
İnsanların bilgiye hızlı bir şekilde ulaştığı bu çağda elde ettiğimiz ve doğruluğunu peşinen kabul ettiğimiz bilgiyi acaba ne kadar irdeliyoruz? Günümüzde toplumuzun bazı kesimleri için bilginin varlığı yeterliyken bazıları için bilginin varlığından ziyade doğruluğu ön plandadır. Doğru olanda bilginin doğruluğudur. Hele hele bu durum eğitim-öğretim alanında çok daha fazla önem arz etmektedir. Eğitimin en önemli ayağı olan talebe, talep eden olduğundan doğru bilgiye en fazlada onun ihtiyacı vardır. Peki, talebe bu ihtiyacı nereden karşılayacak? Birçoğumuzun bu soruya cevabı biliyorum ki net olarak internet olacaktır. İnternet aslında dipsiz bir kuyudur. Bu dipsiz kuyunun içinde görünen temiz su kadar onu kirletmiş olan birçok malzemede vardır. Durgun gözüken o su, el vurulduğunda, hele de vücuda alınmaya başlandığında renginin ve tadının hiçte öyle olmadığını maalesef acı bir şekilde göstermektedir. Yani internetin temsil edildiği o kuyu hem dipsiz hem de bulanık olabilmektedir. İşte o kuyudaki suyu filtreden geçirip kullanmak gerekir ki onun içinde dikkat, donanım, tecrübe, ileri görüşlülük, kararlılık gereklidir. Peki, saydığımız bu becerilere nasıl ve ne şekilde ulaşacağız? İşte asıl soruda bence budur. Bilgiye internet dışında nereden ulaşacağız? Ulaştığımız bilgilerin doğruluğunu nasıl test edeceğiz? Elde edilen bilgileri nerelerde kullanacağız?
Yıllar öncesinde talep edenlerin bilgiye ulaşmasına ortam hazırlayan birçok yer ve malzeme vardır. Hele taşra şehirlerinde bunların çeşitliliği çoktu. İl Halk Kütüphaneleri, kıraathaneler, camiler, medreseler, konaklar, gazeteler, kırtasiyeler, berberler ve daha niceleri bu görevi sistemli veya kendiliğinden yapardı. Doğru bilgiye ulaşmada bence en önemli görev aslında gazetelere düşmektedir. Gazete sayfalarına yazılan ve not düşülen her şey kamunun dikkatini çekmekte ve önem arz etmektedir. Zira insanların en fazla günübirlik olarak okuduğu metinler gazete sütunlarına düşen notlardır. Çoğumuz hayatımızın farklı dönemlerinde mutlaka gazete almış veya bir yerlerde oralarda yazılanları okumuşuzdur. Gazetenin özellikle de berber dükkânlarında okunması alışkanlığı bugün halen dahi devam etmektedir. Bende bugün ki yazımda aslında gazete ve doğru bilgi başlığı altında daha farklı olarak unuttuğumuz bir alışkanlığımızdan söz edeceğim. Yerel gazetenin en fazla çıktığı şehirlerden biri olan Erzurum’da yıllar önce Cumhuriyet Caddesinde, Yakutiye Medresesinin bulunduğu mekânda yola bakan tarafta ayaklı panolar vardı. Yakutiye Medresesinin içinde ki ağaçlarının kesilmediği ve Yakutiye Kent Meydanının ortaya çıkarılmadığı zamanlarda bu panolar caddeye bakan tarafta olurdu. Bu panolar cam çerçeveli ve kilitli olurdu. 90’li yıllarda Erzurum Lisesinde okurken Cumhuriyet Caddesini çok kullanırdım. Evden okula giderken cadde üzerinde benim en çok dikkat kesildiğim yerlerden biri bu panolar olurdu. Peki, bu panolarda ne vardı? Benim niye dikkati mi çekerdi? Benim dışımda başkaları da var mıydı panolara bakan? Şimdi bu panolarda nerden çıktı demeyin çünkü sorunun cevabı bende hazır. Son dönemde Erzurum’da neler olup bittiğine dair Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği Erzurum Şubesi Başkanı değerli eğitimci Murat Ertaş Hocamızın çok güzel paylaşımlar yaptığına şahit oluyoruz. Murat Hocamız, paylaşım yaptığı haftanın öncesindeki hafta şehirde neler olduğuna dair kısa ama net bilgiler paylaşmaya başladı. Ben bu adımı çok kıymetli buluyorum. Zira şehir tarihine Murat Hoca yine farklılık katmakta, notlar düşmeye ve hemşerilerini bilgilendirmeye devam etmektedir. İşte Murat Hocanın bu paylaşımları beni o panolara götürdü. O panolarda şehrin yerel gazeteleri olurdu. Günlük veya haftalık yayım yapan gazetelerin bir nüshası oraya asılırdı. Ne güzel bir adetmiş. Ben her hafta şehirde olup bitenleri o gazetelerden okurdum. Erzurumspor’un galip mi yoksa mağlup mu olduğunu oradan öğrenirdim. Belediye Başkanımız kimdir? Erzurum Valisinin adı nedir? Şehirde yapılan veya yapılması düşünülen tüm etkinliklerle ilgili doğru bilgilere ilk önce oradan ulaşırdım. O panoları her hafta yenileyenler ne büyük iş yaptıklarının bence farkındaydılar, yoksa süreklilik sağlanır mıydı?
