
İlk olarak 12 Mart 1977 tarihinde Hayati Çorbacıoğlu’ nun “Koca Sinan” adlı oyunuyla Erzurumluların karşısına çıkmıştı Devlet Tiyatroları. Ama uzun soluklu olmadı bu heyecan. Ardından 1981 yılında bir kez daha Erzurum Devlet Tiyatrosu açılmak istendi Fakat Ankara’ dan Erzurum’ a turne gelmesiyle, “Erzurum’ da Devlet Tiyatrosu var.” demek mümkün olmuyordu. Bu şekilde bölge tiyatrosunun yürütülemeyeceği kısa sürede anlaşılmıştı. Tiyatronun, kendi teknik elemanlarına ve sanatçılarına ihtiyacı vardı. Fakat bu hayli masraflı ve emek gerektiren bir işti. O dönemde yaşanan mali sıkıntılardan ve bir takım bürokratik engellerden ötürü Erzurum Devlet Tiyatrosu nadasa bırakılmak zorunda kaldı.
12 Aralık 1997’de, dönemin Kültür Bakanı İstemihan Talay’ın ve Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Prof. Bozkurt Kuruç’un imzasıyla, Erzurum Devlet Tiyatrosu, kendi teknik ve idari personeli ile Ergun Sav’ın kaleme aldığı, Ensar Kılıç’ın yönetmenliğini yaptığı “Can Bebek” adlı oyunla seyircisine bu kez ‘Merhaba’ dedi. İşte O ‘merhaba’ bu yıl 25. Yıldönümünü kutluyor. Şehrin hatta bölgenin önemli bir sanat direği oldu Erzurum Devlet Tiyatrosu. Kimler geçmedi ki bu sahneden… Yaşayanlara sağlık, aramızda olmayanlara rahmet dileyerek Erzurum Devlet Tiyatrosu Müdürü Sezai Yılmaz ile olan söyleşimize başlıyoruz.
Sezai Yılmaz kimdir ? Sizi yakından tanıyabilir miyiz ?
Tabi ki. 1978 yılında Erzurum’un Aşkale ilçesinde doğdum İlk ve orta öğrenimimi Aşkale, lise öğrenimini Erzurum’da tamamladım. 1998 yılında girdiğim Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sahne Sanatları Oyunculuk Bölümü'nden 2002 yılında mezun oldum. Aynı yıl Erzurum Devlet Tiyatrosu'nda mezun sanatçı statüsünde sahneye çıkmaya başladım. 2010 yılında Devlet Tiyatroları’nın açmış olduğu sınavı kazanarak, sanatçı kadrosuyla göreve başladım. 2009-2011 yılları arasında Türkiye Dans Sporları Federasyonu Erzurum İl Temsilciliği görevini üstlendim. Şehrimizde düzenlenen 2011 Üniversitelerarası Kış Oyunları'nda dansçı ve eğitmen olarak görev aldım. 2015-2016 tiyatro sezonunda Trabzon Devlet Tiyatrosu’nda görev yaptım. Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Oyunculuk Bölümü'nde, oyunculuk ve diksiyon eğitmeni olarak görev yapmakta olup, oyuncu adayı arkadaşlarımıza bilgi, birikim ve tecrübelerimi aktarmaya çalışmaktayım. Zaman buldukça da dizi ve sinema sektöründe de bazı projelerde görev almaktayım. Sizin de bildiğiniz gibi şu an Erzurum Devlet Tiyatrosu Bölge Müdürlüğü görevini yürütmekteyim. Evli ve iki çocuk babasıyım aynı zamanda.

Erzurum'da başlayan bir hayat hikayesi ve hikaye Erzurum'da devam ediyor. Sizi bu şehirde tutan şey nedir ?
Bu soruyu cevaplamadan önce şunu belirtmek istiyorum ki, yıllardır tayin fırsatım olmasına rağmen bu şehri terk etmeyi hiç düşünmedim. Zaman zaman mesleki olarak kısa süreli ayrılıklar olsa da tekrar şehrime geri döndüm. Birikimlerimi sokak sokak bildiğim şehirde tüketmek o kadar çok hoşuma gidiyor ki. Bununla birlikte Erzurum da amatör tiyatrolara yıllarca destek vermeye gayret ettim. Öğrenciliğimden beri neredeyse çalıştırmadığım okul yok denecek kadar az. Benim ilkokulda tiyatro dersi verdiğim öğrencilerim, şu an benim çocuklarıma eğitimini aldıkları dallarda başka dersler veriyorlar. Ben onların sanatsal anlamda ufuklarını açmak için elimden geleni yaptım, onlar da bugün edindikleri mesleklerde yine bize dönüşüm sağlıyorlar. Farkında olduğum şu ki; Ben onları tiyatro sanatıyla hayata karşı ne kadar iyi yetiştirirsem onlar da yarın benim çocuklarımı daha iyi yerlere getirip onlara daha iyi işler yaptıracak. Aslında yaptığımızın karşılığını buluyoruz. Bu dönüşüm çok hoşuma gidiyor. O yüzden iyi bireyler olabilmek için, iyi toplum olabilmek için, toplumun refah düzeyinin artması için sanatın önemini çok iyi ama çok iyi biliyorum. Birikimlerimi, deneyim ve kazanımlarımı bu şehirde tüketmeden, bu şehre yeni sanatçılar kazandırmadan yeni bir sanat anlayışı oluşturmadan gitmeyi düşünmüyorum. Şu an sanat adına ve özellikle de tiyatro adına Erzurum Devlet Tiyatrosu aracılığıyla birçok şeyi yaptığımıza inanıyorum. Bunu daha da geliştirmek için ve daha da iyi yere getirmek için burada olacağız ve olmaya devam edeceğiz. Bu şehri ve bu şehrin insanını seviyorum ben.
Tiyatro hayatınızın neresinde?

Tiyatro hayatımın tam ama tam ortasında diyebilirim. Çünkü hayatımı tiyatroya göre yönlendiriyorum. Bizde mesai kavramı olmadığı gibi bir de idarecilik görevim olduğu için günümün neredeyse tamamı tiyatro ile geçiyor. Provalarımız, oyunlarımız, turnelerimiz derken zaten yıl bitiyor. Sezon içerisinde gelecek olan yönetmenler, kreatif ekip dediğimiz dans, dekor, müzisyenler ile yaptığımız toplantıları da hesap edecek olursak, neredeyse günün 24 saatini tiyatro ile geçiriyorum. Bazen 24 saat bile yetmiyor. Bizim aramızda bir espri vardır. “Sanatın tatili olmaz” diye. Bizde çok tatil günü olmadığı için, hayatımı tiyatroya göre şekillendiriyorum. Tabi bu demek olmuyor ki kendime vakit ayıramıyorum. Bir ailem ve çevrem var. Bazen onlarda kendilerini bu mesainin içinde bulabiliyorlar. Zaten eşim başta olmak üzere çocuklarım da bu duruma alıştılar. Yani başta da dile getirdiğim gibi tiyatro hayatımın tam olarak ortasında ve bundan mutluyum. Çünkü emeklerimin karşılığında bir şey üretmek beni mutlu ediyor. Birde tiyatro sadece sahnede olan bir şey değildir. Bir sanatçı sahne de var olabilmek için iyi bir gözlemci olmak zorundadır. İşte bizler aslında sahnede topluma ayna olabilmek için doğadan ve toplumdan bir şeyler almalıyız. Buradan da şu sonuç çıkıyor; yolda yürürken, spor yaparken, yemek yerken kısacası hayatımın her anında gözlem yapıp birikim sağlamam gerekiyor. Bu bazen bir insan olur, bazen bir hayvan olur, bazen cansız bir nesne olur… Bunları da dikkate aldığımız zaman tiyatronun hayatımın tam ortasında olduğu gerçeği delil kazanmış oluyor.
Sizi bazı televizyon projelerinde de başarılı bir performans sergilerken izledik. Tiyatro ile kıyas yapmanız gerekirse bu konuda bir değerlendirme alabilir miyiz?
Zaman zaman tabii ki sinema ve dizilerde görev aldım. Ama şu an dizi sektörüne ayıracak vaktimin olmadığını düşünüyorum. Çünkü gerçekten çok ciddi zaman ayırmanız gerekiyor. Bir de setin başka şehirde olduğunu hesap edecek olursak benim gibi evcimen birisi için bu işlere zaman ayırmak çok zor. Gelecekte kalıcı olan birçok projede yer almak, özellikle sinema filmi çekmek isterim. Ama şu an tiyatro gerçekten hayatımın her anını aldığı için ve bunu yaparken de çok mutlu olduğum için beyaz perdeyi biraz erteliyorum. Kıyaslama konusuna gelirsek özellikle sahnede olan biri olarak tiyatroda olmak herkesin daha çok ilgisini çekmiştir. Televizyonda olmanın bence en önemli yanı ekranda daha büyük kitlelere hitap ediyorsunuz. Bununla birlikte ekranda hata yapma riskiniz çok az, ama tiyatroda öyle bir şansınız yok. İşte bu da sizi farklı bir heyecana sürüklüyor.
