
12 Mart Erzurum’un düşman işgalinden kurtuluşunun 105. yıldönümü dolayısıyla mesaj yayınlayan Erzurum yöneticileri ve STK temsilcileri, Dadaşların guru dolu gününü kutladı. Yayınlanan mesajlarda şu ifadelere yer verildi.

Erzurum Valisi Okay Memiş
1.Dünya Savaşı’nda Kafkas Cephesi ve Sarıkamış Harekâtı sonrasında Rusya kuvvetleri, 1916 yılı ocak ayından itibaren bölgeye ilerlemeye başlamıştı. Kargapazarı ve kent çevresinde şiddetli muharebelerin ardından Ruslar, 16 Şubat 1916 tarihinde, tarih boyunca stratejik konumdaki Erzurum'u 3.kez işgal etti. Birçok cephede gücünü tüketen Osmanlı Devleti’nin, Erzurum'u savunacak takati kalmamıştı. Erzurum’da, eli silah tutan erkekler muhtelif cephelerde veya esarette idi. Kentte yaşlı, kadın ve çocuk dışında kimse de yoktu. Ağır şartlardaki esaret sürerken, 1917 yılında Çarlık rejimi çöküp, Bolşevikler ülkeyi ele geçirince, Ruslar işgal ettikleri bölgeleri boşaltarak dönmeye başladılar, terk ettikleri kışlalara ve kontrol noktalarına hızla, Doğu Anadolu’da devlet hayali kuran Ermeniler yerleştirildi. Erzurum; sahipsiz bir şekilde Ermenilere kalınca, onlar da merkez ve çevresinde soykırıma girişti. 10 Ocak 1918’de 1’inci Kafkas Kolordusu Komutanı Kâzım Karabekir, birliklerine Erzincan, Erzurum, Sarıkamış yönünde hareket emrini verdi. Ordu uykusuzluğa, açlığa, kışa aldırmadan ilerledi. Mehmetçik 13 Şubat 1918’de alevler içinde yanan Erzincan’ı, 25 Şubat’ta Aşkale’yi kurtarmış ve 26 Şubat’ta Erzurum’a doğru akmaya başlamıştı. 11 Mart’ta Ilıca kurtarıldı. Ömrünü milletine, devletine adayan ve Erzurum’u İslam Mülkünün kilidi olarak tarif eden gönül insanı Alvar İmamı (Muhammed Lütfi) Efe Hazretleri de o günlerde 70 kişilik müfrezesiyle Çat Yavi’ de Rus ve Ermeni çetelerine karşı mücadele etmiş, Dereboğazı’dan inip, Gez köyünde Kazım Karabekir’in komutasındaki orduya katılmıştı. Efe Hazretleri, babası Hacı Hüseyin Efendi’nin yanına gitmiş, O’nu Rabbine kavuşmak üzereyken bulmuştu. Hacı Hüseyin Efendi, “Erzurum bu işgalden ne zaman kurtulur?” Sözünün cevabı olarak ‘Ak’a al düştüğünde’ dediğinde, sakalının kana bulandığını görmüştü. Ve Hacı Hüseyin Efendi’yi kolları arasında Hakk’a uğurlamıştı. Onun içindir ki, Alvarlı Efe, bu mübarek şehri ‘Mevla’ya emanet’ etmişti. O yılların unutulmaması gereken diğer bir değeri de Bakü Müslüman Hayriyesi’nin kardeş Kömeği’ni (Yardımı) Erzurum’a getiren Genceli Seyidof’tur. Erzurumluların bu sıkıntılı günlerinde yanlarında olan Azerbaycan Türkü Seyidof ve arkadaşları da Çamurlu Sokak’ta Ermeniler tarafından katledilmişlerdi.
Asker ve subay mevcudunun büyük bir bölümü, bölge insanından oluşan Osmanlı 3. Ordusu’na bağlı 1. Kafkas Kolordusu, sağ kalan mazlumların imdadına yetişti. Türk vatanının Şark’taki göz bebeği Erzurum, 12 Mart 1918 tarihinde, esaret ve zulmetten kurtarıldı. Kısa zamanda bütün Doğu Anadolu Ermenilerden temizlenerek Anavatan’a katıldı.
Doğu illeri fatihi Kazım Karabekir Paşa hatıralarında; 12 Mart günü Erzurum'a girdiklerinde şehir içinde 2377 şehit defnettiklerini belirterek: "Erzurum'da halk, gözyaşları içinde, babasını, kardeşini, yakınlarını, öldürülmüş veya yakılmış halde bulmuştu. Sokaklarda canlılıktan hiçbir iz bile kalmamıştı. Erzurum yaşayan bir şehir değildi artık. Yerlerde çocuk, kadın ve yaşlılar kanlar içinde yatıyordu" diye yazmaktadır.
Erzurum'daki Rus Yarbayı Twerdo- Khelebof da anılarında, Ermenilerin yalnız son gece (11 Mart 1918) 3000 Müslüman Türk'ü binalara doldurarak yakmak suretiyle öldürdüklerinden bahsetmiştir. O gece, Erzurumlular, Tahtacılar semtinde Ezirmikli Osman Ağa ve Mürsel Paşa konaklarına doldurularak yakılmışlardı. Resmi belgelere göre Erzurum ve çevresinde 9563 Türk ahali, Taşnak Ermeni çeteleri tarafından akla hayale gelmeyecek şekilde şehit edilmişti. Erzurum, yakılmış, yıkılmış ve talan edilmiş, büyük bir harabe, zihne durgunluk verecek bir yangın yeri gibiydi. Köyler de aynı durumdaydı. Ermeni Taşnak ve Hınçak çetelerince, Aşkale, Alaca ve Cinis köylerinde, Erzurum Yanıkdere’de, Yeşilyayla ve Tepeköy’de, Pasinler Demirdöven (Tımar) köylerinde, bölgenin dört bir yanında, toplu katliamlar yapıldı. Masum, savunmasız, kadın, çocuk ve yaşlı binlerce Müslüman Türk, akla hayale gelmeyecek en vahşi yöntemlerle katledildi. Soykırım, acı bir hatıra olarak hâlâ zihinlerdedir. İşgali hücrelerine kadar yaşamış gazilerden birisi olan Tellibeyzade Hacı Faruk Efendi, o günleri anılarında şöyle anlatmıştı :“ Karskapı koğuşlarında, Kavak Mahallesi’nde sabunhanede, Hacı Ahmet Han’ında, İstasyon derelerinde vahşiyane, baltalarla öldürülmüş, bilekleri kırılmış, gözleri oyularak binlerce insanın birbiri üstüne istif olduğunu gördüm. Benim hesabıma göre on üç bin Müslüman şehit edilmiştir”.
Ermeniler, Erzurum’un Müslüman Türk ahalisine, alenen ve resmen soykırım yapmışlardı. Erzurumlu olup da şehit vermeyen hiçbir ev yoktu. Her Erzurumlunun en az bir şehit dedesi ya da ninesi vardı. Bugün ise Ermeniler mağduru oynamakta, dünya ülkeleri de onların yalanlarına kanmış durumdadır.
Tarih, Erzurum’un makûs talihinin değişmesinde ve milli hafızada unutulmaz yeri bulunan; Kazım Karabekir Paşa’nın kahramanlığını ve Ermenilerin yaptıklarını unutmayacaktır. 12 Mart, yalnız Erzurumlular için değil, insanlık için de oldukça önemli bir gündür. Çünkü insanlık dışı her türlü işkence ve katliamı gerçekleştiren Ermenile, geldikleri yere gönderilmişlerdi. Ecdadımız, Allah’a olan imanları ve vatana olan sevdaları ile bu mukaddes toprakları asırlarca korumuş, zulme ve zalime karşı kahramanca mücadele etmiştir. Yüce Türk Milletinin tarih boyunca gerçekleştirdiği Malazgirt, Otlukbeli, Çaldıran, Mercidâbık, Mohaç, Sakarya ve Büyük Taarruz zaferleri buna şahittir.
12 Mart 1918’de Türk Ordusu, bu güzel toprakları şehitlerin kanıyla sulayarak, ebediyyen düşmandan arındırmış ve Ermenilerin çirkin hayallerini de bir daha dirilmeyecek şekilde kursaklarına gömmüştür. Bu nedenle, 12 Mart 1918 günü Dadaşlar diyarı, Anadolu’nun kanatlı kapısı, Serhat şehrimiz, Doğu’nun sınır taşı Erzurum’un, esaretten hürriyete, ölümden hayata kavuştuğu gün, Dadaş’ın yeniden destan yazdığı tarihin; dirilişin, kurtuluşun adıdır.
Bu duygu ve düşüncelerle, atası ile barı ile ne kadar gurur duysak az olan can Dadaşların bu mutlu ve tarihi gününü kutluyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.

