
Dr. Şerif Soylu, 1907 yılında şehir merkezinde 300’den fazla çocuğun kızıldan vefat ettiğini, bunun sebebini ise” Kızıl” ve “Kızamık” hastalığına yakalanmış çocukların iyileşmeden hamamlara götürülmesine ve hastalığın bu suretle yayılmasına bağlamıştır. Dr. Soylu, kızıl ve kızamıktan canının kurtarıp da 5-6 yaşına ulaşan çocukları şanslılar kervanına katmaktadır. Umumi tuvaletlerin lağımlarının şehrin kuzeyindeki bostanları sulamasının da sağlık için ciddi tehditler oluşturduğunu dile getiren. Dr. Şerif Soylu, evlerin yarısında tuvaletin olmadığını vurgularken, mevcut tuvaletlerin de sağlıksız olduğunu, helası olmayan evlerde pisliklerin kül ve tezeklerle dışarı atıldığını, lağımların içme sularına karıştığını bu nedenle salgın hastalıklara davetiye çıkarıldığını ifade etmiştir.
Erzurum’un sağlık konusunda en önemli şahsiyetlerinden biri olan Sıhhat Müdürü Dr Şerif Soylu, şehirde çiçek, kızıl, kızamık ,kuşpalazı,, dizanteri, kolera, trahom, tifo ve kalp hastalıklarının yaygın olduğunu raporlarında belirtmiştir. Dr. Şerif Soylu, bu hastalıklar içerisinde en fazla tifo hastalığı üzerinde durarak, tifonun vilayetin her yöresinde görüldüğünü belirtmiş ve gördüğü manzarayı “Hindistan’da Kolera neyse Erzurum’da da tifo aynıdır” sözüyle ifade ederek 1908 yılında ahali ve askerden 1500 kişinin tifodan öldüğünü vurgulamıştır.
Dr.Şerif Bey, 1913 yılında yazıp Saray’a sunduğu raporda 1910-1911 yılları arasında kolera salgını olduğunu, 1913 yılı itibarıyla da şehirde 3000 den fazla kişinin uyuz hastalığına yakalandığını bunu önlemek için buhar makinelerine ihtiyaç duyulduğunu anlatmaktadır.
Dr.Şerif Bey. Tortum, İspir ve Keskim(Yusufeli) kazalarından Rusya’ya gidenlerin getirdikleri frengi hastalığına karşı zamanında tedbir alınmadığını da şikâyet etmektedir.
Dr.Şerif Bey; şehirdeki ölümlerin üçte ikisinden fazlasının tifo, ishal, kızamık, çiçek ve kızıl gibi hastalıklardan olduğunu belirtmiş, şehirde başı boş köpeklerin çokluğundan dolayı kuduz vakalarının görüldüğünü de raporuna eklemiştir.
[caption id="attachment_201324" align="aligncenter" width="847"]
Kızakla Hasta Nakli[/caption]
Dr.Şerif Soylun’un Erzurum Vilayetinde yaşayanların ortalama ömürleri ile tespitleri de oldukça ilginçtir.
Dr.Soylu, o günün şartlarında ülke genelinde “ömr-i vasati”olarak tabir edilen ortalama yaşam süresini otuz üç olarak ifade ettikten sonra Erzurum’da ömr-i vasatinin ise yirmi sekizden fazla olmadığına işaret edip bu durumun şimendiferin Erzurum’a gelmesiyle ve sağlık konusunda bilincin ve bilginin artmasıyla değişeceğine değinmiştir.
Birinci Dünya Savaşı’nın başladığı 1914 yılında şehirde ciddi bir tifüs ve kolera salgını olduğunu bu hastalıklardan günde 400 kişinin öldüğünü,1915 yılına gelindiğinde de” Lekeli tifüs’ün” yaygınlaştığını bu hastalıktan dolayı günde 200 kişinin hayatını kaybettiğini kaynaklardan öğrenmekteyiz.
Erzurum Valisi Tahsin Uzer yazışmalarında 1914-1915 yılları arasında salgın hastalıklardan ölenlerin sayısının10 000 olduğunu belirtmiştir.
1913 yılında Erzurum Vilayeti’nde 11 tabibin yanı sıra 4 aşı memuru ve 3 kabile sağlık personelin bulunduğunu anlatan Dr. Şerif Soylu, bu durumu yabancı memleketleriyle kıyaslamaktadır.
Hatırlanacağı üzere Erzurum, salgın hastalıklar konusunda en büyük acılardan birini Sarıkamış Harekâtı sırasında yaşamış; Türk ordusu, düşmandan ziyade soğuğa ve tifüs hastalığına yenik düşmüştür.
Erzurum’dan başlayan Sarıkamış Harekâtı sırasında tifüslülerin %53’ünün ,Tifoluların%52 ‘sinin dizanteri hastalarının %37,6’sının ve diğer ateşli hastalıklardan da %29’unun öldüğü resmî belgelerle ifade edilmektedir.
Yine bu harekâtın komutanı Hafız Hakkı Paşa’nın da tifüsten ölmesi ve Erzurum’a defn edilmesi dikkat çeken bir durumdur.

