
Erzurum’da üniversite öğrencisi Büşra Özcan(20) resim yeteneğini Youtube’a taşıdı. Bir senedir kanalında, resmettiği tabloların yapım aşamasını paylaşan genç yetenek oldukça ilgi görüyor.
Manolya BULUT-PUSULA

Çocukluğundan itibaren resim sanatından kopmayan Büşra Özcan, son bir yıldır tablolarını yapılış esnasında görüntüleyip kendine ait Youtube kanalına yüklüyor. Kimi videolarının 74 bin izlenme sayısına ulaştığı Özcan, fenomen olma yolunda ilerliyor.
Profesyonel bir eğitimi yok
Atatürk Üniversitesi Okul Öncesi Öğretmenliği 2. sınıf öğrencisi olan Büşra Özcan, bu zamana dek resim alanında herhangi bir eğitim almadı. Genç ressam, “Tamamen deneme yanılma yöntemi ile bu seviyeye geldim. Eğitim alsaydım çok daha iyi yerlerde olabilirdim. Zaman kaybettim belki de böyle. Teknikleri de kendim öğrendim. Örneğin bir tabloyu yaparken açık renkten başlamam gerekiyormuş. Ben onu deneyerek öğrendim. Resim yaparken iç dünyama dönüyorum. Kendimi en özgür hissettiğim yer orası. Daha çok gökyüzü sembolü kullanarak yapıyorum. Farklı renklerin bütünleşmesi ile kendi alanımı oluşturuyorum” dedi.
Sorunlarını renklerin gücü ile aşıyor
Resme portre çalışmalarla başladığını söyleyen Özcan şunları söyledi; “13 yaşımda başladım. Ama tam olarak tablolar değil. Yeni öğrendiğim ya da gerçekçi olduğunu fark ettiğim için göz çizimleri yaptım. Daha sonra sınav dönemlerim geldiği için ara vermek zorunda kaldım. 2017 senesine kadar. 2017’de tekrar resim aşkım geldi ve tekrar yapmam gerektiğini düşündüm. Kendimi rahatlatmak gibi bir alan resim benim için. İlk olarak portre yapmaya başladım. Tanıdığım bir resim hocasının bir lafı var: ‘yetenek diye bir şey yoktur sadece yapılan pratikler vardır’ diye. Bu açıdan çok yetenekliyim diyebileceğim bir zaman olmadı. Bir nevi kaçış yöntemi olarak varsayabiliriz bunu. Mesela bir sorun yaşadığımda renklerle uğraşmak beni rahatlatıyor.”

‘Ömrümün sonuna kadar yapmak istiyorum’
Yaptığı resimlerin ilgi görmesi ile farklı bir mecraya taşımak istediğini belirten Özcan, “Resimlerimi instagram hesabımda birkaç kez paylaşmıştım. Biraz ilgi gördü. Nasıl yapıyorsun gibi yorumlar alıyordum. Yapım aşamalarını da insanlarla paylaşmam gerektiğini düşündüm ve bir kanal oluşturdum. Son bir yıldır var. Kanalımı açtım ve çizimlerimi paylaşmaya başladım. İlk olarak yakın çevrem biliyordu. Gün geçtikçe farklı farklı insanlar gelmeye başladı. Hoşuma gitti ve devam etmek istedim. Youtube kanalım için tablolar yapıyorum, ilgi görüyor. İnsanlar nasıl yapıldığını merak ediyor. Ayrıca bu resimlerle ilgili sorular geliyor. Onlara yanıt veriyorum. Öyle bir şey istiyorum ki ileride kendime ait bir resim odam olsun. İnsanlar tablolarımı görmek istesin. Ömrümün sonuna kadar yapmak istiyorum. ” diye konuştu.
