
Birinci Dünya Savaşı’nda Ruslara esir düşen Türk askerlerinin, Heime-i Maru isimli gemisiyle vatanlarına yola çıkmasını anlatan ‘Vatana Giderken Heime-i Maru’ Belgeseli’nin yönetmeni Hayriye Savaşçıoğlu, Erzurumlu iki askerin ailelerini arıyor.
Ayşe Nur BAYRAM / PUSULA

Yapımcı Yönetmen Hayriye Savaşçıoğlu, yeni belgeseli için kolları sıvadı. İkinci belgeseli için gemideki Erzurumlu Yüzbaşı Hüseyin Avni ve Ali Galip’in ailelerini arayan Savaşçıoğlu, elindeki belgeleri kendileri ile paylaşabileceğini bildirdi.
Türk-Japon dostluğunu işleyen "Vatana Giderken Heimei Maru", Birinci Dünya Savaşı'nda Ruslara esir düşen ve 6 yıl esir kamplarında kalan Türk askerlerinin, 23 Şubat 1921 yılında Heime-i Maru isimli gemiyle vatanlarına yola çıkmasını anlatıyor. Komutanlığını Yarbay Yukichi Tsumura'nın yaptığı Heime-i Maru gemisi, Midilli Adası açıklarında bir Yunan savaş gemisi tarafından durdurulur ve askerlerin İstanbul'a varışları 16 ay sonra gerçekleşir.

Japonya ile aramızdaki dostluk hikâyesini belgeseliyle ortaya çıkaran yapımcı Hayriye Savaşçıoğlu, esir askerlerden Ahmet Dokur’un oğlu Mustafa Dokur’un İstanbul’daki evi ile Yarbay Yukichi Tsumura’nın Tokyo’daki evinde çekimler yaptı. 6 yıl boyunca emek verilen bu belgesel ile ciddi bir arşive sahip olan Yönetmen Hayriye Savaşçıoğlu, Birleşmiş Milletler, Kızılay ve Genelkurmay Başkanlığından yaklaşık 2 bin belgeye ulaştı.
İlk belgeseli ile büyük başarı toplayan Savaşçıoğlu, ikinci belgeseli için de hazırlıklara başladı. Gemide olan askerlerin aileleri ile irtibata geçen ünlü yönetmen, Erzurumlu iki askerin ailesine ulaşmak için bütün imkanları seferber etti.

Yüzbaşı Hüseyin Avni ve Ali Galip’in ailelerini arayan Savaşçıoğlu, “Kültür Bakanlığı’ndan aldığım destek ile ikinci bir belgesel hazırlıyorum. Bu belgeselde, esir askerlerin ailelerine yazdıkları mektupları ulaştırmak istiyorum. Elimde bu askerlerin yazdığı birçok mektup var. Ulaştırabildiğim aileler oldu fakat bu gemide ciddi kahramanlıkları ve emekleri olan askerleri moral motivasyon olarak ayakta tutan iki yüzbaşı var. Bu iki Yüzbaşı Erzurumlu. Bu yüzbaşılara dair elimde çok belge ve mektup var. Gemideyken yüzbaşılar, daha sonra terfi alıyorlar. Alay kumandanı Yüzbaşı Hüseyin Avni 1882 doğumlu baba adı Mehmet. Lakapları Mutafzade ya da Mutakzade olabilir. 1927 yılında Binbaşılığa terfi etmiş. Harbiye’ye giriş tarihi 14 Mart 1900. Yüzbaşı Ali Galip ise baba adı Hacı Bekir, fakat bir kaynakta Arslan olarak geçiyor. Harbiye’ye giriş tarihi 1897. 1 Ekim 1910’da Yüzbaşılığa ataması olmuş. Ali Galip Yüzbaşı’nın İstanbul’a taşındığı bilgisi var ama tam emin değilim. Ben ailelerine ulaşmak istiyorum. Eğer ailelerine ulaşabilirsem, elimde ki belgeleri ve mektupları ulaştırmak isterim. Çünkü tahmin ediyorum, hiç görülmemiş ve bilinmeyen mektuplar. Dedelerinin yazdıkları, tarih kokan mektuplar. Oğulları yaşıyor mudur, hayatta mıdır emin değilim ama torunlarının olduğunu düşünüyorum” dedi.

