
Bu haftaki yazımızda anayasayla ilgili farklı bir konuya yer vermeye çalışacağım. Özellikle KPSS sürecinde olan arkadaşların bu yazımızı dikkatlice okumalarını tavsiye ederim. Birçoğumuz başımıza hukukla ilgili bir şey gelmediği sürece bu konuya hep yabancı kalırız. 1999’dan itibaren ise devlet memurluğu sınavıyla birlikte anayasa ve hukuk atanmak isteyen kişilerin bilmesi gereken konu başlıklarından biri olmuştur. İnşallah bizlerde sizlere ilerleyen yazılarımızda hukuksal bazı terimleri sizlerle paylaşmaya başlıyoruz. İlk konumuz kişi hukuku olacak. Özel hukukta en geniş yayılma alanına sahip olan medeni hukukun bir bölümü olan kişi hukuki en başta gelen ve bilinmesi gereken hukuktur. Medeni hukuk kendi içinde kişi, aile, miras ve eşya hukuku olmak üzere 4 ana başlığa ayrılmaktadır.
Kişi hukuku hak sahibi olan kişilerin türlerini, kişisel durumlarını, ehliyetlerini, hısımlık ve yerleşim yerleri ile ilgili konuları ele alan medeni hukukun bölümüdür. Kişi haklara ve ödevlere sahiptir. İnsan toplulukları ve mal toplulukları da kişi olarak kabul edilmektedir. Hak ehliyetine sahip bulunan varlıkları ifade eder. Hukuki bir kavramdır. Geniş anlamda, hak ehliyetinin dışında, fiil ehliyeti ile kişisel oluşumları ve kişilik haklarını da içine alır. Bir kişiyi diğer kişilerden ayıran ve hukuk düzenin kendilerine bir takım sonuçlar bağladığı niteliklerdir. Cinsiyeti, ergin, kısıtlı olması, evli, bekâr olma durumları kişisel durumları ortaya çıkarır.
KİŞİLİK HAKLARI: Kişilerin maddi, manevi ve iktisadi bütünlüğü ve varlıkları üzerinde seçip bulundukları mutlak haklardır. Şerefi, haysiyeti, iktisadi ve fikri faaliyetleri kişinin haklarını oluşturur. Kişinin kişisel durumları doğumla başlar ve kişi doğum kütüğüne kaydedilir. Doğum kütüğüne kişi en geç bir ay içerisinde kayıt edilmek zorundadır. İlerleyen dönemlerde evlenince evlenme kütüğüne kaydı yapılır ve nüfus ile ilgili olaylar ise hemen aile kütüğünde yerini alır. Yabancı bir gelin gelmişse ve altı ay ülkede kalmışsa yabancılara kütüğüne yazılır. Son olarak ise hayatın sonlandırdığının kanıtı olarak kişinin ölüm kütüğüne kaydı yapılır. Kişilik gerçek ve tüzel olmak üzere ikiye ayrılır. Gerçek kişilik sağ ve tam doğumla başlar. Sağ doğum özellikle miras hukukunda çok önemlidir. Gerçek kişilik ölüm ve gaiplik ile sona erer. Tüzel kişilikler üç şekilde kişilik kazanır. Serbest irade beyanı, izin ve tescildir. Parti ve dernekler serbest irade beyanı ile kişilik kazanırlar. Okul açma ise izin yani ruhsatla olur. Vakıfların kurulması ise tescil yani onama yoluyladır. Tüzel kişilikler ise infisah (dağılma) ve fesih (dağıtılma) ile de sona erer. Fesih, tüzel kişiliğin kendi karar organıyla olabildiği gibi mahkeme kararıyla da olabilir. İnfisah ise amaca ulaşma, gayenin gerçekleşmesi veya sürenin dolması ile mümkündür.
Cesedi bulunamayan ve ölümüne kesin gözle bakılma halinde kaybolma durumu ölüm karinesidir. Aynı andan birden fazla kişinin ölümü ve hepsinin ölüm saatinin aynı kabul edilmesi ise birlikte ölüm karinesidir. Ölen kişinin mal varlığı hakları mirasçılara geçer. Ölüm olayı 10 gün içinde kişinin bağlı bulunduğu yerin en üst mülki amirinin emri ile nüfus müdürlüğüne bildirilir ve kayıt düşülür. Kaydın düşüldüğünde anda kişi ölüdür. Varsa ölümle birlikte evlilik kendiliğinden sona erer. Ölümüne olası gözle bakılma halinde kaybolma veya uzun zamandan beri kendisinden haber alınamama hali gaiplik halidir. Ölümüne olası gözüyle bakılma halinde gaiplik kararı için 1 yıl, uzun zamandan beri haber alınamama durumda ise 5 yıl beklenir. Gaiplik kararı için kişinin son yerleşim yerindeki, bu yoksa nüfus sicilinde kayıtlı olduğu yerin, bu da mümkün değilse anne ve babasının kayıtlı olduğu yerin sulh hukuk mahkemesinde gaiplik davası açılır. Gaiplik kararı ile kişinin evliliği kendiliğinden sona ermez. Gaibin mirası teminat karşılığında mirasçılara verilir. 1 yıla göre gaiplik kararı alınmış ise 5, 5 yıla göre alınmışsa 15 yıl sonra gaibin malları mirasçılara tamamen geçer. Gaip 100 yaşına gelinceye kadar geri dönerse malını geri alır. Gaiplik kararı kişiden en son haber alınan tarih veya kaybolduğu tarih olarak belirlenir.
