
FETÖ, zeki ve başarılı öğrencileri hedef alarak, IQ testleri yaptırmış. Örgüt, Türkiye’deki haberleşmede Almanya, ABD ya da başka bir ülkeye kayıtlı GSM hatlarını kullanmış
Erzurum’da Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimine ilişkin soruşturma kapsamında hazırlanan iddianame, 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. İddianamede, FETÖ yapılanmasının ayrıntılarına yer verildi.
Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığınca Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine ilişkin hazırlanarak mahkemeye sunulan iddianamede, "yurtta sulh konseyi"nce Erzurum’da sözde "sıkıyönetim direktifi” ile “sıkı yönetim komutanı” olarak atanan Jandarma Albay M.K., ile söz konusu eylemlere iştirak ettiği iddia edilen Jandarma Binbaşı M.Y. hakkında "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme ve silahlı terör örgütü kurma veya yönetme” suçlarından 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu 37/1 maddesi delaletiyle, aynı kanunun 309, 311/1, 312/1, 314/1, 53 ve 63.maddeleri ile Terörle Mücadele Kanunu 5/1.maddeleri gereğince cezalandırılmaları talebiyle Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesine kamu davası açıldı.
31 sayfalık iddianamede, özellikle 1990’lı yılların başından itibaren yurt dışına da açılmaya başlayan yapının, zaman içerisinde hayatın doğal akışına aykırı şekilde dünya genelinde 160 ülkede faaliyet gösterir hale geldiğine dikkat çekildi.
Örgütün kuruluş amacının, toplumun dini duygularını suiistimal ederek “Himmet” adı altında topladığı finans ile yurtiçi/yurt dışında faaliyete geçirdiği eğitim müesseseleri üzerinden amaç ve ilkeleri doğrultusunda yetiştirdiği öğrencilerini, elde ettiği finans ve siyasi gücünü, örgütsel menfaat ve ideolojisi çevresinde kullanması olduğu belirtilen iddianamede, "Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin tüm anayasal kurumları (yasama, yürütme, yargı erklerini) ele geçirmek, aynı zamanda uluslararası düzeyde büyük ve etkili siyasi/ekonomik güç haline gelmek geçmişte örgüt içinde faaliyet göstermiş kişilerin beyanlarından anlaşılmaktadır. Örgüt 1970’li yıllardan günümüze kadar uygulamış olduğu “örgütlenme yöntemleri”, “taktik” ve “stratejikler” çerçevesinde bütüncül bir bakış açısıyla incelendiğinde; uygulanan yöntemler değişse de amacının değişmediği, temel hedefinin Türkiye’de devletin bütün Anayasal kurumlarını ele geçirmek olduğu anlaşılmaktadır. Bu kapsamda FETÖ/PDY’nin; Tabanında bulunan insanları istismar ederek kaynak ve meşruiyet devşirme, öğrenci seçme ekipleri ile köy ve semtlerden topladığı gençleri, bünyesindeki vakıf, ışık evleri, okul ve dershaneleri marifetiyle ideolojisi doğrultusunda yetiştirerek insan gücü elde etme, devlet modeline uygun bir paralel örgütlenme ile gizlice başta siyaset, mülkiye, adliye, maliye, askeriye ve emniyet olmak üzere devletin tüm kılcal damarlarına sızma, yurt, okul, dershane ve ışık evlerinde, beyin yıkama metotları ile sorgulamayan, düşünmeyen, mutlak itaati esas alan yapıya bağlı insan tipi yetiştirme, dinler arası diyalog çerçevesinde, semavi dinlerin temsilcileri ile görüşerek, kendisini İslam adına muhatap göstermeye çalışma, Devlet dışında kendisine bağlı bir ekonomik sistem kurma, şirket birlikleri ve konfederasyonlar kurarak zenginler kulübü oluşturma böylelikle ulusal ve uluslararası ticarette söz sahibi olma, Konu, ÖSYS vb. sınavlarda soruları hukuka aykırı yollarla ele geçirip, kendi mensuplarının sınavlarda başarılı olarak kamu kurumlarına ve etkin okullara girmesini sağlamanın yanında, ürettiği sahte belge ve delillerle, örgüt mensubu olmayan kişiler hakkında adli ve idari soruşturmaların açılmasını sağlayarak devlet kadrolarında tasfiye etme ve bu kadrolara kendi örgüt elemanlarını yetiştirme yöntemlerini amacına ulaşmak için kullandığı anlaşılmaktadır" denildi.
