
Cumartesi günü 12 Mart’tı…
Malum Erzurum’un kurtuluşu.
Erzurum başta olmak üzere ülkenin neresinde örgütlü Erzurumlular varsa coşkulu, çoşkusuz, ses getiren ya da sükut içinde idrak edildi.
Kusura bakmayın kutlandı demek benim içimi acıtıyor, zira o kutladığımız şeyin gerçekleşmesi için nice canlar Canan’ıyla buluştu.
Bu elbette hak davası için samimiyetle can verenlere üzülmemizi gerektiren bir durum değil.
Ancak çalıp oynamaktan çok idrak edilmeye layık değerli bir durum olduğunu da asla untmamalıyız.
Her neyse, işte o akşam Erzurum’un içeriden dışarıdan en kuvvetli kitle örgütlerinin davetiyle İstanbul’da bir araya geldik.
Toplantıya Erzurum’dan çok sayıda basın mensubu arkadaşımızda davet edilmişti. Erzurum’dan gelen arkadaşlar önce Bursa’ya geçerek BB. Erzurum Spor maçını izlediler, ardından Cumartesi akşamı İstanbul’a gelerek bizim de katıldığımız toplantıya iştirak ettiler.
Kimlerin katıldığını söyledik ya, organizasyonun ev sahiplerini de anmak gerekir.
BB. Erzurum Spor Kulübü Başkanı Ali Demirhan, Erzurum Dernekler Federasyonu Başkanı Ahmet Ağırman ve Maltepe Erzurumlular Vakfı Başkanı Süha Dengizek.
Bu kadronun Erzurum’daki basın mensuplarıyla bir araya geldiklerinde ne konuştuğunu sanırım anlamak zor değil.
Doğru zor değil! ancak bu kolayca anladığımız meseleyi bir türlü anlamlandıramadığımız da acı bir hakikat.
Öncelikle şampiyonluğa koşan ve gördüğüm kadarıyla başkanından yöneticisine, sporcusundan taraftarına kadar herkesin inançla kenetlendiği bir dönemde bu şevkin kırılmaması için herkesin elinde geleni yapması gerektiği uzun uzun konuşuldu toplantıda.
İnanmadan elbette olmaz ancak inandırmadan hiç olmaz gerçeği çerçevesinde Başkan Demirhan, basın mensubu arkadaşlardan bu konuda motivasyonu diri tutabilmek için destek istedi.
Çok haklı. Eğer bir yolda, üstelik sıkıntılı bir yolda yürüyorsanız önce yanınızdakilerden emin olmalı ve desteklerine inanmalı, içinizde hissetmelisiniz.
Spordan belki de hiç anlamayan ve spor yazısı neredeyse hiç yazmayan birisi olarak, kimin iyi golcü, kimin iyi kaleci olduğu hususlarına elbette girmeyeceğim. Ancak meselenin o tarafından da daha önemli olduğunu anladığım birlik, beraberlik ve motivasyon meselesini yazmak için de spor dehası olmaya gerek bulunmadığına vakıfım.
Sohbet sırasında söylenenlerden anladığım kadarıyla önümüzde sekiz önemli hafta var. Ve BB. Erzurum Spor bu zamanı çok iyi değerlendirmek zorunda.
Yani dedikodularla, iftiralarla, gıybetle, çekmemezlikle uğraşacak zamanları yok.
Erzurum Spor Kulübü Başkanı Ali Demirhan’ı iyi tanımam. Ne yapar, ne eder bilmem. Ancak insanların ne kadar saklasalar da kendileri ile ilgili istemsiz de olsa ipuçları verdiklerini iyi bilirim.
Kısaca gördüğüm şudur Ali Demirhan, Erzurum Spor’u şampiyon yapmayı hayatındaki kişisel çıkarının tümünün üstünde tutmuş. Onun için şampiyonluk takımın bir üst lige çıkmasından çok daha anlamlı bir onur mücadelesi.
Bir söz verdim, insanlar bana güvendiler ben bu sözümü tutmazsam kendime olan saygımı kaybederim anlayışına bürünmüş.
Ve yine yıllardır insanı yazan birisi olarak söylemeliyim ki, hiç de samimiyetsiz durmuyor.
O zaman bize düşen bu son sekiz haftada hangi görüşten ya da hangi anlayıştan olursak olalım Erzurum Spor’a değil, onun manevi kimliğini emanet alan Ali Demirhan’a destek vermektir.
Burada kibre, hırsa, çekememezliğe yer yok. Ben Erzurum Spor’u severim ama yönetime destek vermem demek, düpedüz sahtekarlık olur ve bu tavrın anlaşılabilir bir tarafı olmaz.
Şampiyon olmak için Başkan’ın anlattıklarından anladığım kadarıyla taraftardan para değil gönül birliği bekleniyor.
Zira bize yöneticiler dışında Erzurum Spor’a Erzurum’un en büyük kuruluşlarının yaptıkları maddi desteklerden bahsetti, sonra harcanan parayı söyledi, adı büyük kuruluşların desteğinin sadece harcanan paranın küsuratına karşılık geldiği ortaya çıktı.
Spor yazmaktan anlamayan birisinin bile söyleyecek bu kadar çok şeyi olduğuna göre kim bilir bu işten anlayanların içi nasıl yaralıdır.
Aslında yerimiz kalmadı ama başka yazılarda değineceğimizi belirterek iki cümlede konuşulan diğer meseleler hakkında söyleyelim.
Gecede elbette sadece Erzurum Spor değil Erzurum ve sorunları da konuşuldu!
Dernekler Federasyonu Başkanı Ahmet Ağırman’ın çok zor bir yükün altına gövdesiyle girdiğini gördük.
Erzurum Derneklerini faal hale getirmek ve birlik içersinde hareket etmelerini sağlamak!
Bunun cümle içinde kullanılmasının bile ne kadar zor olduğu belliyken hayata geçirilmesi nasıl meşakkatli iştir varın siz hesabedin.
Bununla birlikte belirtelim, Ahmet Ağırman’ın çizdiği tablo yılacak ve kaçacak insan portresine benzemiyor.
Başarırsa Erzurum için yıllardır başarılamayan kollektif akıl meselesine esalı bir katkı sağlamış olur ki, bu hem maddi hem manevi Erzurum’a ve Erzurumluya büyük bir hizmet olur.
Süha Dengizek’e gelince, onu Erzurum’da belediyedeki vazifelerinden ve ticaret hayatından neredeyse herkes tanır. Dengizek, Maltepe Erzurumlular Vakfına gerçek bir dinamizm kazandırdı. Pazar gecesi büyük bir kurtuluş şöleni gerçekleştirdi. En önemlisi de bir Camii projesi var, onu bitirip bu işlerden elimi eteğimi çekeceğim dedi. Biz daha uzun yıllar hizmet etmesini arzu ederiz. Ancak hedeflerin böylesine benimsendiğini ortaya koyan samimi sözleri de özlediğimizi belirtmek isteriz.
İstanbul’da tam da kurtuluş gecesi yine Erzurum’u kurtarmayı hedefleyen bir toplantı gerçekleşti. Ben böyle toplantılarda çok bulundum ancak bu sefer ki için ayakları yere basan, gerçekçi bir toplantıydı ve muhatapları söylediklerine inanıyorlardı diyebilirim.
Netice ne olur, söylenenlerin ne kadarı hayata geçer onu bilmek mümkün değil ancak hayal etmeden, gayret etmeden hiçbirşeyin gerçekleşemeyeceği de hakikatlerin en esaslısı değil midir?