
Bu hafta Erzurum’un çocuk yazarlarını anlatmaya devam ediyoruz. İşte hikayeler ve yazarlarımız…
YAVAŞ KAPLUMBAĞA “ALİA” -ZEYNEP GÖREN
Hayvanat bahçesinde bir kaplumbağa varmış. Bu kaplumbağa çok yavaşmış. Yavaş olduğu için arkadaşları ile yarışmaya katılamamış. Bu duruma çok üzülmüş. Bir gün, Ekin ve Alara hayvanat bahçesine gelmiş. Kaplumbağanın üzgün olduğunu görmüş, hemen yanına gitmişler. Alara: “Neden üzgünsün kaplumbağa?” diye sormuş. Kaplumbağa: “Ben de arkadaşlarım ile yarışa katılmak istiyorum ama maalesef ki yavaş olduğum için katılamıyorum.” Demiş. Ekin: “Biz sana yardım ederiz. Sen yavaşça giderken biraz seni hızlandırıp iteriz.” Dedi.
HÜSNÜ’NÜN ORMAN MACERASI-EGEMEN AKSARI
Hüsnü, bir gün işten çıkmış ve eve gidiyormuş. Eve giderken Hüsnü’nün arabasının motoru neredeyse “Benden bu kadar.” Diyecekmiş. Hüsnü bir terslik olduğunu anlayıp arabayı durdurmuş. Telefonla tamirciyi arayacakmış ama telefon çekmiyormuş. Hüsnü çok acıkmış ve durduğu yerde bir ormanlıkmış. Hüsnü mecburen ormana girmiş. Sonra ormanda bir kuş ile karşılaşmış. Kuş, Hüsnü’den kaçmamış. Aksine Hüsnü’yü takip etmiş. Hüsnü kuşa “Kuş Hüsnü” adını vermiş. Hüsnü sonunda bir meyve ağacı bulmuş. Ağaca çıkıp meyveleri yemiş ve Kuş Hüsnü’ye de vermiş. İkisi de doymuş.
ASLAN VE FARE-YUSUF EMİR TİGİŞ
Bir yaz sabahıydı. Kuşlar ve kelebekler uçuşuyordu. Fare ormanda dolaşırken yumuşak bir şeyin üstüne çıkmıştı. Birden hareket etmeye başladı. Fare yere düştü. Aslan farenin sırtında olduğunu görünce öfkelendi ve fareyi yemek istedi. Fareyi tam ağzına atacaktı ki fare: "beni yeme, beni yemezsen bir gün başına bir şey olunca seni kurtarırım." dedi. Aslan "Sen mi beni kurtaracaksın!" diye dalga geçmişti. Ama aslan fareyi bağışlamıştı. Bir gün aslan ormanda geziyordu ki fakat Avcılar tuzak kurmuş ve aslında tuzağa düşürmeyi başarmışlardı.
GÜZEL KI-ZEYNEP UMAY YILDIZEL
Lapa lapa karın yağdığı bir kış günüydü. Ecrin dışarı çıkmıştı. Kedisi Pamuk ile beraberdi. Ama Pamuk’ta bir şey vardı, iki de bir Ecrin’i yakındaki çınar ağacına çekiyordu. Ecrin sonunda çınar ağacına gitmeye karar verdi, bunu gören Pamuk’un keyfi yerine gelmişti. Ecrin, çınar ağacının altına geldiğinde sanki çınar ona bir şey söylüyordu. Birden çınarın içinde bir geçit açıldı. İlk önce tereddüt etse de Pamuk ile beraber içeri girdi, biraz yürüdükten sonra çok güzel bir ormana girdiler. Ormanın içinden bir sürü hayvan sesi geliyordu, biraz ürktüler fakat yine de girdiler. Ecrin ve Pamuk’un önüne birdenbire beyaz bir kurt geldi. Ecrin:
-Pamuk çok korkuyorum hadi gel gidelim, dedi.
ORMAN KRALI ASLAN-AHMET ESAT DİLEK
Zamanın birinde bir ormanda Kral Aslan yaşarmış. Bu aslan kendisinin inanılmaz ve kusursuz olduğunu sanıyormuş. Aslan bir gün ava çıkmış. Avda bir geyiği kovalıyormuş. Bu geyiği çok kolay yakalayacağını sanıyormuş. Tam geyiği yakalıyormuş ki geyik bir anda sola dönmüş ve kaçmış. Aslan bu duruma çok üzülmüş çünkü eskiden o yakalayamadığı geyikten de hızlı geyikleri yakalayabiliyormuş ve bu yüzden yaşlandığını ve yakın bir süreçte öleceğini sanıyormuş. Bu yüzden yeni bir orman kralı seçmeye karar vermiş. Bu kral, ormanı çok güzel ve adil yönetmeliymiş. Aynı zamanda bu kral güçlü olmalıymış. Bu yüzden Aslan Kral ormandaki bütün aslanları zorlu bir antrenman yerine çağırmış. Bu antrenman yerinde lastikler ve zorlu şeyler varmış. Kral Aslan bu parkuru yapın demiş.
KAR SEVİNCİ-ECRİN GÜNEY
Ezgi ile Elif iyi arkadaşları ve birbirlerini çok severlerdi. Bir gün Elif camını açıyordu ki bir de ne görsün, kar yağıyordu. Çok mutlu oldu. Hemen Ezgi’ye haber vermiş, Ezgi de camından bakmış ve çok sevinmiş. Kar çok yağınca ikisi de kalın giyinip dışarıya çıkmışlar. Kartopu oynayıp eğlenmişler. Kardan adam yapmışlar.
