
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Erzurum’a gelişinin 100’üncü yıl dönümünde Erzurum’da Milli Mücadele konulu konferansta konuşan ünlü Türk tarihçisi, akademisyen ve yazar Prof. Dr. İlber Ortaylı Türkiye’nin kültürel bakımdan bölündüğünü, tarihini ve coğrafyasını tanımadığını söyledi.
Manolya BULUT-PUSULA

Milli mücadelenin 100’üncü yılı etkinlikleri kapsamında Erzurum’a gelen Prof. Dr. İlber Ortaylı Atatürk Üniversitesi 15 Temmuz Milli İrade Salonu’nda konferans gerçekleştirdi. Erzurum Kongresi’nin önemini anlatarak konferansa başlayan Ortaylı, “Kültürel bakımdan bölünmüşüz ve kendimizi tanımıyoruz. Tarih ve coğrafyamızı tanımıyoruz. Bu en önemli noksanımızdır” dedi.
Mukaddes bir bölge ve başkent
Milli Mücadele konulu konferans düzenleyen Prof. Dr. İlber Ortaylı’ya ilgi büyüktü. Katılanlar iki bin kişilik salonu doldurdu. Yer bulamayanlar ise merdivenlere oturdu. Erzurum Kongresi’nden söz eden Ortaylı, kentin Atatürk için önemine değinerek, “Buradaki kongrede Trabzon takımı açıkçası Paşa'ya cephe aldılar ve kongre reisi olarak seçmek istemediler ama Erzurumlular seçti. Burası onun için çok önemli bir yerdir. Burası her şeyden evvel düşman istilasının acı tadına varan ve o konuda bilenen, her zaman kolayca kilitlenen mukaddes bir bölge ve başkenttir. Bunun için burada İstiklal Savaşı başladı” diye konuştu.
[caption id="attachment_162133" align="aligncenter" width="820"]
Konferans öncesi Muammer Usta’da cağ kebap yiyen Prof. Dr. İlber Ortaylı dönerin başına geçerek cağ kesti.[/caption]
Burası kolay bir yer değil
Erzurum’un gelişmesinin yanı sıra kültürel özelliklerini kaybetmemesi gerektiğini vurgulayan Ortaylı şunları söyledi; “Siz zannediyorsunuz ki övünmek sırf Parislilere, Londralılara has. Öyle bir şey yok. Benim zamanımda İstanbullular bugünkü gibi saçmalamazlardı. Çünkü bir ağırlığı vardı. Ona sahip çıkarlardı. Erzurum’da da aynı tehlikeyi gördüğümüzü söylemeliyiz. Şehir büyüyebilir. Şehir büyüdükçe eski Erzurumlular kalmaz. Başkanlarımıza da sordum. Yüzde 20’si üç nesildir Erzurum’da. Endüstri gelişecek, şehir büyüyecek, bunlar normal. Mesela Balkanlar her seferinde kendini koruyan, renkli bir yer. Gittikçe bu kayboluyor. Kaybolmaması lazım. Siz içeride ne olduğunu bilmezsiniz. Ama dışarıdan bakan sizin ne olduğunuzu bilir. Nüfus değildir mesele. Mühim olan oranın ahalisi oraya ne kadar sahip çıkıyor. Burası kolay bir yer değil. 1820lerden beri üç tane Rus istilası geçirdi. Üçünü de atlattı.”
Görünüşteki bölünme geçicidir
Sakarya Savaşı sonrası Paris'te yapılan görüşmeleri de hatırlatan Ortaylı, “Paris'te iki büyükelçimiz vardı. Birisi İstanbul'u temsilen Ahmet Muhtar Bey, diğeri Ankara'yı temsil eden Ferit Müfit Bey. Bu iki sefaret Kuzey-Güney Kore gibi değil, birbirleriyle sürekli görüşüyorlar, hükümet erkânı hakkında Fransa hakkında bilgi alışverişi yapıyorlar. Ankara önemli kişilere ziyafet vereceği zaman öbüründen malzeme ödünç alıyor. Bu Türkiye'de bazı konuların çok açık olduğunu gösterir. Damarımıza teskin eden noktalarda hiç kimsenin yanlış karar almamasını temenni ederiz, bu çok pahalıya mal olur herkese. Mühim olan bu memleketin, tarihinin, milletinin beraberliği esastır. Bütün bu görünüşteki bölünme manzaraları geçicidir ve sahtedir” ifadelerini kullandı.

