
BAŞBAKAN Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki internet kesintisinin Diyarbakır Belediye Başkanı Gültan Kışanak'ın gözaltına alınması ile ilgili olmadığını söyledi. Sosyal medya ve internetin sorumsuzca kullanılacak bir alan olmadığını belirten Kurtulmuş, "Aramızdaki siyasi farklılıklar olabilir. Hepimiz bu ülkenin çocuklarıyız. İnterneti, sosyal medyayı kullananlar da asla ayrılık dili üzerinden bir takım provokasyonlar yapamaz" dedi.
Atatürk Üniversitesi'nin 2016-17 Akademik Yılı açılışına katılmak üzere uçakla Erzurum'a gelen Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş Vali Seyfettin Azizoğlu'nu makamında ziyaret etti. Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş Türkiye'nin Temmuz 2015'den bu yana terörle mücadele ettiğini anlatırken, şöyle dedi:

"Türkiye, terör ile savaşıyor. Bir tarafından PKK ile bir taraftan DAEŞ ile bir taraftan FETÖ ile bir taraftan sınır dışından gelen DAEŞ, PKK, PYD'nin tehditleri ile eş zamanlı olarak mücadele etmek zorunda ve bunların hepsiyle büyük başarı kazanıyor. Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki şehirlerimizin yaşadığı en büyük sorunlardan birisi maalesef şehirlerde hendeklerin kazılması, halk için şehirlerin yaşanmaz hale getirilmesi faciası ile karşı karşıya geldik. Birçok şehir terör vasıtasıyla tarumar edildi, yıkıldı, yakıldı. Çukurlar kazıldı, o çukurlara bombalar konuldu. Şimdi bu çerçevede biliyorsunuz Doğu ve Güneydoğu'da çok sayıda belediye başkanı görevden alınarak onların yerine belediye başkan vekilleri atandı. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi ile ilgili olarak devam etmekte olan bir soruşturma var. Özellikle belediye kaynakları, imkanlarının terör örgütüne aktarılması yönünde iddialar var. O iddialardan dolayı açılmış bir soruşturma var. Biz siyasiler olarak bu soruşturmaları aynen kamuoyu gibi dışarıdan takip ediyoruz. Bu soruşturmalar ne yönde devam edecekse, seyredecekse takip ediyoruz. Ancak şunu açıkça ifade etmek lazım halkın oyları ile seçilmiş hiçbir belediyenin terör örgütlerine destek vermek gibi bir hakkı olamaz. Bu memlekette tek tek isimleri saymayayım ama tarumar edilmiş bu şehirlerde insanlar belediye başkanlarının, belediye meclis üyelerini seçerken şehirlerine çukurlar kazılsın, bombalar patlatılsın, insanlar öldürülsün, binalar, okullar yakılsın diye bunları yapmadılar. İnsanlar oy verirken hizmet almak için, güzel şehirlerde yaşamak için oy verdiler ve seçtiler. Belediyelerin bu hizmetleri bırakıp bir şekilde terör örgütünün faaliyetlerine içerisinde yanında, gölgesinde yer alması en başta kendisine oy vermiş olduğu halka karşı bir ihanettir. Belediyeler yeniden gözden geçiriliyor hakkında dosyaları tekamül etmiş olanlar adliyeye sevk ediliyor. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi ile ilgili iddialar da bu kapsamda el alınmalıdır."
Doğu ve Güneydoğu'da iki gündür devam eden internet kesintisinin Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş Başkanlarının gözaltına alınması ile ilgili olduğu yönünde iddialar bulunduğu yönündeki soruya Numan Kurtulmuş şu şekilde yanıt verdi:
"İnternet bağlantılarının bu soruşturma ile alakası yok. Maalesef internet ortamında, sosyal medyada zaman zaman ciddi provokasyonlar yapıldığı biliyoruz. Mesela 6-8 Ekim olayları sırasında sosyal medyanın çok aktif olarak kullanıldığını ve insanların sokağa çıkarılarak iç karışıklık, iç çatışma oluşturulma zemininin hazırlanmaya çalışıldığını biliyoruz. Yani sosyal medya internet alanı da sorumsuzca kullanılacak bir alan değildir. Burada herkes dikkatli davranmalıdır. Bizim için önemli olan Orta Doğu bu kadar karmakarışık noktadayken Türkiye'nin birliğini, dirliğini sağlamasıdır. Aramızdaki siyasi farklılıklar olabilir ama hepimiz bu ülkenin çocuklarıyız. İnterneti, sosyal medyayı kullananlar da asla ayrılık dili üzerinden bir takım provokasyonlar yapamaz. Böyle bir şey olmamalıdır, yapmamalıdırlar."
