

Sebahattin Aras, Togay Gemalmaz, Ebubekir Akay, Nihat Kitapcı, İlhan Aras, Sebahattin Eryurt, Hilmi Nalbantoğlu ve ‘Molla Rıza’ namlı Rıza Şimşek’i tanıdığım dönemlerde tanımıştım Rıfkı Yaylalı’yı da. Farklı bir dili olan, sıra dışı bir siyasiydi o. Rıfkı Yaylalı denilince yüzünden tebessümü eksik etmeyen, tok, sinirleri alınmış, çok fazla etliye-sütlüye karışmayan, dedikoduya kapalı, son derece sakin bir adam aklıma gelir. Hele bir İspir gezisi sırasında dönüşte gecenin bir vakti deli düzde lastiğimizin patlaması sonucunda gösterdiği soğukkanlılığı hiç unutmam mümkün değil. Adaşı yönetim kurulu üyesi olan, şimdi o da rahmetli Rıfkı Güraksın da olduğu halde Kuzgun barajının derivasyon tünelini incelemek üzere DSİ’ye ait bir binek oto ile İspir’e gitmiştik. Ben ön koltukta, Rıfkı Yaylalı ile Güraksın ağabey de arka koltuktaydı. Tünel bölgesi ve İspir merkezde epey oyalandıktan sonra dönüş yapıyorduk. Birden aracımızın lastiği patladı ve şoförümüzün bagajda yedek lastiği de yoktu. Ben ve Güraksın ağabey korku içinde gecenin bir vakti korkuya kapılırken Yaylalı ağabey sakindi ve yoldan geçen bir aracı beklemeye koyulmuştu. Telefon filan yoktu elbette, yardımımıza gelecek kimse olamazdı tabiî ki. Milletvekili yolda kalmıştı, kimselerin haberi yoktu! Sanırım bir saat falan yolda bizim araca benzer bir araç bekledik, yedek lastiğini ödünç almak üzere. Yüzümdeki tebessüm o anlarda da eksik olmamıştı. Bize ha bire neşelenelim diye fıkralar anlatıyordu. Aktif siyaseti 1991 yılında bırakan, daha sonra küçük bir başka siyasi parti macerası yaşayan Rıfkı ağabey, bir süredir Didim’de ki yazlık evinde yaşıyordu ve her bayramda birbirimizle mesajlaşıyorduk. En son 23 Nisan tarihinde birbirimize kandil kutlamamız olmuştu. İyi, güzel ağabeylerimizden biri daha göç etti, bizleri yalnız bıraktı.. Nurlar içinde yatsın, Allah rahmet eylesin.
--

Sefalar getirdin Victoria!
Türkiye’de artistik paten ve senkronize denince akla gelen ilk kulüp Ankara Vizyon kulübüdür. İşte o Vizyon kulübü, daha iyi şartlarda kamp yapmak için her seferinde Erzurum’a gelir. Biz burada çok fazla kıymetin bilmiyoruz ama Erzurum’un buzuna herkes gibi onlar da hasta! 15 kişilik kafile ile gelen ve Polat Otel’de kampa giren Vizyon kulübü bu defa bir sürpriz yaptı ve Kanadalı dünyaca ünlü bir senkronize hocasıyla geldi. O’nunla anlaşmışlar. Victoria Simith. Kanadalı bu bayan senkronizeci dünya markası bir isim ve biz onu Erzurum’da ağırlamaktan dolayı mutluyuz. Victoria Simith, 2015 yılında Dünya Şampiyonu olan Kanada Senkronize Milli takımının da sporcusu. Meraklılar Youtube’ye girip Victoria’nın da olduğu o Kanada takımının kendilerine altın madalya getiren gösterilerini izleyebilirler. Alanında usta. Üstelik hem güzel hem de çok sempatik.