Allah hepsinden razı olsun. Panoya siyasi, ekonomik, kültürel ve sportif tüm haberlerden kesitler konulurdu. Şehir hafızasında yer edinen birçok şahsiyeti ben oralardan öğrendim. Sonra yavaş yavaş panoya asılı olan gazeteleri merak edip, gazete satın almaya başladığımı fark ettim. Bende gazete alışkanlığını panolar başlatmıştır. Yıllar içinde birden ağaçlar gibi panolarda kayboldu. Bu gün çocuklarımıza yerel gazetelerimizi bırakın ulusal gazeteleri okuyup okumadıklarını sorsak birçoğundan alacağımız cevap bellidir. Keşke o panolar ve doğru haber kaynaklarımız yeniden o eski yerlerine geri dönseler. İnanın buna çok ihtiyacımız var. Bunun herkese faydası olacaktır.
Yıllar öncesinde talep edenlerin bilgiye ulaşmasına ortam hazırlayan birçok yer ve malzeme vardır. Hele taşra şehirlerinde bunların çeşitliliği çoktu. İl Halk Kütüphaneleri, kıraathaneler, camiler, medreseler, konaklar, gazeteler, kırtasiyeler, berberler ve daha niceleri bu görevi sistemli veya kendiliğinden yapardı. Doğru bilgiye ulaşmada bence en önemli görev aslında gazetelere düşmektedir. Gazete sayfalarına yazılan ve not düşülen her şey kamunun dikkatini çekmekte ve önem arz etmektedir. Zira insanların en fazla günübirlik olarak okuduğu metinler gazete sütunlarına düşen notlardır. Çoğumuz hayatımızın farklı dönemlerinde mutlaka gazete almış veya bir yerlerde oralarda yazılanları okumuşuzdur. Gazetenin özellikle de berber dükkânlarında okunması alışkanlığı bugün halen dahi devam etmektedir. Bende bugün ki yazımda aslında gazete ve doğru bilgi başlığı altında daha farklı olarak unuttuğumuz bir alışkanlığımızdan söz edeceğim. Yerel gazetenin en fazla çıktığı şehirlerden biri olan Erzurum’da yıllar önce Cumhuriyet Caddesinde, Yakutiye Medresesinin bulunduğu mekânda yola bakan tarafta ayaklı panolar vardı. Yakutiye Medresesinin içinde ki ağaçlarının kesilmediği ve Yakutiye Kent Meydanının ortaya çıkarılmadığı zamanlarda bu panolar caddeye bakan tarafta olurdu. Bu panolar cam çerçeveli ve kilitli olurdu. 90’li yıllarda Erzurum Lisesinde okurken Cumhuriyet Caddesini çok kullanırdım. Evden okula giderken cadde üzerinde benim en çok dikkat kesildiğim yerlerden biri bu panolar olurdu. Peki, bu panolarda ne vardı? Benim niye dikkati mi çekerdi? Benim dışımda başkaları da var mıydı panolara bakan? Şimdi bu panolarda nerden çıktı demeyin çünkü sorunun cevabı bende hazır. Son dönemde Erzurum’da neler olup bittiğine dair Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği Erzurum Şubesi Başkanı değerli eğitimci Murat Ertaş Hocamızın çok güzel paylaşımlar yaptığına şahit oluyoruz. Murat Hocamız, paylaşım yaptığı haftanın öncesindeki hafta şehirde neler olduğuna dair kısa ama net bilgiler paylaşmaya başladı. Ben bu adımı çok kıymetli buluyorum. Zira şehir tarihine Murat Hoca yine farklılık katmakta, notlar düşmeye ve hemşerilerini bilgilendirmeye devam etmektedir. İşte Murat Hocanın bu paylaşımları beni o panolara götürdü. O panolarda şehrin yerel gazeteleri olurdu. Günlük veya haftalık yayım yapan gazetelerin bir nüshası oraya asılırdı. Ne güzel bir adetmiş. Ben her hafta şehirde olup bitenleri o gazetelerden okurdum. Erzurumspor’un galip mi yoksa mağlup mu olduğunu oradan öğrenirdim. Belediye Başkanımız kimdir? Erzurum Valisinin adı nedir? Şehirde yapılan veya yapılması düşünülen tüm etkinliklerle ilgili doğru bilgilere ilk önce oradan ulaşırdım. O panoları her hafta yenileyenler ne büyük iş yaptıklarının bence farkındaydılar, yoksa süreklilik sağlanır mıydı?
Allah hepsinden razı olsun. Panoya siyasi, ekonomik, kültürel ve sportif tüm haberlerden kesitler konulurdu. Şehir hafızasında yer edinen birçok şahsiyeti ben oralardan öğrendim. Sonra yavaş yavaş panoya asılı olan gazeteleri merak edip, gazete satın almaya başladığımı fark ettim. Bende gazete alışkanlığını panolar başlatmıştır. Yıllar içinde birden ağaçlar gibi panolarda kayboldu. Bu gün çocuklarımıza yerel gazetelerimizi bırakın ulusal gazeteleri okuyup okumadıklarını sorsak birçoğundan alacağımız cevap bellidir. Keşke o panolar ve doğru haber kaynaklarımız yeniden o eski yerlerine geri dönseler. İnanın buna çok ihtiyacımız var. Bunun herkese faydası olacaktır.