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş Diyarbakır'daki soruşturma sonrası HDP'nin bölge halkını sokağa çıkma çağrısı yaptığı halde halkın buna karşılık vermediğine ilişkin görüşler hatırlatılınca şöyle dedi:
"Epeydir bir takım çağrılar yapılıyor. Özerklik çağrısı yapılıyor kimse sokağa çıkmıyor. 'Serdilhan' başkaldırı çağrıları yapıldı. Kimse sokağa çıkmadı. HDP'ye öteden beri samimi bir çağrıda bulunuyoruz. Şu terör örgütünün gölgesinden bir çıkın. Halktan oy isteyen demokratik bir parti olarak terör örgütünün, dağın gölgesinden çıkan silahların bombaların tesiri altında kalmayın. Biz bunları samimiyetle Türkiye demokrasisine katkı olsun diye söylerken maalesef HDP'de çok sayıda siyasetçi bunu dikkate almıyordu ama şimdi en büyük cevabı bizzati HDP seçmeni veriyor. Yüzde 80 oy aldıkları yerde defaatle çağrılar yapılmasına rağmen 100-200 kişi dışında kimse dışarı çıkmıyor. Bazı yerlerde o kadar kişi bile çıkmıyor. Bu başlı başına HDP'nin başını ellerinin arasına alıp düşünmeleri gereken bir noktadır. Terör örgütünün gölgesinde siyaset olmaz. Bu cevabı yüksek sesle HDP'ye oy veren Kürt seçmeni vermiştir. Bu insanlar bu çağrılara neden cevap vermiyor, anlamaya çalışsınlar. Ben açıkçası bu çağrılara cevap verilmemesinin Kürt halkının ferasetinin, basiretinin bir cevabı çok açık bir politik bir mesaj olduğunu görüyorum; 'Dağın gölgesinden çıkın demokratik parti olarak Türkiye'de parlementer sistem içerisinden siyasi mücadelenizi verin' mesajıdır. 'Eğer terörle iş birliği yaparsanız ben sizin arkanızda, yanınızda yokum' mesajıdır. Bölge halkına da bu mesajından dolayı çok teşekkür ediyorum."
FETÖ ile mücadele meselesinin dönemsel bir mücadele olmadığını ifade eden Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bu darbe teşebbüsünden sonra bazıları işi öyle bir noktaya getiriyor ki; Birkaç yüz tane askeri, emniyet mensubunu, savcı hakimi aldınız yeter. Hayır, öyle değil. Bu örgütle irtibatlı, yanında, sağında, solunda, içinde gölgesinde duran kim varsa yaptıkları bu ihanetin hesabı verecekler. Ama örgütle irtibatı olmayan vatandaşlarımızda hiç endişe etmesin, hiçbir şekilde onlara bir zarar gelmeyecek. Bu soruşturmalar kapsamında varsa bir takım eksiklikler, yanlışlıklar yani haksız olarak biri mağdur edilmişse bunu da düzelteceğiz. Belki ucu açık bir şekilde düzeltecek imkanı KHK ile sağlayacağız. Ancak bunu şurada ısrarla altımı çizmek isterim. FETÖ mağdurları edebiyatı ile bir takım sözlerin söylenmesi bizatihi FETÖ'ye destektir. Bu memlekette FETÖ mağdurları yoktur. FETÖ mağdur etmeye kalkıştığı 79 milyon vatandaşımız vardır. Mağduriyetse 241 şehidimiz, 2 bin 194 gazimiz var. Milyonlarca insanımızın böyle uçurumun kenarından döndüğü bir Türkiye var. Dolayısıyla burada herkes ölçülü olsun. Hiç kimse FETÖ'nün caniliğini, eşkıyalığını bir türlü örtbas edecek algı operasyonunun içerisinde olmasın. Bu algı operasyonları onun bilerek ya da bilmeyerek tarafı olmasın. KHK ile ne gerekiyorsa nerede bunlarla irtibatlı kim varsa hesabını verecek. Yanlışlık yapılanlar tekrar KHK'larla düzeltilip görevlerine iade edilecek. Geçtiğimiz günlerde Milli Eğitim Bakanlığı’ndan 5 bin 300 küsur öğretmen bunlarla ilgisi olmadığı ortaya çıkarak iade edildi. Bu bir süreç, hiç kimse merak etmesin. KHK'larla insanlara haksızlık yapmak üzere hareket etmiyoruz. Devleti bu canilerden temizlemek için hareket ediyoruz. Bu bizim sırtımızda bir yük, ağırlıktır. Bu ağırlıkla hareket ediyoruz. Herkes rahat olsun. İnşallah soruşturmalar sonuna kadar adalet ekseninde devam edecek herkesten hesap sorulacak. Kurunun arasında yaş yanmayacak. Bu edebiyatı millet bıraksın. 'FETÖ mağdurları' kavramını da hiç kullanmayalım. Bu algı operasyonun bir parçasıdır."
