
“Hiç bilenlerle bilmeyenler (ilim sahibi kimselerle cahiller) bir olur mu? Şüphesiz, ancak temiz akıl sahipleri düşünüp öğüt alır.” Zümer-9
Irak teslim olurken uzman olan, olmayanların ortak fikri Bağdat’ın çok farklı olacağı noktasında toplanıyordu. Irak Ordusu asıl savunmayı, mücadeleyi Bağdat önlerinde verecekti! Saddam’ın özel birlikleri ABD’nin kâbusu olacaktı. O gün diye beklenilen bir günde ABD’li askerlerin boynuna ip geçirdiği Saddam heykelini Irak halkıyla birlikte devirdiğini görecektik.
Türkiye, hain kalkışmanın 4. yılında ne kadar analiz edebildi, olay ne denli idrak edilebildi, anlaşılabildi mi bilemiyorum benzer bir senaryonun çeperinden döndüğümüz gerçekti. Türkiye, dış müdahaleye açık hale getirilecekti ama başaramadılar. İsimsiz binlerce kahraman milletin kara yazgısını hainlerin elinden söküp almıştı. 251 şehit ve 2 bin 190 gazimiz vardı!
Yıllarca Emniyet, TSK, MİT ve sivil aydın, entelektüel FETÖ için dikkat çekici raporlar yayınlamış, tehdidin ulaştığı nokta anlatılmıştı. Oysa ‘anlı secdeye giden!’ anlayışı, Türkiye’de 28 Şubat iklimine benzer yapılan hazırlık ortamı bir şekilde FETÖ/PDY’nin hizmet hareketi olarak kalmasını sağlamıştı.
FETÖ, Türkiye’yi sarsacak suikastlara da imza atıyordu! Ama kimse bunu konduramamıştı? İçeride hedef MHP ve Ülkü Ocakları olmuştu, 1992 yılında yaşanan gelişmeler bu bağlamda çok aydınlatıcı olacaktır. MHP olmayınca rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu ve ekibine kanca atıldı. Şehit edilmeden kısa süre önce ‘bizden habersiz tarlamızı sürmüşler’ ifadesi çok açıktı.
Türkiye, sarsıcı bir sarmaldan geçecek, Rahip Santaro cinayeti, Hırans Dink suikasti, Malatya Zirve Yayınevi cinayetleri, devletin bağırsaklarını temizliyoruz kılıfıyla TSK içerisindeki vatan evlatlarının cezalandırılması birer örgüydü. FETÖ örgütü tarafından katledilen Necip Hablemitoğlu’nun ‘Köstebek’ isimli kitabı bu noktada oldukça aydınlatıcı olacaktır.
Oysa bugün hala FETÖ’nün bu ülkenin insanlarını nasıl Mankurtlaştırdığı, ülkesine ihanet ettirdiği noktasında çeşitli ilmi disiplinler tarafından yapılmış bilimsel bir çalışma yok. Maalesef!
Oysa, FETÖ denen ihanet örgütü darbeyi gerçekleştirmek ile başlayan proje ile Türkiye’nin kaosa sürüklenmesi, dış müdahalenin sağlanması, Kurtuluş Savaşı sonucu tarihin çöplüğüne atılan Sevr’in ‘Modern Sevr’ olarak gerçekleştirilmesi hedeflenmişti.
Ankara ve çevresinde küçük bir Türk Devleti dışında, Ege, Trakya, Marmara, Güneydoğu ve Karadeniz’in büyük bir bölümü ile Doğu Anadolu’nun manda altına girdiği şu meşhur sevr ve ardından Montros Mütarekesi.
Şükür, Allah’ın esirgemesi ve milletin sahip çıkmasıyla vatan yeni bir bağımsızlık mücadelesi vermekten kurtuldu.
Irak! Irak’ın içler acısı halini görüyor musunuz bilmiyorum!
Türkiye’yi emperyalizmin hizmetine sokmak için harekete geçen FETÖ/PDY alçak terör örgütünün muadili Irak’ta Keşnizani ismini taşımaktaydı.