Bulaşıcı hastalıklarla mücadelenin yılmaz savaşçısı olan Prof. Dr.Tevfik Sağlam’ın yaşam öyküsüne bakıldığında, Sarıkamış Harekâtı sırasında tifüsle mücadele ederken tifüse yakalandığını, tifoyla mücadelede kendisinin hazırladığı aşıyla beş gönüllü eri ve dört subayı iyileştirdiğini, ayrıca 1916 yılında Erzurum’da baş gösteren kolera salgınıyla da savaştığını görmekteyiz.

Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılmasından sonra kurulan Türkiye Cumhuriyeti devleti Düyûn-ı Umûmi borçlarını üstlendiği gibi o günün Anadolu’da yaygın olan tifo, tifüs, verem, sıtma, kolera, trahom, frengi kuduz gibi bulaşıcı hastalıkları da miras olarak almıştır.
1920 yılında ülkede 3 milyon trahomlunun olması ve nüfusun yarısında sıtma görülmesi mirasın büyüklüğünü göstermektedir.
Genç Cumhuriyet, kısa sürede aldığı tedbirlerle bulaşıcı hastalıklarla mücadelede önemli aşamalar kat etmiş, yaraları sarmayı başarmıştır.
1920 yılın son aylarında Erzurum Guraba Hastanesi’nde,Sıhhıye Dairesi’nde ve Belde Eczanesi’nde çiçek hastalığının artması üzerine aşı yapıldığı bildirilmektedir.
1925 yılında Erzurum’da bir Askeri Hastahane,bir Numune Hastanesi ve iki eczanenin bulunmuş olması sağlık konusundaki durumumuzu izah etmeye yeter sanırız.

20.yy.başlarına kadar dünyayı etkileyen ve çok sayıda insanın ölmesine yol açan veremle ilgili ilk mücadele, babası (Abdülmecit) ve dedesi (II.Mahmut) veremden ölen Sultan Abdülhamit döneminde başlamış olup Cumhuriyet döneminde de özellikle Dr. Refik Saydam’ın gayretleri ile belli bir noktaya taşınmış, bu mücadelede, Dr. Tevfik Sağlam ve Erzurumlu Prof. Dr. Nusret Karasu’nun çok büyük gayretleri olmuştur.
1906 yılında 1200 000 nüfusu olan İstanbul’da yılda 92.942 kişinin, yine nüfusu 200 000 olan İzmir’de yılda 2800 kişinin veremden ölmesi hastalığın önemini vurgulamaktadır.
Prof. Dr. Nusret Karasu Erzurum’daki bir sohbetinde verem hastalığının önemini anlatırken “Veremli bir evin kapısında teneşir hazır beklerdi” diyerek hastalığın dehşetini dile getirmiştir.

Modern tıbbın bilgileri ve özverili hekimlerin çabaları ile artık “verem” korkulacak bir hastalık olmaktan çıkmıştır.
10 Mayıs 1950 yılında faaliyete başlayan 60 yataklı Verem Hastanesi’nin kurulmasında ve veremle mücadelede Prof.Dr.Zeki Başar’ın da çok önemli katkıları olmuştur.
Veremle savaşın öncülerinden Prof. Dr. Nusret Karasu 1959 yılında Erzurum’da Sıtma vakasından dolayı 110 kişinin öldüğünü yazmaktadır.
Sağlık hizmetlerinin yaygınlaşması neticesinde 1967 yılına gelindiğinde 35.273 kişi verem,62.630 kişi sıtma,5392 kişi frengi,59956 (iki yıl) kişi cüzzam,11932 kişi de trahom yönünden muayene edilmiştir.
Yine o tarihlerde Erzurum’da 82 tifo, 2703 kızamık, 42 kızıl,1 kuduz vakası görülmüş bu vakalardan 118 kişi kızamıktan, bir kişi de kuduzdan ölmüştür.