Aydemir: “12 Mart vefanın kaydıdır”
AK Parti Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir, ‘12 Mart; milli fedakarlıkla ifade bulan bir seha, tevhid ve vahdete adanmış gönüllerle elde edilen bir reha, şüheda ecdadın torunları, guzzatın ahfadı dadaşların tarihe kaydettiği mukaddesata ve onların can adadıkları manaya vefa vurgusudur. ‘ dedi.
Milletvekili Aydemir, 12 Mart’la ortaya konan milli kararlılık ve azim, Nene Hatunların iffet ve izzet; Alvarlı Efelerin dirayet ve haysiyet; dadaşların birlik, beraberlik ve kardeşlik imanının ilamı; asırlarca cihana adalet dağıtan ecdat ruhaniyetinin ilanı, asırlara yürüyüşünü sürdüren Yüce Milletimizin ilhamıdır. ‘ mesajını verdi.
‘12 Martla ifade bulan diriliş bir dadaş duruşudur’, diyen Milletvekili İbrahim Aydemir, ‘ Milli azametin tarifi, milli haysiyetin tasrihi, milli gurur ve şuur ile milli imanın takdimi, İlayı Kelimetullah için devlet ebed müddet kararlılığının tevcihi, cihana kanımız aksa da zafer İslam’ın imanının tebliğidir. ‘ kaydını düştü.
Milletvekili Aydemir, ‘12 Mart; küresel ezberlerin tekzibi, Türk Milletinin şühedasıyla yazdığı tarihinin tezhibi, milli ruhun ecdat dirayetiyle teşhiri, milli duruşla dadaşlığın tebcili, mübarek Anadolu Coğrafyasının destanlarla teşkili, ‘Vatan bir bütündür, asla parçalanamaz’ ahdinde milli imanla tezyinidir.’ tespitini aktardı.
Aydemir, ‘Depremzede kardeşlerimizin acıları içinde idrak ettiğimiz 12 Mart kurtuluş gününü kutluyor, Dadaşların milli ve manevi değerlere kayıtsız ve şartsız bağlılıklarını paylaşıyor, Yüce Türk Milletinin birlik, beraberlik ve kardeşlik ahdine sadakatimizi yineleyerek, şehit ve gazilerimizi rahmet, minnet ve şükranla anıyoruz. ‘ mesajını verdi.

Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen
Bugün, Dadaşların şahlandığı ve kendi kaderini ancak kendisinin tayin edeceğini tüm dünyaya haykırdığı günün yıl dönümü… Ve bugün, vatan toprağına gözünü dikmiş olan ne kadar düşman ve hain varsa, bu mukaddes beldeden kovulduğu kutlu günün yıl dönümüdür. Bugün 12 Mart... Bugün, Erzurum’umuzun Birinci Dünya Savaşı’nda uğradığı düşman işgalinden kurtuluşunun günüdür”
12 Mart; aynı zamanda Nene Hatun’un evlatları kahraman Erzurum halkının ordu-millet şiarıyla direnişini zirveye taşıdığı ve bağımsızlık ateşiyle zulme, mezalime son vererek şahlandığı gündür. Emperyalist devletler tarafından Osmanlı Devleti’ni parçalama, Anadolu’daki Müslüman-Türk varlığını yok etme senaryolarının sahneye konulduğu Birinci Dünya Savaşı’nda Erzurum’un vatanperver insanları çok zor günler geçirdi. Sarıkamış Harekâtı’ndan sonra 16 Şubat 1916’da Rus işgaline uğrayan bu kadim vatan parçası, tam 2 yıl hilalin mübarek gölgesinden uzak, ona duyduğu hasretle çok kederli bir hayat yaşadı. Öyle ki manilere, destanlara, türkülere konu olan bu süreç ‘Erzurum’un kara günleri’ olarak adlandırıldı. Bilindiği üzere Erzurum’un bu kara günleri, Rus kuvvetlerinin 1917’deki İhtilalle silah ve cephanelerini Ermenilere bırakarak işgal ettikleri Doğu Anadolu’dan çekilmeleriyle başladı. Bunun üzerine Ermeni Taşnak, Hınçak ve Ramgavar çeteleri bebek, çocuk, yaşlı, genç demeden Müslümanları katletti. Rus işgali esnasında gizlice ve münferiden yapılan katliamlar Rusların çekilmesiyle aleni ve kitlesel bir hal aldı. 3 ay gibi bir süre boyunca Ermeni idaresinde olan şehrimiz, tarihte eşine az rastlanır bir Müslüman soykırımına, mezalimine maruz kaldı.
Rus ordusu ile birlikte bu kadim topraklara gelen işgalci Taşnak, Hınçak ve Ramgavar adlı Ermeni çeteleri, yüzyıllar boyunca bağrımızda yaşayan içerdeki çetecilerden de destek alarak Erzurum ve çevresinde; Cinis’te, Tazegül’de, Alaca’da, Ilıca’da, Tepeköy’de, Börekli’de, Dutçu’da, Erzurum merkezde; Yanıkdere’de, Karskapısı’nda, Ezirmikli Osman Ağa ve Mürsel Paşa Konaklarında,
Gölbaşında Hacıahmet Hanı’nda, Firdevsoğlu Kışlası’nda, Yeşilyayla’da, Hasankale’de, Tımar’da, Köprüköy’de, Horasan’da, Pazaryolu’nda tam bir Müslüman soykırımı gerçekleştirmişlerdir. Sadece 1918 yılı başlarında Erzurum ve çevresinde yaklaşık 50 bin sivil ahali Ermeni çetelerinin katliamları sonucunda Hakk’a yürüdü. Ermeni çetelerinin Müslüman ahaliye yönelik zulmünü durdurmak üzere 12 Şubat 1918’de Erzincan’dan hareket eden Kazım Karabekir Paşa komutasındaki Birinci Kafkas Kolordusu, geceli gündüzlü savaşarak, 12 Mart 1918 sabahı Erzurum’u düşman işgalinden kurtardı. Şanlı ve kahraman Türk ordusu, Erzurum’daki Ermeni işgal ve zulmüne son vererek, Dadaşlar diyarını, yeniden ay yıldızlı bayrağımızın gölgesine kavuşturdu. Bu nedenle 12 Mart; Türk’ün tarihinde kutlu bir zafer günüdür. 12 Mart; Erzurum için tarihin bin bir facialarını örten bir saadet, bir kutlu vuslat günüdür. 12 Mart; aslında sadece mülki İslam’ın kilidi olan Erzurum’un kurtuluş günü değil, bütün Anadolu’nun, şanlı İslâm beldelerinin, emperyalistlerin işgal ve zulümlerinden kurtuluşunun da müjdecisidir. 12 Mart demek, Erzurum demek; Erzurum demek, Cumhuriyet ve Günümüz çağdaş Türkiye’sinin ta kendisi demektir.

Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ömer Çomaklı
12 Mart özgürlüğün, kuşatılmış bir coğrafyanın buz tutmuş tabyalarından kadim bir şehre doğu akmasıdır. Bir cihanın muhasarasına karşı sadece topu, tüfeği, mermisi, kurşunuyla değil; canıyla, kanıyla karşı koyan, cesur ve kahraman, yiğit ve gözü pek kadınların, adamların, gençlerin ve çocukların askeriyle beraber verdiği mücadelenin adıdır.
Bir milletin makûs kaderinin döndüğü yerde, medeniyetlerin kesişme noktasında, şahlanışının yıl dönümüdür.
12 Mart ayrıca verilen İstiklal Mücadelesinin zafere erdiği noktada mısralaşan bir marşın, İstiklal Marşının da kabul edildiği tarihtir. Sıradan günlerin, sıradan olmayan anlamlarına eriştiği bu günde hem kurtuluşumuzun hem de milli marşımızın kabulünün yıl dönümü kutlu olsun.