YAVAŞ KAPLUMBAĞA “ALİA” -ZEYNEP GÖREN
Hayvanat bahçesinde bir kaplumbağa varmış. Bu kaplumbağa çok yavaşmış. Yavaş olduğu için arkadaşları ile yarışmaya katılamamış. Bu duruma çok üzülmüş. Bir gün, Ekin ve Alara hayvanat bahçesine gelmiş. Kaplumbağanın üzgün olduğunu görmüş, hemen yanına gitmişler. Alara: “Neden üzgünsün kaplumbağa?” diye sormuş. Kaplumbağa: “Ben de arkadaşlarım ile yarışa katılmak istiyorum ama maalesef ki yavaş olduğum için katılamıyorum.” Demiş. Ekin: “Biz sana yardım ederiz. Sen yavaşça giderken biraz seni hızlandırıp iteriz.” Dedi.
HÜSNÜ’NÜN ORMAN MACERASI-EGEMEN AKSARI
Hüsnü, bir gün işten çıkmış ve eve gidiyormuş. Eve giderken Hüsnü’nün arabasının motoru neredeyse “Benden bu kadar.” Diyecekmiş. Hüsnü bir terslik olduğunu anlayıp arabayı durdurmuş. Telefonla tamirciyi arayacakmış ama telefon çekmiyormuş. Hüsnü çok acıkmış ve durduğu yerde bir ormanlıkmış. Hüsnü mecburen ormana girmiş. Sonra ormanda bir kuş ile karşılaşmış. Kuş, Hüsnü’den kaçmamış. Aksine Hüsnü’yü takip etmiş. Hüsnü kuşa “Kuş Hüsnü” adını vermiş. Hüsnü sonunda bir meyve ağacı bulmuş. Ağaca çıkıp meyveleri yemiş ve Kuş Hüsnü’ye de vermiş. İkisi de doymuş.
ASLAN VE FARE-YUSUF EMİR TİGİŞ
Bir yaz sabahıydı. Kuşlar ve kelebekler uçuşuyordu. Fare ormanda dolaşırken yumuşak bir şeyin üstüne çıkmıştı. Birden hareket etmeye başladı. Fare yere düştü. Aslan farenin sırtında olduğunu görünce öfkelendi ve fareyi yemek istedi. Fareyi tam ağzına atacaktı ki fare: "beni yeme, beni yemezsen bir gün başına bir şey olunca seni kurtarırım." dedi. Aslan "Sen mi beni kurtaracaksın!" diye dalga geçmişti. Ama aslan fareyi bağışlamıştı. Bir gün aslan ormanda geziyordu ki fakat Avcılar tuzak kurmuş ve aslında tuzağa düşürmeyi başarmışlardı.
GÜZEL KI-ZEYNEP UMAY YILDIZEL
Lapa lapa karın yağdığı bir kış günüydü. Ecrin dışarı çıkmıştı. Kedisi Pamuk ile beraberdi. Ama Pamuk’ta bir şey vardı, iki de bir Ecrin’i yakındaki çınar ağacına çekiyordu. Ecrin sonunda çınar ağacına gitmeye karar verdi, bunu gören Pamuk’un keyfi yerine gelmişti. Ecrin, çınar ağacının altına geldiğinde sanki çınar ona bir şey söylüyordu. Birden çınarın içinde bir geçit açıldı. İlk önce tereddüt etse de Pamuk ile beraber içeri girdi, biraz yürüdükten sonra çok güzel bir ormana girdiler. Ormanın içinden bir sürü hayvan sesi geliyordu, biraz ürktüler fakat yine de girdiler. Ecrin ve Pamuk’un önüne birdenbire beyaz bir kurt geldi. Ecrin:
-Pamuk çok korkuyorum hadi gel gidelim, dedi.
ORMAN KRALI ASLAN-AHMET ESAT DİLEK
Zamanın birinde bir ormanda Kral Aslan yaşarmış. Bu aslan kendisinin inanılmaz ve kusursuz olduğunu sanıyormuş. Aslan bir gün ava çıkmış. Avda bir geyiği kovalıyormuş. Bu geyiği çok kolay yakalayacağını sanıyormuş. Tam geyiği yakalıyormuş ki geyik bir anda sola dönmüş ve kaçmış. Aslan bu duruma çok üzülmüş çünkü eskiden o yakalayamadığı geyikten de hızlı geyikleri yakalayabiliyormuş ve bu yüzden yaşlandığını ve yakın bir süreçte öleceğini sanıyormuş. Bu yüzden yeni bir orman kralı seçmeye karar vermiş. Bu kral, ormanı çok güzel ve adil yönetmeliymiş. Aynı zamanda bu kral güçlü olmalıymış. Bu yüzden Aslan Kral ormandaki bütün aslanları zorlu bir antrenman yerine çağırmış. Bu antrenman yerinde lastikler ve zorlu şeyler varmış. Kral Aslan bu parkuru yapın demiş.
KAR SEVİNCİ-ECRİN GÜNEY
Ezgi ile Elif iyi arkadaşları ve birbirlerini çok severlerdi. Bir gün Elif camını açıyordu ki bir de ne görsün, kar yağıyordu. Çok mutlu oldu. Hemen Ezgi’ye haber vermiş, Ezgi de camından bakmış ve çok sevinmiş. Kar çok yağınca ikisi de kalın giyinip dışarıya çıkmışlar. Kartopu oynayıp eğlenmişler. Kardan adam yapmışlar.