
26 Ocak 1699, Türk tarihinde milat kabul edilir. Karlofça antlaşması Batıya üstünlüğümüzü kaybettiğimiz, tepeden aşağıya dönüşümüzün başlangıcı olarak değerlendirilir. 200 yıllık bir sürecin ardından Osmanlı, büyü bir savaş ile tarihteki yerini aldı.
BATI MEDENİYETİ(!) çevreleri Türkler ve diğer Doğulu milletleri adeta sarf malzemesi görür. Öldürülmeleri, sömürülmeleri doğal bir süreçtir. Batı Medeniyeti için en büyük tehdit Türk milletidir. Batı Türk milleti için özel önlemler almıştır ve onlara göre BARBAR’dır. Bunun bir sebebi vardır; Roma İmparatorluğunu Türkler yıkmıştır, bugünkü Avrupa’ya Türkler biçim vermiştir. Ardından Türkler Anadolu’da bütün bir Avrupa’yı durdurmuştur. Haçlı seferleri Selçuklu ve Osmanlı’nın sinesinde eriyip gitmiştir. Mescid-i Aksa, Hristiyan dünyasının toplu çabasına rağmen Türklerin gücüyle Müslümanların olarak kalmıştır. İstanbul’u Türkler Bizans yani Doğu Roma’dan almıştır. Yani Türklerin Batıya karşı sayısız üstünlüğü vardır.
Karlofça antlaşması sonrası belki günün şartları, bir anlamda batının beşinci kol faaliyetleri nedeniyle sürekli bir Batı üstünlüğü propagandası yapılır oldu. Osmanlının son döneminde Fransız hayranlığı ve genelde Batının her alanda üstünlüğü peşin kabuldür. Cumhuriyet döneminde de benzer yaklaşımlar kabul edilmiştir.
Batı ile Türk veya İslam dünyasının ya da Doğu’nun üstünlük veya geri olduğu alanlar karşılaştırmalı bir araştırmaya elbette tabii tutulmalıdır. Bu bilimsel çalışmaların alanıdır.
Görece onlar, gerçekte biz!
Görece Batı’nın üstünlüğü söz konusudur. Bu üstünlük 300 yıllık bir sömürüyle direkt bağlantılıdır. Ancak Batı’nın hiçbir şekilde üstün olma şansı yoktur.
Neden?
Corona Virüsü salgını, Müslüman coğrafyanın, özelde Türklerin BATI’ya karşı kesin üstünlüğünün kanıtıdır. Virüsün çıktığı Çin’e neredeyse yardım ulaştıran tek ülke Türkiye olmuştur.
Yine İran’a, İtalya’ya destek olan ender ülkedir Türkiye.
İtalya ve İngiltere’de, aslında genel olarak Batı virüs’ü nüfusun gençleştirilmesi bağlamında neredeyse fırsat olarak görmektedir.. İngiltere’de yaşlılar tamamen gözden çıkarılmış bulunuyorlar. İtalya’da da yaşlılara neredeyse bakılmıyor. Gençler ve az hasta olanlar tedavide önceliğe sahipler.
Türkiye’nin farkı!
Türkiye, her alanda insani değerlerin tamamında önder ülke konumundadır. Mescit-i Aksa’nın ilhakına dünya çapında ve BM’de gerekli önlemleri alan tek ülkedir Türkiye. Müslüman ülkelerin gıkı dahi çıkmamıştır. Sisi’nin Mısır’ı, Suudlar ve Birleşik Arap Emirlikleri, her alanda Türkiye düşmanlarıyla işbirliği yaparken İsrail ve ABD hizmetindedirler.
İran, dünyanın dört bir yanından topladığı Şii gruplarıyla Suriye’de sivillere karşı katliam yapabilmektedir.
Bir Türkiye, mazlumlar için nedeyse (Allah’tan sonra) tek sığınaktır. Türk Ordusu’nun olduğu hiçbir mücadelede sivilin burnu dahi kanamamaktadır. Birkaç şehit verme pahasına tek bir sivilin canı daha kıymetlidir.
Öyleyse inancımız gereği şuna kesin inanmak durumundayız; biz BATI’dan üstün ve onlardan medeniyiz. Fert olarak da devlet olarak da bizler yaşlılara karşı hürmet ve saygı duyarız. Onlar başımızın tadıcıdır. Türk milleti olarak kendimizle gurur duyabiliriz; çünkü dünyanın her yerinde mazlumlar, zulüm altında inleyenler yüzünü Türkiye’ye dönmüştür.
