
Savaş ile insan arasında bir ilişkinin olduğunu unutanların hallerini anbean canlı yayınlarda, sosyal medya mesajlarında izliyoruz.
Kimsenin insanla ilgili bir endişesi yok!
Bölgedeki çıkarları, ayrıcalıkları ve ellerinden gidecek avantajları üzerine sürüp giden bir canavarlıkla karşı karşıyayız.
Buna benim diplomasi mi demek gerekiyordu yoksa! Kusura bakmayın insanın hiçe sayıldığı zamanlarda ağzım bozuluyor. Ne söylemem gerektiğini hesaplayamıyorum.
O medeni dünyanın hakkettiği cevapları seçip, ayıklayıp konuşamıyorum.
O medeni dünya demişken bunun en müthiş izahını yapan merhum vatan şairi Akif’in tanımlamasını anmadan geçmek olmaz; “tek dişi kalmış canavar!”
Akif dedemize aynen katılıyorum. Hatta tek dişlerinin de bu yüzyılda hak ile yeksan olduğunu söyleyebilirim.
Dişsiz canavar oluverdi medeni sandığımız dünya!
Isıramayınca korkutmak için havlıyor da havlıyor!
Barış Pınarı Harekatı’nı cephede olmasak da canlı reality şov seyreder gibi dakika dakika izliyoruz.
İnsan olana bu insafsızlık halleri kahrolması için yeter.
Evimizde elimizde sıcacık çay bardağı; Suriyeli kaç milyon kardeşimizin evlerinden sökülüp atıldığına dair haberler izliyoruz…
Onlar evlerinden olana kadar kaç çocuk yetim, öksüz, yurtsuz kalmış umurumuzda değil. Biz sonucun medini dünyaya etkilerini düşündüğümüzden denize vuran çocuğun bizim aklımızı başımızdan alması gerektiği gerçeğine biganeyiz.
Varsa yoksa bu olup bitenin dünyaya maliyeti…
Dünya ülkelerinin en büyük korkusu 4 milyona yaklaşan Suriyeli mültecinin kendi sınırlarına yaklaşması.
Adeta ödleri kopuyor.
İşte tam bu noktada insana kucak açarak yaklaşan Türk Milleti’nin tavrı karşısında saygıyla eğilmek de insani bir yükümlülük oluyor.
Kimileri o yurtlarından edilmiş, evleri, köyleri yıkılmış, babaları, anaları, evlatları katledilmiş insanlara bakmanın bizim refahımıza olumsuz etki yaptığını söyleyip duruyor ya, o papağanları dikkate almak bile bu gönlü geniş, eli açık, imanı sarih millete hakarettir.
Sınırımızın hemen ötesindeki o mazlumlara kucak açmayacaktık da ne yapacaktık?
Dişsiz kalmış medeni(!) dünya gibi daha çabuk ölsünler diye sırtımızı dönüp ellerimizi mi ovuşturacaktık!
İnsanların hesap edemediği şey Barış Pınarı Harekatı’yla Kahraman Ordumuzun gerçekleştirdiği harekat insanımızın kırk yıldan beri canına kastetmekten bıkmayan şeref yoksunu terör örgütlerinin temizlenmesine yönelik olduğu.
Pkk,pyd ya da hangi harflerle anılırlarsa anılsınlar insanlık için zararlı bu yapılanmalar ortadan kaldırılmadan özellikle ülkemizin rahat edemeyeceği, ekonomik kalkınmasını hızlandıramayacağı gerçeğidir.
Ayrıca Suriye dediğiniz ülke de bizim yüzyıllarca kenetlenerek yaşadığımız insanların bulunduğu bir coğrafya. Yabancı değiller yani…
Şimdi onlar başka bir devlet ismiyle anılıyorlar diye katledilmelerini umursamamak bizim değil ancak dişsiz kalmış medeni ülkelerin yapabileceği bir zavallılık olabilir.
ABD Başkanı “Türkler öğle yemeğine çıkar gibi savaşıyorlar” demiş. Doğrudur mazisi bin yılı geçen bu milletin en temayüz etmiş hali; vatanı, milleti, istiklali söz konusu olduğunda korkusuzluğudur.
Bizi gerçekten tanıyan bir danışmana ihtiyacı olduğu kesin Trump’ın.
Öyle olmasa yaptırım ve benzeri tehditlerle öğlen yemeğini atlayıp rejime gireceğimizi düşünerek gerçeklere gözünü kapatmazdı.