Yakutiye Belediye Başkanı Dr. Mahmut Uçar
“105 yıl evvel milletimizi de topyekûn tarihe gömmek isteyenler, Dadaşlar diyarını, tarihi şan ve şerefle dolu şehrimizi işgale yeltendiler. Uzunca bir süredir devam eden savaşların yükü altında beli bükülen milletimiz, ‘yurdunu alçaklara uğratma sakın’ diyerek, son bir silkinişle millî mücadeleyi başlattı ve zafere ulaştı. Millî mücadeledeki destansı meydan okumanın başladığı ve küllerinden yeniden doğuşun öncüleri olan, bizlere üzerinde özgürce nefes aldığımız bu vatanı armağan eden tüm kahramanlarımızı rahmetle, şükranla, minnetle yâd ediyorum.
Emperyalistlerin ülkemiz üzerindeki hesapları hiç mi hiç eksik olmadı, olmayacakta! 12 Mart 1918'de topraklarımızı işgalcilerden kurtaran birlik ve beraberlik şuurunun bizi her zamankinden daha fazla kuşatması için çok çalışmalıyız.
Acısının yüreklerimizi kuşattığı bu günlerde on bir ilimizde yaşanan deprem sonrası özellikle vefanın ve kardeşliğin yardım olup akmasına şahitlik etmek Belediye Başkanı olarak beni de ziyadesiyle gururlandırdı.
Kardeşliğin, birlik ve beraberliğin destanının yazıldığı zamanda kayıtsız kalmayıp yaptığımız ayni ve nakdi yardımların yanı sıra Erzurum’un tarihi yüzü Yakutiye ilçemiz adına Hatay ilimizde konteyner kent kurmanın, depremlerin yaşandığı illerimizdeki kardeşlerimize el uzatmanın, her daim yanlarında olmanın gururunu yaşıyoruz. Devlet ve millet el ele vererek, gönül birliğiyle hep beraber yaralarımızı sarmaya çalışıyoruz.
Erzurum’un kurtuluşu, milli mücadelenin yurt sathına yayılmasında millet olarak kenetlenip nasıl bir diriliş örneği sergilediysek, bugün de yaşadığımız depremlerden sonra devlet-millet el ele vererek 105 yıl önceki ruhla yeniden kenetlenerek, insanlarımızın acısını paylaşmak için verdiğimiz mücadele hepimiz için bir gurur vesilesi olmuştur. Allah milletimize bir daha böyle acılar yaşatmasın.
Bu duygu ve düşüncelerle tüm hemşehrilerimizin bu mutlu ve gururlu gününü kutluyor, İstiklalimiz uğruna canlarını seve seve feda eden aziz şehitlerimize Allah’tan rahmet, hayatta olan gazilerimize de sağlıklı, mutlu ve huzurlu ömürler diliyoruz.Yaşadığımız depremlerde hayatlarını kaybeden kardeşlerimize Allah’tan rahmet, yaralı kardeşlerimize acil şifalar diliyoruz. Allah'tan, Devletimize ve Milletimize bu acı dolu günleri bir daha yaşatmamasını temenni ediyoruz.
Tüm şehitlerimizin ve şairimizin ruhu şad, mekanı cennet olsun. Kurtuluşumuz kutlu olsun.

AK Parti Erzurum İl Başkanı Av. İbrahim Küçükoğlu
AK Parti Erzurum İl Başkanı Av. İbrahim Küçükoğlu, 12 Mart 1918 tarihinin Türklere karşı gerçekleştirilen soykırıma dur denilen bir zafer günü olduğunu belirterek, “Anadolu’nun kalbi konumundaki Erzurum, insanlık dışı katliamlara sahne olmuş bir şehitler yatağıdır.” dedi.
Erzurum’un 16 Şubat 1916’dan kurtuluş tarihi olan 12 Mart 1918’e kadar Rus ve Ermeni işgali altında kaldığını hatırlatan Av. Küçükoğlu, yapılan insanlık dışı katliamlara dikkat çekerek, “Jenosit ve Ortaçağdaki Engizisyon mezaliminde dahi görülmeyen bu insanlık dışı vahşet, 12 Mart 1918 tarihinde 1. Kafkas Kolordusu’nun Erzurum’a girişiyle son bulmuştur. Oluk oluk Müslüman kanı akıtan Ermeni çetelerinin dokunmadığı hiçbir hanemiz olmadığı gibi şehit vermeyen hiçbir ailemiz de yoktur. Bu bakımdan gerçek bir Türk soykırımına sahne olan Erzurum, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da en fazla katliamın yapıldığı şehirlerin başında gelmektedir. Tarihi kayıtlarla sabittir ki 1916-1918 yılları arasında vilayet sınırları dahilinde tespit edilen şehit sayısı 50 bindir. Bu rakam, o günkü nüfus verilerine göre dehşet verici boyuttadır. Türklere karşı kin ve iftira kampanyası yürütenlerin iftiraları bu tarihi gerçekleri değiştirmeyecektir.” ifadelerini kullandı.
Erzurum’un vatan ile ilgili meselelerde daima yüzünün ak çıktığını belirten Av. Küçükoğlu, “Milli Mücadelenin ve Cumhuriyetin temellerinin atıldığı şehitler yatağı bu şehri hak ettiği konuma getirmek için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz. Bu duygu ve düşüncelerle vatanın müdafaası için canlarını veren şehitlerimizi rahmet ve hürmetle anarken tüm Erzurumluların kurtuluş gününü tebrik ediyorum.” diye konuştu.

MHP Erzurum İl Başkanı Adem Yurdagül
Milliyetçi Hareket Partisi Erzurum İl Başkanı Adem Yurdagül, Erzurum’un kurtuluşu münasebetiyle bir yayınladığı mesajda, “105 yıl önce Dadaşlar Diyarı’nda tarihin dönüm noktası niteliğinde bir destan yazıldı. Bir ulusu yok etmek uğruna, tüm güçleriyle saldırıya geçen ve alçakça çarpışan birçok millet oldu. Bu toprakların evlatları; genç, yaşlı, kadın demeden canı pahasına bir efsane yazdı. Türk’lüğün gururuyla “Ezelden beridir hür yaşayan milletime zincir vurdurtmam” diyen Dadaşlar mertçe, yiğitçe vatanını savunarak düşmanı püskürtmüştür. Milli mücadelenin başlamasında bir mihenk taşı görevi gören bu destan tam 105 yıl önce bugün yazıldı. Tarihimizin, ecdadımızın gururuyla, bugün buradaysak; o gün bu vatan için şehitlik mertebesine yükselen vatan evlatlarının, Nene Hatun’un ve daha nice isimsiz kahramanların sayesindedir. Erzurum’u Dadaşlar Diyarı yapan, al bayrağımızın rengine kanını feda eden bu vatan evlatlarını saygı, minnet ve rahmetle yad ediyorum” dedi

ETSO Başkanı Saim Özakalın
Erzurum Ticaret ve Sanayi Odası (ETSO) Yönetim Kurulu Başkanı Saim Özakalın, Erzurum’un 105 yıl önce tarihte eşi görülmemiş bir katliama maruz bırakıldığını ve o dönem yaşanan tarifsiz acıların halen daha yüreklerde hissedildiğini söyledi.
“1918 yılında Ermeni çetelerinin, akla ve vicdana sığmayan katliamlarına maruz kalan kadim şehrimizin, düşman işgalinden kurtuluşunun 105. yıldönümünde; vatan topraklarını canları pahasına koruyan, zulme ve zalime karşı kahramanca mücadele eden aziz şehitlerimizi ve kahraman gazilerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz. Ruhları şad, mekanları cennet olsun” diyen Özakalın mesajında şu ifadelere yer verdi; “İnsanımıza bu büyük acıyı yaşatanlar ve buna göz yumanların yaptıkları, tarihin kara lekesi olarak kalacaktır. Her karışı şehit kanlarıyla sulanmış vatan topraklarının müstesna bir parçası olan Erzurum, 1. Dünya Harbi sırasında çok büyük acılara ve vahşet boyutundaki büyük katliamlara tanık oldu. Atalarımız, kendilerinden sonraki nesillerin hürriyet ve istiklali için canları pahasına vatan topraklarını müdafaa etti, bu uğurda şehit düştüler. Anadolu’yu, Erzurum’u vatan bilmiş insanımızın 105 yıl önce yaşadığı acıları, aradan bir asrı aşkın bir zaman geçmesine rağmen hep yüreklerimizde hissediyoruz. Gözünü kırpmadan şehadete koşan bir neslin torunları olarak; bu güzel vatanı canımızdan çok sevip kıymetini bilmekle, mukaddesatımıza gönülden bağlanıp, değerlerimizi yaşatmakla, görev ve sorumluluklarımızı hakkıyla yerine getirmekle, ailemiz ve toplumumuz için çalışıp ter dökmekle sorumluyuz.”
12 Mart 1918’in, tarihe adını şan ve şerefle yazdıran Erzurum’un zafer günü olduğunu kaydeden ETSO Yönetim Kurulu Başkanı Saim Özakalın, “Düşmana bırakacak bir karış toprağımızın olmadığını ilan ettiğimiz bu tarihi güne denk gelen İstiklal Marşımızın Kabulünün 102. Yıldönümünü de kutluyor, vatanımızı kanı, canı pahasına müdafaa eden bütün aziz şehitlerimizi ve kahraman gazilerimizi bir kez daha rahmet, şükran ve minnetle yâd ediyoruz" dedi.

