
Semerkand; ilk izlenimler…

Semerkant Özbekistan’ın başkentten sonraki en kalabalık ve en güzel şehirleri arasında yer alıyor: kuşkusuz; bir tarih kenti, bir siyaset ve kültür kenti, bir yeşil kent…
Acaba Semerkant sözcüğünün anlamı ne ola ki? Semerkant sözcüğünün anlamı ‘kumlu yer’ demekmiş. Fi tarihinde öyle olabilir fakat şimdi bir Orta Asya vahası Semerkant.
Özbekistan'ın güney kesiminde yer alan bu ünlü şehir başkent Taşkent’e 275 km, Buhara’ya ise 277 km. uzaklıkta. Yüksek dolulukla hareket eden hızlı tiren üç kent arasında gün boyu mekik dokuyor.
Semerkant’ta Buhara gibi İpek Yolu üzerinde, ta milattan öncesine dayanan bir geçmişe sahip. Galiba siyasi literatüre olduğu gibi dünya edebiyatına da ismini erken tarihlerde yazdıran bir şehir Semerkant. Bunun edebiyattaki son örneklerinden biri olarak, Amin Maalouf’un, Ömer Hayyam ekseninde, İran-Turan illeri arasında dolaşıp doğuya baktığı romanı Semerkant’ı anabiliriz.
Sosyal hareketliliğinden yola çıkarak sosyal medyada bir benzetme yapmıştım: Buhara Erzurum ise Semerkant’ta İzmir’dir diye…

Semerkant: İslam’ın kubbesi
Semerkant’ın tarihi uzun. Biz kısa gidelim: 711'de Müslüman Araplar tarafından fethedildikten sonra İslam medeniyetinin önemli şehirlerinden biri haline geldi. İslam’ın şiarı olan mavi çinili, hat yazılı ve nakışlarla dolu kubbeler, minareler, devasa hacimlere sahip tavanlar, tezyinli duvarlar, ahşaplar; tüm bu medreseler, camiler ve onları kuşatan zengin tabiat nedeniyle Semerkant pek çok övülmüştür. Onun dostları da düşmanları da şunda ittifak etmişlerdir ki, Semerkant İslâm’ın kubbesi ve dünya cennetlerinin en önde gelenidir.
Nereleri gezdik ve kimi ziyaret ettik
Medreseleri mavi kubbeleri ve çinileriyle ünü dünyaya yayılmış ve dünya mirası kabul edilmiş Registan Meydanı, Uluğ Bey Rasathanesi ve Medresesi, Gur Emir (Emir Timur), Tilla Kari, Şir Dor Medresesi, Şahi Zinde (Hz. Kusam ra.)’ni n kabri, Hızır Mescidi, Bibi Hanım Camii ve Mozalesi, İmam Buhari Hazretlerinin kabri ki, şehir merkezine 20–25 km. mesafededir; taksiye binip gittik, fakat kabir ve çevresinde büyük bir düzenleme yapılıyor, kabre ulaşamadan, uzaktan Fatiha’mızı okuyup vedalaştık hazretle.
Semerkant’ta Hanefi Mezhebinin itikat imamı İmam Maturidi Hazretlerini de ziyaret ettik. Yine şehre 13 km. mesafedeki Türklerin İslamlaşmasında öncü role sahip veli kullardan Ubeydullah Ahrar Hazretleri de ziyaretine gittiğimiz bir diğer büyük zattı.
Tabii biyografilerini tek tek okuyup ziyaretlerine gittiğimiz bu örnek ve öncü mücahit şahsiyetlerin ibret dolu hayatlarından aklımız ve kalbimiz pek çok şey elde etti.

Köklere dönmek gerek
Türk dünyası sahip olduğu manevi ve maddi mirası birbirlerine daha sık gidip gelmekle fikir ve inanç dünyalarında çoğaltmalıdır. Müslüman Türklerin İslam’a ve insanlığa ilave ettiği medeniyet değerlerini Türk devletleri yeniden öğrenmeye mecbur gözüküyor. Son yüz yılların Batı karşısında düşülen aşağılık duygusunu kökünden kazıyacak olan en güçlü faktör parıltılı medeniyetimizi yeniden keşfetmemiz olacaktır.
Timur’un Başkenti…
1220'de Cengiz Han tarafından ele geçirilerek tahrip edilene kadar İranî ve Türkî hanedanlar tarafından yönetilen Semerkant, 15. YY.’da Timur'un başkenti oldu ve Semerkant altın çağına girdi. Öyle ki Semerkant, Timur’un, oğullarının ve torunlarının yaptırdığı dini ve ilmi eserlerle İslâm mimarisinin en güzel örneklerini barındıran yüzük kaşı bir şehir kimliği kazandı.
Semerkant'ın kalbi konumundaki tarihi yapıların bulunduğu Registan Meydanı bugünkü şeklini 17. yüzyılda Buhara Hanlığı döneminde aldı. Timur, Semerkant’ta, ‘Gur Emir’ denilen görkemli kabrinde yakınlarıyla birlikte yatıyor, heykeli şehrin anıtları arasında. Özbekler bu ulu atalarıyla pek çok iftihar ediyor ve onu seviyorlar. Gerek anıt mezarı gerekse heykeli gün boyu ziyaret edilip hatıra fotoğraflarının çekildiği yerler arasındadır.