Çok sayıda Erzurumlu var
Heime-i Maru gemisinde bulunan bin 48 asker içinde en çok Erzurumlu nüfusun bulunduğuna dikkat çeken Yönetmen Hayriye Savaşçıoğlu, “Bu haberden sonra bana ulaşırlarsa çok memnun olurum. Bu haberi okuduğun da ‘benim dedem de o gemideydi’ diyen Erzurumlular varsa lütfen bana ulaşsınlar. Elimdeki belge ve mektupların kendi torunlarına ulaştırmak gerektiğini düşünüyorum. Birinci belgeselimi çekmek için Japonya’ya da gittik. Orada çekimler yaptık. Yarbayın ailesine ulaştım. Japonya’da ki aileye daha kolay ulaştım ama Erzurum’da ki aileye ulaşmakta güçlük çekiyorum” diye konuştu.

Neler olmuştu?
Birinci Dünya Savaşı’nda Kafkas Cephesi’nde Ruslarla savaşan 65 binden fazla Osmanlı askeri esir düşmüştü. Bu askerlerin bir kısmı Rusya Vladivostok’taki kamplara gönderilmişti. 1918’de Japon donanması bu kenti işgal edince, Osmanlı esirlerinin sorumluluğu da onlara geçti. Milli mücadelenin kazanılmasının ardından Türk askerlerinin İstanbul’a dönmesi için çalışmalar başlatıldı. Japonlar 1921’de Türk askerlerini Hint Okyanusu üzerinden İstanbul’a gönderme kararı aldı. Japon hükümeti, Katsuva Deniz İşletmesi ile anlaşırken, bu görev için Japoncada ‘parlak güneş’ anlamına gelen Heimei Maru gemisi ve Yarbay Yukichi Tsumura görevlendirildi. Esirlik sırasında aile kuran bin 12 Türk askeri, 19 kadın (Tatar, Sibiryalı, Kazak) ve 17 çocuk, Heimei Maru gemisine 23 Şubat 1921’de bindirildi.45 gün sürmesi planlanan yolculuğun sonlarında 5 Nisan’da Heimei-Maru, Ege Denizi’ne girdi. Ama gemi Yunan savaş gemisi tarafından durduruldu. İzmir’i işgal eden Yunanistan, Türk askerlerinin kendilerine teslim edilmesini istedi. Yarbay Tsumura ise gemideki hiç kimsenin teslim edilmeyeceğini ve gerekirse savaşacakları yanıtını verdi. Tsumura’nın kararlı tutumu Yunan askerlerine geri adım attırdı. Midilli Adası’na çekilen gemide erzak sıkıntısı başladı. Japon Yarbay, Türk askerlerin esaretinin bitmesi için çaba harcarken, Cemiyet-i Akvam, hastalar, kadınlar ve çocuklardan oluşan 395 kişiyi ‘Olimpos’ adlı Yunan vapuruyla İstanbul’a gönderdi. Heimei Maru ise Yarbay Tsumura komutasında gemideki esir askerlerle beraber Pire Limanı’na çekildi. Yunan baskısına boyun eğmeyen Japon yarbay, Türk askerleriyle birlikte 8 ay gemide sıkıntı çekti. Osmanlı kuruluşu Hilal-i Ahmer’in (Kızılay) girişimleri ve Japon yarbayın mektuplarıyla uluslararası Cemiyet-i Akvam, askerleri İtalya’da bir adaya gönderdi. Heimi-Maru gemisi 18 Ekim 1921’de Asinara Adası’na ulaştı. Esirler adaya çıkarılırken, Heimei-Maru gemisi Japonya’ya döndü. 25 Haziran 1922’de ise Kızılay, Ümit Vapuru’nu göndererek Türk askerlerini İstanbul’a getirdi.
Ayşe Nur BAYRAM / PUSULA