Atatürk Üniversitesi'nin 2016-17 Akademik Yılı açılışına katılmak üzere uçakla Erzurum'a gelen Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş Vali Seyfettin Azizoğlu'nu makamında ziyaret etti. Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş Türkiye'nin Temmuz 2015'den bu yana terörle mücadele ettiğini anlatırken, şöyle dedi:

"Türkiye, terör ile savaşıyor. Bir tarafından PKK ile bir taraftan DAEŞ ile bir taraftan FETÖ ile bir taraftan sınır dışından gelen DAEŞ, PKK, PYD'nin tehditleri ile eş zamanlı olarak mücadele etmek zorunda ve bunların hepsiyle büyük başarı kazanıyor. Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki şehirlerimizin yaşadığı en büyük sorunlardan birisi maalesef şehirlerde hendeklerin kazılması, halk için şehirlerin yaşanmaz hale getirilmesi faciası ile karşı karşıya geldik. Birçok şehir terör vasıtasıyla tarumar edildi, yıkıldı, yakıldı. Çukurlar kazıldı, o çukurlara bombalar konuldu. Şimdi bu çerçevede biliyorsunuz Doğu ve Güneydoğu'da çok sayıda belediye başkanı görevden alınarak onların yerine belediye başkan vekilleri atandı. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi ile ilgili olarak devam etmekte olan bir soruşturma var. Özellikle belediye kaynakları, imkanlarının terör örgütüne aktarılması yönünde iddialar var. O iddialardan dolayı açılmış bir soruşturma var. Biz siyasiler olarak bu soruşturmaları aynen kamuoyu gibi dışarıdan takip ediyoruz. Bu soruşturmalar ne yönde devam edecekse, seyredecekse takip ediyoruz. Ancak şunu açıkça ifade etmek lazım halkın oyları ile seçilmiş hiçbir belediyenin terör örgütlerine destek vermek gibi bir hakkı olamaz. Bu memlekette tek tek isimleri saymayayım ama tarumar edilmiş bu şehirlerde insanlar belediye başkanlarının, belediye meclis üyelerini seçerken şehirlerine çukurlar kazılsın, bombalar patlatılsın, insanlar öldürülsün, binalar, okullar yakılsın diye bunları yapmadılar. İnsanlar oy verirken hizmet almak için, güzel şehirlerde yaşamak için oy verdiler ve seçtiler. Belediyelerin bu hizmetleri bırakıp bir şekilde terör örgütünün faaliyetlerine içerisinde yanında, gölgesinde yer alması en başta kendisine oy vermiş olduğu halka karşı bir ihanettir. Belediyeler yeniden gözden geçiriliyor hakkında dosyaları tekamül etmiş olanlar adliyeye sevk ediliyor. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi ile ilgili iddialar da bu kapsamda el alınmalıdır."
