
Halk Bilimci emekli öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Lütfi Sezen, yörenin halk takvimini açıkladı. Bölge insanının bir yılı 2 mevsime ayırdığını vurgulayan Sezen, ilkbahar ve sonbahar mevsiminin yeralmadığını belirtti
HABER MERKEZİ
Halk bilimci, emekli öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Lütfi Sezen, kış mevsiminin uzun sürdüğü Erzurum ve çevresinde halk takvimi uygulamalarını anlattı. Halkın güneş sisteminden hareketle seneyi iki mevsime ayırdığını belirten Yrd. Doç.Dr. Lütfi Sezen, 6 Mayıs 8 Kasım arasına ‘Ruz-ı Hızır’, 9 Kasım’dan başlayıp 5 Mayıs’a kadar devam eden günlere ise ‘kış günleri’ dendiğini bildirdi.
Halk takviminde ilkbahar ve sonbahar mevsimlerinin yeralmadığını belirten Yrd. Doç. Dr. Lütfi Sezen, Ruz-ı Hızır’ın 186, kış günlerinin ise 179 gün olarak hesaplandığını ifade etti. Ruz-ı Kasım’ın ilk kırk gününe yörede ‘karakış’ ismi verildiğini vurgulayan Sezen, “Karakış 20 Aralık’a kadar devam eder. Arapça karşılığı ise ‘erbain’dir. Yörede, 1-15 Kasım ‘koç katımı’, 1-26 Kasım ‘pastırma yazı’ olarak adlandırılır. Ruz-ı Kasım’ın kırkıncı gününde (20 Aralık) asıl soğuklar başlar. Bu dönemde bazı hayvanlar kış uykusuna yatarlar. 10 Şubat’a kadar devam eder ve oldukça soğuktur. Bu dönem, yörede ‘zemheri’ diğer adıyla ‘çile ayları’ olarak da isimlendirilir. Arapça karşılığı ise ‘hamsin’dir. Rumî Mart ayının 9’unda leylek gelir,’8’e gelmez 9’a kalmaz’ sözü bunun için söylenmiştir. Bu Miladi takvime göre 22 Mart tarihine rastlanmaktadır” dedi.
Uzun bir kış geçiren yöre halkının Rumî Şubat başlarından itibaren baharı beklemeye başladığını ifade eden Sezen, “Söz konusu ayın özel adı ‘Cücük’tür. Şubat ayının içinde cemreler düşer. Cemre ‘ateş parçası’ demektir. İlk olarak 7 Şubat’ta (20 Şubat) havaya düşünce havalar ısınmaya başlar, 14 Şubat’ta (27 Şubat) suya, 21-22 Şubat (5 - 6 Mart) tarihinde de toprağa düşer. Bu günlerde güneşli havalarda, topraktan buhar çıktığı görülür. Rumî Şubat ayının son dört günü ile Mart ayının ilk üç gününü içine alan haftaya 26 Şubat-4 Mart (11-17 Mart) ‘Berd-el-acüz’ denir. Bazı yörelerde bu, ‘berdelecüz’ veya ‘berdelegüz’ olarak da isimlendirilmektedir. Arapçada ‘berd’ soğuk, ‘acûz’ ise ‘koca karı’ demektir. Bundan dolayı, bu tarihlerde görülen soğuklara ülkemizde ‘’koca karı soğukları” denmiştir” diye konuştu.