Erzurum Devlet Tiyatrosu'nun bu yıl 25. yıldönümünü kutluyoruz. Bu konudaki düşüncelerinizi alabilir miyiz ? Bu yıla özgü sürpriz sahne projeleri izleyecek miyiz ?
Evet çeyrek asırlık bir çınar yetiştirdik. Erzurum Devlet Tiyatromuz bu yıl 25. yılını kutlayacak ve ben de bu 25 yıllık serüvenin 23 yılında var olan birisiyim. İşte bu da beni şehirden koparmayan özelliklerden bir tanesi. Devlet Tiyatromuzu aldığımız noktadan çok daha yukarılara getirmek istiyoruz. Çok daha güzel işler yapmak istiyoruz. Bu konuda Genel Müdürlüğümüzün de sonsuz katkı ve desteklerini görüyoruz. Onlar için de Erzurum Devlet Tiyatrosu'nun bambaşka ve çok özel bir yerde olduğunu biliyorum. Geçmişte ağabeylerimizin, ablalarımızın ve hocalarımızın bize bıraktığı bu mirası bizler en iyi şekilde yukarıya taşımak istiyoruz. Geçirdiğimiz 25 yılı özetleyecek olursak Erzurum Devlet Tiyatrosu artık şehrin değil bölgenin hatta ülkemizin en güzide Devlet Tiyatrolarından biri oldu diyebiliriz. Birçok oyunumuz kapalı gişe oynuyor. Müthiş bir ilgi görüyoruz. Devlet Tiyatroları'nın son yıllarda yaptığı projelerle beraber, bölge tiyatroları artık Türkiye'nin dört bir yanında perdelerini açıyorlar. Şu an Erzurum Devlet Tiyatrosu olarak 25 yılda ülkemizin hemen hemen bütün illerine gidip perdelerimizi açtık. Açmaya devam edeceğiz. Evet, 25.yıl için sürprizlerimiz olacak. Bir festival değil ama festival havasında geçireceğimiz birkaç haftalık performanslarla özellikle şehir dışından gelen tiyatrolarla seyircilerimize ve şehrimize farklı bir atmosfer yaşatmayı planlıyoruz. Yine sanatçılarımızın şehirde farklı kültürel alanlarda sürpriz gösterileri olacak. Tiyatro alanında isim yapmış sanatçılarımızı şehrimizde konuk edip söyleşiler düzenleyeceğiz. Bu ve benzeri etkinliklerle 25. yılımızı renklendirmeyi planlıyoruz.
Erzurum Devlet Tiyatrosu'nun İşleyişinden söz edebilir misiniz ? Yılda kaç oyun sahneleniyor ? Oyunları seçerken neleri dikkate alıyor ve amaçlıyorsunuz?
Erzurum Devlet Tiyatromuz 1997 yılından bugüne kadar Ekim ayının ilk haftasından Haziran'a kadar her Perşembe, Cuma, Cumartesi günleri matine - suare olmak üzere perdelerini açmakta. Bununla beraber hemen hemen her Pazar günü çocuk oyunumuzda küçük izleyicilerimizin karşısına çıkmaktayız. Ayrıca hafta içi özellikle Salı Çarşamba günleri başta olmak üzere oynadığımız çocuk oyunlarıyla da okullarımızı öğrencilerimizle birlikte ağırladık. Yılda ortalama 4 büyük 1 çocuk oyunu olmak üzere 5 oyun çıkarıyoruz. Tabii önceki sezondan kalan oyunlarımızı da göz önünde bulundurursak ortalama 10-12 oyunla sezonda perdemizi açıyoruz. Bunlara ek olarak şehir dışından farklı bölgelerden gelen Devlet Tiyatrosu oyunlarını da yine seyircimiz ile buluşturuyoruz. Yani repertuarımız bu anlamda her yıl çok güçlü.
Oyunlar seçerken aslında en çok dikkat ettiğimiz şey yani bunu Erzurum'da, Sivas'ta Trabzon'da olmakla bir alakası yok. Biz bulunduğumuz topluma ne verebiliriz? O an toplumun eksik tarafı nedir? Biz sanatsal faaliyetlerimizde bu eksikliği nasıl gideririz? İşte bu sorulara cevap arayarak oyunlarımızı seçiyoruz. Mesela bir örnek verecek olursak pandemi sürecini atlattık. Pandemiden sonra insanlar sosyalleşmeye yönelik kendilerine alanlar aramaya başladı. Bizler de tiyatro olarak sahneleyeceğimiz oyunları trajediden biraz uzaklaştırarak daha eğlenceli daha müzik kalitesi yüksek daha insanların gülüp, rahatlayacağı şekilde revize ederek, seyircinin ihtiyacını gidermeye çalışarak planlamalar yaptık. Bazen de toplumsal bir soruna ayna oluyoruz. Mesela şu an göç ile ilgili müthiş bir projemiz var. Büyük ihtimalle Ocak ayı gibi provalarına başlayıp, Şubat - Mart gibi seyirciyle buluşturmayı planladığımız bir hikayemiz var. Yine bu da dediğim gibi seyircinin eksik tarafını nasıl doldurabiliriz kaygısıyla ortaya çıkan bir planlama sürecinden ileri gelmekte.
Tabii ki tek bir amacımız var; seyircimizin Erzurum Devlet Tiyatrosu' nun biletini alıp oyunu izleyeceği ana kadar geçirdiği süre bizim için çok önemli. Seyircilerimiz biletini alıp koltuklarına oturduktan sonra telefonlarını sessize alıp, bize vakit ayırdıktan sonra ki tek amacımız var. Oyun sonunda salondan çıkarken yüzünde bir tebessüm, bazen gözünde bir damla yaş, bazen de sokakta yürürken oyunda ki bir anı düşünmesi. Bizim en çok istediğimiz bu işte. Yani oyundan çıkarken duygularından arınmış olmasını, tabiri caizse deşarj olmalarını amaçlıyoruz. Bu yönde dönüşler olduğu zaman da inanın çok mutlu oluyoruz.
Biraz da kadronuzu tanımak istiyoruz. Özellikle yakın geçmişte yeni ve genç jenerasyondan oluşan bir oyuncu grubunun Erzurum Devlet Tiyatrosu ekibine dahil olduğunu gördük. Bu konuda neler söyleyeceksiniz ?
Evet kadromuz ortalama 5-6 yıl süreyle kendini yenilemektedir. Bu da demek oluyor ki her 5-6 yılda bir yeni sanatçılar tiyatromuza katılıyor. Geçen yıl Genel Müdürlüğümüz tarafından yapılan sanatçı sınavından sonra da tiyatromuz 10 yeni sanatçıyı kadrosuna kattı. Hatta geçen sezon bu sanatçılarımızı bazı oyunlarda izleme fırsatı bulduk. Bu sezonda yine oyunlarımızda performanslarını sergileyecekler. Şunu söylemek isterim her zaman genç, dinamik ve çok yetenekli oyuncularımız olmuştur. Hatta burada yıllarca oynamış ve bu sahneden geçen arkadaşlarımız şu an Türkiye’nin en gözde oyuncuları olmuşlardır. Şu an kadromuz oldukça güçlü diyebiliriz. Yaklaşık 36 sanatçıyla sanatsal faaliyetlerimizi yürütüyoruz. Ama şunu belirtmek isterim evet sanat kurumuyuz. Fakat sadece sanatçılardan oluşan bir kurum değiliz. Bunu özellikle belirtmek isterim. Teknik ekibimiz (sahne amiri, ışık kumanda, kondüvit, sahne makinisti, aksesuar sorumlusu, suflör, peruka, terzi) memur ve işçi kadrolarımızla yıl içerisinde ki faaliyetlerimizi devam ettiriyoruz. Her bir çalışanımız ellerinden gelen gayretin fazlasını sezon boyunca bu çatı altında gösteriyor. Bu vesileyle kendilerine teşekkür ediyorum. Erzurum Devlet Tiyatrosu yerleşik sanatçılarının yanı sıra, tiyatro bölümü mezunu arkadaşlarımıza da istihdam sunmak üzere kapılarını açmıştır. Yeni mezun ya da yakın tarihte mezun olan oyuncularımız da yine Erzurum Devlet Tiyatrosu çatısı altında sanatseverlerle buluşuyor. Biz tiyatromuzu arı kovanına benzetiyoruz. Sürekli bir çalışma ve üretim hali söz konusu bu kurumda.
