
Kalp ve damar sağlığının, genetik özelliklerin yanı sıra beslenme ve yaşam tarzı ile doğrudan ilgili olduğu ifade eden Kardiyoloji Uzmanı Dr. Yavuz Uğurlu, kalp ve damar sağlığını olumsuz etkileyen başlıca unsurlarının sağlıksız beslenme, şişmanlık, alkol, sigara, hava kirliliği, hareketsiz yaşam ve stres olduğunu söyledi.
Halime DURMUŞ / ERZURUM
Kalp hastalıklarının giderek artış gösterdiğini belirten Kardiyoloji Uzmanı Dr. Yavuz Uğurlu, sağlıksız beslenme, şişmanlık, alkol, sigara, hava kirliliği, hareketsiz yaşam ve stresin kalp ve damar sağlığını olumsuz etkilediğini söyledi.
Kalp Sağlığı Haftası (10-17 Nisan) nedeniyle kalp damar hastalıklarına dikkat çeken Erzurum Özel Buhara Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Dr. Yavuz Uğurlu, kalp ve damar sağlığının genetik özelliklerin yanı sıra beslenme ve yaşam tarzı ile doğrudan ilgili olduğu ifade etti. Kalp ve damar sağlığının bozulmasının vücudun hayati fonksiyonlarını sağlıklı bir şekilde sürdürebilmesini engelleyerek ciddi sağlık sorunlarına hatta ölümlere neden olabileceği vurgulayan Dr. Uğurlu, kalp ve damar hastalıkları ile ilgili bilinmesi gerekenleri anlattı.
En önemli belirti göğüs ağrısı
Hangi şikayetlerin kalp hastalıklarının belirtisi olabileceğini anlatan Dr. Uğurlu, en sık görülen şikayetin göğüs ağrısı olduğunu belirterek, göğsün ortasından sola ve sağa yayılan sırt ağrıları şeklinde görüldüğünü aktardı.
Tedavi yöntemleri nelerdir?
Kroner kalp hastalıklarında ne gibi tedavi yöntemleri kullanıldığını anlatan Dr. Uğurlu, “Kalp damarlarının tıkanıklıklarında 3 tedavi yöntemi vardır. Birincisi medikal tedavi dediğimiz ilaç tedavisi, ikincisi bypass yöntemi yani kalp damarlarına yeni damarlar eklenerek damar açıklığının sağlanması, üçüncüsü ise balon ve stent işlemidir. Hastanın damar lezyonlarının yerine, yüzdesine ve yapısına göre bu 3 tedavi yöntemlerinden biri tercih edilir. Bunun dışında kapak hastalıklarında ve diğer bazı hastalıklarda kapak replasmanı gibi tedavi yöntemleri de mevcuttur” dedi.
Düşük kalorili beslenmeliler
Kalp hastalarının düşük yağlı ve düşük kalorili bir beslenme düzeni benimsemeleri gerektiğini vurgulayan Dr. Uğurlu özellikle tuzdan uzak durulması gerektiğini söyledi. Doğru beslenmenin tedavinin en önemli adımı olduğuna dikkat çeken Dr. Uğurlu şunları söyledi: “Kalp rahatsızlığı olan kişiler düşük yağlı ve düşük kalorili bir beslenme düzeni belirlemeliler. Bunun yanı sıra sebze-meyve tüketimini artırmalılar. Mümkün olduğunca posalı beslenerek kolesterol seviyelerini düşük tutmalılar. Mümkün olduğunca tuzsuz beslenerek de tansiyon seviyelerini düşük tutmalılar. Bu da hastalıklarını tedavi etme yönünde önemli bir adımdır. Bu kişilerin öğünleri et tüketeceklerse bile yanında bir miktar sebze veya salata ile birlikte dengeleyerek ekmek veya pilav grubundan bulgur pilavı veya tam buğday ekmeği tercih ederek yüksek posalı bir öğünle beslenmeleri mümkün. Tuz tüketimi de bu kişiler için oldukça önemli. Mümkün olduğunca tuzsuz besinleri tercih etmeliler. Zeytin, peynir gibi tuz içeriği yüksek olan besinleri tuzsuz olanlarını almaya dikkat etmelidirler. Soda tüketimi de bu kişilerde önemlidir. Yüksek sodyum içeriğine sahip olduğu için bu kişilere sodayı önermiyoruz. Genel kurallar itibari ile yüksek posalı Akdeniz usulü beslenmenin bu kişilerde olumlu etki yapabileceğini söyleyebiliriz.”
