
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Kızılcahamam'daki 32. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'nın kapanışında konuştu. Kampta bu yıl önemli bir format değişikliğine gidildiğini belirten Erdoğan, "Sunum ve soru cevap odaklı toplantılar yerine daha dar kapsamlı interaktif oturumları tercih ettik. Bunun neticesinde tüm katılımcılar kabine üyelerimize soru sorma, iletişime geçme, gündemi değerlendirme, şehirlerinin sıkıntılarını anlatma imkanı buldu. Yine bu sene ilk kez kamp marjında 2025-2026 Stratejik Plan Çalıştayı’nı yaptık" dedi.

Çalıştayda ön plana çıkan hususlar konusunda Genel Sekreter Eyyüp Kadir İnan’dan bilgi aldığını belirten Erdoğan, "İnşallah sizlerin önerileriyle şekillenen sorun alanları üzerinde daha fazla çalışılmasını sağlayacak, eksiklerimizin üzerine daha kararlı gideceğiz. Görsellerinden sloganına ilk kez dün sabah dinlediğimiz yeni coşkulu şarkısından diğer düzenlemelerine kadar kampımız daha profesyoneldi, daha organizeydi. Detaylar üzerinde daha incelikle çalışılmıştı. Tüm bu yeniliklerin altında imzası olan Genel Sekreterlik birimimiz ile Tanıtım ve Medya Başkanlığımızı ayrıca tebrik ediyorum. AK Parti geçmiş tecrübelerin ışığında bir bayrak yarışı anlayışıyla yaptığı her işte, düzenlediği her programda kendini geliştirmeyi sürdürüyor. Her zaman olduğu gibi burada da kendimizle yarışıyoruz. İnşallah gelecekte de yola bu şekilde devam edeceğiz" diye konuştu.
İki gün boyunca düzenlenen oturumlarda verimli görüşmeler gerçekleştirdiklerini aktaran Erdoğan, "Dış politika, güvenlik, ekonomi başta olmak üzere birçok konuda fikir teatisinde bulunduk. Ülkemizin meselelerini, milletimizin sorunlarını masaya yatırdık.
Halihazırda devam eden çalışmalarımızın yanı sıra önümüzdeki döneme yönelik projelerimizi değerlendirdik. Bakan ve genel başkan yardımcısı arkadaşlarımız geniş bir yelpazede fikirlerini paylaştılar. Soruları cevaplandırdılar. Bugün de genel istişare ve değerlendirme oturumunda her zaman olduğu gibi katılımcı arkadaşlarımız, kabine üyelerimize sorularını serbestçe sordular, sorunları ilettiler, önerilerini aktardılar. Soru cevapların bir kısmını da yazılı olarak aldık ve genel sekreterimiz tespitleri yaptı. Onların da cevaplarını hazırlayıp, kendilerini ayrıca takdim edeceğiz" açıklamasını yaptı.
Terörsüz Türkiye sürecinde gelinen aşama ve bundan sonra atılabilecek adımların en önemli gündem başlıklarından biri olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu konuda genel başkan vekilimizin kapsamlı bir sunumu oldu. Ayrıca siyasi iletişim, teşkilat kültürü, meclis grubu çalışmaları, kalkınma odaklı faaliyetler gibi önemli başlıklarda arkadaşlarımız bilgilendirmelerde bulundu. 2025-2026 stratejik plan yol haritamızı belirlemiş olduk. Biz de bu süreçte katılımcı arkadaşlarla bir araya geldik, hasbihal ettik, taleplerini aldık, sahanın nabzını tutmaya gayret ettik. Toplantımıza sunumlarıyla, sorularıyla, değerlendirmeleriyle katkı veren arkadaşlarımızın her birine teşekkür ediyorum. İnşallah burada ortaya çıkan ortak akıl politikalarımızın geliştirilmesine, hayata geçmesine ışık tutacaktır" diye konuştu.
"Ülkemizin önünde yeni bir dönemin kapıları aralanıyor"
Açılış hitabıyla ilgili samimi, kuşatıcı ve derinlikli değerlendirmeler aldıklarını kaydeden Erdoğan, "Dost ve kardeşlerimize güven veren, hasım ve rakiplerimize korku salan mesajlarımızın yerini bulduğunu görüyoruz. Milletimizin zaferlerle dolu şanlı bir maziden parlak bir istikbale giden kutlu yolculuğu hamdolsun yeni bir merhaleye ulaşmıştır. Kardeşlerim şunu unutmayın, ülkemizin önünde yeni bir dönemin kapıları aralanıyor. Türkiye Yüzyılı ülkümüzü adım adım kuvveden fiile çıkartıyoruz. Milletimizi 47 yıl önce ayağına vurulan terör prangasından tamamen kurtarmanın eşiğine varmış bulunuyoruz. Yarım asırlık sabır mücadelemiz yavaş yavaş selamete eriyor. Bunun somut işaretlerini şimdiden görmeye başladık. Cuma günü yapılan merasim bu bakımdan anlamlıydı" dedi.
Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin riyasetinde kurulan mekanizmayla silah teslim sürecini sahada dikkatle takip ettiklerini bildiren Erdoğan, "Meclis Komisyonunun teşekkülünü zaten Meclis Başkanımız yürütüyor. Yakında oradan da somut haberler almayı ümit ediyoruz. Arzumuz grubu olan tüm siyasi partilerin Meclis çatısı altında atılacak adımlara hüsnü niyetle destek vermesidir. Kimsenin süreci akamete uğratmaya, baltalamaya, sabote etmeye, özellikle böyle bir meselede küçük hesap yapmaya hakkı yoktur. Hayatta ve siyasette hemen her şeyin telafisi olur ama 86 milyonun birliğini, dirliğini, toplumsal barışını ve huzurunu etkileyecek böylesine hayati bir meselede işi yokuşa sürmenin, mızıkçılık yapmanın, uzlaşmaz tavır sergilemenin telafisi olmaz. Benim milletim bunu affetmez" değerlendirmesini yaptı.
"AK Parti olarak söz konusu Türkiye'nin ve Türk milletinin istikbali ise biz herkesle konuşmaya hazırız"
Siyasetçilerin millete karşı görevlerini daha fazla hatırlamaları ve bunun icaplarını yerine getirmeleri gereken günlerden geçildiğini belirten Erdoğan, "Bir defa şunu Türkiye'deki her bir vatandaşımın bilmesini istiyorum. AK Parti olarak söz konusu Türkiye'nin ve Türk milletinin istikbali ise biz herkesle konuşmaya hazırız. Bunu da samimiyetle arzu ederiz. Eleştiriye açığız. Yeni fikirlere açığız. Tavsiyelere açığız. Tenkitlere açığız. Yeter ki Türkiye'nin faydasına olsun. Yeter ki bu milletin hayrına, menfaatine olsun. Tekrar altını çizerek söylüyorum. Meseleyi ideolojik kavgaların, siyasi çekişmelerin, bambaşka ajandaların, muhatabını pusuya düşürme kurnazlıklarının mezesi yapmayan herkesin olumlu, olumsuz her türlü görüşünün başımızın üstünde yeri vardır. Çünkü biz kişi siyaseti yapmıyoruz. Biz çıkar siyaseti yapmıyoruz. Biz küçük siyaset yapmıyoruz. Biz ülke siyaseti yapıyoruz. Türkiye siyaseti, medeniyet siyaseti yapıyoruz. Ne yapıyorsak şehit yakınlarımız ve gazilerimiz başta olmak üzere milletimizin tüm fertlerinin hassasiyetlerini, ülkemizin gelecekteki çıkarlarını düşünerek yapıyoruz. Hala bu sürece samimi bir temkinle, kuşkuyla, hatta mesafeyle bakanları da anlıyor, onların tereddütlerini gidermek için her türlü gayreti gösteriyoruz. Unutulmamalıdır ki, parametreleri şekillenen bu yeni dönem sadece AK Parti'ye, sadece Milliyetçi Hareket Partisi'ne, sadece DEM'e değil, siyaset kurumunun tamamına tüm siyasi aktörlere çok önemli mesuliyetler yüklemektedir. Parti yönetimlerinin konuları birbirine karıştırmadan, bilhassa da şahsi ihtiraslarına gem vurarak sürece dahil olmalarını çok önemli görüyoruz" ifadelerini kullandı. Üç parti olarak bu süreci sonuna kadar selametle götürmekte kararlı olduklarını bildiren Erdoğan, şunları kaydetti:
"Dünyanın ve bölgemizin siyasi, sosyal, ekonomik, askeri bakımdan adeta yeniden yapılandığı bir dönemde ülkemizi hak ettiği yere ancak bu şekilde taşıyabiliriz. Büyük ve güçlü Türkiye'yi ancak bu şekilde kurabiliriz. Değerli yol arkadaşlarım, bunu şunun için ifade ediyorum. Biliyorsunuz, 1. Dünya Savaşı sonrası kurulan küresel düzende etkin yer edinme fırsatını ülkemizi işgalden henüz kurtarmış olmamız sebebiyle maalesef kaçırdık. 2. Dünya Savaşı sonrası yeniden kurulan düzende yer almayı önce tek parti CHP'sinin vizyonsuzluğu, ardından Demokrat Parti'nin başlattığı demokrasi ve kalkınma hamlesinin önünün darbelerle kesilmesi sebebiyle başaramadık. Aynı şekilde 1980 sonrası merhum Özal'ın ortaya koyduğu vizyon, kifayetsiz muhteris siyasetçiler tarafından göz göre göre heba edildi. Bunun bedelini milletçe hep beraber ödedik. İstikrarsızlıklarla ödedik. Ekonomik krizlerle ödedik. Batan bankalarla ödedik. Sosyal çalkantılarla ödedik. Terörle, kargaşayla, gerilimle ödedik. Siyasi suikastlarla ödedik. Toplumsal provokasyonlarla ödedik. Hukukun dışına çıkmayı rutin hale getiren çarpık kamu idaresiyle ödedik. Demokrasimizin zayıflaması, vesayetin güçlenmesi sorunuyla ödedik. AK Parti'nin 23 yılı bulan iktidar süreci ise hiç şüphesiz Türkiye'nin her alanda çağ atladığı bugünlere hazırlandığı bir dönem oldu. Esasen iktidarımız boyunca da pek çok tuzağa, oyuna, senaryoya, sinsi saldırıya maruz kaldık."