Erzurum için Devlet Tiyatrosu ve Devlet Tiyatrosu için Erzurum neyi ifade ediyor? Hem bir sanatçı gözünden hem de bir Erzurumlu ve Erzurum Devlet Tiyatrosu Müdürü olarak değerlendirmelerinizi öğrenebilir miyiz ?
Bir defa sanatçı gözüyle bakacak olursam, yaşadığım şehirde böyle profesyonel bir tiyatronun olması şehrin büyük kazanımıdır. Çünkü sanat her zaman şehrin vitrinidir. Unutmamak gerekir ki bu vitrin yıllardır hiç ara vermeden kendini yenilemektedir. Erzurum Devlet Tiyatrosu da Erzurum için büyük ve önemli bir vitrin olmuştur. Çünkü sanat şehrin vitrini olması ile beraber dışarıya açılan kapısıdır. Erzurum Devlet Tiyatrosu şehrin dinamiklerinden beslenen şehre yüzü dönük bir kurumdur aynı zamanda. Bu şehirde gerçekleşen bir sanatsal etkinliğe kapılarımızı ardına kadar açıyoruz. Zaman zaman şehrimizde çekilen sinema filmlerinde oyuncularımız başarıyla görev alıyor. Tarihimize ve kültürümüze sahip çıkıyoruz. Her sene Valiliğimiz himayelerinde gerçekleştirilen Erzurum Kongresi yıldönümü etkinliklerinde oyuncu arkadaşlarımızın hazırladıkları performanslarla tarih bilincini açık ve canlı tutmaya gayret ediyoruz. 12 Mart Erzurum’un kurtuluşu yıldönümü etkinliklerinde de yine kurum olarak en güzel ve iyi şekilde görev almaya gayret ediyoruz. Bizler sezon içerisinde Türkiye'nin dört bir yanına gittiğimiz zaman devlet tiyatrosunu temsil ediyoruz; evet ama başımızda Erzurum kelimesinin olması ve Erzurum'da bu tür sanatsal faaliyetlerin olması Erzurum'un her zaman vizyonunu yukarı çıkarmıştır. Şehirlere ön yargıyla bakan bir kişi böyle yaklaştığı bir şehirde yerleşik bir tiyatro olduğunu bilip görünce kısa süreli şaşkınlığını üzerinden atarak ön yargılarından kurtuluyor. Ya da şehrimize turistik, tayin yoluyla veya öğrenci olarak gelen birisi ‘Acaba Erzurum da neler yapabilirim?’ duygusuyla geliyor bu şehre. Tabi ki şehirde böyle köklü bir kurumun olması onları bir nevi heyecanlandırır. Sosyal yaşantısını renklendiriyor Şehrin vizyonu için Devlet Tiyatrosu çok önemlidir. Bugün baktığımız zaman 81 vilayetten sadece 12’sinde Devlet Tiyatrosu yerleşik olarak sanatsal faaliyetlerini sürdürmektedir. Erzurum için önemli bir özellik ve şans olarak görüyorum ben bunu. Bu anlamda değinmeden geçemeyeceğim Erzurum da gerçekten yıllardır tiyatrosuna sahip çıkmış ve salonları hiç boş bırakmamıştır. Tiyatronun bir şehirden beklentisi de budur. O salonun koltuklarının dolu olması. Erzurum da bunu hem yerel halk tarafından hem de şehirde yaşayan öğrenci kardeşlerimiz ve memurlarımız tarafından fazlasıyla karşılıyor. Biz çoğu zaman kapımıza gelen birçok seyircimizi biletlerimiz tükendiği için geri çevirmek durumunda kalıyoruz. Aslında bu durum olumsuz olarak görülse de tiyatro için sevindirici bir durum. Bu görüntü bizi daha da motive ediyor. Çünkü tiyatrosever bir kitlenin ve tiyatroya aç sanatseverlerin olduğunu görmek hem prova döneminde hem de sahnede bize moral olarak güç veriyor. Bir tiyatro oyuncusu daha ne ister ki? Yine Erzurum da uzun süre yaşayıp farklı nedenlerle bu şehirden ayrılmış kişilerin aklında kalan bir yer olmuştur Erzurum Devlet Tiyatrosu. Bu da bence önemli katkı şehir için.
Erzurum seyircisini değerlendirmek gerekirse tiyatroya ne derecede bir ilgi var? Seyirci profili ve potansiyelinden memnun musunuz?

Bu soruyu cevaplamak beni gerçekten çok mutlu ediyor. Seyircimize baktığımız zaman gerçekten yerleşik tiyatronun ne kadar anlamlı olduğunu görüyoruz. Seyircimiz tıpkı bizim ekibimizin bir parçası gibi kendini geliştirmiştir. Oyundan sonra seyircimizin düşüncelerini aldığımız bir değerlendirme defterimiz var fuayemizde. Oraya yazılanları okuyunca mutlu olmanın yanında zaman zaman da şaşırıyoruz. Oyuna o kadar hakim bir seyirci topluluğumuz var ki, oyunun teması ve mesajı doğrultusunda o kadar güzel geri dönüşler alıyoruz ki bu bizi inanılmaz mutlu ediyor. Bazen oyun sonrası bizleri bekleyip oyun hakkında kısa sohbetler, değerlendirmelerde bulunuyorlar, eleştiriyorlar. Bu da bizim için çok önemli tabi. Bizim oyunlarımıza gelen bir izleyici tiyatronun bütün geleneklerini yerine getirir. Tiyatroda tek amaç oyun izlemek değildir. Tiyatro izlerken yanındaki kişilerle aynı duyguyu hissedip, aynı efekti (gülmek, ağlamak vb) yapmak, aynı ana tanık olmak çok güzeldir. Seyircimiz nasıl tiyatro izlemesi gerektiğini gerçekten çok iyi biliyor. Tam bir disipline durumu söz konusu. Bunun farkını yerleşik olmayan turnelerde, farklı bölgelere gittiğimiz zaman çok iyi hissedebiliyoruz. Diğer sahnelerde oyunlarımızı oynarken bazen seyirciler salonu terk edip tekrar yerlerine dönebiliyor. Veya en basit örnek oyun esnasında oyuncuyu rahatsız edecek derecede özellikle telefonları ile oynayabiliyorlar. Ama Erzurum seyircisinde bu ve benzeri davranışlar yok denecek kadar azdır. Çünkü seyircimiz bilir ki “konserlerde ışık ilgiyi, tiyatroda ışık ilgisizliği gösterir.” Seyircimizin sahnedeki sanatçılarımıza yani bize karşı gösterdiği bu saygıdeğer tutumundan dolayı alkışı hak etiğini düşünüyorum.
Bununla birlikte oyunlarımıza toplumun her kesiminden seyirci geldiğini görüyoruz. Memurumuzdan emeklimize, öğrencimizden ev hanımına kadar geniş bir seyirci yelpazesine sahibiz. Ayrıca sayın Valimiz başta olmak üzere kurum amirlerimiz gibi şehrimizin idari heyeti makamında bulunan insanlarında oyunlarımızı ilgiyle takip ediyor olmaları bizleri ziyadesiyle memnun ediyor. Bu ilgi şehrin bir sanat kurumu için son derece önemlidir.
Seyirci profilimize baktığımız zaman biz çocuk oyunlarımız ve yetişkin oyunlarımızla sezonda ortalama 200 temsilden fazla oyun oynuyoruz. Bu da demek oluyor ki biz şehrin tamamına hakimiz. Çocuk, genç ve yetişkin ayırmadan her yaşa hitap eden oyunlarımızla perdelerimizi açıyoruz. Bizim seyircimiz her zaman özeldir.
Tabii ki yine gururla söylüyorum. Bizler yıl sonunda istatistiklere baktığımız zaman, ortalama 50.000 kişinin altına hiç düşmüyoruz. Bu sezon verilere göre 90.000 kişiyi aşarak tüm zamanların en iyi seyirci sayısını yakaladık. Her yıl yüzdelik oranlarımız neredeyse tam doluluk kapasitesiyle sezonu geçiriyoruz. Kış memleketinde yaşıyoruz. Zor hava şartlarına rağmen bizim salonumuz asla ve asla boş kalmıyor. Her koşulda bizde perde asla kapanmaz. Bu izleyicilerimizin ilgisine karşı bizim de onlara saygı ifademizdir. Biz seyircimize seyircimizde bize hep saygı ve sevgi duygusuyla yaklaşıyoruz. Hal böyleyken de başarımıza oranla aynı paralelde izleyicimizin de memnuniyet oranı artıyor doğal olarak.