Yapımcı Yönetmen Hayriye Savaşçıoğlu, yeni belgeseli için kolları sıvadı. İkinci belgeseli için gemideki Erzurumlu Yüzbaşı Hüseyin Avni ve Ali Galip’in ailelerini arayan Savaşçıoğlu, elindeki belgeleri kendileri ile paylaşabileceğini bildirdi.
Türk-Japon dostluğunu işleyen "Vatana Giderken Heimei Maru", Birinci Dünya Savaşı'nda Ruslara esir düşen ve 6 yıl esir kamplarında kalan Türk askerlerinin, 23 Şubat 1921 yılında Heime-i Maru isimli gemiyle vatanlarına yola çıkmasını anlatıyor. Komutanlığını Yarbay Yukichi Tsumura'nın yaptığı Heime-i Maru gemisi, Midilli Adası açıklarında bir Yunan savaş gemisi tarafından durdurulur ve askerlerin İstanbul'a varışları 16 ay sonra gerçekleşir.

Japonya ile aramızdaki dostluk hikâyesini belgeseliyle ortaya çıkaran yapımcı Hayriye Savaşçıoğlu, esir askerlerden Ahmet Dokur’un oğlu Mustafa Dokur’un İstanbul’daki evi ile Yarbay Yukichi Tsumura’nın Tokyo’daki evinde çekimler yaptı. 6 yıl boyunca emek verilen bu belgesel ile ciddi bir arşive sahip olan Yönetmen Hayriye Savaşçıoğlu, Birleşmiş Milletler, Kızılay ve Genelkurmay Başkanlığından yaklaşık 2 bin belgeye ulaştı.
İlk belgeseli ile büyük başarı toplayan Savaşçıoğlu, ikinci belgeseli için de hazırlıklara başladı. Gemide olan askerlerin aileleri ile irtibata geçen ünlü yönetmen, Erzurumlu iki askerin ailesine ulaşmak için bütün imkanları seferber etti.

Yüzbaşı Hüseyin Avni ve Ali Galip’in ailelerini arayan Savaşçıoğlu, “Kültür Bakanlığı’ndan aldığım destek ile ikinci bir belgesel hazırlıyorum. Bu belgeselde, esir askerlerin ailelerine yazdıkları mektupları ulaştırmak istiyorum. Elimde bu askerlerin yazdığı birçok mektup var. Ulaştırabildiğim aileler oldu fakat bu gemide ciddi kahramanlıkları ve emekleri olan askerleri moral motivasyon olarak ayakta tutan iki yüzbaşı var. Bu iki Yüzbaşı Erzurumlu. Bu yüzbaşılara dair elimde çok belge ve mektup var. Gemideyken yüzbaşılar, daha sonra terfi alıyorlar. Alay kumandanı Yüzbaşı Hüseyin Avni 1882 doğumlu baba adı Mehmet. Lakapları Mutafzade ya da Mutakzade olabilir. 1927 yılında Binbaşılığa terfi etmiş. Harbiye’ye giriş tarihi 14 Mart 1900. Yüzbaşı Ali Galip ise baba adı Hacı Bekir, fakat bir kaynakta Arslan olarak geçiyor. Harbiye’ye giriş tarihi 1897. 1 Ekim 1910’da Yüzbaşılığa ataması olmuş. Ali Galip Yüzbaşı’nın İstanbul’a taşındığı bilgisi var ama tam emin değilim. Ben ailelerine ulaşmak istiyorum. Eğer ailelerine ulaşabilirsem, elimde ki belgeleri ve mektupları ulaştırmak isterim. Çünkü tahmin ediyorum, hiç görülmemiş ve bilinmeyen mektuplar. Dedelerinin yazdıkları, tarih kokan mektuplar. Oğulları yaşıyor mudur, hayatta mıdır emin değilim ama torunlarının olduğunu düşünüyorum” dedi.