Çok büyüksünüz be evladım
Türk milletinin göç ederek kurtuluş sağlayamayacağını dile getiren Ortaylı, “Türkiye 1'inci Dünya Savaşı arifesindeki ülke değil. Sanayimiz, ordumuz daha kuvvetli. Münakale sistemi daha kuvvetli, köylülerimiz daha bilinçli, eğitimlidir. Kötü olan kültürel yapımızdır, kafamızın içidir. 1'nci cihan harbinde şehit verdiğimiz Türkler gibi şarkın ve garbın kültürüne sahip insanlar değiliz. Kültürel bakımdan bölünmüşüz ve kendimizi tanımıyoruz. Tarih ve coğrafyamızı tanımıyoruz. Bu en önemli noksanımızdır. Bu yüzden propagandalara açığız, bazı şeylerde imanımız gevriyor. Bu çok açık. Bu kadar çok memleketi terk edip gitmeyi, ben doğrusu pek hayırlı görmüyorum. 19'ncu yüzyılın sonu, 20'ıncı yüzyıl başındaki Türk münevveri kalıbına dönmek zorundasınız. Köşede oturup dilenmekten, Kanada'daki kemikleri kovalamakla bir yere varamayız. Bazı milletleri göç kurtarır. Bu şekilde gezinen, geçinen ayakta olan milletler var. Ama Türkiye bunlardan biri olamıyor. Çok büyüksünüz be evladım” diye kaydetti.
Ne oluruz nereye gideriz?
Rusya ve Amerika’nın düşmanlığının yalan olduğunu ve dünyanın kötü gidişatında ne oluruz nereye gideriz diye soran Ortaylı şöyle konuştu; “Komşumuz olan devletler tarihte görülmedik şekilde büyük kuvvetlerin istila alanına dönüştü. Rusya Akdeniz'e indi, İran nükleer güç haline dönüşmektedir. Bölgeyi tehdit eden unsurlara karşı kendini çok iyi korumaktadır. Fakat hangi ittifakın içinde yer alacak, kimle ne kadar bir araya gelecek belli değil. Ortada Rusya ve Amerika var. Bunların düşmanlığı yalan. Bunlar tarihte iki defa birleştiler. 1'inci ve 2'inci harbi beraber yaptılar ve tekrar bir araya gelebilirler. O zaman ne olacak Türkiye'nin durumu? Uzakta bir Çin var son derece tehlikeli güç olduğunu söylemeliyim. Bu memleketin Doğu Türkistan'ında Uygurlar üzerindeki operasyonları rahatsız edicidir. Bu nüfusun durumu ne olacak Çin, AB ile temas halinde. Almanya, Çin'e öyle sırf iktisadi bakımdan değil adam akıllı yanaşmaya başladı böyle bir dünyanın ortasında ne oluruz, nereye gideriz”
Programın sonunda Erzurum Valisi Okay Memiş, Prof. Dr. İlber Ortaylı’ya çiçek vererek teşekkür etti. Ortaylı, imza günü düzenlemek için ileri bir tarihte tekrar gelebileceğini söyledi.
Manolya BULUT-PUSULA

Milli mücadelenin 100’üncü yılı etkinlikleri kapsamında Erzurum’a gelen Prof. Dr. İlber Ortaylı Atatürk Üniversitesi 15 Temmuz Milli İrade Salonu’nda konferans gerçekleştirdi. Erzurum Kongresi’nin önemini anlatarak konferansa başlayan Ortaylı, “Kültürel bakımdan bölünmüşüz ve kendimizi tanımıyoruz. Tarih ve coğrafyamızı tanımıyoruz. Bu en önemli noksanımızdır” dedi.
Mukaddes bir bölge ve başkent
Milli Mücadele konulu konferans düzenleyen Prof. Dr. İlber Ortaylı’ya ilgi büyüktü. Katılanlar iki bin kişilik salonu doldurdu. Yer bulamayanlar ise merdivenlere oturdu. Erzurum Kongresi’nden söz eden Ortaylı, kentin Atatürk için önemine değinerek, “Buradaki kongrede Trabzon takımı açıkçası Paşa'ya cephe aldılar ve kongre reisi olarak seçmek istemediler ama Erzurumlular seçti. Burası onun için çok önemli bir yerdir. Burası her şeyden evvel düşman istilasının acı tadına varan ve o konuda bilenen, her zaman kolayca kilitlenen mukaddes bir bölge ve başkenttir. Bunun için burada İstiklal Savaşı başladı” diye konuştu.
[caption id="attachment_162133" align="aligncenter" width="820"]

