
Lafı uzatmadan, politikaya da bulaşmadan konuya hemen girelim ve bakalım ki bir ülke, nasıl oluyor da yıllarca üst üste ‘Dünyanın En Mutlu Ülkesi’ olmayı beceriyor?
Son 10 yıldır dünyanın en mutlu ülkesi sıralamasında ya birinci ya da ikinci olmuş ülke: Kosta Rika…
Bu ilginç Orta Amerika ülkesini ilginç kılan hikâye şöyle:
“Önceleri emperyalist Avrupa ülkelerinin sömürgesiymiş Kosta Rika.
150 yılın sonunda nihayet bağımsızlıklarını elde etmişler ve akılları başlarına gelmiş. Bu arada onlarca kez darbe, defalarca kaos, komşularla ilişkilerde dengesizlikler, halkta huzursuzluk, adaletsizlik, adam kayırma gibi, ‘mutluluk endeksini düşüren’ ne varsa hepsini yaşamışlar.
Konya ile Afyonkarahisar’ı birleştirin, yüzölçümleri o kadar. Nüfus 5 milyon. Sadece savaş türevi sorunlarla boğuşmuyorlar, tam 112 de aktif yanardağları var! Her gün biri püskürse, düşünün artık…
Mucize değişimin ilk adımları 50 sene önce atılıyor:
Demokrasi ile yönetilen bu ülkede başa gelen bir adam, ‘Ne yapıyoruz biz, kafayı mı yedik?’ sorusunu sorup o günden sonra yetkilerini akıllı canlılar olduklarını ispatlamak için kullanıyor.
Ne mi yapıyor?
Yasama, yürütme ve yargının asla bir daha değiştirilemeyecek şekilde ayrılmasını ve öyle kalmasını sağlayan kanunlar çıkarıyor.
Dışişleri Bakanlığı’nın girişine ve gümrük giriş-çıkış noktalarına kocaman yazılar astırıyor; ‘Bu ülkede kuvvetler ayrılığı kesin bir şekilde uygulanmaktadır!’ Yazı hâlâ o duvarda duruyor ve ülkeye gelen diplomatlar, maslahatgüzârlar, ateşeler, velhasıl bütün önemli konuklar o yazıyı okuduktan sonra Kosta Rika’ya merhaba diyor.
Sonra da medya aracılığıyla komşularına ve bütün dünya ülkelerine sesleniyor:
Özetle ‘Dilerseniz siz birbirinizi yiyin, kavga edin. Ben kapılarımı huzursuzluğa kapatıyorum, benden uzak olun. Sadece ticarette ve barışta size ortak ve muhatap olurum…’ diyor.
Ardından da bakanlarına ‘Getirin bakalım bütçelerinizi, neye-ne kadar harcama yapıyoruz?’ diyor.
‘Of of of… Silahlı kuvvetlere ne kadar para harcıyormuşuz. Savaş yok, komşuların işine karışmak yok. O halde bu kadar yüksek savunma bütçesine de gerek yok, kaldırıyorum!’ diyor.
Dediğini de yapıyor. 50 yıldır kimsenin işine karışmıyor. Bu tutumu ile de 1987’de Nobel Barış Ödülü alıyor.
Daha sonra iki adam parti kuruyor. Tüzükleri mutluluk üzerine olduğu için adı da Mutluluk Partisi oluyor.
Seçiliyorlar. Biri Başbakan diğeri Millî Eğitim bakanı oluyor.
***
Kosta Rikalılar mutlu olmak için başka ne mi yapıyorlar?
***
Kendimi tutamasam ‘Vayyy anasına’ diyeceğim ama tutuyorum ve ‘Vay canına !..’ diyorum. Yine de afedersiniz!
Bütün bunları yapan, o kadar küçük bir ülke ki…
Dünya’nın sadece binde 3’ü ama doğa ve canlı çeşitliliğinde yüzölçümü çok daha büyük olan ülkelerden çok çok önde. Dünyadaki bütün canlı çeşitliliğinin %6’sı bu ülkede. Müthiş, düşünsenize!
850 kuş çeşidi, 1200 orkide, 600 kelebek çeşidi ve dahası var…
***
Farklı bir uygarlık anlayışının bu ülkeyi bugün getirdiği noktada:
Halkın geliri, Avrupa halklarının dörtte biri civarında olmasına rağmen dünyanın en mutlu ülkeleri sıralamasında son 10 yıldır ya birinci ya da ikinci oluyorlar. Trump’ın Amerika’sı, Merkel’in Almanya’sı, Putin’in Rusya’sı ya da başkalarının ülkeleri başaramıyor bunu. Kosta Rikalılar başarıyor.