1976 yılları arasında Erzurum’da görülen kolera salgınında, “Göğüs Hastalıkları Hastanesi” Karantina Hastanesi olarak ayrılmış, bu hastalık halk arasında “Bağırsak Enfeksiyonu” olarak isimlendirilmiştir.
Cumhuriyetin kurulmasından sonra ülkede sağlık alanında yapılan çalışmalar neticesinde dünya genelinde ve ülkemizde olduğu gibi Erzurum’da sağlık konusunda ciddi iyileştirmeler yapılmış, modern tıbbın sunduğu imkânların şehre ulaşmasıyla korkulan çoğu bulaşıcı hastalıkların önüne geçilmiştir.
Geçmiş dönemlerde imkânsızlıklar içerisinde sağlık hizmetlerinin yürütüldüğü Erzurum’da bu gün, başta Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi olmak üzere, Diş Hekimliği Fakültesi, Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Göğüs Hastalıkları Hastanesi, Palandöken Hastanesi, Nene Hatun Kadın Doğum Hastanesi, Mareşal Çakmak Hastanesi ve Aile Sağlığı Merkezleri bölgeye çok başarılı sağlık hizmeti vermektedir.

Sağlık konusunda ciddi bir potansiyele sahip olan Erzurum, “Corona” konusunda da başarılı bir sınav vererek, modern tıbbın tüm imkânlarını bölge insanına sunmuştur. Bilimin ışığında yapılan çalışmalar neticesinde verem gibi geçmişte milyonlarca insanın ölümüne sebep olan veba, tifo, çiçek, cüzzam gibi hastalıkların önlenmesi, gelecekte dünyayı tehdit etmesi, muhtemel hastalıklara karşı da insanoğlunun zafer elde edeceğini göstermektedir.
Yaşamış olduğumuz bu salgının da öncekiler gibi, insanın aklı ve gayretleriyle önleneceği günlerin yakın olduğuna inanıyor, bu salgın sırasında fedakârca hizmetlerini sürdüren tüm sağlık çalışanlarını yürekten alkışlıyorum.

ERDAL GÜZEL/NİSAN/2020 /ERZURUM
**************************************
KAYNAKÇA
-Özdemir Hikmet, Salgın Hastalıklardan Ölümler 1914-1918,Türk Tarih Kurumu Basımevi,Ankara,2010
-Hancı Hanifi, Seyyahların Gözüyle Erzurum, Er-Vak Yayınları, Bakanlar Medya-İstanbul,2009
-Prof.Dr.Nusret Karasu’nun Doğumunun100.yılında,Türkiyede Verem Savaşının Dünü-Bugünü-Geleceği Sempozyumu, Ankara Üniversitesi,Ankara,2004
-Aleksandr Puşkin, Erzurum Yolculuğu, ( Çev.Ateol Behramoğlu), Türkiye İş Bankası Yayınları,2010,İstanbul
-Dr. Şerif Bey, Erzurum Vilayeti Sıhhi ve İçtimai Coğrafyası, Murat Küçükuğurlu,Serander,2011,Trabzon
-Küçükuğurlu Murat, Erzurum Belediyesi Tarihi 1,Dergâh Yayınları,2008,İstanbul
-Küçükuğurlu Murat, Erzurum Belediyesi Tarihi 2,Dergâh Yayınları,2011,İstanbul
-Türkdoğan Orhan, Doğu Anadolu’da Sağlık-Hastalık Sisteminin Toplumsal Araştırması, Atatürk Üniversitesi Basımevi,1972-Erzurum
-Karasu Nusret, Özyardımcı Nihat, Çeşitli Yönleri İle Erzurum ve Çevresi, Ulusal Verem Savaş Derneği,1968,Erzurum
-Tarih Yolunda Erzurum Dergisi 1999, Erzurum
-Panzac Danıel,Osmanlı İmparatorluğu’nda Veba, Serap Yılmaz, Tarih Vakfı,2017,İstanbul
-XIV Türk Tarih Kongresi. 1 Cilt Ankara,9-13 Eylül.2002
-Doğu Üniversitesi Hakkında Rapor, Milli Eğitim Bakanlığı,1952,İstanbul
-Özkara Şeref ,Tüberküloz,Türk Torax Derneği, Avens Yayıncılık,2010,İstanbul
-Ryan.S.Charles,( Çev. Ali Rıza Seyfioğlu),Kızılay Emri Altında Pilevne ve Erzurum’da,(1877-1878 Rus-Türk Harbi) Milli Eğitim Basımevi,İstanbul,1962
-Erzurum 1967 İl Yıllığı, Erzurum Valiliği, Çeltüt Matbaacılık, İstanbul,1968
-Başar Zeki, Erzurum Verem Hastanesi’nin Kuruluşu ve Beş Yıllık Çalışmaları, Güzel İstanbul Matbaası, Ankara,1957
-Çadırcı Musa, Tanzimat Döneminde Anadolu Kentlerinin Sosyal ve Ekonomik Yapısı, Türk Tarih Kurumu Yayınları,Ankara,2013
Erzurum’un sağlık konusunda en önemli şahsiyetlerinden biri olan Sıhhat Müdürü Dr Şerif Soylu, şehirde çiçek, kızıl, kızamık ,kuşpalazı,, dizanteri, kolera, trahom, tifo ve kalp hastalıklarının yaygın olduğunu raporlarında belirtmiştir. Dr. Şerif Soylu, bu hastalıklar içerisinde en fazla tifo hastalığı üzerinde durarak, tifonun vilayetin her yöresinde görüldüğünü belirtmiş ve gördüğü manzarayı “Hindistan’da Kolera neyse Erzurum’da da tifo aynıdır” sözüyle ifade ederek 1908 yılında ahali ve askerden 1500 kişinin tifodan öldüğünü vurgulamıştır.
Dr.Şerif Bey, 1913 yılında yazıp Saray’a sunduğu raporda 1910-1911 yılları arasında kolera salgını olduğunu, 1913 yılı itibarıyla da şehirde 3000 den fazla kişinin uyuz hastalığına yakalandığını bunu önlemek için buhar makinelerine ihtiyaç duyulduğunu anlatmaktadır.
Dr.Şerif Bey. Tortum, İspir ve Keskim(Yusufeli) kazalarından Rusya’ya gidenlerin getirdikleri frengi hastalığına karşı zamanında tedbir alınmadığını da şikâyet etmektedir.
Dr.Şerif Bey; şehirdeki ölümlerin üçte ikisinden fazlasının tifo, ishal, kızamık, çiçek ve kızıl gibi hastalıklardan olduğunu belirtmiş, şehirde başı boş köpeklerin çokluğundan dolayı kuduz vakalarının görüldüğünü de raporuna eklemiştir.
[caption id="attachment_201324" align="aligncenter" width="847"]

