
Hırvatistan Cumhurbaşkanı Kolinda Grabar-Kitaroviç, 2018 yazında Rusya’da düzenlenen Dünya Kupası finallerine ülkesin ekonomik darboğazda olduğunu gerekçe göstererk ekonomi sınıfı tarifeli bir uçuşla gitmişti. Aradan çok uzun zaman geçti; ama olay çok sıradışıydı, belki anımsarsınız.
İşte o kadın lider, yolsuzluk kültürünün ‘iyi kopya çeken çocukların kahraman olarak görüldüğü okullarda’ oluştuğunu ve sonrasında da sosyal yaşamda kök saldığını söylüyor.
Bu, Hırvatistan sınırlarını aşabilecek evrensel bir saptama.
Elbette yüzde yüz doğru !
Görevini 2019 yılı sonunda Zoran Milanoviç'e devreden aynı Kitaroviç, son resmi etkinlikliği olarak başkent Zagreb'de bir basın toplantısı düzenlemişti.
Kitaroviç BBC News’ın 13 Ocak’ta haber yaptığı işte o toplantıda, eski Başbakan Ivo Sanader'in bir petrol şirketinden 10 milyon Euro rüşvet almaktan suçlu bulunarak 6 yıl hapis cezasına çarptırılmasıyla ilgili soruları yanıtlamış ve az evvel paylaştığım saptamasının şerhinde demişti ki:
'Yolsuzluk, sadece siyasetle sınırlı değildir. Toplumun tüm kesimlerine hâkim olan bir yolsuzluk kültürü var. Bu sadece siyasetle sınırlı değil. Daha okulda başlıyor. Kopya çeken çocuklar, kahraman olarak görülüyor. Okula kopya hazırlamış olarak gelenleri tarif eden Hırvatça bir deyim bile var: 'Çalışkan kunduz' deniyor onlara. Çocuklar, bu yaşlarda sistemin etrafından dolanmayı öğreniyorlar…’
Bu saptamanın da keza Hırvatistan sınırlarını aşan doğru bir değerlendirme olduğunu düşünebiliriz.
Öte yandan ‘sistemin etrafından dolanmak’ deyimi, kuşkusuz ki üzerinde durmaya değer bir ifade…
Kitaroviç’in uluslararası lügate soktuğu -veya sadece güncellediği- bu deyim karmaşık gözüken bir şeyi bize en anlaşılır haliyle anlatıyor:
‘Yasaları çiğnemek isteyenler her zaman var.
Hukuksuz ayrıcalıklar elde etmek isteyenler; ihalelere fesat karıştıranlar, katılmadıkları kursların referanslarını edinenler, sahte çürük raporu düzenletenler, sahte diplomayla biryerlere gelenler ya da sınav sonuçlarını manipüle edenler ve o sonuçlarla makam mevki edinenler, torpille memur olanlar ya da tayin edilenler…
Say say bitmez, öyleleri her çağda ve belki her coğrafyada hep var.
Ama eğer toplumun genelinde bu kanıksanıyorsa işte bu çok fena!
İşte bu, toplu çöküşün açık bir işareti…’
Ve Kitaroviç’in sınırları aşan bir söylemle altını çizdiği şey de muhtemelen bu işte bu büyük tehlike.
***
Bireysel olarak neredeyse herkes ‘kopya çekmenin, liyakasızlığa pirim vermenin, adam kayırmanın, yolsuzluğun vesaire ahlaksızca şeyler oluşunu’ onaylıyor, yapanları eleştiriyor ve lanetliyor olsa da neden Hırvatistan’dan Çin’e, Brazilya’dan Türkiye’ye birçok ülkede, hatta belki gelişmiş ülkeler de dahil birçok memlekette bu berbat eğilimler bu kadar hızlı yaygınlaşıyor?
Kabul edilebilir yanıt için yine Kitaroviç’in veda toplantısına döneceğiz. Toplumundaki âdetlerin de bu yolsuzluk kültürünü beslediğini belirten Kitaroviç, az önce andığım demecini şöyle sonlandırmıştı:
‘Bir doktora gidince herkes sizden en azından bir buket çiçek getirmenizi bekliyor. Geçenlerde annemi hastaneye götürdüm. Arkadaşlarım bana hemşirelere neden çiçek getirmediğimi sordu. Ben de onlara ‘Bu tür bir yolsuzluğun parçası olmayacağım' diye yanıt verdim. Ama şimdi gençlerimiz yurt dışına gidiyor. Dönüşlerinde farklı çalışma deneyimlerini, farklı kültürel tarzları ve farklı ahlak anlayışlarını beraberlerinde getirecekler. Bundan hepimiz yararlanacağız...’
Umut…
Evet umut bu ve umut dediğimiz şey nelerden besleniyor değil mi?
Konu Hırvatistan ve Kitaroviç olduğu için o balkan ülkesiyle ilgili bir istatistik paylaşarak bitirelim:
Yine BBC News’ın 13 Ocak 2019 tarihli haberine göre
İlginç…
Çok ilginç!
Ve tabii çok da manidar…
Ve fakat bu oranların bir rekoru ifade ettiğini hiç düşünmüyorum. Rüşvetin, makamdan menfaat temininin, görevi kötüye kullanmanın ve türlü suistimallerin daha yüksek oranda gerçekleştiği başka ülkeler de illaki vardır, değil mi?