Erzurum Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Oral
Erzurum Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Oral, 12 Mart Erzurum’un Düşman İşgalinden Kurutuluşunun 105. yıl dönümü ve İstiklal Marşının Kabulü münasebetiyle bir mesaj yayımladı.
Başkan Oral mesajında, “ Bugün, mübarek şehrimizin tarihinde yaşanmış o karanlık günlerin, acının ve zulmün Allah’ın izniyle bir daha tekrarlanmamak üzere sona erdirildiği günün yıldönümüdür. Bağımsızlık mücadelemizi 105 yıl önce zaferle taçlandırdığımız bu büyük gün, hepimize kutlu olsun” dedi.
Erzurum’un, Türkiye’nin şanlı tarihini kahramanlık örnekleriyle süsleyen birbirinden farklı destanlarının yazıldığı yiğitler diyarı olduğunun altını çizen Başkan Oral, şunları söyledi: “Burası öyle bir beldedir ki; yüreği vatan, millet ve bayrak aşkıyla yanıp tutuşan Dadaşların yurdudur. İşte bu mübarek şehir, bundan tam 105 yıl önce bugün yaşadığı kurtuluş coşkusunu sürekli diri tutmuş; vatanı uğruna toprağa düşen şühedadan vefasını hiçbir zaman eksik etmemiştir. 12 Mart, bu şehrin sadece işgalden kurtarıldığı gün değildir. 12 Mart aslında Türkiye’nin kurtuluşu, istiklal ve bağımsızlık mücadelesine giden yolda önemli bir milattır. Öyle ki; Türkiye Cumhuriyeti’nin temelleri, düşman işgalinden kurtuluşun hemen ardından 1919 Erzurum Kongresi ile yine Erzurum’da atılmıştır”.
Başkan Oral "Aziz milletimizin, istiklal ve istikbali uğruna verdiği destansı mücadelenin son halkalarından biri olan 12 Mart Erzurum’un Kurtuluşu, büyük Türk milletinin kadınıyla, erkeğiyle, canı pahasına kazandığı, kahramanlıklar ve fedakarlıklarla dolu zafer tacıdır. Tarihi şanlı zaferlerle dolu milletimizi bölmek isteyen iç ve dış düşmanlar, her zaman karşısında bu asil milletin dik duruşunu, azmini, kararlılığını bulacak ve milletimiz bu topraklar üzerinde hain emelleri olanlara her zaman gerekli cevabı verecektir. Bu anlamda Erzurum’un Düşman İşgalinden Kurtuluşunun 105. yıl dönümünde, bu toprakları bizlere kanlarıyla, canlarıyla vatan yapan aziz şehitlerimizi, gazilerimizi rahmet, saygı ve minnetle anıyoruz." İfadelerini kullandı.

ERVAK Başkanı Erdal Güzel
Dadaşlar diyarı Erzurum, 16 Şubat 1916 yılında Rus’lar tarafından işgal edilmiş “Kara Günler” olarak adlandırılan bu esaret günleri iki yıl sürmüş, 12 Mart 1918 yılında şehre giren Kazım Karabekir Paşa Komutasındaki şanlı ordumuzun, ay yıldızlı bayrağımızı bir daha inmemek üzere Erzurum semalarında dalgalandırmasıyla birlikte kara günler, acı hatıralarıyla birlikte şehrin hafızasında yerini almıştır.
12 Mart 1918 yılında şehirde 8000 kişinin kaldığı düşünüldüğünde işgal yıllarında yaşanılan bu acıyı tatmayan hiçbir Erzurumlu aile yok gibidir.Nesilden nesile anlatılan bu “Kara Günler” Erzurumlunun genetik kodlarında ezelden beri var olan vatan, bayrak, istiklal gibi ulvi duyguları daha da olgunlaştırmıştır.
23 Temmuz 1919 yılında ev sahipliği yaptığı tarihi kongre ile ülke savunmasında yerini alan Erzurum, Gazi Mustafa Kemal’i hemşerisi ve milletvekili yaparak Kuvay-i Milliye ruhuna sahip çıkmış, milletçe emperyalist güçlere karşı verdiğimiz Milli Mücadelenin ilk adımlarının atıldığı şehir olmanın gururunu yaşamıştır.
Aradan geçen bir asra rağmen emperyalist güçlerin ülkemiz üzerindeki emellerinin değişmediğini, kanla irfanla kurmuş olduğumuz Türkiye Cumhuriyeti’ni bölmek parçalamak ve ortadan kaldırmak girişimlerinin devam ettiğini görmekteyiz.Tarih’in “geçmişi unutanlar için bir hatırlatma” olduğu gerçeğinden yola çıkarak geçmişte yaşananları unutmamak ve gelecek nesillere tüm detaylarıyla anlatmak durumundayız.
Ülkenin farklı şehirlerinde yaşayan Erzurumlular tarafından her yıl kutlanan 12 Mart kurtuluş etkinlikleri bir takım eksikliklerine rağmen 1918 ruhunu yaşatmanın ve hatırlatmanın bir göstergesidir.
Bu düşünce doğrultusunda 12 Mart günü yapılan etkinliklerin tarihi gerçekler ışığında daha bilimsel ve çağdaş normlara uygun bir şekilde tertiplenmesini arzulamaktayız
“Matem-i neşe” içerisinde kutlamamız gereken 12 Mart günleri, Ermeni askeri rolüne sokulmuş garibanların, sözde milis kuvvetleri tarafından, kazma, kürek, balta ve sopalarla kovalandığı mizahımsı bir yapıdan arındırılmalıdır.
Bu günlerde, Ermeni komitacılar tarafından soykırıma uğrayan 52.000 şehidimizin anlatıldığı, uluslararası nitelikte toplantılar düzenlenmelidir. Çekilen bu acıların sergilendiği “Türk Soykırım Müzesi’nin olmaması şehrimiz için büyük bir noksanlıktır. Tarihe tanıklık eden Mürsel Ağa Konağı ve Ezirmikli Osman Ağa konaklarının bulundukları yerlerde o günlerde yaşananları anlatan bir anıtın yapılması şehir olarak beklentilerimiz arasındadır.
İşgal yılları arasında kardeş Azerbaycan’dan gelerek Erzurumluların yardımına koşan Bakü Cemiyet-i Hayriyesi’nin fedakâr evlatlarına karşı vefamızı ödediğimiz söylenemez.
Bu cemiyetin sembol ismi olan ve Ermeni çeteleri tarafından acımasızca şehit edilen Genceli Seyidov’a ait sembolik bir anıtın yapılmaması ve Gence ile Erzurum’un kardeş şehir olarak hala ilan edilmemesi vefa konusunda kendimizi sorgulayacağımız bir durumdur.
Ermeniler tarafından hunharca katledilen 3000 şehidimizin bulunduğu “Yanık Dere Şehitliği” ilgisizlik ve bakımsızlıktan dolayı ecdadın kemiklerini sızlatacak durumdadır.
Haklı davamızın en büyük ispatlarından biri olan Yanık Dere Şehitliği’nin hazırlanmış olan yeni projeyle ortaya çıkarılması ve tanıtılması gerekmektedir.
Cumhuriyetimizin 100.yılında şimdiye kadar ihmal edilen eksikliklerin tamamlanması ve yeni projelerin hazırlanıp hayata geçirilmesi hedeflerimiz arasında olmalıdır. Bu bağlamda, işgal yıllarında yaşanılan soykırımı veya esir edilip sürgüne gönderilenlerin hatıralarını konu alan filmler hazırlanması ve bu konuları anlatan hikâye ve roman yarışmaları düzenlenmesi yine önceliklerimiz arasında bulunmalıdır.
Her yıl kutladığımız 12 Mart günlerinin heyecanı yalnız sevinç ve neşe ile sınırlı kalmayıp bu günlerin manası ve ruhu en iyi bir şekilde idrak edilmelidir diye düşünmekteyiz.
Kurtuluşumuzun 105 yılında bir hilâl uğruna toprağın kara bağrına düşen şehitlerimizi rahmetle anıyor, bizlere bağımsız bir ülke bırakan yüce ecdadımızın aziz hatıraları önünde saygı ve tazimle bir kez daha eğiliyoruz.

