
ERZURUM’A HIZLI TREN GELİR Mİ?
Bunu her Erzurumlu merak ediyor, fakat iktidar milletvekillerimiz bu konuda ilgili kuruluşları özellikle bakanlığı çok fazla sıkıştırmak istemiyorlar. Soğukkanlılıklarını koruyarak demek istiyorlar ki, “Elbet bir gün hızlı trene biz de kavuşacağız; bu böyle yarım kalmayacak!”
İyi de o bir gün ne zaman; ne zaman kavuşacağız hızlı trenimize?
Allah’tan Erzurum’da bir muhalefet partili milletvekilimiz var; İYİ Parti’den Naci Cinsli Bey. Sağ olsun, Sn. Cinisli, Erzurum’la ilgili Meclis faaliyetlerini, sizinle paylaşalım diye, bize de gönderiyor.

Sn. Cinisli, Erzurum Milletvekili sıfatıyla, Ulaştırma ve Altyapı Bakanımız Sn. Adil Karaismailoğlu’na şu soru önergesini vermiş:
“Ankara-Sivas Yüksek Hızlı Tren Hattının devamında Erzincan-Erzurum-Kars Hızlı Demiryolu Hattının planlandığı ve yatırım programında etüt-proje olarak yer aldığı Bakanlığınızca açıklanmıştır. Açıklamada ayrıca Erzincan-Erzurum ve Erzurum-Kars güzergâhında proje hazırlama çalışmalarına başlandığı, proje çalışmalarının 2021 yılında tamamlanmasının planlandığı kaydedilmiştir. Bu çerçevede;
1.Ankara-Erzurum Yüksek Hızlı Teren Proje çalışmalarında son durum nedir?
2.Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) Raporu onay süreci tamamlanmış mıdır?”
Sn. Cinisli bu soru önergesini Sayın Bakana 14 Ekim 2020 günü vermiş.
Sn. Bakan Karaismailoğlu soruları cevaplandırınca Naci Bey bize bildirecek, biz de size bildireceğiz.
Şahsen, Sn. vekilimizin metninden, hızlı trenin bölgemiz için hayal olmaktan çıkmak üzere olduğunu da hissettim.
İnşallah ipe un serilmez…
NARMAN GAZASINDA BİR TURİST GÖRDÜM!
Bu hafta Erzurum Valisi Okay Memiş Bey basın mensuplarını yanına alarak kuzey ilçelerimizdeki turizm yatırımlarının son durumunu görmek üzere Uzundere, Oltu, Narman hattına gittiler.
Basın heyeti, Erzurum’un turizm potansiyeli en yüksek kuzey ilçelerindeki turizm yatırımlarının son durumunu Sn. Memiş’in verdiği bilgilerle iyicene öğrendiler.
Gazeteci Muhmmed İspirli de, Narman Peri Bacaları bölgesindeki son durumu canlı yayınla bize iletti. Bu yayını fecebook üzerinden takip ettim. Vali Bey, Erzurum’un turizm potansiyeli gün yüzüne iyice çıktığından heyecanlıydı. Biraz da sayın valimizin gayretiyle gerçekleşen şelale çevre düzenlemesi ve Narman Peri Bacaları sosyal tesisi tamamlanmıştı. Ayrıca Sit alanı olarak ilân edilen Narman Peri Bacalarının olduğu vadilere yürüyüş yolları yapılmış ve gezi güzergâhları belirlenmişti.
Sayın Valimizi dinlerken aklıma geldi. Peri Bacalarıyla Narman birbirine yakındır. Bölgeye gelen yerli yabancı turistler illa ilçeye de uğramak isteyeceklerdir. Bildiğim kadarıyla Narman ilçemizde şimdilik bir turizm ilçesi ‘havası’ yoktur. İlçenin, harekete geçirilen turizm potansiyeline uygun olarak tasarlanması da 2021’in işlerinden olsa gerektir.

Tabii sadece Narman ilçemiz değil; Tortum’dan başlayıp, Oltu ve Uzundere ilçelerimiz, hattat Şenkaya ve Olur ilçemizde, turizm cazibe bölgesi olarak, her yıl planlı yatırımlar yapılarak, cazibelerinin yükseltilmesine devam edilmesi gerekir.
İspirli’nin videosunu izleyip Narman Peri Bacalarının uzandığı vadileri iyice görüp anlamaya çalışırken kulağıma rahmetli Raci Alkır’ın, bahar deresi gibi çağıltılı sesiyle okuduğu yöre türküsünün nağmeleri geldi:
“Narman kazasında bir turist gördüm!”
Yoksa sözleri öyle değil miydi?
‘Turist, turist’ diye meleyince belliki şuuraltı da aynı tema ile doluyor.
Hoş görüle!