Sanal zorbalık başa bela
Daha önce bir Youtube kanalı olan fakat rahatsız edici yorumlar yüzünden kapatmak zorunda kaldığını dile getiren Özcan, sanal zorbalığa maruz bırakıldığını da şu sözlerle ifade ediyor; “Önce de bir kanalım vardı. Daha çok Youtube’a uygun şeyler çekiyordum. Mesela tarçın yeme challenge(meydan okuma) gibi. Alışveriş yaptığım bir video vardı. Reyonları çekiyordum. Sadece videonun başında göstermiştim kendimi. O videoya hoşuma gitmeyen bir yorum geldi. Çok rahatsız oldum ve o kanalı kapatma kararı aldım. İnsanların çok acımasız olduğu bir mecra. Olumluları bir kenara alıp olumsuzlara odaklandığım bir yapım var. Bu yüzden kendimi göstererek kötü yorum almaktansa sadece resimlerime odaklanarak insanların sadece bunları görmesini istiyorum. Youtube aslında doğru kullanılsa çok verimli bir platform. Ama insanlar masa başında oturup çok kötü yorumlar yapabiliyorlar. Bu kanalım da büyüdükçe yorumlar tuhaflaşmaya başlıyor. Resmi elimle yapmam gerekiyor doğal olarak. Ama ‘elini çek de görelim’ diye bir yorum da gelebiliyor. Bunların yanında övgü de alıyorum tabi.
Eleştiri, hakaret değildir
Atatürk Üniversitesi Hayvanseverler Kulübü üyesi de olan Büşra Özcan, kulüp ile birlikte birkaç ay içinde geliri hayvanlara gidecek olan bir sergi açılışı yapacaklarını da duyurdu. Özcan, “”İleride kulübün geliri için sergi yapmayı düşünüyoruz. Birkaç ay içinde yapılması planlanıyor. Youtube’da böyle şeylerin kıymetinin bilinmesi gerektiğini düşünüyorum. Verilen özene, emeğe saygı duyulması gerek. İnsan bir kişiden duyunca bile üzülüyor. Kaldı ki binlerce kişi. Yüzümü gösterebilirdim mesela şu an videolarımda. Çok bel altı garip yorumlar alabiliyorsun. İnsanların güzellik takıntıları var artık. Kamera karşısına geçmek için mükemmel olman gerekiyormuş gibi. Olay resimken bana dönebiliyor. Ailem de izliyor. Onun için kaçınıyorum o tarz yorumlardan. Yaptığım işi eleştirebilirler. Hatta bu hoşuma da gider. Ama yaptıkları hakaret” diyerek sosyal mecrada yorum yapan insanların daha yapıcı bir dil kullanması gerektiğinin de altını çizdi.
Manolya BULUT-PUSULA

Çocukluğundan itibaren resim sanatından kopmayan Büşra Özcan, son bir yıldır tablolarını yapılış esnasında görüntüleyip kendine ait Youtube kanalına yüklüyor. Kimi videolarının 74 bin izlenme sayısına ulaştığı Özcan, fenomen olma yolunda ilerliyor.
Profesyonel bir eğitimi yok
Atatürk Üniversitesi Okul Öncesi Öğretmenliği 2. sınıf öğrencisi olan Büşra Özcan, bu zamana dek resim alanında herhangi bir eğitim almadı. Genç ressam, “Tamamen deneme yanılma yöntemi ile bu seviyeye geldim. Eğitim alsaydım çok daha iyi yerlerde olabilirdim. Zaman kaybettim belki de böyle. Teknikleri de kendim öğrendim. Örneğin bir tabloyu yaparken açık renkten başlamam gerekiyormuş. Ben onu deneyerek öğrendim. Resim yaparken iç dünyama dönüyorum. Kendimi en özgür hissettiğim yer orası. Daha çok gökyüzü sembolü kullanarak yapıyorum. Farklı renklerin bütünleşmesi ile kendi alanımı oluşturuyorum” dedi.
Sorunlarını renklerin gücü ile aşıyor
Resme portre çalışmalarla başladığını söyleyen Özcan şunları söyledi; “13 yaşımda başladım. Ama tam olarak tablolar değil. Yeni öğrendiğim ya da gerçekçi olduğunu fark ettiğim için göz çizimleri yaptım. Daha sonra sınav dönemlerim geldiği için ara vermek zorunda kaldım. 2017 senesine kadar. 2017’de tekrar resim aşkım geldi ve tekrar yapmam gerektiğini düşündüm. Kendimi rahatlatmak gibi bir alan resim benim için. İlk olarak portre yapmaya başladım. Tanıdığım bir resim hocasının bir lafı var: ‘yetenek diye bir şey yoktur sadece yapılan pratikler vardır’ diye. Bu açıdan çok yetenekliyim diyebileceğim bir zaman olmadı. Bir nevi kaçış yöntemi olarak varsayabiliriz bunu. Mesela bir sorun yaşadığımda renklerle uğraşmak beni rahatlatıyor.”