"Şimdi yeni bir senaryoyla karşı karşıyayız"
"Allah'ın yardımı ve milletimizin sarsılmaz desteğiyle hepsinin üstesinden gelmeyi başardık. Şimdi yeni bir senaryoyla karşı karşıyayız" diyen Erdoğan, "Son dönemde yürütülen sokak tehditlerini, siyaset zırhına sığınılarak yapılan kanunsuz eylemleri, sorumsuz ve şuursuz siyasi söylemleri son 23 yılda yaşadıklarımızdan bağımsız göremeyiz. Bu sefer unutmayın figüranlar farklı ama oyun aynı oyun. Çünkü biz bu tiyatroyu çok seyrettik. Amaçları da, yöntemleri de, aktörleri de artık çok iyi tanıyoruz. Dünyada kartlar yeniden karılıyor ve Türkiye kendi iç gündemiyle meşgul edilerek yine bu değişim dalgasının dışında bırakılmak isteniyor. Sadece terörsüz Türkiye sürecimizin toplumda yeşerttiği umut iklimi değil, aynı zamanda ülkemizin stratejik hamleleri de baltalanmaya çalışılıyor. Milli markaların hedefe konulduğu boykot listeleri yayınlanarak ekonomi programımıza zarar verilmek isteniyor. Türkiye'nin kendi meselelerini kendisinin çözmesi, sorunlarına yerli milli çözümler üretmesi engellenmeye çalışılıyor. Artan toplumsal tepkiye rağmen sokak çağrıları üzerinden körüklenen gerilimin temel gayesi işte budur değerli kardeşlerim. CHP'nin ve başındaki karikatür tipin tüm çırpınışlarına rağmen kendilerini ciddiye almayışımızın sebebi de yine budur" açıklamasını yaptı. Erdoğan, "Biz kiminle, hangi güç odaklarıyla mücadele ettiğimizin gayet farkındayız. Bizim muhatabımız kuklalar değil, onları istedikleri gibi parmaklarında oynatan kuklacılardır. Biz böyle söyleyince beyler hemen rahatsız oluyor. İyi de bizim dünkü kardeşlik manifestomuz bir insanı niye rahatsız eder? Türkler, Kürtler ve Arapların kucaklaşmasından tarihte olduğu gibi bugün de ittifak kurmasından bu ülkenin bir evladı niçin rahatsız olur? Dün çıkmış bizi ümmetçilikle suçluyor. Vah zavallı ya Allah aşkına. Ümmetin birliğini, dirliğini, beraberliğini savunmak ne zamandan beri suç oldu? Tabi bunlar ümmet bilinci nedir ne değildir bunu bilmezler. Müslümanlar olarak peygamber efendimizin buyurduğu üzre bir duvarın tuğlaları gibi birbirimize kenetlenmemizin neresi yanlış be gafiller? İslam dünyasının vahdeti için gayret etmenin neresi kabahat? Milletin inancından ve değerlerinden bu kadar mı kopuksunuz? Türkiye'ye ve İslam dünyasına bu kadar mı yabancısınız? Ümmetçiliğin karşısında duracağız diyor. Peki ne yapacaksınız? Ülkeni şikayet ettiğin Batılı patronlarının kılıcını kuşanıp Türkler, Kürtler, Araplar arasında fitne mi yayacaksın? Nefreti mi körükleyeceksin? Kavgayı mı büyüteceksin? Tam olarak ne yapacaksın? Ne diyelim Cenab-ı Allah bunlara akıl, izan ve basiret versin. Bizi ümmetçilik yapmakla suçlayanlara sadece şunu söylüyorum; ekranları başında bizi izleyen milletime de bu arada sesleniyorum. Biz Türk milletindeniz. Hazreti Muhammed'in ümmetindeniz. Biz sadece bugün değil, kalu beladan beri ümmetin sevdalısıyız. Fahri kainat Efendimiz'in aşığıyız. Müslümanlar arasındaki tefrikanın, ayrılığın, gayrılığın son bulmasını savunmak utanılacak bir suç değil, şeref duyulacak imani bir duruştur. Ve biz bundan onur duyuyoruz, iftihar ediyoruz. Rabbim bizlere son nefesimize kadar milletimizle birlikte tüm Müslümanlar için, İslam ümmeti için, hatta tüm insanlık için çalışmayı nasip eylesin" dedi.