Örgütün ’lider merkezli’ bir yapıya sahip olduğu belirtilen iddianamede, "FETÖ/PDY örgütlenmesi; gizlilik, hiyerarşik yapılanması, pelür kağıtları ile haberleşme, özgeçmiş raporu verme (CV) ve kod adı kullanma gibi özellikleri ile yasadışı terörist örgütlenmelerin taktiklerini kullanmaktadır. FETÖ/PDY’ de Fethullah Gülen’in verdiği kararı sorgulama anlamına gelecek her düşünce, eylem veya tavır kuvvetli ezilmekte, liderin ve ona bağlı diğer yöneticilerin tüm talimatları, aklın da ötesinde bir kutsiyet kazandırılarak uygulanmaktadır. Fethullah Gülen başta olmak üzere örgüt yöneticileri, halka hitap ederken büyük bir tevazu sergilerken, örgüt içerisinde mutlak bir otorite ile hareket etmekte olup, örgüt içerisinde ödül ve ceza sistemi uygulanmaktadır. Örgüt mensuplarının evlilikleri dahi bağlı bulundukları imamların izin talimatları doğrultusunda gerçekleşmektedir. Evlilik kararı veren örgüt mensubu bu durumu kendisinden sorumlu imama iletmekte, müstakbel eşini yine örgüte bağlı olan bayanların resimlerinin bulunduğu bir katalogdan seçmektedir. Örgüt mensuplarının iş ve özel hayatlarındaki bütün kararlarını örgütün tasarrufuna bırakmış olmalarının altında yatan sebeplerden en önemlisi, bağlı oldukları imamların ve Fetullah Gülen’in hata yapmayacağına inanmış olmalarıdır. Ayrıca örgüt mensuplarının tamamına belli görev ve sorumluluklar verilerek bağlılıkları perçinlenmektedir. Dini unsurları temel alarak hareket ettiğini iddia eden FETÖ/PDY’nin, dini değerleri zamana ve şartlara göre kendi idealleri doğrultusunda yorumlaması, ülkesi ve devleti ile barışık olmak yerine devleti kendisine hasım olarak görmesi, açık ve şeffaf olmak yerine bir istihbarat örgütü gibi “kod isimler, özel haberleşme kanalları, kaynağı bilinmeyen paralar” kullanması, yönetim kadrosunun faaliyetleri yurt dışında idare etmesi ve hasımların saf dışı etmek için her türlü baskı, şantaj ve yasadışı yöntemi kullanması, çeşitli yabancı misyon temsilcileriyle mahiyeti bilinmeyen görüşmelerde bulunması, söz konusu yapının casusluk faaliyetlerini de kapsayan organize olmuş bir örgüt olduğunu ortaya koyan unsurlardır" denildi. iha
Erzurum’da Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimine ilişkin soruşturma kapsamında hazırlanan iddianame, 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. İddianamede, FETÖ yapılanmasının ayrıntılarına yer verildi.
Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığınca Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine ilişkin hazırlanarak mahkemeye sunulan iddianamede, "yurtta sulh konseyi"nce Erzurum’da sözde "sıkıyönetim direktifi” ile “sıkı yönetim komutanı” olarak atanan Jandarma Albay M.K., ile söz konusu eylemlere iştirak ettiği iddia edilen Jandarma Binbaşı M.Y. hakkında "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme ve silahlı terör örgütü kurma veya yönetme” suçlarından 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu 37/1 maddesi delaletiyle, aynı kanunun 309, 311/1, 312/1, 314/1, 53 ve 63.maddeleri ile Terörle Mücadele Kanunu 5/1.maddeleri gereğince cezalandırılmaları talebiyle Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesine kamu davası açıldı.
31 sayfalık iddianamede, özellikle 1990’lı yılların başından itibaren yurt dışına da açılmaya başlayan yapının, zaman içerisinde hayatın doğal akışına aykırı şekilde dünya genelinde 160 ülkede faaliyet gösterir hale geldiğine dikkat çekildi.