Komünizme de başkentlik etti
İnsanın içini acıtıyor, fakat Semerkant, ta 1868'de Rus işgaline uğrayarak, Rus Çarlığının bir parçası kılındı. Çarlık Rusya’sı hızını alamamış olmalı ki, 3–4 bin kilometre yolu kat ederek, çok değil on yıl sonra doğuda Erzurum’a batıda da İstanbul varoşlarına gelip dayandı.
1917 devriminden sonra Sovyet komünizmi bölgeyi ele geçirince, Semerkant, 1924 yılında kurulan Özbekistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'ne, 1930 yılına kadar, başkentlik etti.
1991 yılında Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra ülke bağımsızlığını kazanınca, Özbekistan Cumhuriyeti'nin, Semerkant İli'nin yönetim merkezi oldu.
2001 yılında ise Semerkant, UNESCO Dünya Miras Alanları Listesi'ne eklendi. Tarihsel anıtlarıyla çok sayıda turist çeken Semerkant, günümüzde otomotiv, gıda, dokuma sanayisinin merkezlerinden biri olduğu gibi etkili bir eğitim merkezi.
Semerkant, hemen her tarihi şehir gibi, eski şehir yeni şehir diye ikiye ayrılmış durumda. Eski şehir İslam kültürünü yansıtıyor, yeni şehriyse Çarlık Rusya’sı ve Sovyetler Birliği şekillendirmiş. Eski şehirde tarihi anıtlar, eski özel evler ve mağazalar bulunurken, yeni şehirde yönetim merkezleri, kültür merkezleri ve eğitim kurumları yer alıyor.

Bir mücahit; Timur
İmparatorluğunun başkenti Semerkand’da Büyük Hükümdar Timur’u kabrini de ziyaret edip Ankara’da bize attığı tokattan dolayı sitem etmek istedim, ‘oğul, olan iş kaderdir, sus da 40 yıl süren cihadımıza ve muazzam sonuçlarına bak!’ dedi.
Büyük fatih Timur, adıyla anılan imparatorluğun kurucusu ve ilk hükümdarı. Çağatay ulusunu oluşturan kabilelerden Barlaslar'ın reisi olan Turagay ile Tekina Hatun'un çocuğu olarak 1336'da Semerkant yakınlarındaki Şehr-i-Sebz'e bağlı Hoca Ilgar köyünde dünyaya gelen Timur, 1370'te Çağatay Hanlığı'nın batısını kontrol altına alan askeri bir lider olarak kendini gösterdi. 1370'ten itibaren düzenlediği seferlerle bugünkü Orta Asya, Rusya, İran, Hindistan, Afganistan, Azerbaycan, Gürcistan, Ermenistan, Irak ve Suriye'yi kapsayan toprakları ele geçirerek 1402'de yapılan Ankara Savaşı'nda Osmanlı padişahı Yıldırım Bayezid'i mağlup edip esir alarak Anadolu'ya da hâkim oldu. Türk dünyasına artık ortak miras üzerinden bir bütün olarak bakmalıyız. Padişahımız Yıldırım Bayezid’e, Ankara savaşı öncesi yazdığı mektuplarında kendini 40 yıldır at sırtında muhteşem ordularının önünde bir gaza eri olarak betimlemesi onu sevmemiz ve saymamız için yeter sebeptir.