Tarikatın adı Türkiye'de Ahmet Dinç'in Seniz yayınlarından çıkan, Babil'de Amerikan Tangosu, Saddam'ı Deviren Güdümlü Tarikat Kesnizani adlı kitapla duyuldu
Irak teslim olurken uzman olan, olmayanların ortak fikri Bağdat’ın çok farklı olacağı noktasında toplanıyordu. Irak Ordusu asıl savunmayı, mücadeleyi Bağdat önlerinde verecekti! Saddam’ın özel birlikleri ABD’nin kâbusu olacaktı. O gün diye beklenilen bir günde ABD’li askerlerin boynuna ip geçirdiği Saddam heykelini Irak halkıyla birlikte devirdiğini görecektik.
Türkiye, hain kalkışmanın 4. yılında ne kadar analiz edebildi, olay ne denli idrak edilebildi, anlaşılabildi mi bilemiyorum benzer bir senaryonun çeperinden döndüğümüz gerçekti. Türkiye, dış müdahaleye açık hale getirilecekti ama başaramadılar. İsimsiz binlerce kahraman milletin kara yazgısını hainlerin elinden söküp almıştı. 251 şehit ve 2 bin 190 gazimiz vardı!
Yıllarca Emniyet, TSK, MİT ve sivil aydın, entelektüel FETÖ için dikkat çekici raporlar yayınlamış, tehdidin ulaştığı nokta anlatılmıştı. Oysa ‘anlı secdeye giden!’ anlayışı, Türkiye’de 28 Şubat iklimine benzer yapılan hazırlık ortamı bir şekilde FETÖ/PDY’nin hizmet hareketi olarak kalmasını sağlamıştı.
FETÖ, Türkiye’yi sarsacak suikastlara da imza atıyordu! Ama kimse bunu konduramamıştı? İçeride hedef MHP ve Ülkü Ocakları olmuştu, 1992 yılında yaşanan gelişmeler bu bağlamda çok aydınlatıcı olacaktır. MHP olmayınca rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu ve ekibine kanca atıldı. Şehit edilmeden kısa süre önce ‘bizden habersiz tarlamızı sürmüşler’ ifadesi çok açıktı.
Türkiye, sarsıcı bir sarmaldan geçecek, Rahip Santaro cinayeti, Hırans Dink suikasti, Malatya Zirve Yayınevi cinayetleri, devletin bağırsaklarını temizliyoruz kılıfıyla TSK içerisindeki vatan evlatlarının cezalandırılması birer örgüydü. FETÖ örgütü tarafından katledilen Necip Hablemitoğlu’nun ‘Köstebek’ isimli kitabı bu noktada oldukça aydınlatıcı olacaktır.
Oysa bugün hala FETÖ’nün bu ülkenin insanlarını nasıl Mankurtlaştırdığı, ülkesine ihanet ettirdiği noktasında çeşitli ilmi disiplinler tarafından yapılmış bilimsel bir çalışma yok. Maalesef!
Oysa, FETÖ denen ihanet örgütü darbeyi gerçekleştirmek ile başlayan proje ile Türkiye’nin kaosa sürüklenmesi, dış müdahalenin sağlanması, Kurtuluş Savaşı sonucu tarihin çöplüğüne atılan Sevr’in ‘Modern Sevr’ olarak gerçekleştirilmesi hedeflenmişti.
Ankara ve çevresinde küçük bir Türk Devleti dışında, Ege, Trakya, Marmara, Güneydoğu ve Karadeniz’in büyük bir bölümü ile Doğu Anadolu’nun manda altına girdiği şu meşhur sevr ve ardından Montros Mütarekesi.
Şükür, Allah’ın esirgemesi ve milletin sahip çıkmasıyla vatan yeni bir bağımsızlık mücadelesi vermekten kurtuldu.
Irak! Irak’ın içler acısı halini görüyor musunuz bilmiyorum!
Türkiye’yi emperyalizmin hizmetine sokmak için harekete geçen FETÖ/PDY alçak terör örgütünün muadili Irak’ta Keşnizani ismini taşımaktaydı.
Tarikatın adı Türkiye'de Ahmet Dinç'in Seniz yayınlarından çıkan, Babil'de Amerikan Tangosu, Saddam'ı Deviren Güdümlü Tarikat Kesnizani adlı kitapla duyuldu