
“Onlar ki, emanetlerine ve sözlerine riayet ederler.”
MearicSuresi/ 32
Denizdesin, boyu aşan tarafa geçme diye konulmuş dubaların dibindesin. Geçmek ve tehlikeli sulara doğru bedenini salı vermekle ilgili aklın ve heveslerinle baş başasın.
En ehil yüzücüler arasında adın geçse de, tedbiri elden bırakma! Derin bir dalga vücudundan ferini çekip alıverir de, ismin iyi yüzme bildiğini sanıp da boğulanlar arasına yazılır birden.
Korkakta olma sakın! Hadsizliğe varmayan, heveslerine tutsak düşmeyen, bencilliğinle boy ölçüşebilen kararlar, içinden çıkılmaz sandığın dipsiz sulardan kurtarır seni.
Sokaktasın, sadece sonu belli bir sokaktasın. Senin orayı sonsuz bir meydan sanman nafile. Boşuna gözlerini kapayıp da, uçsuz bucaksız bir alanın sahibi olduğunla kandırmaya yeltenme kendini.
Acınacak durumlara düşürme bedenini! Aklını inkâr ederek yazık etme kendine. Çizerek muktedir olabileceğin sınırları, çizgiyi aşıp zayine sebep olma.
“(ki o azap) inkâr edenlere hastır, kimsenin ona (karşı) kendini savunmaya mecali yoktur.” Mearic Suresi/2
Dermana en ihtiyaçlı olduğun an, mecalsiz bırakma zatını!
Her şeyin bir yere kadar kontrolünde olduğunu unutanlardan olursan, kibrin alevden bir tokmak olur yüreğine.
Açılmaz bir kilit olur hırsın, etrafına lavlar saçan bir yanardağa dönüşürsün.
Şimdilik kudret sandığın püskürtün, günü geldiğinde geri dönülmez bir biçareliğe dönüşüp önüne dikilir bilesin.
Sahibin, senin nasıl olman gerektiğini bildiriyor, küçük aklının sana bellettiği hesaplarla, hesap gününe eteğine veremeyeceğin hesapları doldurarak varma.
“Onlar ki, emanetlerine ve sözlerine riayet ederler.”
Çağa uygun sayıp sinsi hesaplarla iyi bir sonuca varamayacağını kabul et artık. Kabul et ki, bellerin en feci büküleceği gün, kıyama durmuş gibi huzur içinde olabilesin.
Kandırdıklarını… emniyet ettikleri için senden fenalık bulanlarını… Ummadıklarını başına geçirdiklerini bir düşün hele.
Geçici zararlarını kâr sayıp, nasıl bir ziyana düştüğünü anlamak için ince hesaplara bakmaya gerek var mı sanırsın?
Verdiğin sözlerin duldasına sığınıp rahat bir nefes almayı umanları hayal kırıklığına uğratmanın büyük bir marifet olduğunu mu düşünmektesin?
Yanılgı, zamanında düzeltemezsen yangın olur… sonu gelmez bir son durak olur… ebedi bir cehenneme dönüşür.
Bir kere daha düşün, seni hayal kırıklığına uğratanların yüreğindeki karşılıklarını yeniden hesapla…
Güvenilir sayıp emniyet ettiklerinden beklediğini bulamadığın zamanlarda, aklından geçenleri bir daha getir aklına.
Onlar gibi olmak, hangi bedel karşılığında seni tatmin eder?
Bu kadar ucuza gitmeye razı olmak yakışır mı sana! Seni kâinatın en paha biçilmezi sayarken Efendin, bu yaptığın büyük puntolarla hainlik diye yazılmaz mı alnına.
Gökyüzü yanık yağ tortusu gibi kıpkızıla çaldığı gün, hıyanet ettiklerin yapışmaz mı sanırsın yakana?
Sana yakışanı yap… senden umulan gibi ol… kendini mahcup etme ruhuna!
Tabiatın yüzsüzlüğü yâr edinmiş olanlardan olmasın sakın. Aklından çıkarmayacağın ilk şey, pak tabiatlı yaratıldığın olsun.
Her şeyin, elbette ki her şeyinle senin Sahibin olanın, sana biçtiği kaftanın gir içine; emanetlerine ve sözlerine riayet edenlerden ol ki; tuttuğun sözler, kıldan keskince köprülerde bir başına bırakmasınlar seni.
Bir dost başka bir dostun yardımını ummaktan bile beri kaldığı günde, değdiğini çarpan tarifsiz aleve seni uzak kılabilecek kudretin dostluğunu ummaya yüzün olsun.
Sen, emanet edilenlere emniyetli olmaya bak ki, incecik bir dal gibi titremekten başka umarın olmayacağı günde, ardında dağ gibi yüreğin dursun.
Sözünü yangın kılıp yanılgıların adamı olarak nam salmak yerine, adını emniyetliye çıkar da, her şeyini sana emanet edinin huzurunda yüzün olsun.
Dokunmazsan eğer, dokunulmasın diye sana emanet edilenlere, hiç kimsenin Rabbimizin azabına karşı dokunulmaz olmadığı günde, dokunulmaz olmanın ayrıcalığını yaşarsın.
Değer mi, en korkulası günde güvende olmayı yitirmek uğruna, emanetlere kem gözle bakmaya!
Bu kadar ucuza gitmeye razı olmak yakışır mı sana!
“Artık onları kendi haline bırak; vaad edildikleri güne kavuşuncaya kadar lafa dalıp oynaya dursunlar.” Mearic Suresi/42
Rabbimiz, bizi kendi haline bıraktıkların kadar biçare kılma.
Efendimiz, vaat ettiğin güne kadar emniyetsiz, ziyankâr, boş işlere dalıp oynayarak, emanetin olan nefesini yitirmiş zavallıların arasına yazma bizi.