Yöre halkına göre ay adları
Çiftçilik ve hayvancılıkla uğraşan toplumların takvimleri, mevsimlerin ve her mevsim içindeki bölümlerin yıl içindeki hava şartlarına bağlı düzeni içinde olduğunu anlatan Sezen, halk takviminin güneş takviminden farklı olmadığını bildirdi. Ancak ayların adlarında ve bölümlerinde çeşitlemeler görülebildiğini ifade eden Sezen, Erzurum ve çevresinde bazı ayların isimlerini şöyle açıkladı:
Ocak : Zemheri, Şubat : Cücük, Gücük, Mart : Tohum, Döl Dökümü, Nisan : Abrel, Çift Ayı, Mayıs: Ayların Gelini, Haziran : Kiraz, Gündönümü, Temmuz : Orak, Ağustos : Harman, Kasım : Koç, Aralık : Karakış
Diğer ayların isimlerinde değişiklik olmadığını bildiren Sezen, şunları kaydetti:
“Yörede, Rumî Mart ayının onuncu gününe ‘ezel bahar’ (23 Mart), on yedinci günün ise “hafta hamal” (30 Mart) denilmektedir. Hafta hamalda ilkbaharın ilk yağmurları beklenir. Yağmur yağması için eski bir süpürgenin ortasından geçirilen çubuk parçasının uçlarından tutan iki çocuk: “Teknede hamur Tarlada çamur. Ver Allah’ım ver Bir sulu yağmur” tekerlemesini söyleyerek kapı kapı dolaşıp yumurta toplarlar. Hafta hamalın diğer bir özelliği de o yıl fazla yağış olmasını isteyen hanımların, evlerin damlarını çizmeleridir.” Yörede, Nisan ayı sonu ile Mayıs ayı süresince ikindi vakti yağan yağmurlara “kırkikindi yağmurları” denir.
Erzurum’da önemli soğuklardan biri de Nisan ayında görülür. Yörede “camışkıran” adıyla bilinen bu soğuk Rumî 5, Miladi 18 Nisan tarihine rastlamaktadır. Bu soğuklar için yöre halkı; “kork Abrelin beşinden camışı ayırır eşinden” atasözünü dilinden düşürmez.
Kışın bittiğini ve yazın başladığını haber veren en önemli ay Mayıs ayıdır. Mayıs ayının 5. ve 6. günlerine rastlayan Ruz-ı Hızır’ın “bahar bayramı” olarak kutlanması, bu aya özel bir önem kazandırmaktadır.”
Sezen, yaptığı incelemeler sonunda, halk takvimi içinde tabiat olayların önemli yer tuttuğunu bildirdi. Sezen, tespitlerini şöyle açıkladı:
* Güneşli havada yağmur yağarsa, kurt doğuruyor demektir.
* Zararlı olan yağmuru kesmek için yoğrulan çamurdan yapılan kurbağa kıbleye bakan bir duvarın deliğine konur.
* Çamurdan fare yapılıp ateş yanında kurutulursa yağmur kesilir.
* Ay doğarken donuk görünürse yağmur yağar.
* Uzunca bir iplik üzerine kırk kelin adı söylenerek her biri için bir düğüm vurulursa yağmur kesilir.
* İlk düşen dolu tanelerinden birisini, anasının ilki olan koynuna alacak olursa dolu kesilir.
*Hetirceğin üzerine tuz serpilerek kapının önüne atılırsa dolu kesilir.
* Ezan okunursa dolu kesilir.
* Zemheri (Ocak) ayında havaların sıcak olması kıtlık olacağına işarettir.
* Tarlaya ilk tohum atıldığı zaman iki rekât namaz kılınırsa ürün bol olur.
HABER MERKEZİ
Halk bilimci, emekli öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Lütfi Sezen, kış mevsiminin uzun sürdüğü Erzurum ve çevresinde halk takvimi uygulamalarını anlattı. Halkın güneş sisteminden hareketle seneyi iki mevsime ayırdığını belirten Yrd. Doç.Dr. Lütfi Sezen, 6 Mayıs 8 Kasım arasına ‘Ruz-ı Hızır’, 9 Kasım’dan başlayıp 5 Mayıs’a kadar devam eden günlere ise ‘kış günleri’ dendiğini bildirdi.
Halk takviminde ilkbahar ve sonbahar mevsimlerinin yeralmadığını belirten Yrd. Doç. Dr. Lütfi Sezen, Ruz-ı Hızır’ın 186, kış günlerinin ise 179 gün olarak hesaplandığını ifade etti. Ruz-ı Kasım’ın ilk kırk gününe yörede ‘karakış’ ismi verildiğini vurgulayan Sezen, “Karakış 20 Aralık’a kadar devam eder. Arapça karşılığı ise ‘erbain’dir. Yörede, 1-15 Kasım ‘koç katımı’, 1-26 Kasım ‘pastırma yazı’ olarak adlandırılır. Ruz-ı Kasım’ın kırkıncı gününde (20 Aralık) asıl soğuklar başlar. Bu dönemde bazı hayvanlar kış uykusuna yatarlar. 10 Şubat’a kadar devam eder ve oldukça soğuktur. Bu dönem, yörede ‘zemheri’ diğer adıyla ‘çile ayları’ olarak da isimlendirilir. Arapça karşılığı ise ‘hamsin’dir. Rumî Mart ayının 9’unda leylek gelir,’8’e gelmez 9’a kalmaz’ sözü bunun için söylenmiştir. Bu Miladi takvime göre 22 Mart tarihine rastlanmaktadır” dedi.