İlginç değil mi?
***
Ananasta… Belki bizim de fındıkta yapmamız gereken şey bu!
***
***
Yıllar yıllar önce sordukları ‘Biz manyak mıyız, niye birbirimizi yiyoruz?’ sorusunu 1986’dan başlayarak ‘Hayır, manyak değiliz!’ diye yanıtlamayı başarabilmiş, o yanıtın içini doğru açılımlarla doldurabilmiş bir halk.
Aslında -buraya kadar adını sakladım ama- soruyu soran çok hem de çok sıradışı politikacının adı da Oscar Arias Sanchez (1940…).
***
Kosta Rikalılar, 2021’de bağımsızlıklarının 200. yılını kutlayacaklar.
Ve bu kutlamayı taçlandırmak için koydukları muhteşem bir hedef var: Karayolunda fosil yakıtlı araçları tamamen bitirmek!
Komşuları Nikaragua, Panama iç işlerinde birbirini yiyen ülkeler…
Bir tarafları da Karayip, Pasifik Okyanusu. Sudan bir duvar yani…
Ama Kosta Rikalılar huzur ve barış içinde yaşayıp, saygıyla anılıyorlar. ‘Orta Amerika’nın İsviçre’si’ olarak anılan ülke, aslında birçok açıdan İsviçre’den çok daha üstün. Çünkü Sağır Sultan bile biliyor artık, İsviçre 2.Dünya Savaşı’ndan beri kara para aklayanların sığınağı…
Oysa Kosta Rika, ‘Yurtta barış, dünyada barış!’ ilkesiyle kuşların, çiçeklerin sığındığı bir ülke.
Selâmı bile “Pura Vıda (saf yaşam)”…
***
Çok ilginçtir ki Kosta Rika’nın bütün bu özelliklerini anlatan bir tek Türkçe kitap bile yok! Halbuki İngilizcede yüzlerce kitap var o ülkenin mucizesini dünyalılara anlatan…
İçinizden ‘Madem kaynak yok, o halde nereden öğreniyoruz bunları?’ diye geçirdiniz, değil mi?
Yazılarına bilmekanlamak.blogspot ve dünyalılar.org gibi sitelerden aşina olduğum İnanç Kaya’nın Kosta Rika başlıklı yazısından öğrendim bunları. İnternetten yani, sanal dünyadan…
Ve tabii Selçuk Cansevgisi’nin bu yazıyı sosyal medyada paylaşıp ilgi odağı yapmasından sonra ben de haberdâr oldum.
***
Sonuç ve benim bu yazıyı köşemde paylaşma gerekçem:
Mutluluk, özgürlük, refah, çikolata falan filan konularında dünyanın en iyisi’ olduğunu iddia eden İsviçre, gerçeklerin farkında olduğumuzu bilsin ve ayağını denk alsın!
‘Vay ben öyleyim, vay ben böyleyim!’ diye sakın bizi kandırmaya kalkışmasın!
Yutmayız haa!..
*: Yazarımız Savaşkan İlmak’ın Ayarsız Dergisi Aralık-2020 sayısındaki yazısından alıntı
Son 10 yıldır dünyanın en mutlu ülkesi sıralamasında ya birinci ya da ikinci olmuş ülke: Kosta Rika…
Bu ilginç Orta Amerika ülkesini ilginç kılan hikâye şöyle:
“Önceleri emperyalist Avrupa ülkelerinin sömürgesiymiş Kosta Rika.
150 yılın sonunda nihayet bağımsızlıklarını elde etmişler ve akılları başlarına gelmiş. Bu arada onlarca kez darbe, defalarca kaos, komşularla ilişkilerde dengesizlikler, halkta huzursuzluk, adaletsizlik, adam kayırma gibi, ‘mutluluk endeksini düşüren’ ne varsa hepsini yaşamışlar.
Konya ile Afyonkarahisar’ı birleştirin, yüzölçümleri o kadar. Nüfus 5 milyon. Sadece savaş türevi sorunlarla boğuşmuyorlar, tam 112 de aktif yanardağları var! Her gün biri püskürse, düşünün artık…
Mucize değişimin ilk adımları 50 sene önce atılıyor:
Demokrasi ile yönetilen bu ülkede başa gelen bir adam, ‘Ne yapıyoruz biz, kafayı mı yedik?’ sorusunu sorup o günden sonra yetkilerini akıllı canlılar olduklarını ispatlamak için kullanıyor.
