
Türk milletinin önemli hasletleri vardır, güzel işleri vardır. İmece bu yurtta güzelliğin, birliğin ve dirliğin simgeleşmiş adıdır. Milletimizin en güzel hallerini savaşlarda, büyük başarılarda, felaketlerde görürüz. Elbette sepette çürüklerde vardır, içine şeytandan kurt düşmüş olanlar. Bir haber gördüm; maske üreten bir firma daha önceden tanesini 14 kuruştan verdiği Sağlık Bakanlığına 3.5 TL fiyat çekmiş. Ne değişti?
Erzurum’da çok kullanılır bir deyim vardır ‘kor yaraya sıkıştırmak’, hani şu ağlayanın malı gülene kalmaz halini kazanca çevirme yöntemi, işte o. Dünyayı sarsan koronavirüsü, güzel ülkemizde de etkisini gösteriyor. Bazı çevreler için neredeyse düğün bayram havası oluştu. Yılanlar çıyanlar başlarını kaldırdılar. Kolonya, dezenfektanlar, maskeler birden karaborsaya düştü. 1’e 20, 30, 40 katlandı. Bu nasıl oldu diye sormayın, içimizdeki ihtiraslı, açgözlü bir avuç fırsatı değerlendirmek için işe koyuldu. Sorulduğunda maliyetler diye söze başlıyorlar. Oysa Ayeti Kerime’de “Bilir ne varsa göklerde ve ne varsa yeryüzünde ve bilir neyi gizlerseniz ve neyi açığa vurursanız ve Allah, gönüllerde olanı da bilir. (Teğabun Suresi 4.ayet)” açıkça bildiriyor.
Kötülük, açgözlü ihtiras sahiplerinin işleri çok görünüyor ve acaba biz ne zaman böyle olduk diye dehşete düşüyoruz. Bütün herkes fırsatı bulunca, yani insanların aciz, mecbur kaldıkları halleri paraa mı tevil ediyor endişesine kapılıyoruz.
Oysa öyle güzellikler var ki içimizde, inanın bu güzellikleri çoğu zaman fark etmiyoruz. Sağlık çalışanlarını düşünün, gece gündüz demiyorlar. Jandarma, Polis yada Zabıtaları düşünün kapı kapı insanların ihtiyaçlarını karşılamak, bir ihtiyacınız var mı diye sormak için mesai harcıyorlar. Öylesine güzel, öylesine gurur verici görüntüler var ki, bizi umutlandıran.
Video görüntülerini izlemişsiniz dir; jandarma Eskişehir’de bir yaşlı çiftin kapısını çalıyor. Var mı bir ihtiyacınız, eksiğiniz? Diye soruyor. Tevide teyze “Siz sağ olun kuzum, üzümler olunca gelin yiyin. Vallahi gücenirim” Jandarma bu güzel kalbi üzmüyor ‘Tamam teyzem geleceğiz’
İşte size Anadolu irfanı, işte size bu milletin gücü. Bütün ihanetlere, hainlere, ruhunu şeytana satanlara karşın nasıl ayakta kalıyoruz sanıyorsunuz?
Anadolu Gerçeği!
Yavuz Bülent Bakiler’in Anadolu Gerçeği şiirini mutlaka okuyun, özellikle bu günlerde. İçimizdeki hainleri, şeytanın oyuncağı olanları kötü ruhları kovar gibi kovan dizelerinde Bakiler; ve son kıtasında onlara şöyle seslenir ki birlikte seslenelim;
Kılığın kıyafetin sarmadı beni
Söylediğin türküler bizim türkümüz değil
Başka çeşmelerden doldurmuşsun tasını
Yüreğinde nakış yok, acı yok bizden
Bulutlar rahmetini kesmeden yavaş yavaş
İnsanlar selâmını esirgemeden
Savuş git içimizden...
Erzurum’da çok kullanılır bir deyim vardır ‘kor yaraya sıkıştırmak’, hani şu ağlayanın malı gülene kalmaz halini kazanca çevirme yöntemi, işte o. Dünyayı sarsan koronavirüsü, güzel ülkemizde de etkisini gösteriyor. Bazı çevreler için neredeyse düğün bayram havası oluştu. Yılanlar çıyanlar başlarını kaldırdılar. Kolonya, dezenfektanlar, maskeler birden karaborsaya düştü. 1’e 20, 30, 40 katlandı. Bu nasıl oldu diye sormayın, içimizdeki ihtiraslı, açgözlü bir avuç fırsatı değerlendirmek için işe koyuldu. Sorulduğunda maliyetler diye söze başlıyorlar. Oysa Ayeti Kerime’de “Bilir ne varsa göklerde ve ne varsa yeryüzünde ve bilir neyi gizlerseniz ve neyi açığa vurursanız ve Allah, gönüllerde olanı da bilir. (Teğabun Suresi 4.ayet)” açıkça bildiriyor.
Kötülük, açgözlü ihtiras sahiplerinin işleri çok görünüyor ve acaba biz ne zaman böyle olduk diye dehşete düşüyoruz. Bütün herkes fırsatı bulunca, yani insanların aciz, mecbur kaldıkları halleri paraa mı tevil ediyor endişesine kapılıyoruz.
Oysa öyle güzellikler var ki içimizde, inanın bu güzellikleri çoğu zaman fark etmiyoruz. Sağlık çalışanlarını düşünün, gece gündüz demiyorlar. Jandarma, Polis yada Zabıtaları düşünün kapı kapı insanların ihtiyaçlarını karşılamak, bir ihtiyacınız var mı diye sormak için mesai harcıyorlar. Öylesine güzel, öylesine gurur verici görüntüler var ki, bizi umutlandıran.
Video görüntülerini izlemişsiniz dir; jandarma Eskişehir’de bir yaşlı çiftin kapısını çalıyor. Var mı bir ihtiyacınız, eksiğiniz? Diye soruyor. Tevide teyze “Siz sağ olun kuzum, üzümler olunca gelin yiyin. Vallahi gücenirim” Jandarma bu güzel kalbi üzmüyor ‘Tamam teyzem geleceğiz’
İşte size Anadolu irfanı, işte size bu milletin gücü. Bütün ihanetlere, hainlere, ruhunu şeytana satanlara karşın nasıl ayakta kalıyoruz sanıyorsunuz?
Anadolu Gerçeği!
Yavuz Bülent Bakiler’in Anadolu Gerçeği şiirini mutlaka okuyun, özellikle bu günlerde. İçimizdeki hainleri, şeytanın oyuncağı olanları kötü ruhları kovar gibi kovan dizelerinde Bakiler; ve son kıtasında onlara şöyle seslenir ki birlikte seslenelim;
Kılığın kıyafetin sarmadı beni
Söylediğin türküler bizim türkümüz değil
Başka çeşmelerden doldurmuşsun tasını
Yüreğinde nakış yok, acı yok bizden
Bulutlar rahmetini kesmeden yavaş yavaş
İnsanlar selâmını esirgemeden
Savuş git içimizden...