"Terörsüz Türkiye ile birlikte inşallah artık bu kaynakları emekliye, çiftçiye, esnafa, memura, sanayiciye, ev hanımlarına; tüm kesimleriyle 86 milyona harcayacağız"
Terörsüz Türkiye sürecini nihayete erdirmekte kararlı olduklarının altını bir kez daha çizen Erdoğan, "Ne yaparlarsa yapsınlar bu defa başaramayacaklar. Hedeflerimizle aramıza giremeyecekler. Bizi kutlu yolculuğumuzdan geri döndüremeyecekler. Bu ülkenin yarım asırlık terör prangasını ayağından söküp atmasına mani olamayacaklar. Bakınız, dün de söyledim. Bölücü terörün ülkemize maliyeti iki trilyon dolar civarında. Yıllarca okul, hastane, yol, fabrika inşa etmeye, çiftçiye, öğrenciye, tüccara destek için harcanması gereken kaynakları biz terörle mücadeleye ayırdık. Terörsüz Türkiye ile birlikte inşallah artık bu kaynakları emekliye, çiftçiye, esnafa, memura, sanayiciye, ev hanımlarına; tüm kesimleriyle 86 milyona harcayacağız. Peki bu ne demek? Bu emekli daha fazla aylık alacak. Bu tüccar daha fazla kazanacak. Bu öğrenci daha fazla burs alacak. Bu sanayici daha fazla teşvik alacak demek.Bu daha fazla okul, daha fazla hastane, daha fazla fabrika demek. Bu soframızdaki ekmeğin büyümesi, imkanlarımızın genişlemesi demek. Terörsüz Türkiye kalkınmış, güçlenmiş, refahını artırmış, vatandaşlarının hayat standardını daha da yükseltmiş bir Türkiye demek. Bunun için her fırsatta kazananın 86 milyon olacağını vurguluyoruz. Bakın bugün dünden hamdolsun daha iyiyiz. Yarın bugünden de iyi olacağız.Evlatlarımız ise Allah'ın izniyle çok daha iyi olacak. Onlar inşallah terörsüz bir Türkiye'de, terörsüz bir bölgede yaşayacak. İşte sizler de gördünüz. Şu hakikate son üç dört günde hep beraber bir kere daha ne yaptık? Şahitlik ettik. AK Parti olarak 86 milyonla birlikte yüz milyonlarca mazlumun da umudunu omuzlarımızda taşıyoruz. Liderlerden aldığım telefonlar bana aynı zamanda bunu gösteriyor. Ve bu telefonlar niye geliyor? Türkiye'yle yatıp kalkan liderler şu anda bunun aşkıyla hepsi yanıp tutuşuyor" açıklamasını yaptı. 81 vilayetin yanı sıra dünyanın dört bir yanında ellerin semaya Türkiye için açıldığını kaydeden Erdoğan, "Gazze'de, Şam'da, Kudüs'te, Irak'ta, Pakistan'da, Somali'de ve daha pek çok yerde mümin yürekler bizim için bu kadronun başarısı için dua ediyor. Önümüzde çok net iki seçenek var; ya bu duaların, bu beklentilerin hakkını layıkıyla vereceğiz ve tarihin, ecdadın, medeniyetin, milletin bize yüklediği sorumluluğa sahip çıkacağız ya da Allah korusun milletimizin gönlünden sakıt olmakla kalmayacak, yönünü bize dönmüş milyonlara hayal kırıklığı yaşatmış olacağız. Buradaki hiçbir kardeşimin böyle ağır bir vebalin altına girmeyeceğine ben inanıyorum. Unutmayın 86 milyonun değil tüm İslam coğrafyasının, tüm ümmeti Muhammed'in gözü bu kadronun üzerindedir. Sizlerin üzerindedir. Artık asıl büyük sıçramayı, asıl büyük atılımı gerçekleştirme vaktidir. Şimdi ülke ve milletçe hakkımız olanı alma vaktidir. Şimdi Türkiye yüzyılını yükseltme vaktidir. Türkiye'yi güzel günlerin çok güzel yarınların beklediğini görüyor ve bu milletin bir ferdi olarak şimdiden bunun heyecanını titreyerek yaşıyorum" dedi. Partililere seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Her birinizden bu bilinçle çalışmanızı istirham ediyorum. Parlamentonun kapanışından itibaren daha çok çalışacağız, daha çok koşturacağız, daha çok sahada olacağız. Milletimizin tüm kesimleriyle muhabbetimizi daha da artıracağız. Doğruları bıkmadan, usanmadan, sabırla anlatacak, neyi niçin yaptığımızı halkımıza tek tek izah edecek, onları ikna edeceğiz. Bize halkımıza tepeden bakmak yok, bize tevazu yaraşır. Biz mütevazi olarak vatandaşımızla bir arada olacağız. Ve bu tevazu inanıyorum ki bizi halkımızın karşısında yüceltecektir. Rabbim yar ve yardımcımız olsun diyorum. AK Parti 32. İstişare ve Değerlendirme Toplantımızın hayırlara vesile olmasını diliyorum" diye konuştu. İHA