Ne mi yapıyor?
Yasama, yürütme ve yargının asla bir daha değiştirilemeyecek şekilde ayrılmasını ve öyle kalmasını sağlayan kanunlar çıkarıyor.
Dışişleri Bakanlığı’nın girişine ve gümrük giriş-çıkış noktalarına kocaman yazılar astırıyor; ‘Bu ülkede kuvvetler ayrılığı kesin bir şekilde uygulanmaktadır!’ Yazı hâlâ o duvarda duruyor ve ülkeye gelen diplomatlar, maslahatgüzârlar, ateşeler, velhasıl bütün önemli konuklar o yazıyı okuduktan sonra Kosta Rika’ya merhaba diyor.
Sonra da medya aracılığıyla komşularına ve bütün dünya ülkelerine sesleniyor:
Özetle ‘Dilerseniz siz birbirinizi yiyin, kavga edin. Ben kapılarımı huzursuzluğa kapatıyorum, benden uzak olun. Sadece ticarette ve barışta size ortak ve muhatap olurum…’ diyor.
Ardından da bakanlarına ‘Getirin bakalım bütçelerinizi, neye-ne kadar harcama yapıyoruz?’ diyor.
‘Of of of… Silahlı kuvvetlere ne kadar para harcıyormuşuz. Savaş yok, komşuların işine karışmak yok. O halde bu kadar yüksek savunma bütçesine de gerek yok, kaldırıyorum!’ diyor.
Dediğini de yapıyor. 50 yıldır kimsenin işine karışmıyor. Bu tutumu ile de 1987’de Nobel Barış Ödülü alıyor.
Daha sonra iki adam parti kuruyor. Tüzükleri mutluluk üzerine olduğu için adı da Mutluluk Partisi oluyor.
Seçiliyorlar. Biri Başbakan diğeri Millî Eğitim bakanı oluyor.
***
Kosta Rikalılar mutlu olmak için başka ne mi yapıyorlar?
- Okullarda derslerin önemli kısmı zorunlu olarak doğada yapılıyor. Çocuklar temel matematiği ağaç, çiçek sayarak öğreniyor. İlkokuldan mezun olabilmenin bir şartı da beş yılda dikilmesi gereken ağaç kotasını tutturmak.
- Finlandiya eğitim bakanı sık sık bu ülkeyi ziyaret edip feyz alıyor. Biz Finlandiya’nın başarısını biliyor fakat esin kaynağını bilmiyoruz.
***
- Doğa, çok katı kurallarla korunuyor. Ağaç kesmek, gecekondu yapmak, şehir merkezine AVM dikmek kesinlikle yasak.
- Evlenmek mi istiyorsunuz; en az altı hafta sürecek bir kursa gitmek zorundasınız. Geçemediniz mi? Yine gideceksiniz. Ta ki geçene kadar…
- Anne-baba olmak mı istiyorsunuz? Yine kurs, eğitim yani. Çocuğunuzu sadece içgüdülerinizle ve geleneklerle değil, onlara destek olan bilinçle ve bilimle eğiteceksiniz!
Kendimi tutamasam ‘Vayyy anasına’ diyeceğim ama tutuyorum ve ‘Vay canına !..’ diyorum. Yine de afedersiniz!
Bütün bunları yapan, o kadar küçük bir ülke ki…
Dünya’nın sadece binde 3’ü ama doğa ve canlı çeşitliliğinde yüzölçümü çok daha büyük olan ülkelerden çok çok önde. Dünyadaki bütün canlı çeşitliliğinin %6’sı bu ülkede. Müthiş, düşünsenize!
850 kuş çeşidi, 1200 orkide, 600 kelebek çeşidi ve dahası var…
***
Farklı bir uygarlık anlayışının bu ülkeyi bugün getirdiği noktada:
Halkın geliri, Avrupa halklarının dörtte biri civarında olmasına rağmen dünyanın en mutlu ülkeleri sıralamasında son 10 yıldır ya birinci ya da ikinci oluyorlar. Trump’ın Amerika’sı, Merkel’in Almanya’sı, Putin’in Rusya’sı ya da başkalarının ülkeleri başaramıyor bunu. Kosta Rikalılar başarıyor.
İlginç değil mi?