Burası kolay bir yer değil
Erzurum’un gelişmesinin yanı sıra kültürel özelliklerini kaybetmemesi gerektiğini vurgulayan Ortaylı şunları söyledi; “Siz zannediyorsunuz ki övünmek sırf Parislilere, Londralılara has. Öyle bir şey yok. Benim zamanımda İstanbullular bugünkü gibi saçmalamazlardı. Çünkü bir ağırlığı vardı. Ona sahip çıkarlardı. Erzurum’da da aynı tehlikeyi gördüğümüzü söylemeliyiz. Şehir büyüyebilir. Şehir büyüdükçe eski Erzurumlular kalmaz. Başkanlarımıza da sordum. Yüzde 20’si üç nesildir Erzurum’da. Endüstri gelişecek, şehir büyüyecek, bunlar normal. Mesela Balkanlar her seferinde kendini koruyan, renkli bir yer. Gittikçe bu kayboluyor. Kaybolmaması lazım. Siz içeride ne olduğunu bilmezsiniz. Ama dışarıdan bakan sizin ne olduğunuzu bilir. Nüfus değildir mesele. Mühim olan oranın ahalisi oraya ne kadar sahip çıkıyor. Burası kolay bir yer değil. 1820lerden beri üç tane Rus istilası geçirdi. Üçünü de atlattı.”
Görünüşteki bölünme geçicidir
Sakarya Savaşı sonrası Paris'te yapılan görüşmeleri de hatırlatan Ortaylı, “Paris'te iki büyükelçimiz vardı. Birisi İstanbul'u temsilen Ahmet Muhtar Bey, diğeri Ankara'yı temsil eden Ferit Müfit Bey. Bu iki sefaret Kuzey-Güney Kore gibi değil, birbirleriyle sürekli görüşüyorlar, hükümet erkânı hakkında Fransa hakkında bilgi alışverişi yapıyorlar. Ankara önemli kişilere ziyafet vereceği zaman öbüründen malzeme ödünç alıyor. Bu Türkiye'de bazı konuların çok açık olduğunu gösterir. Damarımıza teskin eden noktalarda hiç kimsenin yanlış karar almamasını temenni ederiz, bu çok pahalıya mal olur herkese. Mühim olan bu memleketin, tarihinin, milletinin beraberliği esastır. Bütün bu görünüşteki bölünme manzaraları geçicidir ve sahtedir” ifadelerini kullandı.

Çok büyüksünüz be evladım
Türk milletinin göç ederek kurtuluş sağlayamayacağını dile getiren Ortaylı, “Türkiye 1'inci Dünya Savaşı arifesindeki ülke değil. Sanayimiz, ordumuz daha kuvvetli. Münakale sistemi daha kuvvetli, köylülerimiz daha bilinçli, eğitimlidir. Kötü olan kültürel yapımızdır, kafamızın içidir. 1'nci cihan harbinde şehit verdiğimiz Türkler gibi şarkın ve garbın kültürüne sahip insanlar değiliz. Kültürel bakımdan bölünmüşüz ve kendimizi tanımıyoruz. Tarih ve coğrafyamızı tanımıyoruz. Bu en önemli noksanımızdır. Bu yüzden propagandalara açığız, bazı şeylerde imanımız gevriyor. Bu çok açık. Bu kadar çok memleketi terk edip gitmeyi, ben doğrusu pek hayırlı görmüyorum. 19'ncu yüzyılın sonu, 20'ıncı yüzyıl başındaki Türk münevveri kalıbına dönmek zorundasınız. Köşede oturup dilenmekten, Kanada'daki kemikleri kovalamakla bir yere varamayız. Bazı milletleri göç kurtarır. Bu şekilde gezinen, geçinen ayakta olan milletler var. Ama Türkiye bunlardan biri olamıyor. Çok büyüksünüz be evladım” diye kaydetti.
Ne oluruz nereye gideriz?
Rusya ve Amerika’nın düşmanlığının yalan olduğunu ve dünyanın kötü gidişatında ne oluruz nereye gideriz diye soran Ortaylı şöyle konuştu; “Komşumuz olan devletler tarihte görülmedik şekilde büyük kuvvetlerin istila alanına dönüştü. Rusya Akdeniz'e indi, İran nükleer güç haline dönüşmektedir. Bölgeyi tehdit eden unsurlara karşı kendini çok iyi korumaktadır. Fakat hangi ittifakın içinde yer alacak, kimle ne kadar bir araya gelecek belli değil. Ortada Rusya ve Amerika var. Bunların düşmanlığı yalan. Bunlar tarihte iki defa birleştiler. 1'inci ve 2'inci harbi beraber yaptılar ve tekrar bir araya gelebilirler. O zaman ne olacak Türkiye'nin durumu? Uzakta bir Çin var son derece tehlikeli güç olduğunu söylemeliyim. Bu memleketin Doğu Türkistan'ında Uygurlar üzerindeki operasyonları rahatsız edicidir. Bu nüfusun durumu ne olacak Çin, AB ile temas halinde. Almanya, Çin'e öyle sırf iktisadi bakımdan değil adam akıllı yanaşmaya başladı böyle bir dünyanın ortasında ne oluruz, nereye gideriz”
Programın sonunda Erzurum Valisi Okay Memiş, Prof. Dr. İlber Ortaylı’ya çiçek vererek teşekkür etti. Ortaylı, imza günü düzenlemek için ileri bir tarihte tekrar gelebileceğini söyledi.
