
Su Ürünleri Yetiştiricilik Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Muhammed Atamanalp, Türkiye’nin su ürünlerinde geçen yıllara oranla ihracatını yüzde 15 artırdığını bildirdi. İhracatın 800 milyon dolara ulaşmasına rağmen yurt içi tüketimin çok daha az olduğunu vurguladı.
Recai UYGUR / ERZURUM
Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Su Ürünleri Yetiştiricilik Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Muhammed Atamanalp, Türkiye genelinde balık tüketimi ve ihracatının arttığını söyledi. 2015 yılına oranla 2016 yılında ihracatın yüzde 15 artarken, Erzurum ve bölgede tüketimde gerileme olduğuna dikkat çeken Atamanalp, “Türkiye’nin su ürünleri 80 ülkeye ihraç ediliyor. Ülke geneli yapılan bu ihracattan elde edilen gelir ise 800 milyon dolardır” dedi.

Ülkemizin 2023 için her sektörde olduğu gibi su ürünleri sektöründe büyük hedeflerinin olduğunu ifade eden Atamanalp, “Su ürünleri deyince akla balık geliyor. Bunun yanında salyangozundan kurbağasına, ıstakozundan denizanasına kadar çok çeşitli deniz topluluğuna hitap ediyor. Geçtiğimiz yıllara oranla Türkiye genelinde deniz ürünlerinde önemli bir artış olmuştur. Türkiye’nin su ürünleri gücüne bölge olarak bizim de katkı sağlamamız gerekmektedir. Bu ilimizde bir su ürünleri işleme tesisi ve ürün çeşitliliğini arttırmakla mümkün olur. Oysaki tıbbi sülük bölgemiz şartlarında üretilmesi mümkün. Yurt dışı pazarlarda biri 4 ila 8 dolar arasında alıcı bulmaktadır. Sülük çok fazla donanım gerekmiyor. Bir alabalık için çok güçlü su kaynağı olması gerekiyor ama sülük bataklıkta bile yaşıyor. Yine bu bölgede önemli bir konuda kurbağa yetiştiriciliği geliyor. Onunda gövdeden alt kısmı olan iki bacağı satılıyor. Bıldırcın eti gibi Avrupa’da pazarı var. Yoğun ilgi görüyor. En fazla da Japonya tüketiyor. Bu iki tür yetiştiriciliğinde alabalıkta olduğu gibi güçlü su kaynaklarına ihtiyaç duyulmaması üretimi cazip hale getirmektedir.Türkiye genelinde yüzde 15 artışla 80 ülkeye 800 milyon dolarlık deniz ürünü ihraç ettik. Rakamların artması için bizimde bölge olarak üretim ve ürün çeşitliliğini arttırmak gayreti içerisindeyiz” diye konuştu.
Erzurum’da tam tersi
Türkiye genelinde balık tüketimi artarken, Erzurum ve bölgede azaldığını bildiren Atamanalp, Türkiye’de kişi başı yıllık deniz ürünü tüketiminin 7 kilo, Avrupa’da ise 70 kiloya kadar çıktığını söyledi.
