
O günlerde ülkede olduğu gibi köyde de en çok konuşulan konuların başında seçim gelmekte idi. Akşama kadar işlerini bir yoluna koyan köy halkı yatsı namazından sonra kahvehaneye koşarak gelir ve sobanın üstünde fokurdayan su sesiyle demini alan çayın eşsiz tadı eşliğinde muhtar adaylarını beklemeyi severdi. İşte o günlerden bir akşam kahveci Ali’nin yerinde herkes toplanmış ve seçim konuşmaları çoktan başlamış idi. Ülke genelinde ki seçimden ziyade köydeki muhtarlık seçimleri daha önemliydi. Kahvehane de her masada farklı senaryolar çizilir, hükümetler kurulur, hükümetler yıkılırdı. Bir bakan atanır diğeri görevinden alınırdı. Siyaset herkesin ek işi gibiydi. Yine de herkes birbirinin görüşüne değer verir, ama kendi bildiğinin doğru olduğuna inanırdı. O akşam ki konuşmalar diğer günlerden farklı idi. Köyün minibüsçüsü Ahmet’in birden yüksek sesle konuşmaya başlaması ve ardından söyledikleri kahvede tam bir şok etkisi yapmıştı. Şoka neden olan Ahmet’in, adaylardan Hüseyin’in muhtar olmayı bırakın aday dahi olamayacağını söylemesiydi. Birden kahvede uğultular başladı ve Ahmet’in söylediklerinin doğruluğu tartışmaya açıldı. Masalarda atışmalar başlamış ve ilk soru köyün imamı Kasım’dan gelmişti. Peki, ama neden? Soru nettir ve Ahmet’in soruya cevap vermesini herkes beklemektedir. Ahmet okumayı seven ve aynı zamanda gündemi de takip eden biridir. Kasım Hocam, Hüseyin ilkokul mezunu değil de ondan. Birinin muhtar adayı alabilmesi için en az ilkokul mezunu olması şarttır. Benim bildiğim Hüseyin İlkokulu dahi bitirmemişti. Ahmet’in söyledikleri karşısında İmam da şaşkındır; ama ikinci soruyu sormadan da geri durmaz. Muhtar adaylığı için başka şartlar var mıdır? Ahmet ödevine iyi çalışmıştır ve her sorunun cevabı kendisinde vardır. Kendinden emin ve herkesin duyabileceği şekilde soruya cevap verir. İlk akla gelmesi gereken Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmaktır. Yaşı sorarsan 18’i doldurmak gerekir. Yaş, 16 Nisan 2017 anayasa değişikliği ile 18’e indirildi onu da unutmayalım dedi. Ahmet’in verdiği cevaplar kahvede herkesin hoşuna gitmişti. Kahveci Ali hemen ikinci çayları o arada masalara koymayı ihmal etmemişti. Bu durumdan en çok hoşlananların başında kahveci Ali geliyordu. Her akşam evine yüklüce para ile dönüyordu. Keşke seçimler 5 yılda bir değil de sene de bir yapılsa dediğini köyde herkes biliyordu. Ahmet sözünü bitirdiğinde köyün öğretmenlerinden Alpaslan muhtar adaylığı için askerlik yapmanın artık şartlar arasında olmadığı söyleyerek destek olmuştu. Evet dedi Ahmet, Alpaslan Hocamın dediklerine bir şey daha katmak isterim. Önceden askerlik yapmak şart idi; fakat son anayasa değişikliği ile bu şart esnetildi. Askerlik yapmak yerine askerlikle ilişiği olmamak maddesi eklendi. Yani bakaya değilse biri askerlik yapmamış olsa bile aday olabilirdi.
Tam da konuşmaların orta yerinde muhtar adaylarından Ömer kahvehaneye girmiş ve ben askerliğimi yaptım gayri bunu Sedat düşünsün diyerek söze karışmıştı. Meğer adaylardan Sedat’ın askerlikle ilişiği varmış Sedat tecilli değilmiş. Şartlar sıralanmaya başlayınca muhtar adayları da teker teker yarıştan kendiliğinden düşmeye başlamıştı. Hüseyin ve Sedat yarış dışı kalınca geriye Ömer ile Dursun kalmıştı. Köylüler böyle giderse muhtarsız kalacağız diye söylenmeye başlamıştı. Ahmet şartları sıralamaya devam etmişti. Hüküm giymemiş olmak, yüz kızartıcı suç işlememek ve devlet memuru ise aday istifa etmek lazımdı. Kahvehane de birden şükür sesleri yükselmiş ve herkes rahat bir nefes almıştı. Ahmet’in son saydığı şartlar içerisinde adaylara uymayanlar yokmuş.
Köy kahvehanesinde köy derneğine kayıtlı olanların dışında gençler de vardı. 18 yaşını doldurmayanlar bir sonraki seçimleri düşünerek sessizce köşelerinde konuşmalara dinliyor, taraflarını belli etmemeye çalışıyorlardı. İçlerinden biri neden siyasi parti isimlerinin afişlerde olmadığını sordu. Bu soruya adaylardan Dursun cevap vermeye çalıştı. Arkadaşlar, muhtarlık ve Türkiye Büyük Millet Meclisi başkanlığı seçimlerinde siyasi partiler aday göstermezler. O yüzden afişlerimizde siyasi parti amblemleri olmadı. Seçme ve seçilebilmenin hem hak hem de bir ödev olduğu ve bu yüzden herkesin siyasi haklarını kullanması gerektiğini kahvede herkes biliyordu. Dursun’un konuşması bitince köyün yaşlılarından Recep Amca muhtarların seçildikten sonra köylülerin sorunlarına nasıl çözüm bulacaklarına dair ortaya bir soru atmıştı. Soruya adaylardan cevap vermek için Ömer hemen söz almış ve Recep Amca’ya dönerek tüm köylüye yönelik şu konuşmasını yapmıştı.
