
Bir devletin halkla bütünlüğünü sağlayan hangi kurumlardır derseniz elbette ilk sırada vali ve kaymakamlar gelir.
Anadolu’da vali demek devletin kendisi demektir. Halkın direkt ulaştığı, derdini anlattığı Ankara’ya sesini duyuracağı belki de tek aracıdır valiler. Bu nedenle vali beyler ya da hanımlar, kişiliklerinden çok makamları gereği halkın gözünde en saygın kurumdur.
Yıllardır siyasi otorite; makamda oturan, 5 yıldızlı otellerde kokteyllere katılan, sadece açılıştan açılışa koşturan vali değil aksine halkın içine giren, halkın sorunlarına hakim olup yerinde çözüm üreten, devlet ile halkı bütünleştirecek valiler vurgusu yapar durur.
Ne yazık ki bu tarife çok az vali uyuyor. Doğu açısından bakarsak bugüne kadar bu görevi hakkı ile yapmış, iz bırakmış isimleri saymaya kalksak bir elin parmakları kadar bile değildir.
Ülkenin terör açısından çok büyük sıkıntılı günler geçirdiği şu dönemde bir isim var ki, valilik yaptığı ilde teröre göz açtırmadığı gibi bir an olsun halkını yalnız bırakmıyor ve örgütün kirli emellerinin bu ile sıçramasına engel oluyor.
Aslen Kürt olan Ağrı Valisi Musa Işın, olağanüstü bir performans harcıyor. Gittiği her evde, her işyerinde, her okulda, örgütün gerçek yüzünü gösterip halkın bu oyunlara gelmemesi gerektiğini anlatıyor.
Her hafta sonu eşi ile birlikte bir eve kahvaltıya giden Vali Işın, HDP’li Belediye Başkanı Sırrı Sakık’tan daha fazla halkın içinde. Vali Bey zaman zaman şehir halkı ile Kürtçe konuşup sohbet ederek dertlerini dinliyor.
Belki içinizden ‘bunda ne var’ diyenler çıkabilir. Hatta ‘valinin görevi aslen bu değil midir’ denilebilir.
Evet, haklısınız, öyle ya devlet illere niye vali atar. O ildeki başta devlet yatırımları olmak üzere şehrin her sıkıntısını yerinde çözmesi içindir. Valiler o şehrin en büyük mülkü amiri ve Ankara ile aradaki en büyük köprüdür.
Ama gelin görün ki biz öyle mülki amirler gördük ki bırakın bir vatandaşın sofrasına konuk olmayı makam kapısını bile çalamazsınız. Hatta hiçbir güvenlik sorunu olmadığı halde devletin köylere hizmet götürülmesi için milyarca liralık bütçeye oluşturduğu Köy-Des projelerini zahmet buyurup denetlemeye dahi gitmeyenler var.
Eğer yılda bir iki ilçeye gittiyse bunu da sanki Amerika’yı yeni keşfetmiş edasıyla boy boy fotoğraflayıp basınla paylaşan valiler var.
Bu nedenle her an terör örgütü PKK’nın tehdidi altındaki Ağrı’dan, terör örgütüne en fazla militan kaptırmış Doğubayazıt’tan PKK’ya meydan okumak, her babayiğit valinin harcı değil.
Bize Doğu’da, Güneydoğu’da böyle valiler lazım. Yoksa ‘buradan iyi bir ile gideyim’ diye göz boyayan, terörün acı yüzünü sadece gazete ve televizyonlarda görmüş valiler değil.
Anadolu’da vali demek devletin kendisi demektir. Halkın direkt ulaştığı, derdini anlattığı Ankara’ya sesini duyuracağı belki de tek aracıdır valiler. Bu nedenle vali beyler ya da hanımlar, kişiliklerinden çok makamları gereği halkın gözünde en saygın kurumdur.
Yıllardır siyasi otorite; makamda oturan, 5 yıldızlı otellerde kokteyllere katılan, sadece açılıştan açılışa koşturan vali değil aksine halkın içine giren, halkın sorunlarına hakim olup yerinde çözüm üreten, devlet ile halkı bütünleştirecek valiler vurgusu yapar durur.
Ne yazık ki bu tarife çok az vali uyuyor. Doğu açısından bakarsak bugüne kadar bu görevi hakkı ile yapmış, iz bırakmış isimleri saymaya kalksak bir elin parmakları kadar bile değildir.
Ülkenin terör açısından çok büyük sıkıntılı günler geçirdiği şu dönemde bir isim var ki, valilik yaptığı ilde teröre göz açtırmadığı gibi bir an olsun halkını yalnız bırakmıyor ve örgütün kirli emellerinin bu ile sıçramasına engel oluyor.
Aslen Kürt olan Ağrı Valisi Musa Işın, olağanüstü bir performans harcıyor. Gittiği her evde, her işyerinde, her okulda, örgütün gerçek yüzünü gösterip halkın bu oyunlara gelmemesi gerektiğini anlatıyor.
Her hafta sonu eşi ile birlikte bir eve kahvaltıya giden Vali Işın, HDP’li Belediye Başkanı Sırrı Sakık’tan daha fazla halkın içinde. Vali Bey zaman zaman şehir halkı ile Kürtçe konuşup sohbet ederek dertlerini dinliyor.
Belki içinizden ‘bunda ne var’ diyenler çıkabilir. Hatta ‘valinin görevi aslen bu değil midir’ denilebilir.
Evet, haklısınız, öyle ya devlet illere niye vali atar. O ildeki başta devlet yatırımları olmak üzere şehrin her sıkıntısını yerinde çözmesi içindir. Valiler o şehrin en büyük mülkü amiri ve Ankara ile aradaki en büyük köprüdür.
Ama gelin görün ki biz öyle mülki amirler gördük ki bırakın bir vatandaşın sofrasına konuk olmayı makam kapısını bile çalamazsınız. Hatta hiçbir güvenlik sorunu olmadığı halde devletin köylere hizmet götürülmesi için milyarca liralık bütçeye oluşturduğu Köy-Des projelerini zahmet buyurup denetlemeye dahi gitmeyenler var.
Eğer yılda bir iki ilçeye gittiyse bunu da sanki Amerika’yı yeni keşfetmiş edasıyla boy boy fotoğraflayıp basınla paylaşan valiler var.
Bu nedenle her an terör örgütü PKK’nın tehdidi altındaki Ağrı’dan, terör örgütüne en fazla militan kaptırmış Doğubayazıt’tan PKK’ya meydan okumak, her babayiğit valinin harcı değil.
Bize Doğu’da, Güneydoğu’da böyle valiler lazım. Yoksa ‘buradan iyi bir ile gideyim’ diye göz boyayan, terörün acı yüzünü sadece gazete ve televizyonlarda görmüş valiler değil.