Örgütün kuruluş amacının, toplumun dini duygularını suiistimal ederek “Himmet” adı altında topladığı finans ile yurtiçi/yurt dışında faaliyete geçirdiği eğitim müesseseleri üzerinden amaç ve ilkeleri doğrultusunda yetiştirdiği öğrencilerini, elde ettiği finans ve siyasi gücünü, örgütsel menfaat ve ideolojisi çevresinde kullanması olduğu belirtilen iddianamede, "Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin tüm anayasal kurumları (yasama, yürütme, yargı erklerini) ele geçirmek, aynı zamanda uluslararası düzeyde büyük ve etkili siyasi/ekonomik güç haline gelmek geçmişte örgüt içinde faaliyet göstermiş kişilerin beyanlarından anlaşılmaktadır. Örgüt 1970’li yıllardan günümüze kadar uygulamış olduğu “örgütlenme yöntemleri”, “taktik” ve “stratejikler” çerçevesinde bütüncül bir bakış açısıyla incelendiğinde; uygulanan yöntemler değişse de amacının değişmediği, temel hedefinin Türkiye’de devletin bütün Anayasal kurumlarını ele geçirmek olduğu anlaşılmaktadır. Bu kapsamda FETÖ/PDY’nin; Tabanında bulunan insanları istismar ederek kaynak ve meşruiyet devşirme, öğrenci seçme ekipleri ile köy ve semtlerden topladığı gençleri, bünyesindeki vakıf, ışık evleri, okul ve dershaneleri marifetiyle ideolojisi doğrultusunda yetiştirerek insan gücü elde etme, devlet modeline uygun bir paralel örgütlenme ile gizlice başta siyaset, mülkiye, adliye, maliye, askeriye ve emniyet olmak üzere devletin tüm kılcal damarlarına sızma, yurt, okul, dershane ve ışık evlerinde, beyin yıkama metotları ile sorgulamayan, düşünmeyen, mutlak itaati esas alan yapıya bağlı insan tipi yetiştirme, dinler arası diyalog çerçevesinde, semavi dinlerin temsilcileri ile görüşerek, kendisini İslam adına muhatap göstermeye çalışma, Devlet dışında kendisine bağlı bir ekonomik sistem kurma, şirket birlikleri ve konfederasyonlar kurarak zenginler kulübü oluşturma böylelikle ulusal ve uluslararası ticarette söz sahibi olma, Konu, ÖSYS vb. sınavlarda soruları hukuka aykırı yollarla ele geçirip, kendi mensuplarının sınavlarda başarılı olarak kamu kurumlarına ve etkin okullara girmesini sağlamanın yanında, ürettiği sahte belge ve delillerle, örgüt mensubu olmayan kişiler hakkında adli ve idari soruşturmaların açılmasını sağlayarak devlet kadrolarında tasfiye etme ve bu kadrolara kendi örgüt elemanlarını yetiştirme yöntemlerini amacına ulaşmak için kullandığı anlaşılmaktadır" denildi.
Örgütün ’lider merkezli’ bir yapıya sahip olduğu belirtilen iddianamede, "FETÖ/PDY örgütlenmesi; gizlilik, hiyerarşik yapılanması, pelür kağıtları ile haberleşme, özgeçmiş raporu verme (CV) ve kod adı kullanma gibi özellikleri ile yasadışı terörist örgütlenmelerin taktiklerini kullanmaktadır. FETÖ/PDY’ de Fethullah Gülen’in verdiği kararı sorgulama anlamına gelecek her düşünce, eylem veya tavır kuvvetli ezilmekte, liderin ve ona bağlı diğer yöneticilerin tüm talimatları, aklın da ötesinde bir kutsiyet kazandırılarak uygulanmaktadır. Fethullah Gülen başta olmak üzere örgüt yöneticileri, halka hitap ederken büyük bir tevazu sergilerken, örgüt içerisinde mutlak bir otorite ile hareket etmekte olup, örgüt içerisinde ödül ve ceza sistemi uygulanmaktadır. Örgüt mensuplarının evlilikleri dahi bağlı bulundukları imamların izin talimatları doğrultusunda gerçekleşmektedir. Evlilik kararı veren örgüt mensubu bu durumu kendisinden sorumlu imama iletmekte, müstakbel eşini yine örgüte bağlı olan bayanların resimlerinin bulunduğu bir katalogdan seçmektedir. Örgüt mensuplarının iş ve özel hayatlarındaki bütün kararlarını örgütün tasarrufuna bırakmış olmalarının altında yatan sebeplerden en önemlisi, bağlı oldukları imamların ve Fetullah Gülen’in hata yapmayacağına inanmış olmalarıdır. Ayrıca örgüt mensuplarının tamamına belli görev ve sorumluluklar verilerek bağlılıkları perçinlenmektedir. Dini unsurları temel alarak hareket ettiğini iddia eden FETÖ/PDY’nin, dini değerleri zamana ve şartlara göre kendi idealleri doğrultusunda yorumlaması, ülkesi ve devleti ile barışık olmak yerine devleti kendisine hasım olarak görmesi, açık ve şeffaf olmak yerine bir istihbarat örgütü gibi “kod isimler, özel haberleşme kanalları, kaynağı bilinmeyen paralar” kullanması, yönetim kadrosunun faaliyetleri yurt dışında idare etmesi ve hasımların saf dışı etmek için her türlü baskı, şantaj ve yasadışı yöntemi kullanması, çeşitli yabancı misyon temsilcileriyle mahiyeti bilinmeyen görüşmelerde bulunması, söz konusu yapının casusluk faaliyetlerini de kapsayan organize olmuş bir örgüt olduğunu ortaya koyan unsurlardır" denildi. iha