Doğu ve Güneydoğu'da iki gündür devam eden internet kesintisinin Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş Başkanlarının gözaltına alınması ile ilgili olduğu yönünde iddialar bulunduğu yönündeki soruya Numan Kurtulmuş şu şekilde yanıt verdi:
"İnternet bağlantılarının bu soruşturma ile alakası yok. Maalesef internet ortamında, sosyal medyada zaman zaman ciddi provokasyonlar yapıldığı biliyoruz. Mesela 6-8 Ekim olayları sırasında sosyal medyanın çok aktif olarak kullanıldığını ve insanların sokağa çıkarılarak iç karışıklık, iç çatışma oluşturulma zemininin hazırlanmaya çalışıldığını biliyoruz. Yani sosyal medya internet alanı da sorumsuzca kullanılacak bir alan değildir. Burada herkes dikkatli davranmalıdır. Bizim için önemli olan Orta Doğu bu kadar karmakarışık noktadayken Türkiye'nin birliğini, dirliğini sağlamasıdır. Aramızdaki siyasi farklılıklar olabilir ama hepimiz bu ülkenin çocuklarıyız. İnterneti, sosyal medyayı kullananlar da asla ayrılık dili üzerinden bir takım provokasyonlar yapamaz. Böyle bir şey olmamalıdır, yapmamalıdırlar."
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş Diyarbakır'daki soruşturma sonrası HDP'nin bölge halkını sokağa çıkma çağrısı yaptığı halde halkın buna karşılık vermediğine ilişkin görüşler hatırlatılınca şöyle dedi:

FETÖ ile mücadele meselesinin dönemsel bir mücadele olmadığını ifade eden Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bu darbe teşebbüsünden sonra bazıları işi öyle bir noktaya getiriyor ki; Birkaç yüz tane askeri, emniyet mensubunu, savcı hakimi aldınız yeter. Hayır, öyle değil. Bu örgütle irtibatlı, yanında, sağında, solunda, içinde gölgesinde duran kim varsa yaptıkları bu ihanetin hesabı verecekler. Ama örgütle irtibatı olmayan vatandaşlarımızda hiç endişe etmesin, hiçbir şekilde onlara bir zarar gelmeyecek. Bu soruşturmalar kapsamında varsa bir takım eksiklikler, yanlışlıklar yani haksız olarak biri mağdur edilmişse bunu da düzelteceğiz. Belki ucu açık bir şekilde düzeltecek imkanı KHK ile sağlayacağız. Ancak bunu şurada ısrarla altımı çizmek isterim. FETÖ mağdurları edebiyatı ile bir takım sözlerin söylenmesi bizatihi FETÖ'ye destektir. Bu memlekette FETÖ mağdurları yoktur. FETÖ mağdur etmeye kalkıştığı 79 milyon vatandaşımız vardır. Mağduriyetse 241 şehidimiz, 2 bin 194 gazimiz var. Milyonlarca insanımızın böyle uçurumun kenarından döndüğü bir Türkiye var. Dolayısıyla burada herkes ölçülü olsun. Hiç kimse FETÖ'nün caniliğini, eşkıyalığını bir türlü örtbas edecek algı operasyonunun içerisinde olmasın. Bu algı operasyonları onun bilerek ya da bilmeyerek tarafı olmasın. KHK ile ne gerekiyorsa nerede bunlarla irtibatlı kim varsa hesabını verecek. Yanlışlık yapılanlar tekrar KHK'larla düzeltilip görevlerine iade edilecek. Geçtiğimiz günlerde Milli Eğitim Bakanlığı’ndan 5 bin 300 küsur öğretmen bunlarla ilgisi olmadığı ortaya çıkarak iade edildi. Bu bir süreç, hiç kimse merak etmesin. KHK'larla insanlara haksızlık yapmak üzere hareket etmiyoruz. Devleti bu canilerden temizlemek için hareket ediyoruz. Bu bizim sırtımızda bir yük, ağırlıktır. Bu ağırlıkla hareket ediyoruz. Herkes rahat olsun. İnşallah soruşturmalar sonuna kadar adalet ekseninde devam edecek herkesten hesap sorulacak. Kurunun arasında yaş yanmayacak. Bu edebiyatı millet bıraksın. 'FETÖ mağdurları' kavramını da hiç kullanmayalım. Bu algı operasyonun bir parçasıdır."