Çok sayıda Erzurumlu var
Heime-i Maru gemisinde bulunan bin 48 asker içinde en çok Erzurumlu nüfusun bulunduğuna dikkat çeken Yönetmen Hayriye Savaşçıoğlu, “Bu haberden sonra bana ulaşırlarsa çok memnun olurum. Bu haberi okuduğun da ‘benim dedem de o gemideydi’ diyen Erzurumlular varsa lütfen bana ulaşsınlar. Elimdeki belge ve mektupların kendi torunlarına ulaştırmak gerektiğini düşünüyorum. Birinci belgeselimi çekmek için Japonya’ya da gittik. Orada çekimler yaptık. Yarbayın ailesine ulaştım. Japonya’da ki aileye daha kolay ulaştım ama Erzurum’da ki aileye ulaşmakta güçlük çekiyorum” diye konuştu.

Neler olmuştu?
Birinci Dünya Savaşı’nda Kafkas Cephesi’nde Ruslarla savaşan 65 binden fazla Osmanlı askeri esir düşmüştü. Bu askerlerin bir kısmı Rusya Vladivostok’taki kamplara gönderilmişti. 1918’de Japon donanması bu kenti işgal edince, Osmanlı esirlerinin sorumluluğu da onlara geçti. Milli mücadelenin kazanılmasının ardından Türk askerlerinin İstanbul’a dönmesi için çalışmalar başlatıldı. Japonlar 1921’de Türk askerlerini Hint Okyanusu üzerinden İstanbul’a gönderme kararı aldı. Japon hükümeti, Katsuva Deniz İşletmesi ile anlaşırken, bu görev için Japoncada ‘parlak güneş’ anlamına gelen Heimei Maru gemisi ve Yarbay Yukichi Tsumura görevlendirildi. Esirlik sırasında aile kuran bin 12 Türk askeri, 19 kadın (Tatar, Sibiryalı, Kazak) ve 17 çocuk, Heimei Maru gemisine 23 Şubat 1921’de bindirildi.45 gün sürmesi planlanan yolculuğun sonlarında 5 Nisan’da Heimei-Maru, Ege Denizi’ne girdi. Ama gemi Yunan savaş gemisi tarafından durduruldu. İzmir’i işgal eden Yunanistan, Türk askerlerinin kendilerine teslim edilmesini istedi. Yarbay Tsumura ise gemideki hiç kimsenin teslim edilmeyeceğini ve gerekirse savaşacakları yanıtını verdi. Tsumura’nın kararlı tutumu Yunan askerlerine geri adım attırdı. Midilli Adası’na çekilen gemide erzak sıkıntısı başladı. Japon Yarbay, Türk askerlerin esaretinin bitmesi için çaba harcarken, Cemiyet-i Akvam, hastalar, kadınlar ve çocuklardan oluşan 395 kişiyi ‘Olimpos’ adlı Yunan vapuruyla İstanbul’a gönderdi. Heimei Maru ise Yarbay Tsumura komutasında gemideki esir askerlerle beraber Pire Limanı’na çekildi. Yunan baskısına boyun eğmeyen Japon yarbay, Türk askerleriyle birlikte 8 ay gemide sıkıntı çekti. Osmanlı kuruluşu Hilal-i Ahmer’in (Kızılay) girişimleri ve Japon yarbayın mektuplarıyla uluslararası Cemiyet-i Akvam, askerleri İtalya’da bir adaya gönderdi. Heimi-Maru gemisi 18 Ekim 1921’de Asinara Adası’na ulaştı. Esirler adaya çıkarılırken, Heimei-Maru gemisi Japonya’ya döndü. 25 Haziran 1922’de ise Kızılay, Ümit Vapuru’nu göndererek Türk askerlerini İstanbul’a getirdi.