‘Ömrümün sonuna kadar yapmak istiyorum’
Yaptığı resimlerin ilgi görmesi ile farklı bir mecraya taşımak istediğini belirten Özcan, “Resimlerimi instagram hesabımda birkaç kez paylaşmıştım. Biraz ilgi gördü. Nasıl yapıyorsun gibi yorumlar alıyordum. Yapım aşamalarını da insanlarla paylaşmam gerektiğini düşündüm ve bir kanal oluşturdum. Son bir yıldır var. Kanalımı açtım ve çizimlerimi paylaşmaya başladım. İlk olarak yakın çevrem biliyordu. Gün geçtikçe farklı farklı insanlar gelmeye başladı. Hoşuma gitti ve devam etmek istedim. Youtube kanalım için tablolar yapıyorum, ilgi görüyor. İnsanlar nasıl yapıldığını merak ediyor. Ayrıca bu resimlerle ilgili sorular geliyor. Onlara yanıt veriyorum. Öyle bir şey istiyorum ki ileride kendime ait bir resim odam olsun. İnsanlar tablolarımı görmek istesin. Ömrümün sonuna kadar yapmak istiyorum. ” diye konuştu.
Sanal zorbalık başa bela
Daha önce bir Youtube kanalı olan fakat rahatsız edici yorumlar yüzünden kapatmak zorunda kaldığını dile getiren Özcan, sanal zorbalığa maruz bırakıldığını da şu sözlerle ifade ediyor; “Önce de bir kanalım vardı. Daha çok Youtube’a uygun şeyler çekiyordum. Mesela tarçın yeme challenge(meydan okuma) gibi. Alışveriş yaptığım bir video vardı. Reyonları çekiyordum. Sadece videonun başında göstermiştim kendimi. O videoya hoşuma gitmeyen bir yorum geldi. Çok rahatsız oldum ve o kanalı kapatma kararı aldım. İnsanların çok acımasız olduğu bir mecra. Olumluları bir kenara alıp olumsuzlara odaklandığım bir yapım var. Bu yüzden kendimi göstererek kötü yorum almaktansa sadece resimlerime odaklanarak insanların sadece bunları görmesini istiyorum. Youtube aslında doğru kullanılsa çok verimli bir platform. Ama insanlar masa başında oturup çok kötü yorumlar yapabiliyorlar. Bu kanalım da büyüdükçe yorumlar tuhaflaşmaya başlıyor. Resmi elimle yapmam gerekiyor doğal olarak. Ama ‘elini çek de görelim’ diye bir yorum da gelebiliyor. Bunların yanında övgü de alıyorum tabi.
Eleştiri, hakaret değildir
Atatürk Üniversitesi Hayvanseverler Kulübü üyesi de olan Büşra Özcan, kulüp ile birlikte birkaç ay içinde geliri hayvanlara gidecek olan bir sergi açılışı yapacaklarını da duyurdu. Özcan, “”İleride kulübün geliri için sergi yapmayı düşünüyoruz. Birkaç ay içinde yapılması planlanıyor. Youtube’da böyle şeylerin kıymetinin bilinmesi gerektiğini düşünüyorum. Verilen özene, emeğe saygı duyulması gerek. İnsan bir kişiden duyunca bile üzülüyor. Kaldı ki binlerce kişi. Yüzümü gösterebilirdim mesela şu an videolarımda. Çok bel altı garip yorumlar alabiliyorsun. İnsanların güzellik takıntıları var artık. Kamera karşısına geçmek için mükemmel olman gerekiyormuş gibi. Olay resimken bana dönebiliyor. Ailem de izliyor. Onun için kaçınıyorum o tarz yorumlardan. Yaptığım işi eleştirebilirler. Hatta bu hoşuma da gider. Ama yaptıkları hakaret” diyerek sosyal mecrada yorum yapan insanların daha yapıcı bir dil kullanması gerektiğinin de altını çizdi.