Çalıştayda ön plana çıkan hususlar konusunda Genel Sekreter Eyyüp Kadir İnan’dan bilgi aldığını belirten Erdoğan, "İnşallah sizlerin önerileriyle şekillenen sorun alanları üzerinde daha fazla çalışılmasını sağlayacak, eksiklerimizin üzerine daha kararlı gideceğiz. Görsellerinden sloganına ilk kez dün sabah dinlediğimiz yeni coşkulu şarkısından diğer düzenlemelerine kadar kampımız daha profesyoneldi, daha organizeydi. Detaylar üzerinde daha incelikle çalışılmıştı. Tüm bu yeniliklerin altında imzası olan Genel Sekreterlik birimimiz ile Tanıtım ve Medya Başkanlığımızı ayrıca tebrik ediyorum. AK Parti geçmiş tecrübelerin ışığında bir bayrak yarışı anlayışıyla yaptığı her işte, düzenlediği her programda kendini geliştirmeyi sürdürüyor. Her zaman olduğu gibi burada da kendimizle yarışıyoruz. İnşallah gelecekte de yola bu şekilde devam edeceğiz" diye konuştu.
İki gün boyunca düzenlenen oturumlarda verimli görüşmeler gerçekleştirdiklerini aktaran Erdoğan, "Dış politika, güvenlik, ekonomi başta olmak üzere birçok konuda fikir teatisinde bulunduk. Ülkemizin meselelerini, milletimizin sorunlarını masaya yatırdık.

Terörsüz Türkiye sürecinde gelinen aşama ve bundan sonra atılabilecek adımların en önemli gündem başlıklarından biri olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu konuda genel başkan vekilimizin kapsamlı bir sunumu oldu. Ayrıca siyasi iletişim, teşkilat kültürü, meclis grubu çalışmaları, kalkınma odaklı faaliyetler gibi önemli başlıklarda arkadaşlarımız bilgilendirmelerde bulundu. 2025-2026 stratejik plan yol haritamızı belirlemiş olduk. Biz de bu süreçte katılımcı arkadaşlarla bir araya geldik, hasbihal ettik, taleplerini aldık, sahanın nabzını tutmaya gayret ettik. Toplantımıza sunumlarıyla, sorularıyla, değerlendirmeleriyle katkı veren arkadaşlarımızın her birine teşekkür ediyorum. İnşallah burada ortaya çıkan ortak akıl politikalarımızın geliştirilmesine, hayata geçmesine ışık tutacaktır" diye konuştu.

"Ülkemizin önünde yeni bir dönemin kapıları aralanıyor"
Açılış hitabıyla ilgili samimi, kuşatıcı ve derinlikli değerlendirmeler aldıklarını kaydeden Erdoğan, "Dost ve kardeşlerimize güven veren, hasım ve rakiplerimize korku salan mesajlarımızın yerini bulduğunu görüyoruz. Milletimizin zaferlerle dolu şanlı bir maziden parlak bir istikbale giden kutlu yolculuğu hamdolsun yeni bir merhaleye ulaşmıştır. Kardeşlerim şunu unutmayın, ülkemizin önünde yeni bir dönemin kapıları aralanıyor. Türkiye Yüzyılı ülkümüzü adım adım kuvveden fiile çıkartıyoruz. Milletimizi 47 yıl önce ayağına vurulan terör prangasından tamamen kurtarmanın eşiğine varmış bulunuyoruz. Yarım asırlık sabır mücadelemiz yavaş yavaş selamete eriyor. Bunun somut işaretlerini şimdiden görmeye başladık. Cuma günü yapılan merasim bu bakımdan anlamlıydı" dedi.
Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin riyasetinde kurulan mekanizmayla silah teslim sürecini sahada dikkatle takip ettiklerini bildiren Erdoğan, "Meclis Komisyonunun teşekkülünü zaten Meclis Başkanımız yürütüyor. Yakında oradan da somut haberler almayı ümit ediyoruz. Arzumuz grubu olan tüm siyasi partilerin Meclis çatısı altında atılacak adımlara hüsnü niyetle destek vermesidir. Kimsenin süreci akamete uğratmaya, baltalamaya, sabote etmeye, özellikle böyle bir meselede küçük hesap yapmaya hakkı yoktur. Hayatta ve siyasette hemen her şeyin telafisi olur ama 86 milyonun birliğini, dirliğini, toplumsal barışını ve huzurunu etkileyecek böylesine hayati bir meselede işi yokuşa sürmenin, mızıkçılık yapmanın, uzlaşmaz tavır sergilemenin telafisi olmaz. Benim milletim bunu affetmez" değerlendirmesini yaptı.