Yöre halkına göre ay adları
Çiftçilik ve hayvancılıkla uğraşan toplumların takvimleri, mevsimlerin ve her mevsim içindeki bölümlerin yıl içindeki hava şartlarına bağlı düzeni içinde olduğunu anlatan Sezen, halk takviminin güneş takviminden farklı olmadığını bildirdi. Ancak ayların adlarında ve bölümlerinde çeşitlemeler görülebildiğini ifade eden Sezen, Erzurum ve çevresinde bazı ayların isimlerini şöyle açıkladı:
Ocak : Zemheri, Şubat : Cücük, Gücük, Mart : Tohum, Döl Dökümü, Nisan : Abrel, Çift Ayı, Mayıs: Ayların Gelini, Haziran : Kiraz, Gündönümü, Temmuz : Orak, Ağustos : Harman, Kasım : Koç, Aralık : Karakış
Diğer ayların isimlerinde değişiklik olmadığını bildiren Sezen, şunları kaydetti:
“Yörede, Rumî Mart ayının onuncu gününe ‘ezel bahar’ (23 Mart), on yedinci günün ise “hafta hamal” (30 Mart) denilmektedir. Hafta hamalda ilkbaharın ilk yağmurları beklenir. Yağmur yağması için eski bir süpürgenin ortasından geçirilen çubuk parçasının uçlarından tutan iki çocuk: “Teknede hamur Tarlada çamur. Ver Allah’ım ver Bir sulu yağmur” tekerlemesini söyleyerek kapı kapı dolaşıp yumurta toplarlar. Hafta hamalın diğer bir özelliği de o yıl fazla yağış olmasını isteyen hanımların, evlerin damlarını çizmeleridir.” Yörede, Nisan ayı sonu ile Mayıs ayı süresince ikindi vakti yağan yağmurlara “kırkikindi yağmurları” denir.
Erzurum’da önemli soğuklardan biri de Nisan ayında görülür. Yörede “camışkıran” adıyla bilinen bu soğuk Rumî 5, Miladi 18 Nisan tarihine rastlamaktadır. Bu soğuklar için yöre halkı; “kork Abrelin beşinden camışı ayırır eşinden” atasözünü dilinden düşürmez.
Kışın bittiğini ve yazın başladığını haber veren en önemli ay Mayıs ayıdır. Mayıs ayının 5. ve 6. günlerine rastlayan Ruz-ı Hızır’ın “bahar bayramı” olarak kutlanması, bu aya özel bir önem kazandırmaktadır.”
Sezen, yaptığı incelemeler sonunda, halk takvimi içinde tabiat olayların önemli yer tuttuğunu bildirdi. Sezen, tespitlerini şöyle açıkladı:
* Güneşli havada yağmur yağarsa, kurt doğuruyor demektir.
* Zararlı olan yağmuru kesmek için yoğrulan çamurdan yapılan kurbağa kıbleye bakan bir duvarın deliğine konur.
* Çamurdan fare yapılıp ateş yanında kurutulursa yağmur kesilir.
* Ay doğarken donuk görünürse yağmur yağar.
* Uzunca bir iplik üzerine kırk kelin adı söylenerek her biri için bir düğüm vurulursa yağmur kesilir.
* İlk düşen dolu tanelerinden birisini, anasının ilki olan koynuna alacak olursa dolu kesilir.
*Hetirceğin üzerine tuz serpilerek kapının önüne atılırsa dolu kesilir.
* Ezan okunursa dolu kesilir.
* Zemheri (Ocak) ayında havaların sıcak olması kıtlık olacağına işarettir.
* Tarlaya ilk tohum atıldığı zaman iki rekât namaz kılınırsa ürün bol olur.