-Biz sizlerin sorunlarını çözmek için burada olacağız. Sorunlarınızı çözemezsem hepinizin haklarını korumak adına Türkiye Büyük Millet Meclisine bile dilekçe verme ve kamu baş denetçisine başvurma hakkınızı kullanacağıma herkesin huzurunda söz veriyorum. Muhtarlık kapısı her daim sizlere açık olacak ve hep birlikte sorunların üstesinden ihtiyar heyetimle birlikte geleceğiz. Ömer’in bu sözü köylülerde ona doğru bir kaymaya yol açmış herkes onun yanında toplanmıştı. Gece boyunca bu konuşmalar devam etmiş ve daha sonra herkes evlerine dağılmıştı. Günlerce süren gece buluşmalarının ardından seçim günü beklenmeye başlanmıştı. Seçim günü kapalı sandıklar ve zarflar yerini almış, seçmen kütüğünde isimleri olanlar Yüksek Seçim Kurulu tarafından belirlenen sandıklar da oylarını kullanmaya başlamıştı. Sabahın erken saatlerinden başlayan oy verme saatler sonra bitmiş ve sandıklar bütün seçmenleri huzurunda açılmaya başlanmıştır. Görevliler çeteleler ellerinde oyları açık tasnifle saymış ve seçimi Ömer’in kazandığı resmi olmayan sonuçlara göre anlaşılmıştı Ömer’in kazanmasına YSK’ya bir itiraz da olmayınca mazbatasıyla Ömer makamına 5 yıllığına oturmuştu.
Tam da konuşmaların orta yerinde muhtar adaylarından Ömer kahvehaneye girmiş ve ben askerliğimi yaptım gayri bunu Sedat düşünsün diyerek söze karışmıştı. Meğer adaylardan Sedat’ın askerlikle ilişiği varmış Sedat tecilli değilmiş. Şartlar sıralanmaya başlayınca muhtar adayları da teker teker yarıştan kendiliğinden düşmeye başlamıştı. Hüseyin ve Sedat yarış dışı kalınca geriye Ömer ile Dursun kalmıştı. Köylüler böyle giderse muhtarsız kalacağız diye söylenmeye başlamıştı. Ahmet şartları sıralamaya devam etmişti. Hüküm giymemiş olmak, yüz kızartıcı suç işlememek ve devlet memuru ise aday istifa etmek lazımdı. Kahvehane de birden şükür sesleri yükselmiş ve herkes rahat bir nefes almıştı. Ahmet’in son saydığı şartlar içerisinde adaylara uymayanlar yokmuş.
Köy kahvehanesinde köy derneğine kayıtlı olanların dışında gençler de vardı. 18 yaşını doldurmayanlar bir sonraki seçimleri düşünerek sessizce köşelerinde konuşmalara dinliyor, taraflarını belli etmemeye çalışıyorlardı. İçlerinden biri neden siyasi parti isimlerinin afişlerde olmadığını sordu. Bu soruya adaylardan Dursun cevap vermeye çalıştı. Arkadaşlar, muhtarlık ve Türkiye Büyük Millet Meclisi başkanlığı seçimlerinde siyasi partiler aday göstermezler. O yüzden afişlerimizde siyasi parti amblemleri olmadı. Seçme ve seçilebilmenin hem hak hem de bir ödev olduğu ve bu yüzden herkesin siyasi haklarını kullanması gerektiğini kahvede herkes biliyordu. Dursun’un konuşması bitince köyün yaşlılarından Recep Amca muhtarların seçildikten sonra köylülerin sorunlarına nasıl çözüm bulacaklarına dair ortaya bir soru atmıştı. Soruya adaylardan cevap vermek için Ömer hemen söz almış ve Recep Amca’ya dönerek tüm köylüye yönelik şu konuşmasını yapmıştı.
-Biz sizlerin sorunlarını çözmek için burada olacağız. Sorunlarınızı çözemezsem hepinizin haklarını korumak adına Türkiye Büyük Millet Meclisine bile dilekçe verme ve kamu baş denetçisine başvurma hakkınızı kullanacağıma herkesin huzurunda söz veriyorum. Muhtarlık kapısı her daim sizlere açık olacak ve hep birlikte sorunların üstesinden ihtiyar heyetimle birlikte geleceğiz. Ömer’in bu sözü köylülerde ona doğru bir kaymaya yol açmış herkes onun yanında toplanmıştı. Gece boyunca bu konuşmalar devam etmiş ve daha sonra herkes evlerine dağılmıştı. Günlerce süren gece buluşmalarının ardından seçim günü beklenmeye başlanmıştı. Seçim günü kapalı sandıklar ve zarflar yerini almış, seçmen kütüğünde isimleri olanlar Yüksek Seçim Kurulu tarafından belirlenen sandıklar da oylarını kullanmaya başlamıştı. Sabahın erken saatlerinden başlayan oy verme saatler sonra bitmiş ve sandıklar bütün seçmenleri huzurunda açılmaya başlanmıştır. Görevliler çeteleler ellerinde oyları açık tasnifle saymış ve seçimi Ömer’in kazandığı resmi olmayan sonuçlara göre anlaşılmıştı Ömer’in kazanmasına YSK’ya bir itiraz da olmayınca mazbatasıyla Ömer makamına 5 yıllığına oturmuştu.