Semerkant ilmin de başkentiydi...
Semerkant’ta çağının en önemli bilimsel kurumu olan Uluğ Bey Rasathanesiyle gururlandık. 1421’de Uluğ Bey tarafından yaptırılan 3 katlı gözlem evi zamanında dünyanın en ileri ve ünlü bilim merkezlerinden biriydi.
Uluğ Bey Rasathanesi, 1421 yılında faaliyete geçmişti. Timur İmparatorluğu'nun 4. sultanı Uluğ Bey tarafından yaptırılan gözlem evinden günümüze kalanlar bile İslam dünyasına yol gösteren parlak bir yıldız. Ne zaman ki fen bilimlerini ihmal ettik medeniyetimiz geriledi. Sonra da ifrat tefrit tuzağına düştük. Oysa İslam dünyasını yeniden bir yeryüzü güneşi kılacak olan çift kanatlı olmaktır; bir kanat fen bilimleri bir kanat da manevi ve dini ilimler.
Uluğ Bey Rasathanesinde ünlü astronomlar ve her biri ileri derecede matematik bilimlerine sahip Ali Kuşçu, Bursalı Kadızade Rumi, Gıyaseddin Cemşid, Uluğ Bey birlikte çalıştılar. ZÎC-i ULUĞ BEY adlı dört kitaptan ibaret çalışma, rasathanede gerçekleştirilen gözlemlerin sonuçlarının toplandığı ünlü eser. Bu bilimsel eserler hemen bütün dünya dillerine çevrilmiş durumda.
Osmanlı Devleti, Sultan III. Murat döneminde, 1577 yılında Tophane sırtlarında bilim adamı Takiyüddin’in idaresi altında kurulan gözlemevi de Uluğ Bey Rasathanesi örnek alınarak yapılmıştır.
İslam Kerimov’un kabri
Özbekistan’ı 1991’de kazandığı bağımsızlığından vefat yılı olan 2016 yılına kadar Cumhurbaşkanı sıfatıyla İslam Kerimov yönetti.
Kerimov’un kabri doğum yeri olan Semerkant’ta, yine ünlü bir mabet olan ve Orta Asya'nın en eski camilerinden biri kabul edilen Hazreti Hızır Mescidinde.
Hızır Camiinde iki rekât mescit namazı kılıp bitişik avludaki Kerimov'un kabrini ziyarete gittik. (L) şeklindeki geniş avludaki koltukları doldurun Özbekler sürekli okunun Kuran’ı huşu içinde dinleyip liderlerini hayır duaları ile yâd edip ayrılıyorlar. Laikliği bizden iyi anladıkları ve uyguladıkları kesin ne ölünün huzurunda saygı duruşu var ne de başka din dışı bir ayin.
Yarın: Orta Asya'nın en büyük kenti; TAŞKENT
(Fotoğraflar: Şeyda Betül Kızılaslanoğlu)

Semerkant Özbekistan’ın başkentten sonraki en kalabalık ve en güzel şehirleri arasında yer alıyor: kuşkusuz; bir tarih kenti, bir siyaset ve kültür kenti, bir yeşil kent…
Acaba Semerkant sözcüğünün anlamı ne ola ki? Semerkant sözcüğünün anlamı ‘kumlu yer’ demekmiş. Fi tarihinde öyle olabilir fakat şimdi bir Orta Asya vahası Semerkant.
Özbekistan'ın güney kesiminde yer alan bu ünlü şehir başkent Taşkent’e 275 km, Buhara’ya ise 277 km. uzaklıkta. Yüksek dolulukla hareket eden hızlı tiren üç kent arasında gün boyu mekik dokuyor.
Semerkant’ta Buhara gibi İpek Yolu üzerinde, ta milattan öncesine dayanan bir geçmişe sahip. Galiba siyasi literatüre olduğu gibi dünya edebiyatına da ismini erken tarihlerde yazdıran bir şehir Semerkant. Bunun edebiyattaki son örneklerinden biri olarak, Amin Maalouf’un, Ömer Hayyam ekseninde, İran-Turan illeri arasında dolaşıp doğuya baktığı romanı Semerkant’ı anabiliriz.
Sosyal hareketliliğinden yola çıkarak sosyal medyada bir benzetme yapmıştım: Buhara Erzurum ise Semerkant’ta İzmir’dir diye…