Erzurum Devlet Tiyatrosu bölgenin de önemli bir sanat lokomotifi. Başarılı oyunlarla gittiğiniz turnelerde her şehirde alkış ve takdir topluyorsunuz. Bunu sosyal medyadan ben de keyifle takip ediyorum. Bu konuda neler söyleyeceksiniz?
Türkiye'de neredeyse gitmediğimiz il sayısı çok az diyebilirim. Turneye gitmenin şöyle bir güzelliği var. Bazen tiyatro ve sanatçı olarak eksiklerinizi hep aynı kesime oynadığınız zaman görmezsiniz. Çünkü duruma ve olaylara alışırsınız. Biz turnelerde bazen eksiklik ve hatalarımızı daha iyi yakalayabiliyoruz. Mesela bizim seyircimiz bazen hatalarımızı, eksiklerimizi görmezlikten geliyor. Ama turne kapsamında bunlar hemen dile getirilebiliyor. Bu da bizim kendimizi yenilememizi ve geliştirmemizi sağlıyor. Ama ne olursa olsun turne de oynadığınız zaman oyun sonu eğer seyircide iyi bir atmosfer bırakmışsanız, bunun mutluluğu tarif edilemez. Hatta geçen ay İstanbul’da AKM de oyunumuz vardı. Oyun çıkışı bizim Elazığ’dan, Erzurum’dan, Gaziantep’den seyircilerimiz vardı. Fakat bu seyirciler bizi geçmişte bulundukları şehirlerde izleyip merak edip, tekrar büyük bir heyecanla gelen kişilerdi. Demek oluyor ki iyi bir iş çıkarmışsanız ve bu işi gittiğiniz her yerde büyük bir titizlikle sürdürüyorsanız / oynuyorsanız doğru yoldasınız demektir. Bizim popülaritemiz de böyle sürüyor. Erzurum Devlet Tiyatrosu ismine teveccüh gösterip oyunlarımızı izlemeye gelen pek çok tiyatro sever oyunlardan sonra fuayede ya da kulislerde bizleri ziyaret edip memnuniyetlerini dile getiriyorlar. Tarifi mümkün olmayan bir mutluluk bu.
Kimi zaman Devlet Tiyatroları sahnelerinde ilkleri Erzurum Devlet Tiyatrosu olarak gerçekleştiriyorsunuz. Örneğin geçtiğimiz sezon ‘Mask Tiyatrosu’ alanında Türkiye’de tek oyun çıkaran Devlet Tiyatrosuydunuz. Bu oyunla Türkiye’nin pek çok şehrinde seyirci karşısına çıktınız çıkmaya da devam ediyorsunuz. Nasıl bir izlenim edindiniz?
Bir defa şunu belirtmek istiyorum Erzurum Devlet Tiyatrosu geçmişten günümüze birçok oyunuyla Türkiye'de adından söz ettiren bir tiyatro olmuştur. Devlet Tiyatrolarını hem yurtiçi hem de yurtdışında başarıyla temsil etmiştir. Mesela bizim 2008-2009 sezonunda oynadığımız ‘Kafkas Tebeşir Dairesi’ isimli oyunumuz Tiyatro Eleştirmenler Birliği tarafından Türkiye'nin en iyi oyunu seçildi. Akabinde Türkiye'nin yine ödüle layık görülen iyi oyuncuları bizim sahnemizden geçti. Geçtiğimiz sezonda farklı bir tarz olarak mask tiyatrosu niteliğiyle Türkiye’nin tek oyunu olan ‘Sersemler Evi’ni çıkardık. Oyunumuz tarz olarak biraz farklı, çünkü tiyatroda akla gelen silahlardan bir tanesi sözdür. Ve tabii ki oyuncu içinde silahlardan bir tanesi sözdür. Bizler bu oyunla aslında oyuncunun silahını elinden aldık. Fakat oyuncu bu silahını vermişken farklı meziyetleriyle yine oyunculuk becerileri ile seyircinin karşısına çıkıyor. Aslında biz burada metni seyirciye bıraktık. Bize güzel yönde eleştiriler geliyor. Bir defa seyirci çok merak ederek salona giriyor. Ya da tarzı bilmiyorsa oyunu izlerken sürprizle karşılaşıyor. Oyunumuz Antalya Tiyatro Festivali'nde, İstanbul AKM de perdelerini açtı. Bu sezonda Eylül ve Ekim aylarında Çanakkale ve Ankara Kültür Yolu Festivalleri ile perdelerini açıp sezon içinde oynamaya devam edecek. Böylesine ilkleri seyircimize sunuyor olmaktan dolayı hem keyifli hem de gururluyuz. Değişim tiyatronun olmazsa olmazıdır. Sıradanlıktan tiyatromuzu çıkarıp izleyiciye farklı tatlar sunmak ve onlardan da alkışı alıyor olmak sanırım en güzel ödül olsa gerek.
Bu sezonun ilk reji çalışması ‘Aşkımız Aksaray’ın En Büyük Yangını’ isimli oyun. Sahne büyüsü bozulmasın diye detaya girmek istemiyorum ama tiyatro severler de merak ediyordur eminim. Yine de birkaç cümle alalım sizden. Nasıl bir oyun bekliyor bizi?
Evet. Bu sezon Güngör Dilmen'in yazdığı ‘Aşkımız Aksaray'ın En Büyük Yangını’ oyunu ile kısmetse 6 Ekim de seyirciye merhaba diyeceğiz. Oyunumuzu Bursa Devlet Tiyatrosu sanatçısı Ali Volkan Çetinkaya yönetiyor. Oyun ile ilgili tanıtımı zaten önümüzdeki günlerde yapacağız. Ama seyircimizi kahkahası bol, müzikalitesi yüksek ve kalabalık oyuncu kadrosu olan kaliteli bir oyunla karşılayacağız. Provaları zaman zaman ben de takip ediyorum. Eğlenceli ve planlanan şekilde başarılı bir prova süreci geçiriyoruz şu an. Eminim izleyicimiz bu oyunu da diğer oyunlarımız gibi keyifle izleyecek. Şimdilik bu bilgiyi vermek isterim. Ve tüm seyircilerimize iyi seyirler diliyorum şimdiden.
Erzurum Devlet Tiyatrosu şu an geçici bir salonda tiyatro severlerle buluşuyor. Kendinize ait modern bir sahne binasına geçiş müjdeniz olacak mı?
Bu konuda gerek Ankara düzeyinde gerekse Valilik nezdinde çalışmalarımız oluyor, görüşmelerimiz devam ediyor. Tiyatro sahne binası alelade bir bina değildir takdir edersiniz ki. Çok küçük görünen ama aslında büyük olan nüanslara, fiziki özelliklere sahip olması gerekir. Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğümüzün Erzurum Devlet Tiyatrosu için özel bir hassasiyet beslediğini bilmenizi isterim. Erzurum’a yakışır bir Devlet Tiyatrosu binasının vücut bulması için konunun muhataplarının yoğun şekilde ve hassasiyetle çalıştığına şahit oluyoruz. Gerek Kültür ve Turizm Bakanlığımız gerek Genel Müdürlüğümüz gerekse de Valiliğimiz nezdindeki bu çalışmaların olumlu sonuçlarını inşallah önümüzdeki dönemde tiyatroseverlerle paylaşacağız.
Bu keyifli söyleşi için teşekkür ediyorum. 25. Sanat yılını kutlayan Erzurum Devlet Tiyatrosunu sizin nezdinizde bir kez daha tebrik ediyorum. Son olarak Erzurum ve Erzurum’daki tiyatroseverlere söylemek istediğiniz bir şey var mı ?
Ben de özellikle şahsınıza ve çeyrek asırlık mutluluğumuzu bizimle paylaşan bu mutluluğu ve gururu okuyucularımıza aynı zamanda seyircilerimize yansıtan Pusula Gazetesine Erzurum Devlet Tiyatrosu adına teşekkür ediyorum. Gerçekten de keyifli bir söyleşi oldu. Erzurum Devlet Tiyatrosu olarak yetişkin seyircimize her Perşembe, Cuma, Cumartesi günleri, minik seyircilerimize ise Salı Çarşamba ve Pazar günleri perdelerimizi açıyoruz. Oyunlarımızla ilgili tanıtım ve duyurularımızı şehirde ki tanıtım tabelalarının yanı sıra devlet tiyatrolarının internet sitesine girerek de takip edebilirler. Onlardan bir ricamız var; bu sezon her izleyicimiz hiç tiyatroya gelmemiş bir yakınını ya da arkadaşını tiyatro ile buluştursun lütfen. Çünkü bir söz vardır ‘Tiyatro İyidir’ diye ve biz inanıyoruz ki iyi olan herşey iyiye yönlendirir. Sevgiyle kalın.