Erzurum ve çevresine tüketim miktarının düştüğünü açıklayan Prof. Dr. Muhammed Atamanalp, “Erzurum’da 2016 yılında 2015 yılına göre balık tüketiminde biraz azalma olmuştur. Türkiye genelinde artarken Erzurum’da düşmüştür. Bunun sebebi büyük kapasiteli üreticilerin yatırım stratejisindeki değişikliktir. 2 bin tonlardan bin 600 tonlara kadar düşmüştür. Küçük kapasiteli işletmeler ciddi şekilde pazar sorunu yaşandığından büyük kapasitede üretim yapılamıyor. Bu aşamada Erzurum’da su ürünleri işlemesi alanında yapılacak bir tesis su ürünlerinin patlamasına sebep olacaktır. Devletimizin yatırımcıya destek veren kurumları sayesinde olabilecek bir yatırımdır. Maliyeti 800-900 bin lira bütçeli bir iş. Kalkıp da bir şahsın yapması mümkün değil. Ama bu tesis kurulduğu zaman bölgedeki üreticiler alabalığı getirip verecekler ve onlarda işleyecek. Şu anda Azerbaycan, Gürcistan tarafından büyük bir talep var. Oralara işlenmiş vakum pakette ihraç edilmiş olacak. Genelde bu tesislerde yılda 14 ton sofralık alabalık yetiştiriyoruz. Bunun yanında çevredeki üreticilere 1,5 ton alabalık yavrusu ve yumurtası veriyoruz. Yapılan aşırı avlanmalar kırmızı pullu alabalıkların tükenmesine neden oldu.Bölgedeki su kaynaklarındaki kendi alabalığını alıp çoğaltıp yavrularını o kaynağa yani her derenin balığını kendine bırakıyoruz. Popülasyonu sağlamış oluyoruz” şeklinde konuştu.
Balığımız Norveç somunundan daha vitaminli
Yurt dışından ülkemize gelen şoklu balıkların omega 3 açısında çok zengin olduğu gibi bir yanlış algı olduğuna vurgu yapan Atamanalp, şunları söyledi: “İthal balıklarda özellikle Norveç Somununda omega 3 asiti yönünde zengin olduğu gibi yanlış bir kanaat var. Bu balıklar şoklanarak ülkemize geldiği için bizim kendi ürettiğimiz taze balığın içerdiği zenginliği karşılamamaktadır. Bu aşamada Türkiye’deki balık tüketimi Avrupa ülkelerine göre çok düşük. Oysaki sağlıklı beslenmede en önemli yeri balık tutmaktadır. En az haftada iki öğün balığın mutlaka sofralarda yer alması gerekiyor. Hamile bayanlar, embriyonun sağlıklı gelişmesinden tutun, yaşlılarda beyin hücrelerinin genç kalmasına kadar insanın tüm yaşamında faydası kanıtlanmış bir besin maddesidir. Vitamin ve amoni asitleri balıketi içermektedir”.
Recai UYGUR / ERZURUM
Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Su Ürünleri Yetiştiricilik Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Muhammed Atamanalp, Türkiye genelinde balık tüketimi ve ihracatının arttığını söyledi. 2015 yılına oranla 2016 yılında ihracatın yüzde 15 artarken, Erzurum ve bölgede tüketimde gerileme olduğuna dikkat çeken Atamanalp, “Türkiye’nin su ürünleri 80 ülkeye ihraç ediliyor. Ülke geneli yapılan bu ihracattan elde edilen gelir ise 800 milyon dolardır” dedi.

Ülkemizin 2023 için her sektörde olduğu gibi su ürünleri sektöründe büyük hedeflerinin olduğunu ifade eden Atamanalp, “Su ürünleri deyince akla balık geliyor. Bunun yanında salyangozundan kurbağasına, ıstakozundan denizanasına kadar çok çeşitli deniz topluluğuna hitap ediyor. Geçtiğimiz yıllara oranla Türkiye genelinde deniz ürünlerinde önemli bir artış olmuştur. Türkiye’nin su ürünleri gücüne bölge olarak bizim de katkı sağlamamız gerekmektedir. Bu ilimizde bir su ürünleri işleme tesisi ve ürün çeşitliliğini arttırmakla mümkün olur. Oysaki tıbbi sülük bölgemiz şartlarında üretilmesi mümkün. Yurt dışı pazarlarda biri 4 ila 8 dolar arasında alıcı bulmaktadır. Sülük çok fazla donanım gerekmiyor. Bir alabalık için çok güçlü su kaynağı olması gerekiyor ama sülük bataklıkta bile yaşıyor. Yine bu bölgede önemli bir konuda kurbağa yetiştiriciliği geliyor. Onunda gövdeden alt kısmı olan iki bacağı satılıyor. Bıldırcın eti gibi Avrupa’da pazarı var. Yoğun ilgi görüyor. En fazla da Japonya tüketiyor. Bu iki tür yetiştiriciliğinde alabalıkta olduğu gibi güçlü su kaynaklarına ihtiyaç duyulmaması üretimi cazip hale getirmektedir.Türkiye genelinde yüzde 15 artışla 80 ülkeye 800 milyon dolarlık deniz ürünü ihraç ettik. Rakamların artması için bizimde bölge olarak üretim ve ürün çeşitliliğini arttırmak gayreti içerisindeyiz” diye konuştu.