BATI MEDENİYETİ(!) çevreleri Türkler ve diğer Doğulu milletleri adeta sarf malzemesi görür. Öldürülmeleri, sömürülmeleri doğal bir süreçtir. Batı Medeniyeti için en büyük tehdit Türk milletidir. Batı Türk milleti için özel önlemler almıştır ve onlara göre BARBAR’dır. Bunun bir sebebi vardır; Roma İmparatorluğunu Türkler yıkmıştır, bugünkü Avrupa’ya Türkler biçim vermiştir. Ardından Türkler Anadolu’da bütün bir Avrupa’yı durdurmuştur. Haçlı seferleri Selçuklu ve Osmanlı’nın sinesinde eriyip gitmiştir. Mescid-i Aksa, Hristiyan dünyasının toplu çabasına rağmen Türklerin gücüyle Müslümanların olarak kalmıştır. İstanbul’u Türkler Bizans yani Doğu Roma’dan almıştır. Yani Türklerin Batıya karşı sayısız üstünlüğü vardır.
Karlofça antlaşması sonrası belki günün şartları, bir anlamda batının beşinci kol faaliyetleri nedeniyle sürekli bir Batı üstünlüğü propagandası yapılır oldu. Osmanlının son döneminde Fransız hayranlığı ve genelde Batının her alanda üstünlüğü peşin kabuldür. Cumhuriyet döneminde de benzer yaklaşımlar kabul edilmiştir.
Batı ile Türk veya İslam dünyasının ya da Doğu’nun üstünlük veya geri olduğu alanlar karşılaştırmalı bir araştırmaya elbette tabii tutulmalıdır. Bu bilimsel çalışmaların alanıdır.
Görece onlar, gerçekte biz!
Görece Batı’nın üstünlüğü söz konusudur. Bu üstünlük 300 yıllık bir sömürüyle direkt bağlantılıdır. Ancak Batı’nın hiçbir şekilde üstün olma şansı yoktur.
Neden?
Corona Virüsü salgını, Müslüman coğrafyanın, özelde Türklerin BATI’ya karşı kesin üstünlüğünün kanıtıdır. Virüsün çıktığı Çin’e neredeyse yardım ulaştıran tek ülke Türkiye olmuştur.
Yine İran’a, İtalya’ya destek olan ender ülkedir Türkiye.
İtalya ve İngiltere’de, aslında genel olarak Batı virüs’ü nüfusun gençleştirilmesi bağlamında neredeyse fırsat olarak görmektedir.. İngiltere’de yaşlılar tamamen gözden çıkarılmış bulunuyorlar. İtalya’da da yaşlılara neredeyse bakılmıyor. Gençler ve az hasta olanlar tedavide önceliğe sahipler.
Türkiye’nin farkı!
Türkiye, her alanda insani değerlerin tamamında önder ülke konumundadır. Mescit-i Aksa’nın ilhakına dünya çapında ve BM’de gerekli önlemleri alan tek ülkedir Türkiye. Müslüman ülkelerin gıkı dahi çıkmamıştır. Sisi’nin Mısır’ı, Suudlar ve Birleşik Arap Emirlikleri, her alanda Türkiye düşmanlarıyla işbirliği yaparken İsrail ve ABD hizmetindedirler.
İran, dünyanın dört bir yanından topladığı Şii gruplarıyla Suriye’de sivillere karşı katliam yapabilmektedir.
Bir Türkiye, mazlumlar için nedeyse (Allah’tan sonra) tek sığınaktır. Türk Ordusu’nun olduğu hiçbir mücadelede sivilin burnu dahi kanamamaktadır. Birkaç şehit verme pahasına tek bir sivilin canı daha kıymetlidir.
Öyleyse inancımız gereği şuna kesin inanmak durumundayız; biz BATI’dan üstün ve onlardan medeniyiz. Fert olarak da devlet olarak da bizler yaşlılara karşı hürmet ve saygı duyarız. Onlar başımızın tadıcıdır. Türk milleti olarak kendimizle gurur duyabiliriz; çünkü dünyanın her yerinde mazlumlar, zulüm altında inleyenler yüzünü Türkiye’ye dönmüştür.