12 Aralık 1997’de, dönemin Kültür Bakanı İstemihan Talay’ın ve Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Prof. Bozkurt Kuruç’un imzasıyla, Erzurum Devlet Tiyatrosu, kendi teknik ve idari personeli ile Ergun Sav’ın kaleme aldığı, Ensar Kılıç’ın yönetmenliğini yaptığı “Can Bebek” adlı oyunla seyircisine bu kez ‘Merhaba’ dedi. İşte O ‘merhaba’ bu yıl 25. Yıldönümünü kutluyor. Şehrin hatta bölgenin önemli bir sanat direği oldu Erzurum Devlet Tiyatrosu. Kimler geçmedi ki bu sahneden… Yaşayanlara sağlık, aramızda olmayanlara rahmet dileyerek Erzurum Devlet Tiyatrosu Müdürü Sezai Yılmaz ile olan söyleşimize başlıyoruz.
Sezai Yılmaz kimdir ? Sizi yakından tanıyabilir miyiz ?
Tabi ki. 1978 yılında Erzurum’un Aşkale ilçesinde doğdum İlk ve orta öğrenimimi Aşkale, lise öğrenimini Erzurum’da tamamladım. 1998 yılında girdiğim Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sahne Sanatları Oyunculuk Bölümü'nden 2002 yılında mezun oldum. Aynı yıl Erzurum Devlet Tiyatrosu'nda mezun sanatçı statüsünde sahneye çıkmaya başladım. 2010 yılında Devlet Tiyatroları’nın açmış olduğu sınavı kazanarak, sanatçı kadrosuyla göreve başladım. 2009-2011 yılları arasında Türkiye Dans Sporları Federasyonu Erzurum İl Temsilciliği görevini üstlendim. Şehrimizde düzenlenen 2011 Üniversitelerarası Kış Oyunları'nda dansçı ve eğitmen olarak görev aldım. 2015-2016 tiyatro sezonunda Trabzon Devlet Tiyatrosu’nda görev yaptım. Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Oyunculuk Bölümü'nde, oyunculuk ve diksiyon eğitmeni olarak görev yapmakta olup, oyuncu adayı arkadaşlarımıza bilgi, birikim ve tecrübelerimi aktarmaya çalışmaktayım. Zaman buldukça da dizi ve sinema sektöründe de bazı projelerde görev almaktayım. Sizin de bildiğiniz gibi şu an Erzurum Devlet Tiyatrosu Bölge Müdürlüğü görevini yürütmekteyim. Evli ve iki çocuk babasıyım aynı zamanda.

Erzurum'da başlayan bir hayat hikayesi ve hikaye Erzurum'da devam ediyor. Sizi bu şehirde tutan şey nedir ?
Bu soruyu cevaplamadan önce şunu belirtmek istiyorum ki, yıllardır tayin fırsatım olmasına rağmen bu şehri terk etmeyi hiç düşünmedim. Zaman zaman mesleki olarak kısa süreli ayrılıklar olsa da tekrar şehrime geri döndüm. Birikimlerimi sokak sokak bildiğim şehirde tüketmek o kadar çok hoşuma gidiyor ki. Bununla birlikte Erzurum da amatör tiyatrolara yıllarca destek vermeye gayret ettim. Öğrenciliğimden beri neredeyse çalıştırmadığım okul yok denecek kadar az. Benim ilkokulda tiyatro dersi verdiğim öğrencilerim, şu an benim çocuklarıma eğitimini aldıkları dallarda başka dersler veriyorlar. Ben onların sanatsal anlamda ufuklarını açmak için elimden geleni yaptım, onlar da bugün edindikleri mesleklerde yine bize dönüşüm sağlıyorlar. Farkında olduğum şu ki; Ben onları tiyatro sanatıyla hayata karşı ne kadar iyi yetiştirirsem onlar da yarın benim çocuklarımı daha iyi yerlere getirip onlara daha iyi işler yaptıracak. Aslında yaptığımızın karşılığını buluyoruz. Bu dönüşüm çok hoşuma gidiyor. O yüzden iyi bireyler olabilmek için, iyi toplum olabilmek için, toplumun refah düzeyinin artması için sanatın önemini çok iyi ama çok iyi biliyorum. Birikimlerimi, deneyim ve kazanımlarımı bu şehirde tüketmeden, bu şehre yeni sanatçılar kazandırmadan yeni bir sanat anlayışı oluşturmadan gitmeyi düşünmüyorum. Şu an sanat adına ve özellikle de tiyatro adına Erzurum Devlet Tiyatrosu aracılığıyla birçok şeyi yaptığımıza inanıyorum. Bunu daha da geliştirmek için ve daha da iyi yere getirmek için burada olacağız ve olmaya devam edeceğiz. Bu şehri ve bu şehrin insanını seviyorum ben.
Tiyatro hayatınızın neresinde?

Tiyatro hayatımın tam ama tam ortasında diyebilirim. Çünkü hayatımı tiyatroya göre yönlendiriyorum. Bizde mesai kavramı olmadığı gibi bir de idarecilik görevim olduğu için günümün neredeyse tamamı tiyatro ile geçiyor. Provalarımız, oyunlarımız, turnelerimiz derken zaten yıl bitiyor. Sezon içerisinde gelecek olan yönetmenler, kreatif ekip dediğimiz dans, dekor, müzisyenler ile yaptığımız toplantıları da hesap edecek olursak, neredeyse günün 24 saatini tiyatro ile geçiriyorum. Bazen 24 saat bile yetmiyor. Bizim aramızda bir espri vardır. “Sanatın tatili olmaz” diye. Bizde çok tatil günü olmadığı için, hayatımı tiyatroya göre şekillendiriyorum. Tabi bu demek olmuyor ki kendime vakit ayıramıyorum. Bir ailem ve çevrem var. Bazen onlarda kendilerini bu mesainin içinde bulabiliyorlar. Zaten eşim başta olmak üzere çocuklarım da bu duruma alıştılar. Yani başta da dile getirdiğim gibi tiyatro hayatımın tam olarak ortasında ve bundan mutluyum. Çünkü emeklerimin karşılığında bir şey üretmek beni mutlu ediyor. Birde tiyatro sadece sahnede olan bir şey değildir. Bir sanatçı sahne de var olabilmek için iyi bir gözlemci olmak zorundadır. İşte bizler aslında sahnede topluma ayna olabilmek için doğadan ve toplumdan bir şeyler almalıyız. Buradan da şu sonuç çıkıyor; yolda yürürken, spor yaparken, yemek yerken kısacası hayatımın her anında gözlem yapıp birikim sağlamam gerekiyor. Bu bazen bir insan olur, bazen bir hayvan olur, bazen cansız bir nesne olur… Bunları da dikkate aldığımız zaman tiyatronun hayatımın tam ortasında olduğu gerçeği delil kazanmış oluyor.
Sizi bazı televizyon projelerinde de başarılı bir performans sergilerken izledik. Tiyatro ile kıyas yapmanız gerekirse bu konuda bir değerlendirme alabilir miyiz?
Zaman zaman tabii ki sinema ve dizilerde görev aldım. Ama şu an dizi sektörüne ayıracak vaktimin olmadığını düşünüyorum. Çünkü gerçekten çok ciddi zaman ayırmanız gerekiyor. Bir de setin başka şehirde olduğunu hesap edecek olursak benim gibi evcimen birisi için bu işlere zaman ayırmak çok zor. Gelecekte kalıcı olan birçok projede yer almak, özellikle sinema filmi çekmek isterim. Ama şu an tiyatro gerçekten hayatımın her anını aldığı için ve bunu yaparken de çok mutlu olduğum için beyaz perdeyi biraz erteliyorum. Kıyaslama konusuna gelirsek özellikle sahnede olan biri olarak tiyatroda olmak herkesin daha çok ilgisini çekmiştir. Televizyonda olmanın bence en önemli yanı ekranda daha büyük kitlelere hitap ediyorsunuz. Bununla birlikte ekranda hata yapma riskiniz çok az, ama tiyatroda öyle bir şansınız yok. İşte bu da sizi farklı bir heyecana sürüklüyor.
