Türkiye Futbol Federasyonu’nun TamSaha Dergisinden Rasim Artagan’ın röportaj yaptığı Nihat Saraç, spor yaşantısı ve ailesini anlattı. 9 Ocak 2006 İzmir, Konak doğumlu ve aslen Erzurumlu olan Nihal Saraç’ın anlattıklarından satır başları şöyle:
“Üç kız kardeşiz. Annem Safiye, babam Muhammet. Annem ev hanımı, babam fırıncılık yapıyor. Ablam üniversite öğrencisi. Küçük kardeşim ise henüz 8 yaşında ve o da okula gidiyor. Babamın gençlik dönemlerinde spor geçmişi var. Fenerbahçe'nin U19 altyapı seçmelerine çağırılıyor ama çapraz bağını kopardığı için gidemiyor. Amatör olarak futbol oynamış…”
Beni top oynarken izleyenler babama sürekli, "Bu çocuğu bir yere yazdır" diyorlardı. O da 8 yaşına geldiğimde beni Konak Belediyespor'un altyapısına yazdırdı.
Konak Belediyespor'un üst üste şampiyonluk yaşadığı dönemdi. 8 yaşında başladım ve 15 yaşında ilk kez A takıma yükseldim. O döneme kadar aralıksız devam etmiştim. Evim bazen kulübe yakın bazen de uzak oluyordu. Babam büyük destekçimdi. Tüm ailem bana çok destek oldu, sağ olsunlar… Sonrasında kısaltılmış bir lig vardı ve benim yaşım bu ligde oynamaya tutmuyordu. Oynamak istediğim için Altay Kadın Futbol Takımı'na geçtim. İlk Süper Lig maçıma 15 yaşında çıktım. Aktif olarak dördüncü sezonumdayım. Altay'da 1.5 yıl oynadım. İlk sene düşmedik ancak sonraki sezon maddî sıkıntılar sebebiyle kulübün kadın futbolu şubesi kapatıldı. Yarım sezonluğuna 1207 Antalya Kadın Futbol Takımı'na gittim. Sezon bitince de geçen sene ALG Spor'a geçiş yaptım. Bu sene de ALG'de ikinci sezonumu geçiriyorum.
Bütün sezon boyunca her maça çıktım. Sadece Millî Takım kampına rast gelen birkaç maçta oynayamadım. Bir kez de hasta olduğum için forma giyemedim. 1207 Antalya'da da full oynadım. Aynı şekilde geçen sezon ALG Spor'da da tüm maçlarda yer aldım.
Altay'a başladığım dönemde U17 Millî Takımı'na seçilmiştim. Millî Takımlar serüvenim orada başladı ve bugüne kadar da kesintisiz geldim. Sadece sakat veya hastaysam forma giyemedim.
Ülkemi temsil etmek, bu formayı taşımak, bu arma altında olmak beni çok motive ediyor. Çok gururlandırıyor. Çok mutlu oluyorum. Geçmiş dönemlere baktığım zaman artık Millî Takımlar olarak çok güzel şeyler yapıyoruz ve hızla gelişiyoruz. Bu da beni çok etkiliyor.
Açıkçası beni en çok etkileyen şey genç yaşta oynama fırsatı bulmak… Bu bana ister istemez büyük bir tecrübe kattı. Alttan gelen kardeşlerim için de çok güzel bir örnek teşkil ettim bence… Şu an Süper Lig'de oynamak benim için çok güzel bir duygu.
Devamlı maç izlemeye çalışıyorum. Kendi maçlarımı ve erkek futbolunu da izlemeye gayret ediyorum. Kadın futbolunu da izliyorum ama erkek oyunu bize göre daha profesyonel. Sahada da eksik olduğum şeyler çevre kontrolüm ve pas trafiğim. Çalışmalarımı bunlar üzerine yoğunlaştırıyorum. Dünya futbolunu ve özellikle Premier Lig'le LaLiga'yı yakından takip ediyorum. Millî maçları da kaçırmamaya çalışıyorum.
Kevin de Bruyne'ü kendime örnek alıyorum. Kadın futbolundan da Ebru Topçu ablamı çok beğeniyorum. Beraber oynayamadık, sadece Konak Belediyespor döneminde onlar idmandayken ben top toplayıcıydım.
Kendine nasıl bir kariyer planlıyorsun? Hedeflerin, hayallerin neler?
Hedefim, Kadın A Millî Takım'da kilit oyunculardan birisi olmak. Daha henüz çağırılmadım. Hayalim Real Madrid'e gidip ülkemi en iyi şekilde temsil etmek…
Ailelerin buradaki duruşu çok önemli gerçekten. Aileler çocuklarını mutlaka desteklesin. Çocuk aileden destek görünce başarmak için çok daha fazla şevk kazanıyor. Kız çocukları özellikle destek görürse çok daha başarılı oluyor. Aileler destek olursa bir evlât hayal ettiği her şeyi başarabilir. Sporu desteklemek bir çocuğu birçok kötü alışkanlıktan uzak tutmak demek aslında. Aileden gelen destekler bu sebeple çok çok önemli. Bu destek, farkındalık yaratıyor, bilinç kazandırıyor.”
Şeyma TAHİR