MERDİVENİN TAVUKLARI VE BİZ İNSANLAR!
Bu fotoğrafı Erzurum’un Horasan ilçesinin sokaklarını gezerken çektim.
Malum, Erzurum ağzıyla söylersek, tavuklar tara tüner! Yeni nesil bu cümleyi acaba anlar mı? Yahut şehirli beyler hanımlar! Pek sanmıyorum. O zaman şerh edelim: Tavukların fıtrî özelliklerindendir ki ikametlerindeki yatay uzatılmış sırıklara çıkıp kestirirler. Merdivenin ikinci alt basamağındaki iki tavuk eski tabirle ‘tara’ çıkmış durumdadırlar.
Tavukların, bacada, eğer yem yoksa, merdivenleri tırmanmasına gerek yoktur.
Gel gelelim insan için durum tersidir. O, tecessüs sahibidir; merdiven dayayıp aya, güneşe, yıldızlara, derin uzaya çıkmak ister.
Bu arzu ona verilen fıtratta vardır.
Ne var ki, aile, eğitim ve çevre gibi etkiler; politik, ekonomik ve kültürel düzen, şark dünyası gençlerinin ekserisini merdivenin ikinci basamağına tüneyen tavukların mertebesine indirmiştir.
Mesela Erzurum’da gençlerimizin çoğu işsiz güçsüzdür.
Kahveler dolusu genç insan sandalyelerde pinekleyip durmaktadırlar.
Bu bir kader değildir! Çünkü işsizlik aslında mesleksizliktir.
Çocuklarımıza meslek öğretemiyoruz, eğitim sistemimiz de yeterince öğretemiyor.
Oysa gençlerin imkân merdivenlerini tırmanabilmeleri için motive edilmeleri gerekiyor. Bunun bir numaralı aracı da meslek öğretmek.
Bir ülke, bir şehir, halkını, ‘tarda tüneyen tavuk’ mesabesinde yaşatarak, onların hiçbir potansiyelini açığa çıkartamaz; tardakiler / sandalyedekiler, büyük bir millet olup evrensel bir medeniyet falan da vücuda getiremezler.

TEZEK KÖZÜNDE PATATES KEBABI VE KÖY KAHVALTI EVLERİ!
Erzurum Uzunyayla’da Ahmet Kotan Beyin konuğu idik. Eski usul (tezek közünde) pişirilmiş, kendi mahsulü, 'kartol' kebabı yedik. (Aklınızda olsun: Sıcakken, bir parça peynir yahut tereyağı ilave edilerek yenilen patates kebabı daha bir lezzetli oluyor.)
Tabii çocukluk hafızamdaki köy tatlarından, kuymağı da sofrada bulmak, midemizin mutluluğunu ziyadeleştirdi.
Köyün ünlü deresi Çatak'ın, artık, köy evlerinin musluklarından akan, klorsuz ve kimyasal bulaşıksız, o yumuşak ve tatlı suyundan yapılmış çayla birlikte soframız organik dedikleri bir sofra olmuştu.
Nimetlerin sahibi Allah Teâlâ'ya hamd olsun. Sofra sahibimiz Ahmet Bey'e ve aile fertlerine de teşekkür ederiz...
Gel gelelim yeniliğe… Erzurum Ovası’nda çok güzel köylerimiz var. Bir kaç köyümüzde, özellikle suyu bol dağ köylerimizde, köylü müteşebbisler ortaya çıkıp, mesela, ‘Uzunyayla Geleneksel Kahvaltı Evi’ gibi mekânlar açıp on iki ay şehirden müşteri bulabilir.
Küçük ölçekli alabalık tesislerinin de yer alacağı bu tür kırsal mekânlarda köylerin ürünlerinin satışı da yapılabilir.
Hele bu mekânların, çocukların, gençlerin binmesi için, bir iki de atı oldu mu cazibesinin artacağı şüphesizdir.
Müteşebbis köylülere duyurulur. Bu konuda Atatürk Üniversitesi Turizm Fakültesi, Ziraat Fakültesi hocalarından destek de alınabilir.
Devletin zaten her konuya teşviki var; yeter ki müteşebbis ortaya çıksın.
BİR KITA ŞİİR
BAHÇEMDE SONBAHAR
Mevsim sonbahar; aheste aheste iner ölüm
Solar dallarda renkler veda eder her bir gülüm
Ufuk kızıl, dallar kızıl, kızıl gül yaprakları
Bahçemdedir yas... Neden kocalmaz hercai gönlüm
(MTU)
Bunu her Erzurumlu merak ediyor, fakat iktidar milletvekillerimiz bu konuda ilgili kuruluşları özellikle bakanlığı çok fazla sıkıştırmak istemiyorlar. Soğukkanlılıklarını koruyarak demek istiyorlar ki, “Elbet bir gün hızlı trene biz de kavuşacağız; bu böyle yarım kalmayacak!”
İyi de o bir gün ne zaman; ne zaman kavuşacağız hızlı trenimize?
Allah’tan Erzurum’da bir muhalefet partili milletvekilimiz var; İYİ Parti’den Naci Cinsli Bey. Sağ olsun, Sn. Cinisli, Erzurum’la ilgili Meclis faaliyetlerini, sizinle paylaşalım diye, bize de gönderiyor.