Erzurum Valisi Okay Memiş
1.Dünya Savaşı’nda Kafkas Cephesi ve Sarıkamış Harekâtı sonrasında Rusya kuvvetleri, 1916 yılı ocak ayından itibaren bölgeye ilerlemeye başlamıştı. Kargapazarı ve kent çevresinde şiddetli muharebelerin ardından Ruslar, 16 Şubat 1916 tarihinde, tarih boyunca stratejik konumdaki Erzurum'u 3.kez işgal etti. Birçok cephede gücünü tüketen Osmanlı Devleti’nin, Erzurum'u savunacak takati kalmamıştı. Erzurum’da, eli silah tutan erkekler muhtelif cephelerde veya esarette idi. Kentte yaşlı, kadın ve çocuk dışında kimse de yoktu. Ağır şartlardaki esaret sürerken, 1917 yılında Çarlık rejimi çöküp, Bolşevikler ülkeyi ele geçirince, Ruslar işgal ettikleri bölgeleri boşaltarak dönmeye başladılar, terk ettikleri kışlalara ve kontrol noktalarına hızla, Doğu Anadolu’da devlet hayali kuran Ermeniler yerleştirildi. Erzurum; sahipsiz bir şekilde Ermenilere kalınca, onlar da merkez ve çevresinde soykırıma girişti. 10 Ocak 1918’de 1’inci Kafkas Kolordusu Komutanı Kâzım Karabekir, birliklerine Erzincan, Erzurum, Sarıkamış yönünde hareket emrini verdi. Ordu uykusuzluğa, açlığa, kışa aldırmadan ilerledi. Mehmetçik 13 Şubat 1918’de alevler içinde yanan Erzincan’ı, 25 Şubat’ta Aşkale’yi kurtarmış ve 26 Şubat’ta Erzurum’a doğru akmaya başlamıştı. 11 Mart’ta Ilıca kurtarıldı. Ömrünü milletine, devletine adayan ve Erzurum’u İslam Mülkünün kilidi olarak tarif eden gönül insanı Alvar İmamı (Muhammed Lütfi) Efe Hazretleri de o günlerde 70 kişilik müfrezesiyle Çat Yavi’ de Rus ve Ermeni çetelerine karşı mücadele etmiş, Dereboğazı’dan inip, Gez köyünde Kazım Karabekir’in komutasındaki orduya katılmıştı. Efe Hazretleri, babası Hacı Hüseyin Efendi’nin yanına gitmiş, O’nu Rabbine kavuşmak üzereyken bulmuştu. Hacı Hüseyin Efendi, “Erzurum bu işgalden ne zaman kurtulur?” Sözünün cevabı olarak ‘Ak’a al düştüğünde’ dediğinde, sakalının kana bulandığını görmüştü. Ve Hacı Hüseyin Efendi’yi kolları arasında Hakk’a uğurlamıştı. Onun içindir ki, Alvarlı Efe, bu mübarek şehri ‘Mevla’ya emanet’ etmişti. O yılların unutulmaması gereken diğer bir değeri de Bakü Müslüman Hayriyesi’nin kardeş Kömeği’ni (Yardımı) Erzurum’a getiren Genceli Seyidof’tur. Erzurumluların bu sıkıntılı günlerinde yanlarında olan Azerbaycan Türkü Seyidof ve arkadaşları da Çamurlu Sokak’ta Ermeniler tarafından katledilmişlerdi.
Asker ve subay mevcudunun büyük bir bölümü, bölge insanından oluşan Osmanlı 3. Ordusu’na bağlı 1. Kafkas Kolordusu, sağ kalan mazlumların imdadına yetişti. Türk vatanının Şark’taki göz bebeği Erzurum, 12 Mart 1918 tarihinde, esaret ve zulmetten kurtarıldı. Kısa zamanda bütün Doğu Anadolu Ermenilerden temizlenerek Anavatan’a katıldı.
Doğu illeri fatihi Kazım Karabekir Paşa hatıralarında; 12 Mart günü Erzurum'a girdiklerinde şehir içinde 2377 şehit defnettiklerini belirterek: "Erzurum'da halk, gözyaşları içinde, babasını, kardeşini, yakınlarını, öldürülmüş veya yakılmış halde bulmuştu. Sokaklarda canlılıktan hiçbir iz bile kalmamıştı. Erzurum yaşayan bir şehir değildi artık. Yerlerde çocuk, kadın ve yaşlılar kanlar içinde yatıyordu" diye yazmaktadır.
Erzurum'daki Rus Yarbayı Twerdo- Khelebof da anılarında, Ermenilerin yalnız son gece (11 Mart 1918) 3000 Müslüman Türk'ü binalara doldurarak yakmak suretiyle öldürdüklerinden bahsetmiştir. O gece, Erzurumlular, Tahtacılar semtinde Ezirmikli Osman Ağa ve Mürsel Paşa konaklarına doldurularak yakılmışlardı. Resmi belgelere göre Erzurum ve çevresinde 9563 Türk ahali, Taşnak Ermeni çeteleri tarafından akla hayale gelmeyecek şekilde şehit edilmişti. Erzurum, yakılmış, yıkılmış ve talan edilmiş, büyük bir harabe, zihne durgunluk verecek bir yangın yeri gibiydi. Köyler de aynı durumdaydı. Ermeni Taşnak ve Hınçak çetelerince, Aşkale, Alaca ve Cinis köylerinde, Erzurum Yanıkdere’de, Yeşilyayla ve Tepeköy’de, Pasinler Demirdöven (Tımar) köylerinde, bölgenin dört bir yanında, toplu katliamlar yapıldı. Masum, savunmasız, kadın, çocuk ve yaşlı binlerce Müslüman Türk, akla hayale gelmeyecek en vahşi yöntemlerle katledildi. Soykırım, acı bir hatıra olarak hâlâ zihinlerdedir. İşgali hücrelerine kadar yaşamış gazilerden birisi olan Tellibeyzade Hacı Faruk Efendi, o günleri anılarında şöyle anlatmıştı :“ Karskapı koğuşlarında, Kavak Mahallesi’nde sabunhanede, Hacı Ahmet Han’ında, İstasyon derelerinde vahşiyane, baltalarla öldürülmüş, bilekleri kırılmış, gözleri oyularak binlerce insanın birbiri üstüne istif olduğunu gördüm. Benim hesabıma göre on üç bin Müslüman şehit edilmiştir”.
Ermeniler, Erzurum’un Müslüman Türk ahalisine, alenen ve resmen soykırım yapmışlardı. Erzurumlu olup da şehit vermeyen hiçbir ev yoktu. Her Erzurumlunun en az bir şehit dedesi ya da ninesi vardı. Bugün ise Ermeniler mağduru oynamakta, dünya ülkeleri de onların yalanlarına kanmış durumdadır.
Tarih, Erzurum’un makûs talihinin değişmesinde ve milli hafızada unutulmaz yeri bulunan; Kazım Karabekir Paşa’nın kahramanlığını ve Ermenilerin yaptıklarını unutmayacaktır. 12 Mart, yalnız Erzurumlular için değil, insanlık için de oldukça önemli bir gündür. Çünkü insanlık dışı her türlü işkence ve katliamı gerçekleştiren Ermenile, geldikleri yere gönderilmişlerdi. Ecdadımız, Allah’a olan imanları ve vatana olan sevdaları ile bu mukaddes toprakları asırlarca korumuş, zulme ve zalime karşı kahramanca mücadele etmiştir. Yüce Türk Milletinin tarih boyunca gerçekleştirdiği Malazgirt, Otlukbeli, Çaldıran, Mercidâbık, Mohaç, Sakarya ve Büyük Taarruz zaferleri buna şahittir.
12 Mart 1918’de Türk Ordusu, bu güzel toprakları şehitlerin kanıyla sulayarak, ebediyyen düşmandan arındırmış ve Ermenilerin çirkin hayallerini de bir daha dirilmeyecek şekilde kursaklarına gömmüştür. Bu nedenle, 12 Mart 1918 günü Dadaşlar diyarı, Anadolu’nun kanatlı kapısı, Serhat şehrimiz, Doğu’nun sınır taşı Erzurum’un, esaretten hürriyete, ölümden hayata kavuştuğu gün, Dadaş’ın yeniden destan yazdığı tarihin; dirilişin, kurtuluşun adıdır.
Bu duygu ve düşüncelerle, atası ile barı ile ne kadar gurur duysak az olan can Dadaşların bu mutlu ve tarihi gününü kutluyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.