***
İlk defa gördüğü ve geldiği Erzurum’da bulunmaktan da son derece hoşnut. Bunu zaten ilk bakışta anlıyorsunuz. Antrenmanlardan arta kalan zamanlarda antrenörler Zeynep Aydın ve Kutay Eryoldaş ile Erzurum’u geziyorlar. Kanada’da tarih okuduğu için de Erzurum’da gezmediği, görmediği tarihi eser ve yer kalmamış. Kadayıf dolmamızı da tattı, cağ kebabımızı da. Erzurum’un buzuna hayran kalmış, her fırsatta da dile getiriyor. Ankara Vizyon kulübünün başkanı sevgili Prof.Dr.İhsan Ertenli hocayı, böylesine ünlü ve işinde usta bir patenci ile anlaştığı ve Türkiye’ye getirdiği için kutluyorum. Ve tabiî ki de kamp için isteseler yurt dışına da gitme imkanlarına rağmen yine yeniden Erzurum’u tercih ettikleri için..
--

Her gördüğümde pilim bitiyor!
İkamet ettiğim eski Kırmacı Mahallesinde her yıl bir-iki inşaat yapıldığı için başta Saat Kulesi ve tabyalar olmak üzere Erzurum’un sembol tarihi eserlerini artık göremiyor olmama ne kadar üzülüyorsam, Üç kümbetler civarındaki tarihi Saray Hamamı’nın etrafının açık olması ve gelip geçen herkesin rahatlıkla görüyor olması benim için teselli oluyor. Yıllardır ben duyardım, bilirdim o hamamı ama hiç o kadar ihtişamlı bir bina olduğunu sanmazdım. Kentsel dönüşüm sebebiyle o bölgelerdeki eski evler yıkıldı da o muhteşem bina ortaya çıktı. Her yanından geçtiğimde o Saray Hamamı’na vuruluyorum. O mimariye aşık oldum. O minnacık, estetik kubbeleri karşısında adeta pilim bitiyor. Sadece bayanların gidebildiği Saray Hamamı’nın dışı bu kadar güzelse herhalde içi de o kadar güzeldir. Sormadım daha. PUSULA’dan yazar arkadaşım Sevda Güneş eğer o hamama gitmemişse hem yanlış hem de ayıp etmiştir. Gitse de bir de içini anlatsa bize, meraktan ölüyorum. Osmanlı’nın, Selçuklu’nun onca güzel eseri var kuşkusuz ama ben o Saray Hamamı’nı güzellik anlamında Adriana Lima gibi ilk sıralara koydum bile!

Kahvede kahvaltı yapmaya bayılır, karpuza aklı kalkar!
İç ve dış transferde henüz defteri kapatmayan BB Erzurumspor’da yeni sezonda nasıl bir oyuncu kadrosu oluşacak, merak içerisinde bekleyeduralım, mevcut çiçeği burnundaki başkan Dilaver Yılmaz’ı da yavaş yavaş tanımaya başlıyoruz. Geçen bir aylık süre gösterdi ki Ali Demirhan ile Dilaver Yılmaz arasında bir çok fark var ve her ikisinin de yoğurt yiyişi bayağı bir farklı. Ben de henüz yeni yeni tanıdığım için Ali Demirhan ile Dilaver Yılmaz arasında beliren farkları ortaya koyma gafletine düşmeyeceğim ama yakın çevresinin de değerlendirmeleri ile yeni başkan ile ilgili düşüncelerimi sizinle paylaşmak istiyorum. Yeni sezon için başarı dileklerimi ileterek başlamak istediğim Dilaver Yılmaz değerlendirmem, müsadeniz varsa şöyle:
***
Ne G.Saray, ne Fener. Dilaver Yılmaz takım tutmuyor. Siyaset ve ticaret konuşmayı seviyor, spor da ilgi alanına yeni girdi. İstişareden yana, takıldığında illa ki danıştıkları oluyor. Sabahları kahvehanede vatandaşlarla beraber kahvaltı yapmayı seviyor ve düğünlerde oynamaya bayılıyor. Davet edildiği düğünlerde ceketini çıkarıp, düğünün sonuna kadar oynamaktan, arkadaşlarını oynatmaktan zevk alıyor. Kıyafetine çok hassas, çok küçük yaşlardan itibaren şık görünmeyi istiyor.. ‘’Aç gezerim, kıyafetimden ödün vermem’’ diyor. Marka takıntısı yok ama kıyafetine verdiği önem kadar arabasına da çok cığız! Onun aracı sürekli temiz ve bakımlıdır. Yemek yemeyi sever, ayırt da etmez, özellikle meyvelerden karpuza aklı kalkar! Boş zamanlarını Aşkale’nin Musa Tanışman Köyü’ndeki yazlık evlerinde geçirmeyi prensip haline getirmiştir. Seyahatı seviyor ama uçaktan korkuyor.
--
SEVDİĞİM BABA SÖZLER: İnsanlar ne kadar az düşünürlerse o kadar çok konuşurlar! (Montesgieu)
--