"AK Parti olarak söz konusu Türkiye'nin ve Türk milletinin istikbali ise biz herkesle konuşmaya hazırız"
Siyasetçilerin millete karşı görevlerini daha fazla hatırlamaları ve bunun icaplarını yerine getirmeleri gereken günlerden geçildiğini belirten Erdoğan, "Bir defa şunu Türkiye'deki her bir vatandaşımın bilmesini istiyorum. AK Parti olarak söz konusu Türkiye'nin ve Türk milletinin istikbali ise biz herkesle konuşmaya hazırız. Bunu da samimiyetle arzu ederiz. Eleştiriye açığız. Yeni fikirlere açığız. Tavsiyelere açığız. Tenkitlere açığız. Yeter ki Türkiye'nin faydasına olsun. Yeter ki bu milletin hayrına, menfaatine olsun. Tekrar altını çizerek söylüyorum. Meseleyi ideolojik kavgaların, siyasi çekişmelerin, bambaşka ajandaların, muhatabını pusuya düşürme kurnazlıklarının mezesi yapmayan herkesin olumlu, olumsuz her türlü görüşünün başımızın üstünde yeri vardır. Çünkü biz kişi siyaseti yapmıyoruz. Biz çıkar siyaseti yapmıyoruz. Biz küçük siyaset yapmıyoruz. Biz ülke siyaseti yapıyoruz. Türkiye siyaseti, medeniyet siyaseti yapıyoruz. Ne yapıyorsak şehit yakınlarımız ve gazilerimiz başta olmak üzere milletimizin tüm fertlerinin hassasiyetlerini, ülkemizin gelecekteki çıkarlarını düşünerek yapıyoruz. Hala bu sürece samimi bir temkinle, kuşkuyla, hatta mesafeyle bakanları da anlıyor, onların tereddütlerini gidermek için her türlü gayreti gösteriyoruz. Unutulmamalıdır ki, parametreleri şekillenen bu yeni dönem sadece AK Parti'ye, sadece Milliyetçi Hareket Partisi'ne, sadece DEM'e değil, siyaset kurumunun tamamına tüm siyasi aktörlere çok önemli mesuliyetler yüklemektedir. Parti yönetimlerinin konuları birbirine karıştırmadan, bilhassa da şahsi ihtiraslarına gem vurarak sürece dahil olmalarını çok önemli görüyoruz" ifadelerini kullandı. Üç parti olarak bu süreci sonuna kadar selametle götürmekte kararlı olduklarını bildiren Erdoğan, şunları kaydetti:
"Dünyanın ve bölgemizin siyasi, sosyal, ekonomik, askeri bakımdan adeta yeniden yapılandığı bir dönemde ülkemizi hak ettiği yere ancak bu şekilde taşıyabiliriz. Büyük ve güçlü Türkiye'yi ancak bu şekilde kurabiliriz. Değerli yol arkadaşlarım, bunu şunun için ifade ediyorum. Biliyorsunuz, 1. Dünya Savaşı sonrası kurulan küresel düzende etkin yer edinme fırsatını ülkemizi işgalden henüz kurtarmış olmamız sebebiyle maalesef kaçırdık. 2. Dünya Savaşı sonrası yeniden kurulan düzende yer almayı önce tek parti CHP'sinin vizyonsuzluğu, ardından Demokrat Parti'nin başlattığı demokrasi ve kalkınma hamlesinin önünün darbelerle kesilmesi sebebiyle başaramadık. Aynı şekilde 1980 sonrası merhum Özal'ın ortaya koyduğu vizyon, kifayetsiz muhteris siyasetçiler tarafından göz göre göre heba edildi. Bunun bedelini milletçe hep beraber ödedik. İstikrarsızlıklarla ödedik. Ekonomik krizlerle ödedik. Batan bankalarla ödedik. Sosyal çalkantılarla ödedik. Terörle, kargaşayla, gerilimle ödedik. Siyasi suikastlarla ödedik. Toplumsal provokasyonlarla ödedik. Hukukun dışına çıkmayı rutin hale getiren çarpık kamu idaresiyle ödedik. Demokrasimizin zayıflaması, vesayetin güçlenmesi sorunuyla ödedik. AK Parti'nin 23 yılı bulan iktidar süreci ise hiç şüphesiz Türkiye'nin her alanda çağ atladığı bugünlere hazırlandığı bir dönem oldu. Esasen iktidarımız boyunca da pek çok tuzağa, oyuna, senaryoya, sinsi saldırıya maruz kaldık."