Aydemir: “12 Mart vefanın kaydıdır”
AK Parti Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir, ‘12 Mart; milli fedakarlıkla ifade bulan bir seha, tevhid ve vahdete adanmış gönüllerle elde edilen bir reha, şüheda ecdadın torunları, guzzatın ahfadı dadaşların tarihe kaydettiği mukaddesata ve onların can adadıkları manaya vefa vurgusudur. ‘ dedi.
Milletvekili Aydemir, 12 Mart’la ortaya konan milli kararlılık ve azim, Nene Hatunların iffet ve izzet; Alvarlı Efelerin dirayet ve haysiyet; dadaşların birlik, beraberlik ve kardeşlik imanının ilamı; asırlarca cihana adalet dağıtan ecdat ruhaniyetinin ilanı, asırlara yürüyüşünü sürdüren Yüce Milletimizin ilhamıdır. ‘ mesajını verdi.
‘12 Martla ifade bulan diriliş bir dadaş duruşudur’, diyen Milletvekili İbrahim Aydemir, ‘ Milli azametin tarifi, milli haysiyetin tasrihi, milli gurur ve şuur ile milli imanın takdimi, İlayı Kelimetullah için devlet ebed müddet kararlılığının tevcihi, cihana kanımız aksa da zafer İslam’ın imanının tebliğidir. ‘ kaydını düştü.
Milletvekili Aydemir, ‘12 Mart; küresel ezberlerin tekzibi, Türk Milletinin şühedasıyla yazdığı tarihinin tezhibi, milli ruhun ecdat dirayetiyle teşhiri, milli duruşla dadaşlığın tebcili, mübarek Anadolu Coğrafyasının destanlarla teşkili, ‘Vatan bir bütündür, asla parçalanamaz’ ahdinde milli imanla tezyinidir.’ tespitini aktardı.
Aydemir, ‘Depremzede kardeşlerimizin acıları içinde idrak ettiğimiz 12 Mart kurtuluş gününü kutluyor, Dadaşların milli ve manevi değerlere kayıtsız ve şartsız bağlılıklarını paylaşıyor, Yüce Türk Milletinin birlik, beraberlik ve kardeşlik ahdine sadakatimizi yineleyerek, şehit ve gazilerimizi rahmet, minnet ve şükranla anıyoruz. ‘ mesajını verdi.

Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen
Bugün, Dadaşların şahlandığı ve kendi kaderini ancak kendisinin tayin edeceğini tüm dünyaya haykırdığı günün yıl dönümü… Ve bugün, vatan toprağına gözünü dikmiş olan ne kadar düşman ve hain varsa, bu mukaddes beldeden kovulduğu kutlu günün yıl dönümüdür. Bugün 12 Mart... Bugün, Erzurum’umuzun Birinci Dünya Savaşı’nda uğradığı düşman işgalinden kurtuluşunun günüdür”
12 Mart; aynı zamanda Nene Hatun’un evlatları kahraman Erzurum halkının ordu-millet şiarıyla direnişini zirveye taşıdığı ve bağımsızlık ateşiyle zulme, mezalime son vererek şahlandığı gündür. Emperyalist devletler tarafından Osmanlı Devleti’ni parçalama, Anadolu’daki Müslüman-Türk varlığını yok etme senaryolarının sahneye konulduğu Birinci Dünya Savaşı’nda Erzurum’un vatanperver insanları çok zor günler geçirdi. Sarıkamış Harekâtı’ndan sonra 16 Şubat 1916’da Rus işgaline uğrayan bu kadim vatan parçası, tam 2 yıl hilalin mübarek gölgesinden uzak, ona duyduğu hasretle çok kederli bir hayat yaşadı. Öyle ki manilere, destanlara, türkülere konu olan bu süreç ‘Erzurum’un kara günleri’ olarak adlandırıldı. Bilindiği üzere Erzurum’un bu kara günleri, Rus kuvvetlerinin 1917’deki İhtilalle silah ve cephanelerini Ermenilere bırakarak işgal ettikleri Doğu Anadolu’dan çekilmeleriyle başladı. Bunun üzerine Ermeni Taşnak, Hınçak ve Ramgavar çeteleri bebek, çocuk, yaşlı, genç demeden Müslümanları katletti. Rus işgali esnasında gizlice ve münferiden yapılan katliamlar Rusların çekilmesiyle aleni ve kitlesel bir hal aldı. 3 ay gibi bir süre boyunca Ermeni idaresinde olan şehrimiz, tarihte eşine az rastlanır bir Müslüman soykırımına, mezalimine maruz kaldı.
Rus ordusu ile birlikte bu kadim topraklara gelen işgalci Taşnak, Hınçak ve Ramgavar adlı Ermeni çeteleri, yüzyıllar boyunca bağrımızda yaşayan içerdeki çetecilerden de destek alarak Erzurum ve çevresinde; Cinis’te, Tazegül’de, Alaca’da, Ilıca’da, Tepeköy’de, Börekli’de, Dutçu’da, Erzurum merkezde; Yanıkdere’de, Karskapısı’nda, Ezirmikli Osman Ağa ve Mürsel Paşa Konaklarında,
Gölbaşında Hacıahmet Hanı’nda, Firdevsoğlu Kışlası’nda, Yeşilyayla’da, Hasankale’de, Tımar’da, Köprüköy’de, Horasan’da, Pazaryolu’nda tam bir Müslüman soykırımı gerçekleştirmişlerdir. Sadece 1918 yılı başlarında Erzurum ve çevresinde yaklaşık 50 bin sivil ahali Ermeni çetelerinin katliamları sonucunda Hakk’a yürüdü. Ermeni çetelerinin Müslüman ahaliye yönelik zulmünü durdurmak üzere 12 Şubat 1918’de Erzincan’dan hareket eden Kazım Karabekir Paşa komutasındaki Birinci Kafkas Kolordusu, geceli gündüzlü savaşarak, 12 Mart 1918 sabahı Erzurum’u düşman işgalinden kurtardı. Şanlı ve kahraman Türk ordusu, Erzurum’daki Ermeni işgal ve zulmüne son vererek, Dadaşlar diyarını, yeniden ay yıldızlı bayrağımızın gölgesine kavuşturdu. Bu nedenle 12 Mart; Türk’ün tarihinde kutlu bir zafer günüdür. 12 Mart; Erzurum için tarihin bin bir facialarını örten bir saadet, bir kutlu vuslat günüdür. 12 Mart; aslında sadece mülki İslam’ın kilidi olan Erzurum’un kurtuluş günü değil, bütün Anadolu’nun, şanlı İslâm beldelerinin, emperyalistlerin işgal ve zulümlerinden kurtuluşunun da müjdecisidir. 12 Mart demek, Erzurum demek; Erzurum demek, Cumhuriyet ve Günümüz çağdaş Türkiye’sinin ta kendisi demektir.

Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ömer Çomaklı
12 Mart özgürlüğün, kuşatılmış bir coğrafyanın buz tutmuş tabyalarından kadim bir şehre doğu akmasıdır. Bir cihanın muhasarasına karşı sadece topu, tüfeği, mermisi, kurşunuyla değil; canıyla, kanıyla karşı koyan, cesur ve kahraman, yiğit ve gözü pek kadınların, adamların, gençlerin ve çocukların askeriyle beraber verdiği mücadelenin adıdır.
Bir milletin makûs kaderinin döndüğü yerde, medeniyetlerin kesişme noktasında, şahlanışının yıl dönümüdür.
12 Mart ayrıca verilen İstiklal Mücadelesinin zafere erdiği noktada mısralaşan bir marşın, İstiklal Marşının da kabul edildiği tarihtir. Sıradan günlerin, sıradan olmayan anlamlarına eriştiği bu günde hem kurtuluşumuzun hem de milli marşımızın kabulünün yıl dönümü kutlu olsun.