Erzurum Devlet Tiyatrosu'nun bu yıl 25. yıldönümünü kutluyoruz. Bu konudaki düşüncelerinizi alabilir miyiz ? Bu yıla özgü sürpriz sahne projeleri izleyecek miyiz ?
Evet çeyrek asırlık bir çınar yetiştirdik. Erzurum Devlet Tiyatromuz bu yıl 25. yılını kutlayacak ve ben de bu 25 yıllık serüvenin 23 yılında var olan birisiyim. İşte bu da beni şehirden koparmayan özelliklerden bir tanesi. Devlet Tiyatromuzu aldığımız noktadan çok daha yukarılara getirmek istiyoruz. Çok daha güzel işler yapmak istiyoruz. Bu konuda Genel Müdürlüğümüzün de sonsuz katkı ve desteklerini görüyoruz. Onlar için de Erzurum Devlet Tiyatrosu'nun bambaşka ve çok özel bir yerde olduğunu biliyorum. Geçmişte ağabeylerimizin, ablalarımızın ve hocalarımızın bize bıraktığı bu mirası bizler en iyi şekilde yukarıya taşımak istiyoruz. Geçirdiğimiz 25 yılı özetleyecek olursak Erzurum Devlet Tiyatrosu artık şehrin değil bölgenin hatta ülkemizin en güzide Devlet Tiyatrolarından biri oldu diyebiliriz. Birçok oyunumuz kapalı gişe oynuyor. Müthiş bir ilgi görüyoruz. Devlet Tiyatroları'nın son yıllarda yaptığı projelerle beraber, bölge tiyatroları artık Türkiye'nin dört bir yanında perdelerini açıyorlar. Şu an Erzurum Devlet Tiyatrosu olarak 25 yılda ülkemizin hemen hemen bütün illerine gidip perdelerimizi açtık. Açmaya devam edeceğiz. Evet, 25.yıl için sürprizlerimiz olacak. Bir festival değil ama festival havasında geçireceğimiz birkaç haftalık performanslarla özellikle şehir dışından gelen tiyatrolarla seyircilerimize ve şehrimize farklı bir atmosfer yaşatmayı planlıyoruz. Yine sanatçılarımızın şehirde farklı kültürel alanlarda sürpriz gösterileri olacak. Tiyatro alanında isim yapmış sanatçılarımızı şehrimizde konuk edip söyleşiler düzenleyeceğiz. Bu ve benzeri etkinliklerle 25. yılımızı renklendirmeyi planlıyoruz.

Erzurum Devlet Tiyatrosu'nun İşleyişinden söz edebilir misiniz ? Yılda kaç oyun sahneleniyor ? Oyunları seçerken neleri dikkate alıyor ve amaçlıyorsunuz?
Erzurum Devlet Tiyatromuz 1997 yılından bugüne kadar Ekim ayının ilk haftasından Haziran'a kadar her Perşembe, Cuma, Cumartesi günleri matine - suare olmak üzere perdelerini açmakta. Bununla beraber hemen hemen her Pazar günü çocuk oyunumuzda küçük izleyicilerimizin karşısına çıkmaktayız. Ayrıca hafta içi özellikle Salı Çarşamba günleri başta olmak üzere oynadığımız çocuk oyunlarıyla da okullarımızı öğrencilerimizle birlikte ağırladık. Yılda ortalama 4 büyük 1 çocuk oyunu olmak üzere 5 oyun çıkarıyoruz. Tabii önceki sezondan kalan oyunlarımızı da göz önünde bulundurursak ortalama 10-12 oyunla sezonda perdemizi açıyoruz. Bunlara ek olarak şehir dışından farklı bölgelerden gelen Devlet Tiyatrosu oyunlarını da yine seyircimiz ile buluşturuyoruz. Yani repertuarımız bu anlamda her yıl çok güçlü.
Oyunlar seçerken aslında en çok dikkat ettiğimiz şey yani bunu Erzurum'da, Sivas'ta Trabzon'da olmakla bir alakası yok. Biz bulunduğumuz topluma ne verebiliriz? O an toplumun eksik tarafı nedir? Biz sanatsal faaliyetlerimizde bu eksikliği nasıl gideririz? İşte bu sorulara cevap arayarak oyunlarımızı seçiyoruz. Mesela bir örnek verecek olursak pandemi sürecini atlattık. Pandemiden sonra insanlar sosyalleşmeye yönelik kendilerine alanlar aramaya başladı. Bizler de tiyatro olarak sahneleyeceğimiz oyunları trajediden biraz uzaklaştırarak daha eğlenceli daha müzik kalitesi yüksek daha insanların gülüp, rahatlayacağı şekilde revize ederek, seyircinin ihtiyacını gidermeye çalışarak planlamalar yaptık. Bazen de toplumsal bir soruna ayna oluyoruz. Mesela şu an göç ile ilgili müthiş bir projemiz var. Büyük ihtimalle Ocak ayı gibi provalarına başlayıp, Şubat - Mart gibi seyirciyle buluşturmayı planladığımız bir hikayemiz var. Yine bu da dediğim gibi seyircinin eksik tarafını nasıl doldurabiliriz kaygısıyla ortaya çıkan bir planlama sürecinden ileri gelmekte.
Tabii ki tek bir amacımız var; seyircimizin Erzurum Devlet Tiyatrosu' nun biletini alıp oyunu izleyeceği ana kadar geçirdiği süre bizim için çok önemli. Seyircilerimiz biletini alıp koltuklarına oturduktan sonra telefonlarını sessize alıp, bize vakit ayırdıktan sonra ki tek amacımız var. Oyun sonunda salondan çıkarken yüzünde bir tebessüm, bazen gözünde bir damla yaş, bazen de sokakta yürürken oyunda ki bir anı düşünmesi. Bizim en çok istediğimiz bu işte. Yani oyundan çıkarken duygularından arınmış olmasını, tabiri caizse deşarj olmalarını amaçlıyoruz. Bu yönde dönüşler olduğu zaman da inanın çok mutlu oluyoruz.
Biraz da kadronuzu tanımak istiyoruz. Özellikle yakın geçmişte yeni ve genç jenerasyondan oluşan bir oyuncu grubunun Erzurum Devlet Tiyatrosu ekibine dahil olduğunu gördük. Bu konuda neler söyleyeceksiniz ?
Evet kadromuz ortalama 5-6 yıl süreyle kendini yenilemektedir. Bu da demek oluyor ki her 5-6 yılda bir yeni sanatçılar tiyatromuza katılıyor. Geçen yıl Genel Müdürlüğümüz tarafından yapılan sanatçı sınavından sonra da tiyatromuz 10 yeni sanatçıyı kadrosuna kattı. Hatta geçen sezon bu sanatçılarımızı bazı oyunlarda izleme fırsatı bulduk. Bu sezonda yine oyunlarımızda performanslarını sergileyecekler. Şunu söylemek isterim her zaman genç, dinamik ve çok yetenekli oyuncularımız olmuştur. Hatta burada yıllarca oynamış ve bu sahneden geçen arkadaşlarımız şu an Türkiye’nin en gözde oyuncuları olmuşlardır. Şu an kadromuz oldukça güçlü diyebiliriz. Yaklaşık 36 sanatçıyla sanatsal faaliyetlerimizi yürütüyoruz. Ama şunu belirtmek isterim evet sanat kurumuyuz. Fakat sadece sanatçılardan oluşan bir kurum değiliz. Bunu özellikle belirtmek isterim. Teknik ekibimiz (sahne amiri, ışık kumanda, kondüvit, sahne makinisti, aksesuar sorumlusu, suflör, peruka, terzi) memur ve işçi kadrolarımızla yıl içerisinde ki faaliyetlerimizi devam ettiriyoruz. Her bir çalışanımız ellerinden gelen gayretin fazlasını sezon boyunca bu çatı altında gösteriyor. Bu vesileyle kendilerine teşekkür ediyorum. Erzurum Devlet Tiyatrosu yerleşik sanatçılarının yanı sıra, tiyatro bölümü mezunu arkadaşlarımıza da istihdam sunmak üzere kapılarını açmıştır. Yeni mezun ya da yakın tarihte mezun olan oyuncularımız da yine Erzurum Devlet Tiyatrosu çatısı altında sanatseverlerle buluşuyor. Biz tiyatromuzu arı kovanına benzetiyoruz. Sürekli bir çalışma ve üretim hali söz konusu bu kurumda.
