
Bugün ve Yarın sizlerle 2010 yılında yazılmış iki yazıyı ve yarın bu yazılar hakkındaki düşüncelerimi paylaşacağım.
İşte Haziran 2010 yılında Albayrak Gazetesinde yayımlanan yazı;
…..………………
‘YENİ BİR TOPLU MEZAR AÇILIYOR…
1900’lü yılların başı Osmanlı için oldukça zorludur.
Hükmettiği toprakların bir çoğunda ayaklanmalar yaşanmakta ve koca devlet, uzun yıllar nizam verdiği topraklardan çekilmektedir.
Rumeli , Ortadoğu, Arabistan terk edilmekte ve ayrılış oldukça sancılı geçmektedir. Yalnızca Girit’ten göçe zorlanan Türk ve Müslüman ahalinin halini anlatmak ciltler tutar… Bu gün halâ daha Rumeli ve Girit’in sancısı, özlemi dinmemiştir…
***
1915’e gelindiğinde durum daha da vahim hal almıştır…
Ülkenin batısı da doğusu da oldukça sıkıntılıdır.
Ruslar, Kars’ı almış, sıra Erzurum’dadır…
Bütün bunlar yetmiyormuş gibi bir de Ermeni çetelerinin vahşeti eklenmiştir…
Adana’dan tutunuz da, Bitlis, Malatya, Elazığ, Van, Iğdır, Karaköse, Gümüşhane, Bayburt ve Erzurum’a kadar her yerde Ermeni çeteleri kol gezmekte, gözleri dönmüş bu caniler akla hayale gelmedik cinayetler işlemektedirler.
Yurt savunması yapan ordunun arkasında bu çetelerin hançeri sallanmaktadır.
İşte buna dur demek için Osmanlı Devleti 1915 yılının 24 Nisanında “Tehcir” yasasını çıkarır ve ihanet eden gurupları zorunlu göçe tabi tutar…
***
1917 Ekim Devrimi ile çekilen Ruslar’ın yerini bölgede palazlanan Ermeni çeteleri alır ve katliamın büyüğü işte o zaman yaşanır…
Gümüşhane’nin yaşlıları, o yıllarda Canca Deresinin kızıl aktığını anlatır; Bayburt’un tarih Kitapları ise sokakların adeta kasap dükkanına döndüğünü yazar…
Kazım Karabekir Paşa, 12 Mart Günü Erzurum’a girdiğinde, bu günkü istasyon caddesinin her tarafında parçalanmış insan cesetlerinden, Ermeni vahşetinden ağlayarak söz eder…
Öyle ki, Erzurum’u terk eden Rus Subayları dahi gördükleri manzara karşısında Ermeni Milletinden iğrendiklerini anılarında yazarlar…
Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanlık arşivlerine girildiğinde Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde Ermeni zulmü sonucu kaybedilen insan sayısı bir haylidir…
1910-1922 yılları arasında Muş, Bitlis, Kars, Ardahan, Van, Tatvan, Adana, Sarıkamış, Göle, Oltu, Nahcivan, Zengebasar, Tercan, Bayburt, Pasinler; Erzurum ve daha adını saymadığımız yüzlerce yerleşim yerinde katledilen insan sayısı 523 bin 955’dir…
1915-1919 yılları arasında Rus Ordularıyla ittifak yapan Taşnak, Hınçak ve Ramgavar adlı Ermeni Çeteleri yalnızca bizim bölgemizde; Cinis (Ortabahçe)’de, Alaca’da, Ilıca’da, Tepeköy’de, Dutçu’da, Erzurum Merkez’de; Yanıkdere’de, Karskapı’da, Ezirmikli Osmanağa ve Mürselpaşa Konakları’nda, Firdevsoğlu Kışlası’nda, Yeşilyayla’da, Hasankale’de, Tımar’da, Köprüköy’de Horasan’da, Kars-Derecik ve Subatan’da, Van-Zeve’de, Ağrı’da, Bitlis’te, Iğdır-Oba, Hakmehmet, ve Gedikli’de, Ardahan Yanık Camii, Göle, Esenboğaz Köyü, Çıldır, Kotanlı Köyü, Nahçıvan’da, Zengezur’da ve Azerbaycan’da tam bir “Müslüman-Türk Soykırımı” gerçekleştirdiler…
***
Bu yerlerdeki bir çok toplu mezarlar açıldı ve geçmişte yaşanan vahşet gün yüzüne çıkarıldı.
Bu gün daha önce tanıkların ifadeleri doğrultusunda belirlenen yeni bir toplu mezar azısı daha başlıyor.
TEPE KÖY toplu mezarı bu gün açılıyor ve yıllardır kabuk bağlayan yara açılıyor…
Bu satırları bir millete kin gütmek, ya da genç nesilleri kinlendirmek için yazmıyoruz. Amaç bir gerçeğin altını çizmek ve yaşananların tarihçiler tarafından irdelenmesini sağlamaktır.
Yine bu coğrafyada yaşayan herkes iyi bilir ki, ailesi Ermeni çetelerince mağdur edilmemiş ya da ailesinden Ermeni çetelerine kurban vermemiş tek bir aile dahi yoktur.
Bu ülkede İstanbul’un dışına çıkmadan oturdukları yerde ahkam kesen kimi enteller gelsinler de bu toplu mezar kazısına katılsınlar.