Semerkant: İslam’ın kubbesi
Semerkant’ın tarihi uzun. Biz kısa gidelim: 711'de Müslüman Araplar tarafından fethedildikten sonra İslam medeniyetinin önemli şehirlerinden biri haline geldi. İslam’ın şiarı olan mavi çinili, hat yazılı ve nakışlarla dolu kubbeler, minareler, devasa hacimlere sahip tavanlar, tezyinli duvarlar, ahşaplar; tüm bu medreseler, camiler ve onları kuşatan zengin tabiat nedeniyle Semerkant pek çok övülmüştür. Onun dostları da düşmanları da şunda ittifak etmişlerdir ki, Semerkant İslâm’ın kubbesi ve dünya cennetlerinin en önde gelenidir.
Nereleri gezdik ve kimi ziyaret ettik
Medreseleri mavi kubbeleri ve çinileriyle ünü dünyaya yayılmış ve dünya mirası kabul edilmiş Registan Meydanı, Uluğ Bey Rasathanesi ve Medresesi, Gur Emir (Emir Timur), Tilla Kari, Şir Dor Medresesi, Şahi Zinde (Hz. Kusam ra.)’ni n kabri, Hızır Mescidi, Bibi Hanım Camii ve Mozalesi, İmam Buhari Hazretlerinin kabri ki, şehir merkezine 20–25 km. mesafededir; taksiye binip gittik, fakat kabir ve çevresinde büyük bir düzenleme yapılıyor, kabre ulaşamadan, uzaktan Fatiha’mızı okuyup vedalaştık hazretle.
Semerkant’ta Hanefi Mezhebinin itikat imamı İmam Maturidi Hazretlerini de ziyaret ettik. Yine şehre 13 km. mesafedeki Türklerin İslamlaşmasında öncü role sahip veli kullardan Ubeydullah Ahrar Hazretleri de ziyaretine gittiğimiz bir diğer büyük zattı.
Tabii biyografilerini tek tek okuyup ziyaretlerine gittiğimiz bu örnek ve öncü mücahit şahsiyetlerin ibret dolu hayatlarından aklımız ve kalbimiz pek çok şey elde etti.

Köklere dönmek gerek
Türk dünyası sahip olduğu manevi ve maddi mirası birbirlerine daha sık gidip gelmekle fikir ve inanç dünyalarında çoğaltmalıdır. Müslüman Türklerin İslam’a ve insanlığa ilave ettiği medeniyet değerlerini Türk devletleri yeniden öğrenmeye mecbur gözüküyor. Son yüz yılların Batı karşısında düşülen aşağılık duygusunu kökünden kazıyacak olan en güçlü faktör parıltılı medeniyetimizi yeniden keşfetmemiz olacaktır.
Timur’un Başkenti…
1220'de Cengiz Han tarafından ele geçirilerek tahrip edilene kadar İranî ve Türkî hanedanlar tarafından yönetilen Semerkant, 15. YY.’da Timur'un başkenti oldu ve Semerkant altın çağına girdi. Öyle ki Semerkant, Timur’un, oğullarının ve torunlarının yaptırdığı dini ve ilmi eserlerle İslâm mimarisinin en güzel örneklerini barındıran yüzük kaşı bir şehir kimliği kazandı.
Semerkant'ın kalbi konumundaki tarihi yapıların bulunduğu Registan Meydanı bugünkü şeklini 17. yüzyılda Buhara Hanlığı döneminde aldı. Timur, Semerkant’ta, ‘Gur Emir’ denilen görkemli kabrinde yakınlarıyla birlikte yatıyor, heykeli şehrin anıtları arasında. Özbekler bu ulu atalarıyla pek çok iftihar ediyor ve onu seviyorlar. Gerek anıt mezarı gerekse heykeli gün boyu ziyaret edilip hatıra fotoğraflarının çekildiği yerler arasındadır.

Komünizme de başkentlik etti
İnsanın içini acıtıyor, fakat Semerkant, ta 1868'de Rus işgaline uğrayarak, Rus Çarlığının bir parçası kılındı. Çarlık Rusya’sı hızını alamamış olmalı ki, 3–4 bin kilometre yolu kat ederek, çok değil on yıl sonra doğuda Erzurum’a batıda da İstanbul varoşlarına gelip dayandı.
1917 devriminden sonra Sovyet komünizmi bölgeyi ele geçirince, Semerkant, 1924 yılında kurulan Özbekistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'ne, 1930 yılına kadar, başkentlik etti.
1991 yılında Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra ülke bağımsızlığını kazanınca, Özbekistan Cumhuriyeti'nin, Semerkant İli'nin yönetim merkezi oldu.
2001 yılında ise Semerkant, UNESCO Dünya Miras Alanları Listesi'ne eklendi. Tarihsel anıtlarıyla çok sayıda turist çeken Semerkant, günümüzde otomotiv, gıda, dokuma sanayisinin merkezlerinden biri olduğu gibi etkili bir eğitim merkezi.
Semerkant, hemen her tarihi şehir gibi, eski şehir yeni şehir diye ikiye ayrılmış durumda. Eski şehir İslam kültürünü yansıtıyor, yeni şehriyse Çarlık Rusya’sı ve Sovyetler Birliği şekillendirmiş. Eski şehirde tarihi anıtlar, eski özel evler ve mağazalar bulunurken, yeni şehirde yönetim merkezleri, kültür merkezleri ve eğitim kurumları yer alıyor.