Peki onlar değişim umutlarını neye bağlıyor, bir araştırmak lazım.
İşte o kadın lider, yolsuzluk kültürünün ‘iyi kopya çeken çocukların kahraman olarak görüldüğü okullarda’ oluştuğunu ve sonrasında da sosyal yaşamda kök saldığını söylüyor.
Bu, Hırvatistan sınırlarını aşabilecek evrensel bir saptama.
Elbette yüzde yüz doğru !
Görevini 2019 yılı sonunda Zoran Milanoviç'e devreden aynı Kitaroviç, son resmi etkinlikliği olarak başkent Zagreb'de bir basın toplantısı düzenlemişti.
Kitaroviç BBC News’ın 13 Ocak’ta haber yaptığı işte o toplantıda, eski Başbakan Ivo Sanader'in bir petrol şirketinden 10 milyon Euro rüşvet almaktan suçlu bulunarak 6 yıl hapis cezasına çarptırılmasıyla ilgili soruları yanıtlamış ve az evvel paylaştığım saptamasının şerhinde demişti ki:
'Yolsuzluk, sadece siyasetle sınırlı değildir. Toplumun tüm kesimlerine hâkim olan bir yolsuzluk kültürü var. Bu sadece siyasetle sınırlı değil. Daha okulda başlıyor. Kopya çeken çocuklar, kahraman olarak görülüyor. Okula kopya hazırlamış olarak gelenleri tarif eden Hırvatça bir deyim bile var: 'Çalışkan kunduz' deniyor onlara. Çocuklar, bu yaşlarda sistemin etrafından dolanmayı öğreniyorlar…’
Bu saptamanın da keza Hırvatistan sınırlarını aşan doğru bir değerlendirme olduğunu düşünebiliriz.
Öte yandan ‘sistemin etrafından dolanmak’ deyimi, kuşkusuz ki üzerinde durmaya değer bir ifade…
Kitaroviç’in uluslararası lügate soktuğu -veya sadece güncellediği- bu deyim karmaşık gözüken bir şeyi bize en anlaşılır haliyle anlatıyor:
‘Yasaları çiğnemek isteyenler her zaman var.
Hukuksuz ayrıcalıklar elde etmek isteyenler; ihalelere fesat karıştıranlar, katılmadıkları kursların referanslarını edinenler, sahte çürük raporu düzenletenler, sahte diplomayla biryerlere gelenler ya da sınav sonuçlarını manipüle edenler ve o sonuçlarla makam mevki edinenler, torpille memur olanlar ya da tayin edilenler…
Say say bitmez, öyleleri her çağda ve belki her coğrafyada hep var.
Ama eğer toplumun genelinde bu kanıksanıyorsa işte bu çok fena!
İşte bu, toplu çöküşün açık bir işareti…’
Ve Kitaroviç’in sınırları aşan bir söylemle altını çizdiği şey de muhtemelen bu işte bu büyük tehlike.
***
Bireysel olarak neredeyse herkes ‘kopya çekmenin, liyakasızlığa pirim vermenin, adam kayırmanın, yolsuzluğun vesaire ahlaksızca şeyler oluşunu’ onaylıyor, yapanları eleştiriyor ve lanetliyor olsa da neden Hırvatistan’dan Çin’e, Brazilya’dan Türkiye’ye birçok ülkede, hatta belki gelişmiş ülkeler de dahil birçok memlekette bu berbat eğilimler bu kadar hızlı yaygınlaşıyor?
Kabul edilebilir yanıt için yine Kitaroviç’in veda toplantısına döneceğiz. Toplumundaki âdetlerin de bu yolsuzluk kültürünü beslediğini belirten Kitaroviç, az önce andığım demecini şöyle sonlandırmıştı:
‘Bir doktora gidince herkes sizden en azından bir buket çiçek getirmenizi bekliyor. Geçenlerde annemi hastaneye götürdüm. Arkadaşlarım bana hemşirelere neden çiçek getirmediğimi sordu. Ben de onlara ‘Bu tür bir yolsuzluğun parçası olmayacağım' diye yanıt verdim. Ama şimdi gençlerimiz yurt dışına gidiyor. Dönüşlerinde farklı çalışma deneyimlerini, farklı kültürel tarzları ve farklı ahlak anlayışlarını beraberlerinde getirecekler. Bundan hepimiz yararlanacağız...’
Umut…
Evet umut bu ve umut dediğimiz şey nelerden besleniyor değil mi?
Konu Hırvatistan ve Kitaroviç olduğu için o balkan ülkesiyle ilgili bir istatistik paylaşarak bitirelim:
Yine BBC News’ın 13 Ocak 2019 tarihli haberine göre
- Hırvatların %59'u gündelik yaşamlarında yolsuzluktan etkilendiklerini söylemiş.
- Hırvatistan’da bizzat yolsuzluk mağduru olduğunu söyleyenlerin oranı ise nüfusun %16’sı imiş.
İlginç…
Çok ilginç!
Ve tabii çok da manidar…
Ve fakat bu oranların bir rekoru ifade ettiğini hiç düşünmüyorum. Rüşvetin, makamdan menfaat temininin, görevi kötüye kullanmanın ve türlü suistimallerin daha yüksek oranda gerçekleştiği başka ülkeler de illaki vardır, değil mi?
Peki onlar değişim umutlarını neye bağlıyor, bir araştırmak lazım.