Dr.Şerif Soylun’un Erzurum Vilayetinde yaşayanların ortalama ömürleri ile tespitleri de oldukça ilginçtir.
Dr.Soylu, o günün şartlarında ülke genelinde “ömr-i vasati”olarak tabir edilen ortalama yaşam süresini otuz üç olarak ifade ettikten sonra Erzurum’da ömr-i vasatinin ise yirmi sekizden fazla olmadığına işaret edip bu durumun şimendiferin Erzurum’a gelmesiyle ve sağlık konusunda bilincin ve bilginin artmasıyla değişeceğine değinmiştir.
Birinci Dünya Savaşı’nın başladığı 1914 yılında şehirde ciddi bir tifüs ve kolera salgını olduğunu bu hastalıklardan günde 400 kişinin öldüğünü,1915 yılına gelindiğinde de” Lekeli tifüs’ün” yaygınlaştığını bu hastalıktan dolayı günde 200 kişinin hayatını kaybettiğini kaynaklardan öğrenmekteyiz.
Erzurum Valisi Tahsin Uzer yazışmalarında 1914-1915 yılları arasında salgın hastalıklardan ölenlerin sayısının10 000 olduğunu belirtmiştir.
1913 yılında Erzurum Vilayeti’nde 11 tabibin yanı sıra 4 aşı memuru ve 3 kabile sağlık personelin bulunduğunu anlatan Dr. Şerif Soylu, bu durumu yabancı memleketleriyle kıyaslamaktadır.
Hatırlanacağı üzere Erzurum, salgın hastalıklar konusunda en büyük acılardan birini Sarıkamış Harekâtı sırasında yaşamış; Türk ordusu, düşmandan ziyade soğuğa ve tifüs hastalığına yenik düşmüştür.
Erzurum’dan başlayan Sarıkamış Harekâtı sırasında tifüslülerin %53’ünün ,Tifoluların%52 ‘sinin dizanteri hastalarının %37,6’sının ve diğer ateşli hastalıklardan da %29’unun öldüğü resmî belgelerle ifade edilmektedir.
Yine bu harekâtın komutanı Hafız Hakkı Paşa’nın da tifüsten ölmesi ve Erzurum’a defn edilmesi dikkat çeken bir durumdur.