Bir mücahit; Timur
İmparatorluğunun başkenti Semerkand’da Büyük Hükümdar Timur’u kabrini de ziyaret edip Ankara’da bize attığı tokattan dolayı sitem etmek istedim, ‘oğul, olan iş kaderdir, sus da 40 yıl süren cihadımıza ve muazzam sonuçlarına bak!’ dedi.
Büyük fatih Timur, adıyla anılan imparatorluğun kurucusu ve ilk hükümdarı. Çağatay ulusunu oluşturan kabilelerden Barlaslar'ın reisi olan Turagay ile Tekina Hatun'un çocuğu olarak 1336'da Semerkant yakınlarındaki Şehr-i-Sebz'e bağlı Hoca Ilgar köyünde dünyaya gelen Timur, 1370'te Çağatay Hanlığı'nın batısını kontrol altına alan askeri bir lider olarak kendini gösterdi. 1370'ten itibaren düzenlediği seferlerle bugünkü Orta Asya, Rusya, İran, Hindistan, Afganistan, Azerbaycan, Gürcistan, Ermenistan, Irak ve Suriye'yi kapsayan toprakları ele geçirerek 1402'de yapılan Ankara Savaşı'nda Osmanlı padişahı Yıldırım Bayezid'i mağlup edip esir alarak Anadolu'ya da hâkim oldu. Türk dünyasına artık ortak miras üzerinden bir bütün olarak bakmalıyız. Padişahımız Yıldırım Bayezid’e, Ankara savaşı öncesi yazdığı mektuplarında kendini 40 yıldır at sırtında muhteşem ordularının önünde bir gaza eri olarak betimlemesi onu sevmemiz ve saymamız için yeter sebeptir.

Semerkant ilmin de başkentiydi...
Semerkant’ta çağının en önemli bilimsel kurumu olan Uluğ Bey Rasathanesiyle gururlandık. 1421’de Uluğ Bey tarafından yaptırılan 3 katlı gözlem evi zamanında dünyanın en ileri ve ünlü bilim merkezlerinden biriydi.
Uluğ Bey Rasathanesi, 1421 yılında faaliyete geçmişti. Timur İmparatorluğu'nun 4. sultanı Uluğ Bey tarafından yaptırılan gözlem evinden günümüze kalanlar bile İslam dünyasına yol gösteren parlak bir yıldız. Ne zaman ki fen bilimlerini ihmal ettik medeniyetimiz geriledi. Sonra da ifrat tefrit tuzağına düştük. Oysa İslam dünyasını yeniden bir yeryüzü güneşi kılacak olan çift kanatlı olmaktır; bir kanat fen bilimleri bir kanat da manevi ve dini ilimler.
Uluğ Bey Rasathanesinde ünlü astronomlar ve her biri ileri derecede matematik bilimlerine sahip Ali Kuşçu, Bursalı Kadızade Rumi, Gıyaseddin Cemşid, Uluğ Bey birlikte çalıştılar. ZÎC-i ULUĞ BEY adlı dört kitaptan ibaret çalışma, rasathanede gerçekleştirilen gözlemlerin sonuçlarının toplandığı ünlü eser. Bu bilimsel eserler hemen bütün dünya dillerine çevrilmiş durumda.
Osmanlı Devleti, Sultan III. Murat döneminde, 1577 yılında Tophane sırtlarında bilim adamı Takiyüddin’in idaresi altında kurulan gözlemevi de Uluğ Bey Rasathanesi örnek alınarak yapılmıştır.
İslam Kerimov’un kabri
Özbekistan’ı 1991’de kazandığı bağımsızlığından vefat yılı olan 2016 yılına kadar Cumhurbaşkanı sıfatıyla İslam Kerimov yönetti.
Kerimov’un kabri doğum yeri olan Semerkant’ta, yine ünlü bir mabet olan ve Orta Asya'nın en eski camilerinden biri kabul edilen Hazreti Hızır Mescidinde.
Hızır Camiinde iki rekât mescit namazı kılıp bitişik avludaki Kerimov'un kabrini ziyarete gittik. (L) şeklindeki geniş avludaki koltukları doldurun Özbekler sürekli okunun Kuran’ı huşu içinde dinleyip liderlerini hayır duaları ile yâd edip ayrılıyorlar. Laikliği bizden iyi anladıkları ve uyguladıkları kesin ne ölünün huzurunda saygı duruşu var ne de başka din dışı bir ayin.
Yarın: Orta Asya'nın en büyük kenti; TAŞKENT
(Fotoğraflar: Şeyda Betül Kızılaslanoğlu)