"Şimdi yeni bir senaryoyla karşı karşıyayız"
"Allah'ın yardımı ve milletimizin sarsılmaz desteğiyle hepsinin üstesinden gelmeyi başardık. Şimdi yeni bir senaryoyla karşı karşıyayız" diyen Erdoğan, "Son dönemde yürütülen sokak tehditlerini, siyaset zırhına sığınılarak yapılan kanunsuz eylemleri, sorumsuz ve şuursuz siyasi söylemleri son 23 yılda yaşadıklarımızdan bağımsız göremeyiz. Bu sefer unutmayın figüranlar farklı ama oyun aynı oyun. Çünkü biz bu tiyatroyu çok seyrettik. Amaçları da, yöntemleri de, aktörleri de artık çok iyi tanıyoruz. Dünyada kartlar yeniden karılıyor ve Türkiye kendi iç gündemiyle meşgul edilerek yine bu değişim dalgasının dışında bırakılmak isteniyor. Sadece terörsüz Türkiye sürecimizin toplumda yeşerttiği umut iklimi değil, aynı zamanda ülkemizin stratejik hamleleri de baltalanmaya çalışılıyor. Milli markaların hedefe konulduğu boykot listeleri yayınlanarak ekonomi programımıza zarar verilmek isteniyor. Türkiye'nin kendi meselelerini kendisinin çözmesi, sorunlarına yerli milli çözümler üretmesi engellenmeye çalışılıyor. Artan toplumsal tepkiye rağmen sokak çağrıları üzerinden körüklenen gerilimin temel gayesi işte budur değerli kardeşlerim. CHP'nin ve başındaki karikatür tipin tüm çırpınışlarına rağmen kendilerini ciddiye almayışımızın sebebi de yine budur" açıklamasını yaptı. Erdoğan, "Biz kiminle, hangi güç odaklarıyla mücadele ettiğimizin gayet farkındayız. Bizim muhatabımız kuklalar değil, onları istedikleri gibi parmaklarında oynatan kuklacılardır. Biz böyle söyleyince beyler hemen rahatsız oluyor. İyi de bizim dünkü kardeşlik manifestomuz bir insanı niye rahatsız eder? Türkler, Kürtler ve Arapların kucaklaşmasından tarihte olduğu gibi bugün de ittifak kurmasından bu ülkenin bir evladı niçin rahatsız olur? Dün çıkmış bizi ümmetçilikle suçluyor. Vah zavallı ya Allah aşkına. Ümmetin birliğini, dirliğini, beraberliğini savunmak ne zamandan beri suç oldu? Tabi bunlar ümmet bilinci nedir ne değildir bunu bilmezler. Müslümanlar olarak peygamber efendimizin buyurduğu üzre bir duvarın tuğlaları gibi birbirimize kenetlenmemizin neresi yanlış be gafiller? İslam dünyasının vahdeti için gayret etmenin neresi kabahat? Milletin inancından ve değerlerinden bu kadar mı kopuksunuz? Türkiye'ye ve İslam dünyasına bu kadar mı yabancısınız? Ümmetçiliğin karşısında duracağız diyor. Peki ne yapacaksınız? Ülkeni şikayet ettiğin Batılı patronlarının kılıcını kuşanıp Türkler, Kürtler, Araplar arasında fitne mi yayacaksın? Nefreti mi körükleyeceksin? Kavgayı mı büyüteceksin? Tam olarak ne yapacaksın? Ne diyelim Cenab-ı Allah bunlara akıl, izan ve basiret versin. Bizi ümmetçilik yapmakla suçlayanlara sadece şunu söylüyorum; ekranları başında bizi izleyen milletime de bu arada sesleniyorum. Biz Türk milletindeniz. Hazreti Muhammed'in ümmetindeniz. Biz sadece bugün değil, kalu beladan beri ümmetin sevdalısıyız. Fahri kainat Efendimiz'in aşığıyız. Müslümanlar arasındaki tefrikanın, ayrılığın, gayrılığın son bulmasını savunmak utanılacak bir suç değil, şeref duyulacak imani bir duruştur. Ve biz bundan onur duyuyoruz, iftihar ediyoruz. Rabbim bizlere son nefesimize kadar milletimizle birlikte tüm Müslümanlar için, İslam ümmeti için, hatta tüm insanlık için çalışmayı nasip eylesin" dedi.