Yakutiye Belediye Başkanı Dr. Mahmut Uçar
“105 yıl evvel milletimizi de topyekûn tarihe gömmek isteyenler, Dadaşlar diyarını, tarihi şan ve şerefle dolu şehrimizi işgale yeltendiler. Uzunca bir süredir devam eden savaşların yükü altında beli bükülen milletimiz, ‘yurdunu alçaklara uğratma sakın’ diyerek, son bir silkinişle millî mücadeleyi başlattı ve zafere ulaştı. Millî mücadeledeki destansı meydan okumanın başladığı ve küllerinden yeniden doğuşun öncüleri olan, bizlere üzerinde özgürce nefes aldığımız bu vatanı armağan eden tüm kahramanlarımızı rahmetle, şükranla, minnetle yâd ediyorum.
Emperyalistlerin ülkemiz üzerindeki hesapları hiç mi hiç eksik olmadı, olmayacakta! 12 Mart 1918'de topraklarımızı işgalcilerden kurtaran birlik ve beraberlik şuurunun bizi her zamankinden daha fazla kuşatması için çok çalışmalıyız.
Acısının yüreklerimizi kuşattığı bu günlerde on bir ilimizde yaşanan deprem sonrası özellikle vefanın ve kardeşliğin yardım olup akmasına şahitlik etmek Belediye Başkanı olarak beni de ziyadesiyle gururlandırdı.
Kardeşliğin, birlik ve beraberliğin destanının yazıldığı zamanda kayıtsız kalmayıp yaptığımız ayni ve nakdi yardımların yanı sıra Erzurum’un tarihi yüzü Yakutiye ilçemiz adına Hatay ilimizde konteyner kent kurmanın, depremlerin yaşandığı illerimizdeki kardeşlerimize el uzatmanın, her daim yanlarında olmanın gururunu yaşıyoruz. Devlet ve millet el ele vererek, gönül birliğiyle hep beraber yaralarımızı sarmaya çalışıyoruz.
Erzurum’un kurtuluşu, milli mücadelenin yurt sathına yayılmasında millet olarak kenetlenip nasıl bir diriliş örneği sergilediysek, bugün de yaşadığımız depremlerden sonra devlet-millet el ele vererek 105 yıl önceki ruhla yeniden kenetlenerek, insanlarımızın acısını paylaşmak için verdiğimiz mücadele hepimiz için bir gurur vesilesi olmuştur. Allah milletimize bir daha böyle acılar yaşatmasın.
Bu duygu ve düşüncelerle tüm hemşehrilerimizin bu mutlu ve gururlu gününü kutluyor, İstiklalimiz uğruna canlarını seve seve feda eden aziz şehitlerimize Allah’tan rahmet, hayatta olan gazilerimize de sağlıklı, mutlu ve huzurlu ömürler diliyoruz.Yaşadığımız depremlerde hayatlarını kaybeden kardeşlerimize Allah’tan rahmet, yaralı kardeşlerimize acil şifalar diliyoruz. Allah'tan, Devletimize ve Milletimize bu acı dolu günleri bir daha yaşatmamasını temenni ediyoruz.
Tüm şehitlerimizin ve şairimizin ruhu şad, mekanı cennet olsun. Kurtuluşumuz kutlu olsun.

AK Parti Erzurum İl Başkanı Av. İbrahim Küçükoğlu
AK Parti Erzurum İl Başkanı Av. İbrahim Küçükoğlu, 12 Mart 1918 tarihinin Türklere karşı gerçekleştirilen soykırıma dur denilen bir zafer günü olduğunu belirterek, “Anadolu’nun kalbi konumundaki Erzurum, insanlık dışı katliamlara sahne olmuş bir şehitler yatağıdır.” dedi.
Erzurum’un 16 Şubat 1916’dan kurtuluş tarihi olan 12 Mart 1918’e kadar Rus ve Ermeni işgali altında kaldığını hatırlatan Av. Küçükoğlu, yapılan insanlık dışı katliamlara dikkat çekerek, “Jenosit ve Ortaçağdaki Engizisyon mezaliminde dahi görülmeyen bu insanlık dışı vahşet, 12 Mart 1918 tarihinde 1. Kafkas Kolordusu’nun Erzurum’a girişiyle son bulmuştur. Oluk oluk Müslüman kanı akıtan Ermeni çetelerinin dokunmadığı hiçbir hanemiz olmadığı gibi şehit vermeyen hiçbir ailemiz de yoktur. Bu bakımdan gerçek bir Türk soykırımına sahne olan Erzurum, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da en fazla katliamın yapıldığı şehirlerin başında gelmektedir. Tarihi kayıtlarla sabittir ki 1916-1918 yılları arasında vilayet sınırları dahilinde tespit edilen şehit sayısı 50 bindir. Bu rakam, o günkü nüfus verilerine göre dehşet verici boyuttadır. Türklere karşı kin ve iftira kampanyası yürütenlerin iftiraları bu tarihi gerçekleri değiştirmeyecektir.” ifadelerini kullandı.
Erzurum’un vatan ile ilgili meselelerde daima yüzünün ak çıktığını belirten Av. Küçükoğlu, “Milli Mücadelenin ve Cumhuriyetin temellerinin atıldığı şehitler yatağı bu şehri hak ettiği konuma getirmek için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz. Bu duygu ve düşüncelerle vatanın müdafaası için canlarını veren şehitlerimizi rahmet ve hürmetle anarken tüm Erzurumluların kurtuluş gününü tebrik ediyorum.” diye konuştu.

MHP Erzurum İl Başkanı Adem Yurdagül
Milliyetçi Hareket Partisi Erzurum İl Başkanı Adem Yurdagül, Erzurum’un kurtuluşu münasebetiyle bir yayınladığı mesajda, “105 yıl önce Dadaşlar Diyarı’nda tarihin dönüm noktası niteliğinde bir destan yazıldı. Bir ulusu yok etmek uğruna, tüm güçleriyle saldırıya geçen ve alçakça çarpışan birçok millet oldu. Bu toprakların evlatları; genç, yaşlı, kadın demeden canı pahasına bir efsane yazdı. Türk’lüğün gururuyla “Ezelden beridir hür yaşayan milletime zincir vurdurtmam” diyen Dadaşlar mertçe, yiğitçe vatanını savunarak düşmanı püskürtmüştür. Milli mücadelenin başlamasında bir mihenk taşı görevi gören bu destan tam 105 yıl önce bugün yazıldı. Tarihimizin, ecdadımızın gururuyla, bugün buradaysak; o gün bu vatan için şehitlik mertebesine yükselen vatan evlatlarının, Nene Hatun’un ve daha nice isimsiz kahramanların sayesindedir. Erzurum’u Dadaşlar Diyarı yapan, al bayrağımızın rengine kanını feda eden bu vatan evlatlarını saygı, minnet ve rahmetle yad ediyorum” dedi

ETSO Başkanı Saim Özakalın
Erzurum Ticaret ve Sanayi Odası (ETSO) Yönetim Kurulu Başkanı Saim Özakalın, Erzurum’un 105 yıl önce tarihte eşi görülmemiş bir katliama maruz bırakıldığını ve o dönem yaşanan tarifsiz acıların halen daha yüreklerde hissedildiğini söyledi.
“1918 yılında Ermeni çetelerinin, akla ve vicdana sığmayan katliamlarına maruz kalan kadim şehrimizin, düşman işgalinden kurtuluşunun 105. yıldönümünde; vatan topraklarını canları pahasına koruyan, zulme ve zalime karşı kahramanca mücadele eden aziz şehitlerimizi ve kahraman gazilerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz. Ruhları şad, mekanları cennet olsun” diyen Özakalın mesajında şu ifadelere yer verdi; “İnsanımıza bu büyük acıyı yaşatanlar ve buna göz yumanların yaptıkları, tarihin kara lekesi olarak kalacaktır. Her karışı şehit kanlarıyla sulanmış vatan topraklarının müstesna bir parçası olan Erzurum, 1. Dünya Harbi sırasında çok büyük acılara ve vahşet boyutundaki büyük katliamlara tanık oldu. Atalarımız, kendilerinden sonraki nesillerin hürriyet ve istiklali için canları pahasına vatan topraklarını müdafaa etti, bu uğurda şehit düştüler. Anadolu’yu, Erzurum’u vatan bilmiş insanımızın 105 yıl önce yaşadığı acıları, aradan bir asrı aşkın bir zaman geçmesine rağmen hep yüreklerimizde hissediyoruz. Gözünü kırpmadan şehadete koşan bir neslin torunları olarak; bu güzel vatanı canımızdan çok sevip kıymetini bilmekle, mukaddesatımıza gönülden bağlanıp, değerlerimizi yaşatmakla, görev ve sorumluluklarımızı hakkıyla yerine getirmekle, ailemiz ve toplumumuz için çalışıp ter dökmekle sorumluyuz.”
12 Mart 1918’in, tarihe adını şan ve şerefle yazdıran Erzurum’un zafer günü olduğunu kaydeden ETSO Yönetim Kurulu Başkanı Saim Özakalın, “Düşmana bırakacak bir karış toprağımızın olmadığını ilan ettiğimiz bu tarihi güne denk gelen İstiklal Marşımızın Kabulünün 102. Yıldönümünü de kutluyor, vatanımızı kanı, canı pahasına müdafaa eden bütün aziz şehitlerimizi ve kahraman gazilerimizi bir kez daha rahmet, şükran ve minnetle yâd ediyoruz" dedi.