Sn. Cinisli, Erzurum Milletvekili sıfatıyla, Ulaştırma ve Altyapı Bakanımız Sn. Adil Karaismailoğlu’na şu soru önergesini vermiş:
“Ankara-Sivas Yüksek Hızlı Tren Hattının devamında Erzincan-Erzurum-Kars Hızlı Demiryolu Hattının planlandığı ve yatırım programında etüt-proje olarak yer aldığı Bakanlığınızca açıklanmıştır. Açıklamada ayrıca Erzincan-Erzurum ve Erzurum-Kars güzergâhında proje hazırlama çalışmalarına başlandığı, proje çalışmalarının 2021 yılında tamamlanmasının planlandığı kaydedilmiştir. Bu çerçevede;
1.Ankara-Erzurum Yüksek Hızlı Teren Proje çalışmalarında son durum nedir?
2.Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) Raporu onay süreci tamamlanmış mıdır?”
Sn. Cinisli bu soru önergesini Sayın Bakana 14 Ekim 2020 günü vermiş.
Sn. Bakan Karaismailoğlu soruları cevaplandırınca Naci Bey bize bildirecek, biz de size bildireceğiz.
Şahsen, Sn. vekilimizin metninden, hızlı trenin bölgemiz için hayal olmaktan çıkmak üzere olduğunu da hissettim.
İnşallah ipe un serilmez…
NARMAN GAZASINDA BİR TURİST GÖRDÜM!
Bu hafta Erzurum Valisi Okay Memiş Bey basın mensuplarını yanına alarak kuzey ilçelerimizdeki turizm yatırımlarının son durumunu görmek üzere Uzundere, Oltu, Narman hattına gittiler.
Basın heyeti, Erzurum’un turizm potansiyeli en yüksek kuzey ilçelerindeki turizm yatırımlarının son durumunu Sn. Memiş’in verdiği bilgilerle iyicene öğrendiler.
Gazeteci Muhmmed İspirli de, Narman Peri Bacaları bölgesindeki son durumu canlı yayınla bize iletti. Bu yayını fecebook üzerinden takip ettim. Vali Bey, Erzurum’un turizm potansiyeli gün yüzüne iyice çıktığından heyecanlıydı. Biraz da sayın valimizin gayretiyle gerçekleşen şelale çevre düzenlemesi ve Narman Peri Bacaları sosyal tesisi tamamlanmıştı. Ayrıca Sit alanı olarak ilân edilen Narman Peri Bacalarının olduğu vadilere yürüyüş yolları yapılmış ve gezi güzergâhları belirlenmişti.
Sayın Valimizi dinlerken aklıma geldi. Peri Bacalarıyla Narman birbirine yakındır. Bölgeye gelen yerli yabancı turistler illa ilçeye de uğramak isteyeceklerdir. Bildiğim kadarıyla Narman ilçemizde şimdilik bir turizm ilçesi ‘havası’ yoktur. İlçenin, harekete geçirilen turizm potansiyeline uygun olarak tasarlanması da 2021’in işlerinden olsa gerektir.

Tabii sadece Narman ilçemiz değil; Tortum’dan başlayıp, Oltu ve Uzundere ilçelerimiz, hattat Şenkaya ve Olur ilçemizde, turizm cazibe bölgesi olarak, her yıl planlı yatırımlar yapılarak, cazibelerinin yükseltilmesine devam edilmesi gerekir.
İspirli’nin videosunu izleyip Narman Peri Bacalarının uzandığı vadileri iyice görüp anlamaya çalışırken kulağıma rahmetli Raci Alkır’ın, bahar deresi gibi çağıltılı sesiyle okuduğu yöre türküsünün nağmeleri geldi:
“Narman kazasında bir turist gördüm!”
Yoksa sözleri öyle değil miydi?
‘Turist, turist’ diye meleyince belliki şuuraltı da aynı tema ile doluyor.
Hoş görüle!