Erzurum için Devlet Tiyatrosu ve Devlet Tiyatrosu için Erzurum neyi ifade ediyor? Hem bir sanatçı gözünden hem de bir Erzurumlu ve Erzurum Devlet Tiyatrosu Müdürü olarak değerlendirmelerinizi öğrenebilir miyiz ?
Bir defa sanatçı gözüyle bakacak olursam, yaşadığım şehirde böyle profesyonel bir tiyatronun olması şehrin büyük kazanımıdır. Çünkü sanat her zaman şehrin vitrinidir. Unutmamak gerekir ki bu vitrin yıllardır hiç ara vermeden kendini yenilemektedir. Erzurum Devlet Tiyatrosu da Erzurum için büyük ve önemli bir vitrin olmuştur. Çünkü sanat şehrin vitrini olması ile beraber dışarıya açılan kapısıdır. Erzurum Devlet Tiyatrosu şehrin dinamiklerinden beslenen şehre yüzü dönük bir kurumdur aynı zamanda. Bu şehirde gerçekleşen bir sanatsal etkinliğe kapılarımızı ardına kadar açıyoruz. Zaman zaman şehrimizde çekilen sinema filmlerinde oyuncularımız başarıyla görev alıyor. Tarihimize ve kültürümüze sahip çıkıyoruz. Her sene Valiliğimiz himayelerinde gerçekleştirilen Erzurum Kongresi yıldönümü etkinliklerinde oyuncu arkadaşlarımızın hazırladıkları performanslarla tarih bilincini açık ve canlı tutmaya gayret ediyoruz. 12 Mart Erzurum’un kurtuluşu yıldönümü etkinliklerinde de yine kurum olarak en güzel ve iyi şekilde görev almaya gayret ediyoruz. Bizler sezon içerisinde Türkiye'nin dört bir yanına gittiğimiz zaman devlet tiyatrosunu temsil ediyoruz; evet ama başımızda Erzurum kelimesinin olması ve Erzurum'da bu tür sanatsal faaliyetlerin olması Erzurum'un her zaman vizyonunu yukarı çıkarmıştır. Şehirlere ön yargıyla bakan bir kişi böyle yaklaştığı bir şehirde yerleşik bir tiyatro olduğunu bilip görünce kısa süreli şaşkınlığını üzerinden atarak ön yargılarından kurtuluyor. Ya da şehrimize turistik, tayin yoluyla veya öğrenci olarak gelen birisi ‘Acaba Erzurum da neler yapabilirim?’ duygusuyla geliyor bu şehre. Tabi ki şehirde böyle köklü bir kurumun olması onları bir nevi heyecanlandırır. Sosyal yaşantısını renklendiriyor Şehrin vizyonu için Devlet Tiyatrosu çok önemlidir. Bugün baktığımız zaman 81 vilayetten sadece 12’sinde Devlet Tiyatrosu yerleşik olarak sanatsal faaliyetlerini sürdürmektedir. Erzurum için önemli bir özellik ve şans olarak görüyorum ben bunu. Bu anlamda değinmeden geçemeyeceğim Erzurum da gerçekten yıllardır tiyatrosuna sahip çıkmış ve salonları hiç boş bırakmamıştır. Tiyatronun bir şehirden beklentisi de budur. O salonun koltuklarının dolu olması. Erzurum da bunu hem yerel halk tarafından hem de şehirde yaşayan öğrenci kardeşlerimiz ve memurlarımız tarafından fazlasıyla karşılıyor. Biz çoğu zaman kapımıza gelen birçok seyircimizi biletlerimiz tükendiği için geri çevirmek durumunda kalıyoruz. Aslında bu durum olumsuz olarak görülse de tiyatro için sevindirici bir durum. Bu görüntü bizi daha da motive ediyor. Çünkü tiyatrosever bir kitlenin ve tiyatroya aç sanatseverlerin olduğunu görmek hem prova döneminde hem de sahnede bize moral olarak güç veriyor. Bir tiyatro oyuncusu daha ne ister ki? Yine Erzurum da uzun süre yaşayıp farklı nedenlerle bu şehirden ayrılmış kişilerin aklında kalan bir yer olmuştur Erzurum Devlet Tiyatrosu. Bu da bence önemli katkı şehir için.
Erzurum seyircisini değerlendirmek gerekirse tiyatroya ne derecede bir ilgi var? Seyirci profili ve potansiyelinden memnun musunuz?

Bu soruyu cevaplamak beni gerçekten çok mutlu ediyor. Seyircimize baktığımız zaman gerçekten yerleşik tiyatronun ne kadar anlamlı olduğunu görüyoruz. Seyircimiz tıpkı bizim ekibimizin bir parçası gibi kendini geliştirmiştir. Oyundan sonra seyircimizin düşüncelerini aldığımız bir değerlendirme defterimiz var fuayemizde. Oraya yazılanları okuyunca mutlu olmanın yanında zaman zaman da şaşırıyoruz. Oyuna o kadar hakim bir seyirci topluluğumuz var ki, oyunun teması ve mesajı doğrultusunda o kadar güzel geri dönüşler alıyoruz ki bu bizi inanılmaz mutlu ediyor. Bazen oyun sonrası bizleri bekleyip oyun hakkında kısa sohbetler, değerlendirmelerde bulunuyorlar, eleştiriyorlar. Bu da bizim için çok önemli tabi. Bizim oyunlarımıza gelen bir izleyici tiyatronun bütün geleneklerini yerine getirir. Tiyatroda tek amaç oyun izlemek değildir. Tiyatro izlerken yanındaki kişilerle aynı duyguyu hissedip, aynı efekti (gülmek, ağlamak vb) yapmak, aynı ana tanık olmak çok güzeldir. Seyircimiz nasıl tiyatro izlemesi gerektiğini gerçekten çok iyi biliyor. Tam bir disipline durumu söz konusu. Bunun farkını yerleşik olmayan turnelerde, farklı bölgelere gittiğimiz zaman çok iyi hissedebiliyoruz. Diğer sahnelerde oyunlarımızı oynarken bazen seyirciler salonu terk edip tekrar yerlerine dönebiliyor. Veya en basit örnek oyun esnasında oyuncuyu rahatsız edecek derecede özellikle telefonları ile oynayabiliyorlar. Ama Erzurum seyircisinde bu ve benzeri davranışlar yok denecek kadar azdır. Çünkü seyircimiz bilir ki “konserlerde ışık ilgiyi, tiyatroda ışık ilgisizliği gösterir.” Seyircimizin sahnedeki sanatçılarımıza yani bize karşı gösterdiği bu saygıdeğer tutumundan dolayı alkışı hak etiğini düşünüyorum.
Bununla birlikte oyunlarımıza toplumun her kesiminden seyirci geldiğini görüyoruz. Memurumuzdan emeklimize, öğrencimizden ev hanımına kadar geniş bir seyirci yelpazesine sahibiz. Ayrıca sayın Valimiz başta olmak üzere kurum amirlerimiz gibi şehrimizin idari heyeti makamında bulunan insanlarında oyunlarımızı ilgiyle takip ediyor olmaları bizleri ziyadesiyle memnun ediyor. Bu ilgi şehrin bir sanat kurumu için son derece önemlidir.
Seyirci profilimize baktığımız zaman biz çocuk oyunlarımız ve yetişkin oyunlarımızla sezonda ortalama 200 temsilden fazla oyun oynuyoruz. Bu da demek oluyor ki biz şehrin tamamına hakimiz. Çocuk, genç ve yetişkin ayırmadan her yaşa hitap eden oyunlarımızla perdelerimizi açıyoruz. Bizim seyircimiz her zaman özeldir.
Tabii ki yine gururla söylüyorum. Bizler yıl sonunda istatistiklere baktığımız zaman, ortalama 50.000 kişinin altına hiç düşmüyoruz. Bu sezon verilere göre 90.000 kişiyi aşarak tüm zamanların en iyi seyirci sayısını yakaladık. Her yıl yüzdelik oranlarımız neredeyse tam doluluk kapasitesiyle sezonu geçiriyoruz. Kış memleketinde yaşıyoruz. Zor hava şartlarına rağmen bizim salonumuz asla ve asla boş kalmıyor. Her koşulda bizde perde asla kapanmaz. Bu izleyicilerimizin ilgisine karşı bizim de onlara saygı ifademizdir. Biz seyircimize seyircimizde bize hep saygı ve sevgi duygusuyla yaklaşıyoruz. Hal böyleyken de başarımıza oranla aynı paralelde izleyicimizin de memnuniyet oranı artıyor doğal olarak.
Erzurum Devlet Tiyatrosu bölgenin de önemli bir sanat lokomotifi. Başarılı oyunlarla gittiğiniz turnelerde her şehirde alkış ve takdir topluyorsunuz. Bunu sosyal medyadan ben de keyifle takip ediyorum. Bu konuda neler söyleyeceksiniz?
