdit ortada, karşı koyabilme neredeyse imkansız gibi. Ancak başa çıkabilmenin yolu elbette “ahlak”, “milli kültür” ve “İslam akaidi”dir. Siz, eşiniz, ailenizin bir ferdi yalnız başına düşünürken telefon, bilgisayar gibi bir aracı üzerinden tehlikenin içerisine sürüklenebilirsiniz! Kimseye söylemediğiniz, paylaşmadığınız bir zaafınız, merağınız onlara yardım etmektedir.
Düzene, bozulmaya ve çürümeye tepkili bir kardeşimiz, Aybüke’nin katkısıyla büyük tehdit veya Hasan Sabbah’ın sahte cennetine dönüşen sosyal medya tuzaklarını ve algoritmaların başımıza örebileceği çorapları irdeleyelim.
2012 yılında Target perakende zincirinin Minneapolis şehrindeki şubelerinden birine giren öfkeli bir adam doğrudan müdürün odasına yöneldi. ‘Kızıma nasıl böyle bir e-mail gönderirsiniz? O hala lise öğrencisi!’ diye bağırarak süpermarketin potansiyel müşterilerine gönderdiği pazarlama e-maillerden birini gösterdi. E-mail, gülümseyen bebek resimleri ile doluydu ve bebek beşiği, bebek elbiseleri, mama ve bakım malzemeleri gibi ürünleri tanıtıyordu. ‘Çocukları hamile kalmaya mı teşvik ediyorsunuz?’ diye çıkıştı öfkeli baba. E-maili kontrol eden müdür, gerçekten de hamilelik ürünleri kuponları ve reklamlarının, adamın ergen kızına gönderildiğini gördü. Bu vahim yanlışlık için özür diledi.
Market müdürü, birkaç gün sonra kızın babasını bu kez şirket adına resmen özür dilemek için bir kez daha aradı, ancak bu kez babanın sesine öfke değil mahcubiyet hakimdi. ‘Kızımla konuştum‘ dedi ve ekledi; ‘Öyle görünüyor ki özel hayatında bilmediğim şeyler olmuş. Meğer kızım gerçekten hamileymiş. Ben de size bir özür borçluyum’.
Target perakende market zinciri, 15 yaşındaki bir genç kıza hamilelik ürünlerinin reklamını, bu genç kız daha anne babası dahil kimseye bile hamile olduğunu söylemeden iki hafta önce göndermişti. Peki bu nasıl mümkün olabilmişti?
Şirketin, müşteri profilleri için kullandığı özel algoritmaları sayesinde. Bilgisayar yazılım dilinde algoritma, çok basitçe bir tanımla, tercihler ve tavsiyeler yapan kod bölümüdür. Algoritma sözcüğü, Özbek matematikçi El Harizmi’nin adının Ortaçağ Latincesindeki telaffuzundan doğmuş. Bir sözcüğü Google’ladığınız zaman, ilk sayfada hangi sonuçların gözükeceğine Google’ın algoritması karar verir. Facebook sayfanıza girdiğinizde, arkadaşlarınızın siz yokken paylaştığı her şeyi görmezsiniz.
Sayfanızı açtığınızda hangi paylaşımları göreceğinize Facebook algoritması karar verir (Bir araştırmaya göre Facebook kullanıcılarının yarısından fazlası, Facebook’un onlara arkadaşlarının paylaştığı her şeyi göstermediğinin farkında bile değil).
Facebook da diğer birçok site gibi açılış sayfasını sizin için mümkün olduğunca kişiselleştirmeye çalışır. Bu ‘kişiselleştirme’ için de sizin nelerden hoşlandığınızı tahmin etmeleri gerek. İşte bunu bilmelerinin tek yolu da, tıklama tarihçenizdir.
Sayfada veya internette dolaşırken bıraktığınız dijital izlerdir. Andrew Pole adlı istatistikçi 2002 yılında Target’ta çalışmaya başladığında, departmanın başlıca çalışma alanı, hedef müşteriye uygun ürünü bulmaktı.