***
- Kişi başı ortalama yaşam süresi 79 yıl. Bununla da çoğu gelişmiş ülkeyi geride bırakıyorlar.
- E, orası Orta Amerika tabii, Ortadoğu değil. O yüzden de ordu yok, kavga yok, terör yok, silâh yok…
- Bağımsız ‘basın özgürlüğü’ değerlendirmelerinde 2017 yılında 180 ülke içinde 6. sırada yer aldılar.
- Dünyanın iki numaralı muz üreticisi.
- Ekonomisinde ananas ve kahve de önemli yer tutuyor. Ürettiklerinin borsasını da kendi belirliyor. ‘Benim çiftçimin çıkarı bu, işinize gelirse!’ diyor.
Ananasta… Belki bizim de fındıkta yapmamız gereken şey bu!
***
- Büyük oranda yenilenebilir enerji kullanıyorlar. Rüzgâr, güneş, su, tüm enerji ihtiyaçlarını karşılıyor.
- Orduyu büyük oranda lağvettikten sonra oradan gelen kaynakla beş üniversite kuruyorlar. Ülkedeki altı üstü bu beş üniversiteden mezun gençlerin dijital ürünler tasarlayıp satarak ülke ekonomisine sağladığı katkı, tüm ülke ekonomisinin %24’ü. Türkiye’de bu oran, 200’ü aşkın üniversitemiz olmasına karşın bugün %4 bile değil! Parametreler farklı olsa da bu durum, bilimsel ivme ve yenileşim motivasyonu hakkında fikir veriyor.
***
Yıllar yıllar önce sordukları ‘Biz manyak mıyız, niye birbirimizi yiyoruz?’ sorusunu 1986’dan başlayarak ‘Hayır, manyak değiliz!’ diye yanıtlamayı başarabilmiş, o yanıtın içini doğru açılımlarla doldurabilmiş bir halk.
Aslında -buraya kadar adını sakladım ama- soruyu soran çok hem de çok sıradışı politikacının adı da Oscar Arias Sanchez (1940…).
***
Kosta Rikalılar, 2021’de bağımsızlıklarının 200. yılını kutlayacaklar.
Ve bu kutlamayı taçlandırmak için koydukları muhteşem bir hedef var: Karayolunda fosil yakıtlı araçları tamamen bitirmek!
Komşuları Nikaragua, Panama iç işlerinde birbirini yiyen ülkeler…
Bir tarafları da Karayip, Pasifik Okyanusu. Sudan bir duvar yani…
Ama Kosta Rikalılar huzur ve barış içinde yaşayıp, saygıyla anılıyorlar. ‘Orta Amerika’nın İsviçre’si’ olarak anılan ülke, aslında birçok açıdan İsviçre’den çok daha üstün. Çünkü Sağır Sultan bile biliyor artık, İsviçre 2.Dünya Savaşı’ndan beri kara para aklayanların sığınağı…
Oysa Kosta Rika, ‘Yurtta barış, dünyada barış!’ ilkesiyle kuşların, çiçeklerin sığındığı bir ülke.
Selâmı bile “Pura Vıda (saf yaşam)”…
***
Çok ilginçtir ki Kosta Rika’nın bütün bu özelliklerini anlatan bir tek Türkçe kitap bile yok! Halbuki İngilizcede yüzlerce kitap var o ülkenin mucizesini dünyalılara anlatan…
İçinizden ‘Madem kaynak yok, o halde nereden öğreniyoruz bunları?’ diye geçirdiniz, değil mi?
Yazılarına bilmekanlamak.blogspot ve dünyalılar.org gibi sitelerden aşina olduğum İnanç Kaya’nın Kosta Rika başlıklı yazısından öğrendim bunları. İnternetten yani, sanal dünyadan…
Ve tabii Selçuk Cansevgisi’nin bu yazıyı sosyal medyada paylaşıp ilgi odağı yapmasından sonra ben de haberdâr oldum.
***
Sonuç ve benim bu yazıyı köşemde paylaşma gerekçem:
Mutluluk, özgürlük, refah, çikolata falan filan konularında dünyanın en iyisi’ olduğunu iddia eden İsviçre, gerçeklerin farkında olduğumuzu bilsin ve ayağını denk alsın!
‘Vay ben öyleyim, vay ben böyleyim!’ diye sakın bizi kandırmaya kalkışmasın!
Yutmayız haa!..
*: Yazarımız Savaşkan İlmak’ın Ayarsız Dergisi Aralık-2020 sayısındaki yazısından alıntı