
1877-1878 Osmanlı-Rus savaşı yada namı diğer 93 harbi nedir? İslam Ansiklopedisi’nin ilgili maddesinde harp ağır sonuçlarıyla detaylı anlatılmaktadır. Bugünkü Rusya gibi Çarlık Rusya’sı da Avrupa’nın dengelerinden faydalanarak Paris antlaşmasının kendisiyle ilgili hükümlerinden kurtularak Şark meselesini halletmek üzere kirli oyunlara girmiştir.
“Osmanlı Devleti’nin tasfiyesi anlamına gelen Şark meselesini halletmek üzere desteklediği ve silâh yardımında bulunduğu Balkan milletlerini isyana teşvik etti. Bu yüzden ortaya çıkan Hersek ve Bulgar isyanlarını istismar ederek Bâbıâli’yi Avrupa siyasetinde yalnız bırakmak için yoğun bir faaliyete girişti. (Bugün benzer gayretler, İdlip üzerinden kirli siyaseti dikkatinizi çekmiştir) Özellikle 1876 Mayısında meydana gelen Bulgar isyanında on binlerce Bulgar’ın Türkler tarafından katledildiğini iddia ederek hadiseye dinî bir mahiyet kazandırdı. Zaten dış borçların ödenememesi meselesi yüzünden Avrupa umumi efkârı da Türkler’e karşı infial içinde bulunuyordu. (Günün göçmen konusunu benzer biçimde işleyen Rus siyasetine dikkat etmek gerekiyor), Rusya’nın tahrikleri neticesinde İngilizler de buna katılınca Osmanlı Devleti Bulgar katliamı iddialarının faili olarak Avrupa siyaset sahnesinde yalnızlığa itildi.”
Diğer taraftan Rusya Bâbıâli’nin başına yeni gaileler açmak maksadıyla Sırbistan ve Karadağ’ı Osmanlı Devleti’ne karşı harbe sevketti. Fakat muharebelerin Osmanlı ordularının galibiyetiyle sonuçlanması üzerine hadiselere diplomatik yollardan bir çözüm bulmak için İngiltere, Fransa, Rusya, Almanya, Avusturya, İtalya ve Osmanlı Devleti’nin iştirakiyle İstanbul’da bir konferans düzenlendi (23 Aralık 1876). Daha önce Rus elçiliğinde belirlenen teklifler, İstanbul Konferansı’nda alınan kararlar olarak Osmanlı Devleti’ne bildirildi. Buna göre Osmanlı Devleti Sırbistan ve Karadağ ile antlaşma yapacak ve onlara toprak verecekti.
Bulgaristan, beşer yıllık sürelerle tayin edilecek birer hıristiyan vali tarafından yönetilecek ve muhtariyet idaresine sahip iki eyalet haline getirilecekti. Ayrıca Bulgaristan’da Bulgarca resmî dil olarak kabul edilecek, mahallî milis askeri oluşturulacak, yeni vergi ve muhakeme usulü ihdas edilecek, Türk askeri yalnız büyük merkezlerde bulundurulacak, Bulgarlar için genel af ilân edilecek, müslüman ahalinin elindeki silâhlar toplatılacak ve bu hususların uygulanması için milletlerarası bir komisyon görevlendirilecekti. Osmanlı Devleti’nin istiklâline ve toprak bütünlüğüne aykırı olan bu teklifler Bâbıâli’de kurulan bir genel mecliste müzakere edildikten sonra reddedildi.
Böylece Osmanlı Devleti’nin içine düştüğü yalnızlığı iyi bir fırsat olarak değerlendiren Rusya, bir taraftan savaş hazırlıklarını hızlandırırken diğer taraftan da muhakkak gözüyle baktığı bir Osmanlı-Rus harbi için Avusturya’nın tarafsızlığını sağladı. Bu arada ilgili devletler Osmanlı Devleti’ne karşı takip edilecek siyaseti tesbit için Londra’da toplanarak 31 Mart 1877 tarihinde Londra Protokolü’nü imzalamışlarsa da İstanbul Konferansı’ndan pek farklı olmayan bu protokolün kararları da bir savaşa girmek pahasına Bâbıâli tarafından reddedildi. Nihayet Avrupa’nın hukukunu müdafaa iddiasıyla harekete geçen Rusya, 24 Nisan 1877 tarihinde Osmanlı Devleti’ne karşı savaş ilân etti.”