Tehdit ortada, karşı koyabilme neredeyse imkansız gibi. Ancak başa çıkabilmenin yolu elbette “ahlak”, “milli kültür” ve “İslam akaidi”dir. Siz, eşiniz, ailenizin bir ferdi yalnız başına düşünürken telefon, bilgisayar gibi bir aracı üzerinden tehlikenin içerisine sürüklenebilirsiniz! Kimseye söylemediğiniz, paylaşmadığınız bir zaafınız, merağınız onlara yardım etmektedir.
Düzene, bozulmaya ve çürümeye tepkili bir kardeşimiz, Aybüke’nin katkısıyla büyük tehdit veya Hasan Sabbah’ın sahte cennetine dönüşen sosyal medya tuzaklarını ve algoritmaların başımıza örebileceği çorapları irdeleyelim.
2012 yılında Target perakende zincirinin Minneapolis şehrindeki şubelerinden birine giren öfkeli bir adam doğrudan müdürün odasına yöneldi. ‘Kızıma nasıl böyle bir e-mail gönderirsiniz? O hala lise öğrencisi!’ diye bağırarak süpermarketin potansiyel müşterilerine gönderdiği pazarlama e-maillerden birini gösterdi. E-mail, gülümseyen bebek resimleri ile doluydu ve bebek beşiği, bebek elbiseleri, mama ve bakım malzemeleri gibi ürünleri tanıtıyordu. ‘Çocukları hamile kalmaya mı teşvik ediyorsunuz?’ diye çıkıştı öfkeli baba. E-maili kontrol eden müdür, gerçekten de hamilelik ürünleri kuponları ve reklamlarının, adamın ergen kızına gönderildiğini gördü. Bu vahim yanlışlık için özür diledi.
Market müdürü, birkaç gün sonra kızın babasını bu kez şirket adına resmen özür dilemek için bir kez daha aradı, ancak bu kez babanın sesine öfke değil mahcubiyet hakimdi. ‘Kızımla konuştum‘ dedi ve ekledi; ‘Öyle görünüyor ki özel hayatında bilmediğim şeyler olmuş. Meğer kızım gerçekten hamileymiş. Ben de size bir özür borçluyum’.
Target perakende market zinciri, 15 yaşındaki bir genç kıza hamilelik ürünlerinin reklamını, bu genç kız daha anne babası dahil kimseye bile hamile olduğunu söylemeden iki hafta önce göndermişti. Peki bu nasıl mümkün olabilmişti?
Şirketin, müşteri profilleri için kullandığı özel algoritmaları sayesinde. Bilgisayar yazılım dilinde algoritma, çok basitçe bir tanımla, tercihler ve tavsiyeler yapan kod bölümüdür. Algoritma sözcüğü, Özbek matematikçi El Harizmi’nin adının Ortaçağ Latincesindeki telaffuzundan doğmuş. Bir sözcüğü Google’ladığınız zaman, ilk sayfada hangi sonuçların gözükeceğine Google’ın algoritması karar verir. Facebook sayfanıza girdiğinizde, arkadaşlarınızın siz yokken paylaştığı her şeyi görmezsiniz.
Sayfanızı açtığınızda hangi paylaşımları göreceğinize Facebook algoritması karar verir (Bir araştırmaya göre Facebook kullanıcılarının yarısından fazlası, Facebook’un onlara arkadaşlarının paylaştığı her şeyi göstermediğinin farkında bile değil).
Facebook da diğer birçok site gibi açılış sayfasını sizin için mümkün olduğunca kişiselleştirmeye çalışır. Bu ‘kişiselleştirme’ için de sizin nelerden hoşlandığınızı tahmin etmeleri gerek. İşte bunu bilmelerinin tek yolu da, tıklama tarihçenizdir.
Sayfada veya internette dolaşırken bıraktığınız dijital izlerdir. Andrew Pole adlı istatistikçi 2002 yılında Target’ta çalışmaya başladığında, departmanın başlıca çalışma alanı, hedef müşteriye uygun ürünü bulmaktı.