Kişi hukuku hak sahibi olan kişilerin türlerini, kişisel durumlarını, ehliyetlerini, hısımlık ve yerleşim yerleri ile ilgili konuları ele alan medeni hukukun bölümüdür. Kişi haklara ve ödevlere sahiptir. İnsan toplulukları ve mal toplulukları da kişi olarak kabul edilmektedir. Hak ehliyetine sahip bulunan varlıkları ifade eder. Hukuki bir kavramdır. Geniş anlamda, hak ehliyetinin dışında, fiil ehliyeti ile kişisel oluşumları ve kişilik haklarını da içine alır. Bir kişiyi diğer kişilerden ayıran ve hukuk düzenin kendilerine bir takım sonuçlar bağladığı niteliklerdir. Cinsiyeti, ergin, kısıtlı olması, evli, bekâr olma durumları kişisel durumları ortaya çıkarır.
KİŞİLİK HAKLARI: Kişilerin maddi, manevi ve iktisadi bütünlüğü ve varlıkları üzerinde seçip bulundukları mutlak haklardır. Şerefi, haysiyeti, iktisadi ve fikri faaliyetleri kişinin haklarını oluşturur. Kişinin kişisel durumları doğumla başlar ve kişi doğum kütüğüne kaydedilir. Doğum kütüğüne kişi en geç bir ay içerisinde kayıt edilmek zorundadır. İlerleyen dönemlerde evlenince evlenme kütüğüne kaydı yapılır ve nüfus ile ilgili olaylar ise hemen aile kütüğünde yerini alır. Yabancı bir gelin gelmişse ve altı ay ülkede kalmışsa yabancılara kütüğüne yazılır. Son olarak ise hayatın sonlandırdığının kanıtı olarak kişinin ölüm kütüğüne kaydı yapılır. Kişilik gerçek ve tüzel olmak üzere ikiye ayrılır. Gerçek kişilik sağ ve tam doğumla başlar. Sağ doğum özellikle miras hukukunda çok önemlidir. Gerçek kişilik ölüm ve gaiplik ile sona erer. Tüzel kişilikler üç şekilde kişilik kazanır. Serbest irade beyanı, izin ve tescildir. Parti ve dernekler serbest irade beyanı ile kişilik kazanırlar. Okul açma ise izin yani ruhsatla olur. Vakıfların kurulması ise tescil yani onama yoluyladır. Tüzel kişilikler ise infisah (dağılma) ve fesih (dağıtılma) ile de sona erer. Fesih, tüzel kişiliğin kendi karar organıyla olabildiği gibi mahkeme kararıyla da olabilir. İnfisah ise amaca ulaşma, gayenin gerçekleşmesi veya sürenin dolması ile mümkündür.
Cesedi bulunamayan ve ölümüne kesin gözle bakılma halinde kaybolma durumu ölüm karinesidir. Aynı andan birden fazla kişinin ölümü ve hepsinin ölüm saatinin aynı kabul edilmesi ise birlikte ölüm karinesidir. Ölen kişinin mal varlığı hakları mirasçılara geçer. Ölüm olayı 10 gün içinde kişinin bağlı bulunduğu yerin en üst mülki amirinin emri ile nüfus müdürlüğüne bildirilir ve kayıt düşülür. Kaydın düşüldüğünde anda kişi ölüdür. Varsa ölümle birlikte evlilik kendiliğinden sona erer. Ölümüne olası gözle bakılma halinde kaybolma veya uzun zamandan beri kendisinden haber alınamama hali gaiplik halidir. Ölümüne olası gözüyle bakılma halinde gaiplik kararı için 1 yıl, uzun zamandan beri haber alınamama durumda ise 5 yıl beklenir. Gaiplik kararı için kişinin son yerleşim yerindeki, bu yoksa nüfus sicilinde kayıtlı olduğu yerin, bu da mümkün değilse anne ve babasının kayıtlı olduğu yerin sulh hukuk mahkemesinde gaiplik davası açılır. Gaiplik kararı ile kişinin evliliği kendiliğinden sona ermez. Gaibin mirası teminat karşılığında mirasçılara verilir. 1 yıla göre gaiplik kararı alınmış ise 5, 5 yıla göre alınmışsa 15 yıl sonra gaibin malları mirasçılara tamamen geçer. Gaip 100 yaşına gelinceye kadar geri dönerse malını geri alır. Gaiplik kararı kişiden en son haber alınan tarih veya kaybolduğu tarih olarak belirlenir.