
Peygamberimizin (sav) şefkat ve merhameti insanlık alemine günümüzde dahi örnek teşkil etmektedir. Kendisine zulüm edenler için dahi gösterdiği merhamet, Resullahın (sav) hayatında bir çok yerde karşımıza çıkmakta ve rehber olmaktadır.
Mekke'nin tahıl ihtiyacının bütününü karşılayan Hamame isimli bir kabile reisi Müslüman olur. Ve Mekke'ye tahıl satışını durdurur. Aniden açlık tehlikesiyle yüz yüze kalan Mekke'li putperestler önce Hamame'ye başvururlar. Fakat sonuç olumsuzdur. Bunun üzerine, son çare olarak Hz. Muhammed (asv)'e bir elçi heyeti gönderirler.
"Eğer senden de bir çare bulamazsak, hepimiz açlıktan kırılırız." derler.
O, Mekkelilerin üç yıl boyunca kendiyle beraber bütün Müslümanlara bir tek buğday tanesi bile vermediklerini hatırına getirmez. Müslüman arkadaşlarıyla beraber kendisine sadece "Rabbim Allah'tır." dedikleri için, vatanlarında hayat hakkı tanımayıp, göç etmek zorunda bıraktıklarını düşünmez. Kendisini defalarca öldürmeye kastettiklerini dikkate almaz. Defalarca ordu düzüp Medine'ye yürüdüklerini unutur. Unutur ve Hamame'ye emreder, Mekke yeniden tahılına kavuşur.
Yaşlı birinin develeri üzerindeki iki oğlunun arasında yaya olarak Kâbe’ye gittiğini görür. Sebebini sorar. Öğrenir ki bu yaşlı adamın bir adağıdır. Fakat güçlükle yol alabilmektedir. Kendisine haber gönderir.
"Allah bu kişinin kendi canına azab etmesine muhtaç değildir. Söyleyin ona bir deveye binsin."
Saadet Asrından
Ma’kıl İbnu Yesâr (radıyallahu anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
“Kim sabaha erdiği zaman üç kere «Euzubillahi’ssemi’il-alîm mine’şşeytâni’rracim» der ve Haşr suresinden üç âyet okursa, Allah onun için yetmiş bin meleği vekil tayin eder de onlar, akşam oluncaya kadar kendisine rahmet okurlar. Şâyet o gün ölecek olsa şehid olarak ölür. Akşam vaktinde aynı şekilde okuyacak olsa, (keza sabaha kadar aynı şeyler söz konusudur)." [Tirmizî, Fedâilu'l-Kur'ân 22, (2923)]
Not: “Haşr suresinden üç ayetle” kastedilen surenin son üç ayetidir.
Mekke'nin tahıl ihtiyacının bütününü karşılayan Hamame isimli bir kabile reisi Müslüman olur. Ve Mekke'ye tahıl satışını durdurur. Aniden açlık tehlikesiyle yüz yüze kalan Mekke'li putperestler önce Hamame'ye başvururlar. Fakat sonuç olumsuzdur. Bunun üzerine, son çare olarak Hz. Muhammed (asv)'e bir elçi heyeti gönderirler.
"Eğer senden de bir çare bulamazsak, hepimiz açlıktan kırılırız." derler.
O, Mekkelilerin üç yıl boyunca kendiyle beraber bütün Müslümanlara bir tek buğday tanesi bile vermediklerini hatırına getirmez. Müslüman arkadaşlarıyla beraber kendisine sadece "Rabbim Allah'tır." dedikleri için, vatanlarında hayat hakkı tanımayıp, göç etmek zorunda bıraktıklarını düşünmez. Kendisini defalarca öldürmeye kastettiklerini dikkate almaz. Defalarca ordu düzüp Medine'ye yürüdüklerini unutur. Unutur ve Hamame'ye emreder, Mekke yeniden tahılına kavuşur.
Canına azap etmesin
Yaşlı birinin develeri üzerindeki iki oğlunun arasında yaya olarak Kâbe’ye gittiğini görür. Sebebini sorar. Öğrenir ki bu yaşlı adamın bir adağıdır. Fakat güçlükle yol alabilmektedir. Kendisine haber gönderir.
"Allah bu kişinin kendi canına azab etmesine muhtaç değildir. Söyleyin ona bir deveye binsin."
Saadet Asrından
Ma’kıl İbnu Yesâr (radıyallahu anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
“Kim sabaha erdiği zaman üç kere «Euzubillahi’ssemi’il-alîm mine’şşeytâni’rracim» der ve Haşr suresinden üç âyet okursa, Allah onun için yetmiş bin meleği vekil tayin eder de onlar, akşam oluncaya kadar kendisine rahmet okurlar. Şâyet o gün ölecek olsa şehid olarak ölür. Akşam vaktinde aynı şekilde okuyacak olsa, (keza sabaha kadar aynı şeyler söz konusudur)." [Tirmizî, Fedâilu'l-Kur'ân 22, (2923)]
Not: “Haşr suresinden üç ayetle” kastedilen surenin son üç ayetidir.