Bulaşıcı hastalıklarla mücadelenin yılmaz savaşçısı olan Prof. Dr.Tevfik Sağlam’ın yaşam öyküsüne bakıldığında, Sarıkamış Harekâtı sırasında tifüsle mücadele ederken tifüse yakalandığını, tifoyla mücadelede kendisinin hazırladığı aşıyla beş gönüllü eri ve dört subayı iyileştirdiğini, ayrıca 1916 yılında Erzurum’da baş gösteren kolera salgınıyla da savaştığını görmekteyiz.

Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılmasından sonra kurulan Türkiye Cumhuriyeti devleti Düyûn-ı Umûmi borçlarını üstlendiği gibi o günün Anadolu’da yaygın olan tifo, tifüs, verem, sıtma, kolera, trahom, frengi kuduz gibi bulaşıcı hastalıkları da miras olarak almıştır.
1920 yılında ülkede 3 milyon trahomlunun olması ve nüfusun yarısında sıtma görülmesi mirasın büyüklüğünü göstermektedir.
Genç Cumhuriyet, kısa sürede aldığı tedbirlerle bulaşıcı hastalıklarla mücadelede önemli aşamalar kat etmiş, yaraları sarmayı başarmıştır.
1920 yılın son aylarında Erzurum Guraba Hastanesi’nde,Sıhhıye Dairesi’nde ve Belde Eczanesi’nde çiçek hastalığının artması üzerine aşı yapıldığı bildirilmektedir.
1925 yılında Erzurum’da bir Askeri Hastahane,bir Numune Hastanesi ve iki eczanenin bulunmuş olması sağlık konusundaki durumumuzu izah etmeye yeter sanırız.

20.yy.başlarına kadar dünyayı etkileyen ve çok sayıda insanın ölmesine yol açan veremle ilgili ilk mücadele, babası (Abdülmecit) ve dedesi (II.Mahmut) veremden ölen Sultan Abdülhamit döneminde başlamış olup Cumhuriyet döneminde de özellikle Dr. Refik Saydam’ın gayretleri ile belli bir noktaya taşınmış, bu mücadelede, Dr. Tevfik Sağlam ve Erzurumlu Prof. Dr. Nusret Karasu’nun çok büyük gayretleri olmuştur.
1906 yılında 1200 000 nüfusu olan İstanbul’da yılda 92.942 kişinin, yine nüfusu 200 000 olan İzmir’de yılda 2800 kişinin veremden ölmesi hastalığın önemini vurgulamaktadır.
Prof. Dr. Nusret Karasu Erzurum’daki bir sohbetinde verem hastalığının önemini anlatırken “Veremli bir evin kapısında teneşir hazır beklerdi” diyerek hastalığın dehşetini dile getirmiştir.

Modern tıbbın bilgileri ve özverili hekimlerin çabaları ile artık “verem” korkulacak bir hastalık olmaktan çıkmıştır.
10 Mayıs 1950 yılında faaliyete başlayan 60 yataklı Verem Hastanesi’nin kurulmasında ve veremle mücadelede Prof.Dr.Zeki Başar’ın da çok önemli katkıları olmuştur.
Veremle savaşın öncülerinden Prof. Dr. Nusret Karasu 1959 yılında Erzurum’da Sıtma vakasından dolayı 110 kişinin öldüğünü yazmaktadır.
Sağlık hizmetlerinin yaygınlaşması neticesinde 1967 yılına gelindiğinde 35.273 kişi verem,62.630 kişi sıtma,5392 kişi frengi,59956 (iki yıl) kişi cüzzam,11932 kişi de trahom yönünden muayene edilmiştir.
Yine o tarihlerde Erzurum’da 82 tifo, 2703 kızamık, 42 kızıl,1 kuduz vakası görülmüş bu vakalardan 118 kişi kızamıktan, bir kişi de kuduzdan ölmüştür.