"Terörsüz Türkiye ile birlikte inşallah artık bu kaynakları emekliye, çiftçiye, esnafa, memura, sanayiciye, ev hanımlarına; tüm kesimleriyle 86 milyona harcayacağız"
Terörsüz Türkiye sürecini nihayete erdirmekte kararlı olduklarının altını bir kez daha çizen Erdoğan, "Ne yaparlarsa yapsınlar bu defa başaramayacaklar. Hedeflerimizle aramıza giremeyecekler. Bizi kutlu yolculuğumuzdan geri döndüremeyecekler. Bu ülkenin yarım asırlık terör prangasını ayağından söküp atmasına mani olamayacaklar. Bakınız, dün de söyledim. Bölücü terörün ülkemize maliyeti iki trilyon dolar civarında. Yıllarca okul, hastane, yol, fabrika inşa etmeye, çiftçiye, öğrenciye, tüccara destek için harcanması gereken kaynakları biz terörle mücadeleye ayırdık. Terörsüz Türkiye ile birlikte inşallah artık bu kaynakları emekliye, çiftçiye, esnafa, memura, sanayiciye, ev hanımlarına; tüm kesimleriyle 86 milyona harcayacağız. Peki bu ne demek? Bu emekli daha fazla aylık alacak. Bu tüccar daha fazla kazanacak. Bu öğrenci daha fazla burs alacak. Bu sanayici daha fazla teşvik alacak demek.Bu daha fazla okul, daha fazla hastane, daha fazla fabrika demek. Bu soframızdaki ekmeğin büyümesi, imkanlarımızın genişlemesi demek. Terörsüz Türkiye kalkınmış, güçlenmiş, refahını artırmış, vatandaşlarının hayat standardını daha da yükseltmiş bir Türkiye demek. Bunun için her fırsatta kazananın 86 milyon olacağını vurguluyoruz. Bakın bugün dünden hamdolsun daha iyiyiz. Yarın bugünden de iyi olacağız.Evlatlarımız ise Allah'ın izniyle çok daha iyi olacak. Onlar inşallah terörsüz bir Türkiye'de, terörsüz bir bölgede yaşayacak. İşte sizler de gördünüz. Şu hakikate son üç dört günde hep beraber bir kere daha ne yaptık? Şahitlik ettik. AK Parti olarak 86 milyonla birlikte yüz milyonlarca mazlumun da umudunu omuzlarımızda taşıyoruz. Liderlerden aldığım telefonlar bana aynı zamanda bunu gösteriyor. Ve bu telefonlar niye geliyor? Türkiye'yle yatıp kalkan liderler şu anda bunun aşkıyla hepsi yanıp tutuşuyor" açıklamasını yaptı. 81 vilayetin yanı sıra dünyanın dört bir yanında ellerin semaya Türkiye için açıldığını kaydeden Erdoğan, "Gazze'de, Şam'da, Kudüs'te, Irak'ta, Pakistan'da, Somali'de ve daha pek çok yerde mümin yürekler bizim için bu kadronun başarısı için dua ediyor. Önümüzde çok net iki seçenek var; ya bu duaların, bu beklentilerin hakkını layıkıyla vereceğiz ve tarihin, ecdadın, medeniyetin, milletin bize yüklediği sorumluluğa sahip çıkacağız ya da Allah korusun milletimizin gönlünden sakıt olmakla kalmayacak, yönünü bize dönmüş milyonlara hayal kırıklığı yaşatmış olacağız. Buradaki hiçbir kardeşimin böyle ağır bir vebalin altına girmeyeceğine ben inanıyorum. Unutmayın 86 milyonun değil tüm İslam coğrafyasının, tüm ümmeti Muhammed'in gözü bu kadronun üzerindedir. Sizlerin üzerindedir. Artık asıl büyük sıçramayı, asıl büyük atılımı gerçekleştirme vaktidir. Şimdi ülke ve milletçe hakkımız olanı alma vaktidir. Şimdi Türkiye yüzyılını yükseltme vaktidir. Türkiye'yi güzel günlerin çok güzel yarınların beklediğini görüyor ve bu milletin bir ferdi olarak şimdiden bunun heyecanını titreyerek yaşıyorum" dedi. Partililere seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Her birinizden bu bilinçle çalışmanızı istirham ediyorum. Parlamentonun kapanışından itibaren daha çok çalışacağız, daha çok koşturacağız, daha çok sahada olacağız. Milletimizin tüm kesimleriyle muhabbetimizi daha da artıracağız. Doğruları bıkmadan, usanmadan, sabırla anlatacak, neyi niçin yaptığımızı halkımıza tek tek izah edecek, onları ikna edeceğiz. Bize halkımıza tepeden bakmak yok, bize tevazu yaraşır. Biz mütevazi olarak vatandaşımızla bir arada olacağız. Ve bu tevazu inanıyorum ki bizi halkımızın karşısında yüceltecektir. Rabbim yar ve yardımcımız olsun diyorum. AK Parti 32. İstişare ve Değerlendirme Toplantımızın hayırlara vesile olmasını diliyorum" diye konuştu. İHA
güzel çalışma.
enerji ve sanayi de büyümeli ülke.
tebrikler başarılar.