MERDİVENİN TAVUKLARI VE BİZ İNSANLAR!
Bu fotoğrafı Erzurum’un Horasan ilçesinin sokaklarını gezerken çektim.
Malum, Erzurum ağzıyla söylersek, tavuklar tara tüner! Yeni nesil bu cümleyi acaba anlar mı? Yahut şehirli beyler hanımlar! Pek sanmıyorum. O zaman şerh edelim: Tavukların fıtrî özelliklerindendir ki ikametlerindeki yatay uzatılmış sırıklara çıkıp kestirirler. Merdivenin ikinci alt basamağındaki iki tavuk eski tabirle ‘tara’ çıkmış durumdadırlar.
Tavukların, bacada, eğer yem yoksa, merdivenleri tırmanmasına gerek yoktur.
Gel gelelim insan için durum tersidir. O, tecessüs sahibidir; merdiven dayayıp aya, güneşe, yıldızlara, derin uzaya çıkmak ister.
Bu arzu ona verilen fıtratta vardır.
Ne var ki, aile, eğitim ve çevre gibi etkiler; politik, ekonomik ve kültürel düzen, şark dünyası gençlerinin ekserisini merdivenin ikinci basamağına tüneyen tavukların mertebesine indirmiştir.
Mesela Erzurum’da gençlerimizin çoğu işsiz güçsüzdür.
Kahveler dolusu genç insan sandalyelerde pinekleyip durmaktadırlar.
Bu bir kader değildir! Çünkü işsizlik aslında mesleksizliktir.
Çocuklarımıza meslek öğretemiyoruz, eğitim sistemimiz de yeterince öğretemiyor.
Oysa gençlerin imkân merdivenlerini tırmanabilmeleri için motive edilmeleri gerekiyor. Bunun bir numaralı aracı da meslek öğretmek.
Bir ülke, bir şehir, halkını, ‘tarda tüneyen tavuk’ mesabesinde yaşatarak, onların hiçbir potansiyelini açığa çıkartamaz; tardakiler / sandalyedekiler, büyük bir millet olup evrensel bir medeniyet falan da vücuda getiremezler.

TEZEK KÖZÜNDE PATATES KEBABI VE KÖY KAHVALTI EVLERİ!
Erzurum Uzunyayla’da Ahmet Kotan Beyin konuğu idik. Eski usul (tezek közünde) pişirilmiş, kendi mahsulü, 'kartol' kebabı yedik. (Aklınızda olsun: Sıcakken, bir parça peynir yahut tereyağı ilave edilerek yenilen patates kebabı daha bir lezzetli oluyor.)
Tabii çocukluk hafızamdaki köy tatlarından, kuymağı da sofrada bulmak, midemizin mutluluğunu ziyadeleştirdi.
Köyün ünlü deresi Çatak'ın, artık, köy evlerinin musluklarından akan, klorsuz ve kimyasal bulaşıksız, o yumuşak ve tatlı suyundan yapılmış çayla birlikte soframız organik dedikleri bir sofra olmuştu.
Nimetlerin sahibi Allah Teâlâ'ya hamd olsun. Sofra sahibimiz Ahmet Bey'e ve aile fertlerine de teşekkür ederiz...
Gel gelelim yeniliğe… Erzurum Ovası’nda çok güzel köylerimiz var. Bir kaç köyümüzde, özellikle suyu bol dağ köylerimizde, köylü müteşebbisler ortaya çıkıp, mesela, ‘Uzunyayla Geleneksel Kahvaltı Evi’ gibi mekânlar açıp on iki ay şehirden müşteri bulabilir.
Küçük ölçekli alabalık tesislerinin de yer alacağı bu tür kırsal mekânlarda köylerin ürünlerinin satışı da yapılabilir.
Hele bu mekânların, çocukların, gençlerin binmesi için, bir iki de atı oldu mu cazibesinin artacağı şüphesizdir.
Müteşebbis köylülere duyurulur. Bu konuda Atatürk Üniversitesi Turizm Fakültesi, Ziraat Fakültesi hocalarından destek de alınabilir.
Devletin zaten her konuya teşviki var; yeter ki müteşebbis ortaya çıksın.
BİR KITA ŞİİR
BAHÇEMDE SONBAHAR
Mevsim sonbahar; aheste aheste iner ölüm
Solar dallarda renkler veda eder her bir gülüm
Ufuk kızıl, dallar kızıl, kızıl gül yaprakları
Bahçemdedir yas... Neden kocalmaz hercai gönlüm
(MTU)