Türkiye genelinde balık tüketimi artarken, Erzurum ve bölgede azaldığını bildiren Atamanalp, Türkiye’de kişi başı yıllık deniz ürünü tüketiminin 7 kilo, Avrupa’da ise 70 kiloya kadar çıktığını söyledi.
Erzurum ve çevresine tüketim miktarının düştüğünü açıklayan Prof. Dr. Muhammed Atamanalp, “Erzurum’da 2016 yılında 2015 yılına göre balık tüketiminde biraz azalma olmuştur. Türkiye genelinde artarken Erzurum’da düşmüştür. Bunun sebebi büyük kapasiteli üreticilerin yatırım stratejisindeki değişikliktir. 2 bin tonlardan bin 600 tonlara kadar düşmüştür. Küçük kapasiteli işletmeler ciddi şekilde pazar sorunu yaşandığından büyük kapasitede üretim yapılamıyor. Bu aşamada Erzurum’da su ürünleri işlemesi alanında yapılacak bir tesis su ürünlerinin patlamasına sebep olacaktır. Devletimizin yatırımcıya destek veren kurumları sayesinde olabilecek bir yatırımdır. Maliyeti 800-900 bin lira bütçeli bir iş. Kalkıp da bir şahsın yapması mümkün değil. Ama bu tesis kurulduğu zaman bölgedeki üreticiler alabalığı getirip verecekler ve onlarda işleyecek. Şu anda Azerbaycan, Gürcistan tarafından büyük bir talep var. Oralara işlenmiş vakum pakette ihraç edilmiş olacak. Genelde bu tesislerde yılda 14 ton sofralık alabalık yetiştiriyoruz. Bunun yanında çevredeki üreticilere 1,5 ton alabalık yavrusu ve yumurtası veriyoruz. Yapılan aşırı avlanmalar kırmızı pullu alabalıkların tükenmesine neden oldu.Bölgedeki su kaynaklarındaki kendi alabalığını alıp çoğaltıp yavrularını o kaynağa yani her derenin balığını kendine bırakıyoruz. Popülasyonu sağlamış oluyoruz” şeklinde konuştu.
Balığımız Norveç somunundan daha vitaminli
Yurt dışından ülkemize gelen şoklu balıkların omega 3 açısında çok zengin olduğu gibi bir yanlış algı olduğuna vurgu yapan Atamanalp, şunları söyledi: “İthal balıklarda özellikle Norveç Somununda omega 3 asiti yönünde zengin olduğu gibi yanlış bir kanaat var. Bu balıklar şoklanarak ülkemize geldiği için bizim kendi ürettiğimiz taze balığın içerdiği zenginliği karşılamamaktadır. Bu aşamada Türkiye’deki balık tüketimi Avrupa ülkelerine göre çok düşük. Oysaki sağlıklı beslenmede en önemli yeri balık tutmaktadır. En az haftada iki öğün balığın mutlaka sofralarda yer alması gerekiyor. Hamile bayanlar, embriyonun sağlıklı gelişmesinden tutun, yaşlılarda beyin hücrelerinin genç kalmasına kadar insanın tüm yaşamında faydası kanıtlanmış bir besin maddesidir. Vitamin ve amoni asitleri balıketi içermektedir”.