Kimsenin insanla ilgili bir endişesi yok!
Bölgedeki çıkarları, ayrıcalıkları ve ellerinden gidecek avantajları üzerine sürüp giden bir canavarlıkla karşı karşıyayız.
Buna benim diplomasi mi demek gerekiyordu yoksa! Kusura bakmayın insanın hiçe sayıldığı zamanlarda ağzım bozuluyor. Ne söylemem gerektiğini hesaplayamıyorum.
O medeni dünyanın hakkettiği cevapları seçip, ayıklayıp konuşamıyorum.
O medeni dünya demişken bunun en müthiş izahını yapan merhum vatan şairi Akif’in tanımlamasını anmadan geçmek olmaz; “tek dişi kalmış canavar!”
Akif dedemize aynen katılıyorum. Hatta tek dişlerinin de bu yüzyılda hak ile yeksan olduğunu söyleyebilirim.
Dişsiz canavar oluverdi medeni sandığımız dünya!
Isıramayınca korkutmak için havlıyor da havlıyor!
Barış Pınarı Harekatı’nı cephede olmasak da canlı reality şov seyreder gibi dakika dakika izliyoruz.
İnsan olana bu insafsızlık halleri kahrolması için yeter.
Evimizde elimizde sıcacık çay bardağı; Suriyeli kaç milyon kardeşimizin evlerinden sökülüp atıldığına dair haberler izliyoruz…
Onlar evlerinden olana kadar kaç çocuk yetim, öksüz, yurtsuz kalmış umurumuzda değil. Biz sonucun medini dünyaya etkilerini düşündüğümüzden denize vuran çocuğun bizim aklımızı başımızdan alması gerektiği gerçeğine biganeyiz.
Varsa yoksa bu olup bitenin dünyaya maliyeti…
Dünya ülkelerinin en büyük korkusu 4 milyona yaklaşan Suriyeli mültecinin kendi sınırlarına yaklaşması.
Adeta ödleri kopuyor.
İşte tam bu noktada insana kucak açarak yaklaşan Türk Milleti’nin tavrı karşısında saygıyla eğilmek de insani bir yükümlülük oluyor.
Kimileri o yurtlarından edilmiş, evleri, köyleri yıkılmış, babaları, anaları, evlatları katledilmiş insanlara bakmanın bizim refahımıza olumsuz etki yaptığını söyleyip duruyor ya, o papağanları dikkate almak bile bu gönlü geniş, eli açık, imanı sarih millete hakarettir.
Sınırımızın hemen ötesindeki o mazlumlara kucak açmayacaktık da ne yapacaktık?
Dişsiz kalmış medeni(!) dünya gibi daha çabuk ölsünler diye sırtımızı dönüp ellerimizi mi ovuşturacaktık!
İnsanların hesap edemediği şey Barış Pınarı Harekatı’yla Kahraman Ordumuzun gerçekleştirdiği harekat insanımızın kırk yıldan beri canına kastetmekten bıkmayan şeref yoksunu terör örgütlerinin temizlenmesine yönelik olduğu.
Pkk,pyd ya da hangi harflerle anılırlarsa anılsınlar insanlık için zararlı bu yapılanmalar ortadan kaldırılmadan özellikle ülkemizin rahat edemeyeceği, ekonomik kalkınmasını hızlandıramayacağı gerçeğidir.
Ayrıca Suriye dediğiniz ülke de bizim yüzyıllarca kenetlenerek yaşadığımız insanların bulunduğu bir coğrafya. Yabancı değiller yani…
Şimdi onlar başka bir devlet ismiyle anılıyorlar diye katledilmelerini umursamamak bizim değil ancak dişsiz kalmış medeni ülkelerin yapabileceği bir zavallılık olabilir.
ABD Başkanı “Türkler öğle yemeğine çıkar gibi savaşıyorlar” demiş. Doğrudur mazisi bin yılı geçen bu milletin en temayüz etmiş hali; vatanı, milleti, istiklali söz konusu olduğunda korkusuzluğudur.
Bizi gerçekten tanıyan bir danışmana ihtiyacı olduğu kesin Trump’ın.
Öyle olmasa yaptırım ve benzeri tehditlerle öğlen yemeğini atlayıp rejime gireceğimizi düşünerek gerçeklere gözünü kapatmazdı.