1976 yılları arasında Erzurum’da görülen kolera salgınında, “Göğüs Hastalıkları Hastanesi” Karantina Hastanesi olarak ayrılmış, bu hastalık halk arasında “Bağırsak Enfeksiyonu” olarak isimlendirilmiştir.
Cumhuriyetin kurulmasından sonra ülkede sağlık alanında yapılan çalışmalar neticesinde dünya genelinde ve ülkemizde olduğu gibi Erzurum’da sağlık konusunda ciddi iyileştirmeler yapılmış, modern tıbbın sunduğu imkânların şehre ulaşmasıyla korkulan çoğu bulaşıcı hastalıkların önüne geçilmiştir.
Geçmiş dönemlerde imkânsızlıklar içerisinde sağlık hizmetlerinin yürütüldüğü Erzurum’da bu gün, başta Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi olmak üzere, Diş Hekimliği Fakültesi, Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Göğüs Hastalıkları Hastanesi, Palandöken Hastanesi, Nene Hatun Kadın Doğum Hastanesi, Mareşal Çakmak Hastanesi ve Aile Sağlığı Merkezleri bölgeye çok başarılı sağlık hizmeti vermektedir.

Sağlık konusunda ciddi bir potansiyele sahip olan Erzurum, “Corona” konusunda da başarılı bir sınav vererek, modern tıbbın tüm imkânlarını bölge insanına sunmuştur. Bilimin ışığında yapılan çalışmalar neticesinde verem gibi geçmişte milyonlarca insanın ölümüne sebep olan veba, tifo, çiçek, cüzzam gibi hastalıkların önlenmesi, gelecekte dünyayı tehdit etmesi, muhtemel hastalıklara karşı da insanoğlunun zafer elde edeceğini göstermektedir.
Yaşamış olduğumuz bu salgının da öncekiler gibi, insanın aklı ve gayretleriyle önleneceği günlerin yakın olduğuna inanıyor, bu salgın sırasında fedakârca hizmetlerini sürdüren tüm sağlık çalışanlarını yürekten alkışlıyorum.

ERDAL GÜZEL/NİSAN/2020 /ERZURUM
**************************************
KAYNAKÇA
-Özdemir Hikmet, Salgın Hastalıklardan Ölümler 1914-1918,Türk Tarih Kurumu Basımevi,Ankara,2010
-Hancı Hanifi, Seyyahların Gözüyle Erzurum, Er-Vak Yayınları, Bakanlar Medya-İstanbul,2009
-Prof.Dr.Nusret Karasu’nun Doğumunun100.yılında,Türkiyede Verem Savaşının Dünü-Bugünü-Geleceği Sempozyumu, Ankara Üniversitesi,Ankara,2004
-Aleksandr Puşkin, Erzurum Yolculuğu, ( Çev.Ateol Behramoğlu), Türkiye İş Bankası Yayınları,2010,İstanbul
-Dr. Şerif Bey, Erzurum Vilayeti Sıhhi ve İçtimai Coğrafyası, Murat Küçükuğurlu,Serander,2011,Trabzon
-Küçükuğurlu Murat, Erzurum Belediyesi Tarihi 1,Dergâh Yayınları,2008,İstanbul
-Küçükuğurlu Murat, Erzurum Belediyesi Tarihi 2,Dergâh Yayınları,2011,İstanbul
-Türkdoğan Orhan, Doğu Anadolu’da Sağlık-Hastalık Sisteminin Toplumsal Araştırması, Atatürk Üniversitesi Basımevi,1972-Erzurum
-Karasu Nusret, Özyardımcı Nihat, Çeşitli Yönleri İle Erzurum ve Çevresi, Ulusal Verem Savaş Derneği,1968,Erzurum
-Tarih Yolunda Erzurum Dergisi 1999, Erzurum
-Panzac Danıel,Osmanlı İmparatorluğu’nda Veba, Serap Yılmaz, Tarih Vakfı,2017,İstanbul
-XIV Türk Tarih Kongresi. 1 Cilt Ankara,9-13 Eylül.2002
-Doğu Üniversitesi Hakkında Rapor, Milli Eğitim Bakanlığı,1952,İstanbul
-Özkara Şeref ,Tüberküloz,Türk Torax Derneği, Avens Yayıncılık,2010,İstanbul
-Ryan.S.Charles,( Çev. Ali Rıza Seyfioğlu),Kızılay Emri Altında Pilevne ve Erzurum’da,(1877-1878 Rus-Türk Harbi) Milli Eğitim Basımevi,İstanbul,1962
-Erzurum 1967 İl Yıllığı, Erzurum Valiliği, Çeltüt Matbaacılık, İstanbul,1968
-Başar Zeki, Erzurum Verem Hastanesi’nin Kuruluşu ve Beş Yıllık Çalışmaları, Güzel İstanbul Matbaası, Ankara,1957
-Çadırcı Musa, Tanzimat Döneminde Anadolu Kentlerinin Sosyal ve Ekonomik Yapısı, Türk Tarih Kurumu Yayınları,Ankara,2013