Devlet Bahçeli’nin iz bıraktığı, milletin muhayyilesinde “Moskof” olarak kalan Ruslar için dikkat ve önlem her zaman gerekmektedir. Şükürler olsun ki, o günün şartları yok ve Türk Ordusu milli silahlarla teçhiz edilmiş durumdadır ve en iyi savaşan ordudur.
“Osmanlı Devleti’nin tasfiyesi anlamına gelen Şark meselesini halletmek üzere desteklediği ve silâh yardımında bulunduğu Balkan milletlerini isyana teşvik etti. Bu yüzden ortaya çıkan Hersek ve Bulgar isyanlarını istismar ederek Bâbıâli’yi Avrupa siyasetinde yalnız bırakmak için yoğun bir faaliyete girişti. (Bugün benzer gayretler, İdlip üzerinden kirli siyaseti dikkatinizi çekmiştir) Özellikle 1876 Mayısında meydana gelen Bulgar isyanında on binlerce Bulgar’ın Türkler tarafından katledildiğini iddia ederek hadiseye dinî bir mahiyet kazandırdı. Zaten dış borçların ödenememesi meselesi yüzünden Avrupa umumi efkârı da Türkler’e karşı infial içinde bulunuyordu. (Günün göçmen konusunu benzer biçimde işleyen Rus siyasetine dikkat etmek gerekiyor), Rusya’nın tahrikleri neticesinde İngilizler de buna katılınca Osmanlı Devleti Bulgar katliamı iddialarının faili olarak Avrupa siyaset sahnesinde yalnızlığa itildi.”
Diğer taraftan Rusya Bâbıâli’nin başına yeni gaileler açmak maksadıyla Sırbistan ve Karadağ’ı Osmanlı Devleti’ne karşı harbe sevketti. Fakat muharebelerin Osmanlı ordularının galibiyetiyle sonuçlanması üzerine hadiselere diplomatik yollardan bir çözüm bulmak için İngiltere, Fransa, Rusya, Almanya, Avusturya, İtalya ve Osmanlı Devleti’nin iştirakiyle İstanbul’da bir konferans düzenlendi (23 Aralık 1876). Daha önce Rus elçiliğinde belirlenen teklifler, İstanbul Konferansı’nda alınan kararlar olarak Osmanlı Devleti’ne bildirildi. Buna göre Osmanlı Devleti Sırbistan ve Karadağ ile antlaşma yapacak ve onlara toprak verecekti.
Bulgaristan, beşer yıllık sürelerle tayin edilecek birer hıristiyan vali tarafından yönetilecek ve muhtariyet idaresine sahip iki eyalet haline getirilecekti. Ayrıca Bulgaristan’da Bulgarca resmî dil olarak kabul edilecek, mahallî milis askeri oluşturulacak, yeni vergi ve muhakeme usulü ihdas edilecek, Türk askeri yalnız büyük merkezlerde bulundurulacak, Bulgarlar için genel af ilân edilecek, müslüman ahalinin elindeki silâhlar toplatılacak ve bu hususların uygulanması için milletlerarası bir komisyon görevlendirilecekti. Osmanlı Devleti’nin istiklâline ve toprak bütünlüğüne aykırı olan bu teklifler Bâbıâli’de kurulan bir genel mecliste müzakere edildikten sonra reddedildi.
Böylece Osmanlı Devleti’nin içine düştüğü yalnızlığı iyi bir fırsat olarak değerlendiren Rusya, bir taraftan savaş hazırlıklarını hızlandırırken diğer taraftan da muhakkak gözüyle baktığı bir Osmanlı-Rus harbi için Avusturya’nın tarafsızlığını sağladı. Bu arada ilgili devletler Osmanlı Devleti’ne karşı takip edilecek siyaseti tesbit için Londra’da toplanarak 31 Mart 1877 tarihinde Londra Protokolü’nü imzalamışlarsa da İstanbul Konferansı’ndan pek farklı olmayan bu protokolün kararları da bir savaşa girmek pahasına Bâbıâli tarafından reddedildi. Nihayet Avrupa’nın hukukunu müdafaa iddiasıyla harekete geçen Rusya, 24 Nisan 1877 tarihinde Osmanlı Devleti’ne karşı savaş ilân etti.”
Devlet Bahçeli’nin iz bıraktığı, milletin muhayyilesinde “Moskof” olarak kalan Ruslar için dikkat ve önlem her zaman gerekmektedir. Şükürler olsun ki, o günün şartları yok ve Türk Ordusu milli silahlarla teçhiz edilmiş durumdadır ve en iyi savaşan ordudur.