Halime DURMUŞ / ERZURUM
Kalp hastalıklarının giderek artış gösterdiğini belirten Kardiyoloji Uzmanı Dr. Yavuz Uğurlu, sağlıksız beslenme, şişmanlık, alkol, sigara, hava kirliliği, hareketsiz yaşam ve stresin kalp ve damar sağlığını olumsuz etkilediğini söyledi.
Kalp Sağlığı Haftası (10-17 Nisan) nedeniyle kalp damar hastalıklarına dikkat çeken Erzurum Özel Buhara Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Dr. Yavuz Uğurlu, kalp ve damar sağlığının genetik özelliklerin yanı sıra beslenme ve yaşam tarzı ile doğrudan ilgili olduğu ifade etti. Kalp ve damar sağlığının bozulmasının vücudun hayati fonksiyonlarını sağlıklı bir şekilde sürdürebilmesini engelleyerek ciddi sağlık sorunlarına hatta ölümlere neden olabileceği vurgulayan Dr. Uğurlu, kalp ve damar hastalıkları ile ilgili bilinmesi gerekenleri anlattı.
En önemli belirti göğüs ağrısı
Hangi şikayetlerin kalp hastalıklarının belirtisi olabileceğini anlatan Dr. Uğurlu, en sık görülen şikayetin göğüs ağrısı olduğunu belirterek, göğsün ortasından sola ve sağa yayılan sırt ağrıları şeklinde görüldüğünü aktardı.
Tedavi yöntemleri nelerdir?
Kroner kalp hastalıklarında ne gibi tedavi yöntemleri kullanıldığını anlatan Dr. Uğurlu, “Kalp damarlarının tıkanıklıklarında 3 tedavi yöntemi vardır. Birincisi medikal tedavi dediğimiz ilaç tedavisi, ikincisi bypass yöntemi yani kalp damarlarına yeni damarlar eklenerek damar açıklığının sağlanması, üçüncüsü ise balon ve stent işlemidir. Hastanın damar lezyonlarının yerine, yüzdesine ve yapısına göre bu 3 tedavi yöntemlerinden biri tercih edilir. Bunun dışında kapak hastalıklarında ve diğer bazı hastalıklarda kapak replasmanı gibi tedavi yöntemleri de mevcuttur” dedi.
Düşük kalorili beslenmeliler
Kalp hastalarının düşük yağlı ve düşük kalorili bir beslenme düzeni benimsemeleri gerektiğini vurgulayan Dr. Uğurlu özellikle tuzdan uzak durulması gerektiğini söyledi. Doğru beslenmenin tedavinin en önemli adımı olduğuna dikkat çeken Dr. Uğurlu şunları söyledi: “Kalp rahatsızlığı olan kişiler düşük yağlı ve düşük kalorili bir beslenme düzeni belirlemeliler. Bunun yanı sıra sebze-meyve tüketimini artırmalılar. Mümkün olduğunca posalı beslenerek kolesterol seviyelerini düşük tutmalılar. Mümkün olduğunca tuzsuz beslenerek de tansiyon seviyelerini düşük tutmalılar. Bu da hastalıklarını tedavi etme yönünde önemli bir adımdır. Bu kişilerin öğünleri et tüketeceklerse bile yanında bir miktar sebze veya salata ile birlikte dengeleyerek ekmek veya pilav grubundan bulgur pilavı veya tam buğday ekmeği tercih ederek yüksek posalı bir öğünle beslenmeleri mümkün. Tuz tüketimi de bu kişiler için oldukça önemli. Mümkün olduğunca tuzsuz besinleri tercih etmeliler. Zeytin, peynir gibi tuz içeriği yüksek olan besinleri tuzsuz olanlarını almaya dikkat etmelidirler. Soda tüketimi de bu kişilerde önemlidir. Yüksek sodyum içeriğine sahip olduğu için bu kişilere sodayı önermiyoruz. Genel kurallar itibari ile yüksek posalı Akdeniz usulü beslenmenin bu kişilerde olumlu etki yapabileceğini söyleyebiliriz.”