Erzurum Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Oral
Erzurum Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Oral, 12 Mart Erzurum’un Düşman İşgalinden Kurutuluşunun 105. yıl dönümü ve İstiklal Marşının Kabulü münasebetiyle bir mesaj yayımladı.
Başkan Oral mesajında, “ Bugün, mübarek şehrimizin tarihinde yaşanmış o karanlık günlerin, acının ve zulmün Allah’ın izniyle bir daha tekrarlanmamak üzere sona erdirildiği günün yıldönümüdür. Bağımsızlık mücadelemizi 105 yıl önce zaferle taçlandırdığımız bu büyük gün, hepimize kutlu olsun” dedi.
Erzurum’un, Türkiye’nin şanlı tarihini kahramanlık örnekleriyle süsleyen birbirinden farklı destanlarının yazıldığı yiğitler diyarı olduğunun altını çizen Başkan Oral, şunları söyledi: “Burası öyle bir beldedir ki; yüreği vatan, millet ve bayrak aşkıyla yanıp tutuşan Dadaşların yurdudur. İşte bu mübarek şehir, bundan tam 105 yıl önce bugün yaşadığı kurtuluş coşkusunu sürekli diri tutmuş; vatanı uğruna toprağa düşen şühedadan vefasını hiçbir zaman eksik etmemiştir. 12 Mart, bu şehrin sadece işgalden kurtarıldığı gün değildir. 12 Mart aslında Türkiye’nin kurtuluşu, istiklal ve bağımsızlık mücadelesine giden yolda önemli bir milattır. Öyle ki; Türkiye Cumhuriyeti’nin temelleri, düşman işgalinden kurtuluşun hemen ardından 1919 Erzurum Kongresi ile yine Erzurum’da atılmıştır”.
Başkan Oral "Aziz milletimizin, istiklal ve istikbali uğruna verdiği destansı mücadelenin son halkalarından biri olan 12 Mart Erzurum’un Kurtuluşu, büyük Türk milletinin kadınıyla, erkeğiyle, canı pahasına kazandığı, kahramanlıklar ve fedakarlıklarla dolu zafer tacıdır. Tarihi şanlı zaferlerle dolu milletimizi bölmek isteyen iç ve dış düşmanlar, her zaman karşısında bu asil milletin dik duruşunu, azmini, kararlılığını bulacak ve milletimiz bu topraklar üzerinde hain emelleri olanlara her zaman gerekli cevabı verecektir. Bu anlamda Erzurum’un Düşman İşgalinden Kurtuluşunun 105. yıl dönümünde, bu toprakları bizlere kanlarıyla, canlarıyla vatan yapan aziz şehitlerimizi, gazilerimizi rahmet, saygı ve minnetle anıyoruz." İfadelerini kullandı.

ERVAK Başkanı Erdal Güzel
Dadaşlar diyarı Erzurum, 16 Şubat 1916 yılında Rus’lar tarafından işgal edilmiş “Kara Günler” olarak adlandırılan bu esaret günleri iki yıl sürmüş, 12 Mart 1918 yılında şehre giren Kazım Karabekir Paşa Komutasındaki şanlı ordumuzun, ay yıldızlı bayrağımızı bir daha inmemek üzere Erzurum semalarında dalgalandırmasıyla birlikte kara günler, acı hatıralarıyla birlikte şehrin hafızasında yerini almıştır.
12 Mart 1918 yılında şehirde 8000 kişinin kaldığı düşünüldüğünde işgal yıllarında yaşanılan bu acıyı tatmayan hiçbir Erzurumlu aile yok gibidir.Nesilden nesile anlatılan bu “Kara Günler” Erzurumlunun genetik kodlarında ezelden beri var olan vatan, bayrak, istiklal gibi ulvi duyguları daha da olgunlaştırmıştır.
23 Temmuz 1919 yılında ev sahipliği yaptığı tarihi kongre ile ülke savunmasında yerini alan Erzurum, Gazi Mustafa Kemal’i hemşerisi ve milletvekili yaparak Kuvay-i Milliye ruhuna sahip çıkmış, milletçe emperyalist güçlere karşı verdiğimiz Milli Mücadelenin ilk adımlarının atıldığı şehir olmanın gururunu yaşamıştır.
Aradan geçen bir asra rağmen emperyalist güçlerin ülkemiz üzerindeki emellerinin değişmediğini, kanla irfanla kurmuş olduğumuz Türkiye Cumhuriyeti’ni bölmek parçalamak ve ortadan kaldırmak girişimlerinin devam ettiğini görmekteyiz.Tarih’in “geçmişi unutanlar için bir hatırlatma” olduğu gerçeğinden yola çıkarak geçmişte yaşananları unutmamak ve gelecek nesillere tüm detaylarıyla anlatmak durumundayız.
Ülkenin farklı şehirlerinde yaşayan Erzurumlular tarafından her yıl kutlanan 12 Mart kurtuluş etkinlikleri bir takım eksikliklerine rağmen 1918 ruhunu yaşatmanın ve hatırlatmanın bir göstergesidir.
Bu düşünce doğrultusunda 12 Mart günü yapılan etkinliklerin tarihi gerçekler ışığında daha bilimsel ve çağdaş normlara uygun bir şekilde tertiplenmesini arzulamaktayız
“Matem-i neşe” içerisinde kutlamamız gereken 12 Mart günleri, Ermeni askeri rolüne sokulmuş garibanların, sözde milis kuvvetleri tarafından, kazma, kürek, balta ve sopalarla kovalandığı mizahımsı bir yapıdan arındırılmalıdır.
Bu günlerde, Ermeni komitacılar tarafından soykırıma uğrayan 52.000 şehidimizin anlatıldığı, uluslararası nitelikte toplantılar düzenlenmelidir. Çekilen bu acıların sergilendiği “Türk Soykırım Müzesi’nin olmaması şehrimiz için büyük bir noksanlıktır. Tarihe tanıklık eden Mürsel Ağa Konağı ve Ezirmikli Osman Ağa konaklarının bulundukları yerlerde o günlerde yaşananları anlatan bir anıtın yapılması şehir olarak beklentilerimiz arasındadır.
İşgal yılları arasında kardeş Azerbaycan’dan gelerek Erzurumluların yardımına koşan Bakü Cemiyet-i Hayriyesi’nin fedakâr evlatlarına karşı vefamızı ödediğimiz söylenemez.
Bu cemiyetin sembol ismi olan ve Ermeni çeteleri tarafından acımasızca şehit edilen Genceli Seyidov’a ait sembolik bir anıtın yapılmaması ve Gence ile Erzurum’un kardeş şehir olarak hala ilan edilmemesi vefa konusunda kendimizi sorgulayacağımız bir durumdur.
Ermeniler tarafından hunharca katledilen 3000 şehidimizin bulunduğu “Yanık Dere Şehitliği” ilgisizlik ve bakımsızlıktan dolayı ecdadın kemiklerini sızlatacak durumdadır.
Haklı davamızın en büyük ispatlarından biri olan Yanık Dere Şehitliği’nin hazırlanmış olan yeni projeyle ortaya çıkarılması ve tanıtılması gerekmektedir.
Cumhuriyetimizin 100.yılında şimdiye kadar ihmal edilen eksikliklerin tamamlanması ve yeni projelerin hazırlanıp hayata geçirilmesi hedeflerimiz arasında olmalıdır. Bu bağlamda, işgal yıllarında yaşanılan soykırımı veya esir edilip sürgüne gönderilenlerin hatıralarını konu alan filmler hazırlanması ve bu konuları anlatan hikâye ve roman yarışmaları düzenlenmesi yine önceliklerimiz arasında bulunmalıdır.
Her yıl kutladığımız 12 Mart günlerinin heyecanı yalnız sevinç ve neşe ile sınırlı kalmayıp bu günlerin manası ve ruhu en iyi bir şekilde idrak edilmelidir diye düşünmekteyiz.
Kurtuluşumuzun 105 yılında bir hilâl uğruna toprağın kara bağrına düşen şehitlerimizi rahmetle anıyor, bizlere bağımsız bir ülke bırakan yüce ecdadımızın aziz hatıraları önünde saygı ve tazimle bir kez daha eğiliyoruz.