Belki de açılan toplu mezardan onların içlerinden umut ettikleri çıkar, kim bilir…
15 Haziran 2010 / Albayrak’
İşte Haziran 2010 yılında Albayrak Gazetesinde yayımlanan yazı;
…..………………
‘YENİ BİR TOPLU MEZAR AÇILIYOR…
1900’lü yılların başı Osmanlı için oldukça zorludur.
Hükmettiği toprakların bir çoğunda ayaklanmalar yaşanmakta ve koca devlet, uzun yıllar nizam verdiği topraklardan çekilmektedir.
Rumeli , Ortadoğu, Arabistan terk edilmekte ve ayrılış oldukça sancılı geçmektedir. Yalnızca Girit’ten göçe zorlanan Türk ve Müslüman ahalinin halini anlatmak ciltler tutar… Bu gün halâ daha Rumeli ve Girit’in sancısı, özlemi dinmemiştir…
***
1915’e gelindiğinde durum daha da vahim hal almıştır…
Ülkenin batısı da doğusu da oldukça sıkıntılıdır.
Ruslar, Kars’ı almış, sıra Erzurum’dadır…
Bütün bunlar yetmiyormuş gibi bir de Ermeni çetelerinin vahşeti eklenmiştir…
Adana’dan tutunuz da, Bitlis, Malatya, Elazığ, Van, Iğdır, Karaköse, Gümüşhane, Bayburt ve Erzurum’a kadar her yerde Ermeni çeteleri kol gezmekte, gözleri dönmüş bu caniler akla hayale gelmedik cinayetler işlemektedirler.
Yurt savunması yapan ordunun arkasında bu çetelerin hançeri sallanmaktadır.
İşte buna dur demek için Osmanlı Devleti 1915 yılının 24 Nisanında “Tehcir” yasasını çıkarır ve ihanet eden gurupları zorunlu göçe tabi tutar…
***
1917 Ekim Devrimi ile çekilen Ruslar’ın yerini bölgede palazlanan Ermeni çeteleri alır ve katliamın büyüğü işte o zaman yaşanır…
Gümüşhane’nin yaşlıları, o yıllarda Canca Deresinin kızıl aktığını anlatır; Bayburt’un tarih Kitapları ise sokakların adeta kasap dükkanına döndüğünü yazar…
Kazım Karabekir Paşa, 12 Mart Günü Erzurum’a girdiğinde, bu günkü istasyon caddesinin her tarafında parçalanmış insan cesetlerinden, Ermeni vahşetinden ağlayarak söz eder…
Öyle ki, Erzurum’u terk eden Rus Subayları dahi gördükleri manzara karşısında Ermeni Milletinden iğrendiklerini anılarında yazarlar…
Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanlık arşivlerine girildiğinde Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde Ermeni zulmü sonucu kaybedilen insan sayısı bir haylidir…
1910-1922 yılları arasında Muş, Bitlis, Kars, Ardahan, Van, Tatvan, Adana, Sarıkamış, Göle, Oltu, Nahcivan, Zengebasar, Tercan, Bayburt, Pasinler; Erzurum ve daha adını saymadığımız yüzlerce yerleşim yerinde katledilen insan sayısı 523 bin 955’dir…
1915-1919 yılları arasında Rus Ordularıyla ittifak yapan Taşnak, Hınçak ve Ramgavar adlı Ermeni Çeteleri yalnızca bizim bölgemizde; Cinis (Ortabahçe)’de, Alaca’da, Ilıca’da, Tepeköy’de, Dutçu’da, Erzurum Merkez’de; Yanıkdere’de, Karskapı’da, Ezirmikli Osmanağa ve Mürselpaşa Konakları’nda, Firdevsoğlu Kışlası’nda, Yeşilyayla’da, Hasankale’de, Tımar’da, Köprüköy’de Horasan’da, Kars-Derecik ve Subatan’da, Van-Zeve’de, Ağrı’da, Bitlis’te, Iğdır-Oba, Hakmehmet, ve Gedikli’de, Ardahan Yanık Camii, Göle, Esenboğaz Köyü, Çıldır, Kotanlı Köyü, Nahçıvan’da, Zengezur’da ve Azerbaycan’da tam bir “Müslüman-Türk Soykırımı” gerçekleştirdiler…
***
Bu yerlerdeki bir çok toplu mezarlar açıldı ve geçmişte yaşanan vahşet gün yüzüne çıkarıldı.
Bu gün daha önce tanıkların ifadeleri doğrultusunda belirlenen yeni bir toplu mezar azısı daha başlıyor.
TEPE KÖY toplu mezarı bu gün açılıyor ve yıllardır kabuk bağlayan yara açılıyor…
Bu satırları bir millete kin gütmek, ya da genç nesilleri kinlendirmek için yazmıyoruz. Amaç bir gerçeğin altını çizmek ve yaşananların tarihçiler tarafından irdelenmesini sağlamaktır.
Yine bu coğrafyada yaşayan herkes iyi bilir ki, ailesi Ermeni çetelerince mağdur edilmemiş ya da ailesinden Ermeni çetelerine kurban vermemiş tek bir aile dahi yoktur.
Bu ülkede İstanbul’un dışına çıkmadan oturdukları yerde ahkam kesen kimi enteller gelsinler de bu toplu mezar kazısına katılsınlar.
Belki de açılan toplu mezardan onların içlerinden umut ettikleri çıkar, kim bilir…
15 Haziran 2010 / Albayrak’