Türkiye'de neredeyse gitmediğimiz il sayısı çok az diyebilirim. Turneye gitmenin şöyle bir güzelliği var. Bazen tiyatro ve sanatçı olarak eksiklerinizi hep aynı kesime oynadığınız zaman görmezsiniz. Çünkü duruma ve olaylara alışırsınız. Biz turnelerde bazen eksiklik ve hatalarımızı daha iyi yakalayabiliyoruz. Mesela bizim seyircimiz bazen hatalarımızı, eksiklerimizi görmezlikten geliyor. Ama turne kapsamında bunlar hemen dile getirilebiliyor. Bu da bizim kendimizi yenilememizi ve geliştirmemizi sağlıyor. Ama ne olursa olsun turne de oynadığınız zaman oyun sonu eğer seyircide iyi bir atmosfer bırakmışsanız, bunun mutluluğu tarif edilemez. Hatta geçen ay İstanbul’da AKM de oyunumuz vardı. Oyun çıkışı bizim Elazığ’dan, Erzurum’dan, Gaziantep’den seyircilerimiz vardı. Fakat bu seyirciler bizi geçmişte bulundukları şehirlerde izleyip merak edip, tekrar büyük bir heyecanla gelen kişilerdi. Demek oluyor ki iyi bir iş çıkarmışsanız ve bu işi gittiğiniz her yerde büyük bir titizlikle sürdürüyorsanız / oynuyorsanız doğru yoldasınız demektir. Bizim popülaritemiz de böyle sürüyor. Erzurum Devlet Tiyatrosu ismine teveccüh gösterip oyunlarımızı izlemeye gelen pek çok tiyatro sever oyunlardan sonra fuayede ya da kulislerde bizleri ziyaret edip memnuniyetlerini dile getiriyorlar. Tarifi mümkün olmayan bir mutluluk bu.
Kimi zaman Devlet Tiyatroları sahnelerinde ilkleri Erzurum Devlet Tiyatrosu olarak gerçekleştiriyorsunuz. Örneğin geçtiğimiz sezon ‘Mask Tiyatrosu’ alanında Türkiye’de tek oyun çıkaran Devlet Tiyatrosuydunuz. Bu oyunla Türkiye’nin pek çok şehrinde seyirci karşısına çıktınız çıkmaya da devam ediyorsunuz. Nasıl bir izlenim edindiniz?
Bir defa şunu belirtmek istiyorum Erzurum Devlet Tiyatrosu geçmişten günümüze birçok oyunuyla Türkiye'de adından söz ettiren bir tiyatro olmuştur. Devlet Tiyatrolarını hem yurtiçi hem de yurtdışında başarıyla temsil etmiştir. Mesela bizim 2008-2009 sezonunda oynadığımız ‘Kafkas Tebeşir Dairesi’ isimli oyunumuz Tiyatro Eleştirmenler Birliği tarafından Türkiye'nin en iyi oyunu seçildi. Akabinde Türkiye'nin yine ödüle layık görülen iyi oyuncuları bizim sahnemizden geçti. Geçtiğimiz sezonda farklı bir tarz olarak mask tiyatrosu niteliğiyle Türkiye’nin tek oyunu olan ‘Sersemler Evi’ni çıkardık. Oyunumuz tarz olarak biraz farklı, çünkü tiyatroda akla gelen silahlardan bir tanesi sözdür. Ve tabii ki oyuncu içinde silahlardan bir tanesi sözdür. Bizler bu oyunla aslında oyuncunun silahını elinden aldık. Fakat oyuncu bu silahını vermişken farklı meziyetleriyle yine oyunculuk becerileri ile seyircinin karşısına çıkıyor. Aslında biz burada metni seyirciye bıraktık. Bize güzel yönde eleştiriler geliyor. Bir defa seyirci çok merak ederek salona giriyor. Ya da tarzı bilmiyorsa oyunu izlerken sürprizle karşılaşıyor. Oyunumuz Antalya Tiyatro Festivali'nde, İstanbul AKM de perdelerini açtı. Bu sezonda Eylül ve Ekim aylarında Çanakkale ve Ankara Kültür Yolu Festivalleri ile perdelerini açıp sezon içinde oynamaya devam edecek. Böylesine ilkleri seyircimize sunuyor olmaktan dolayı hem keyifli hem de gururluyuz. Değişim tiyatronun olmazsa olmazıdır. Sıradanlıktan tiyatromuzu çıkarıp izleyiciye farklı tatlar sunmak ve onlardan da alkışı alıyor olmak sanırım en güzel ödül olsa gerek.
Bu sezonun ilk reji çalışması ‘Aşkımız Aksaray’ın En Büyük Yangını’ isimli oyun. Sahne büyüsü bozulmasın diye detaya girmek istemiyorum ama tiyatro severler de merak ediyordur eminim. Yine de birkaç cümle alalım sizden. Nasıl bir oyun bekliyor bizi?
Evet. Bu sezon Güngör Dilmen'in yazdığı ‘Aşkımız Aksaray'ın En Büyük Yangını’ oyunu ile kısmetse 6 Ekim de seyirciye merhaba diyeceğiz. Oyunumuzu Bursa Devlet Tiyatrosu sanatçısı Ali Volkan Çetinkaya yönetiyor. Oyun ile ilgili tanıtımı zaten önümüzdeki günlerde yapacağız. Ama seyircimizi kahkahası bol, müzikalitesi yüksek ve kalabalık oyuncu kadrosu olan kaliteli bir oyunla karşılayacağız. Provaları zaman zaman ben de takip ediyorum. Eğlenceli ve planlanan şekilde başarılı bir prova süreci geçiriyoruz şu an. Eminim izleyicimiz bu oyunu da diğer oyunlarımız gibi keyifle izleyecek. Şimdilik bu bilgiyi vermek isterim. Ve tüm seyircilerimize iyi seyirler diliyorum şimdiden.
Erzurum Devlet Tiyatrosu şu an geçici bir salonda tiyatro severlerle buluşuyor. Kendinize ait modern bir sahne binasına geçiş müjdeniz olacak mı?
Bu konuda gerek Ankara düzeyinde gerekse Valilik nezdinde çalışmalarımız oluyor, görüşmelerimiz devam ediyor. Tiyatro sahne binası alelade bir bina değildir takdir edersiniz ki. Çok küçük görünen ama aslında büyük olan nüanslara, fiziki özelliklere sahip olması gerekir. Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğümüzün Erzurum Devlet Tiyatrosu için özel bir hassasiyet beslediğini bilmenizi isterim. Erzurum’a yakışır bir Devlet Tiyatrosu binasının vücut bulması için konunun muhataplarının yoğun şekilde ve hassasiyetle çalıştığına şahit oluyoruz. Gerek Kültür ve Turizm Bakanlığımız gerek Genel Müdürlüğümüz gerekse de Valiliğimiz nezdindeki bu çalışmaların olumlu sonuçlarını inşallah önümüzdeki dönemde tiyatroseverlerle paylaşacağız.
Bu keyifli söyleşi için teşekkür ediyorum. 25. Sanat yılını kutlayan Erzurum Devlet Tiyatrosunu sizin nezdinizde bir kez daha tebrik ediyorum. Son olarak Erzurum ve Erzurum’daki tiyatroseverlere söylemek istediğiniz bir şey var mı ?
Ben de özellikle şahsınıza ve çeyrek asırlık mutluluğumuzu bizimle paylaşan bu mutluluğu ve gururu okuyucularımıza aynı zamanda seyircilerimize yansıtan Pusula Gazetesine Erzurum Devlet Tiyatrosu adına teşekkür ediyorum. Gerçekten de keyifli bir söyleşi oldu. Erzurum Devlet Tiyatrosu olarak yetişkin seyircimize her Perşembe, Cuma, Cumartesi günleri, minik seyircilerimize ise Salı Çarşamba ve Pazar günleri perdelerimizi açıyoruz. Oyunlarımızla ilgili tanıtım ve duyurularımızı şehirde ki tanıtım tabelalarının yanı sıra devlet tiyatrolarının internet sitesine girerek de takip edebilirler. Onlardan bir ricamız var; bu sezon her izleyicimiz hiç tiyatroya gelmemiş bir yakınını ya da arkadaşını tiyatro ile buluştursun lütfen. Çünkü bir söz vardır ‘Tiyatro İyidir’ diye ve biz inanıyoruz ki iyi olan herşey iyiye yönlendirir. Sevgiyle kalın.