
Almanya’nın sözde soykırım kararını TBMM’deki grup toplantısında eleştiren MHP Lideri Devlet Bahçeli, kararın hükümsüz olduğunu söyledi ve şu çağrıda bulundu:
HABER MERKEZİ
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Almanya’nın sözde soykırım kararının hükümsüz olduğunu söyledi. “Hitler'i sinesinden çıkaran bir toplumun, Yahudilere ve Namibya’ya karşı işlediği soykırım suçundan arınmayan bir ülkenin bize insanlık dersi vermesi trajikomiktir” diyen Bahçeli, “Ermeni mezalimini merak eden kim varsa gitsin Erzurum Hasankale’ye, Van’a, Trabzon’a, Bayburt’a, Erzincan’a sorsun, gerçekleri, yaşanmış acı ve vahşilikleri mahallinden öğrensin” dedi.
TBMM’de partisinin grup toplantısında konuşan MHP lideri Devlet Bahçeli, sözde soykırımı kabul eden Almanya’ya sert tepki gösterdi. Sözde soykırım iddiasının Türk milletiyle hesabı olan her ülkenin başvurduğu iflah olmaz bir saptırma ve hayasız bir karalama olduğunu belirten Bahçeli, “Şimdi buna dost ve müttefik bildiğimiz Almanya da eklenmiştir. Parlamentolar tarihi olaylar üzerinde hüküm ihdas edemeyecekler, karar veremeyeceklerdir. Aksi bir tutum etik ve ahlaklı bir tavır olmayacağı gibi meşru ve muhik bir tercih de sayılamayacaktır. Osmanlı İmparatorluğu, Birinci Dünya Savaşı’na Almanya’nın müttefiki olarak girmişti. 3 Ağustos 1914’de ilan edilen seferberliğin öncesi ve sonrasında Ermeni çeteleri bir dizi isyan ve tedhiş faaliyetine girişmişti. Kayseri, Maraş, Bitlis, Muş, Diyarbakır, Elazığ, Erzurum, Sivas, Adana, Ankara başta olmak üzere birçok vatan yöresinde Ermeni isyan ve terör olaylar vuku bulmuştu. Ermeniler'in binlerce Müslüman Türk’ün canına ve malına kast eden katliamları karşısında bile Osmanlı hükümetinin sakin ve soğukkanlı tavrını muhafaza ettiği tarihi belgelerle sabittir. Ancak terör olayları durmak bilmeyince dönemin hükümeti, imparatorluğun farklı bölgelerinde yaşayan Ermenileri savaş bölgelerinden çıkararak uzak yerlere iskan etmeye karar vermiştir. Ermeniler'in yerlerini değiştirmek onları imha etmek değil, devletin güvenliğini sağlamak ve korumak amacına dayalıdır ki, sonuna kadar doğru, sonuna kadar da helaldir. 27 Mayıs 1915 tarihli Sevk ve İskan Kanunu'na göre Erzurum, Van, Bitlis vilayetlerinden çıkarılan Ermeniler Musul’un güney kısmı, Urfa ve Zor sancağına, Adana, Halep, Maraş civarından çıkarılanlar Suriye’nin doğu kısmı ile Halep’in doğu ve güneydoğusuna nakledilmiştir. Sözde soykırım korosunun iddia ettiği üzere yer değiştirme sırasında 1,5 milyon Ermeni ölmemiştir. Zira tarihi kayıtlar, 1914 tarihli nüfus istatistiği Birinci Dünya Savaşı yıllarında Ermeni nüfusun en fazla 1 milyon 250 bin olduğuna işaret etmektedir. Türk düşmanları şunu kafalarına iyice soksun ki, tehcir sırasında Osmanlı ordusu katliam yapmamıştır” diye konuştu.
“Bize sözde soykırım çamuru atan Haçlı yedekleri, sütten kesilmemiş bebekleri ve hamile kadınları öldüren; insanlarımızı diri diri yakan, kız çocuklarına akla gelmedik işkenceleri yapan Ermeni katliamlarını niçin konuşmaz, niçin eleştirmez?” diye soran Bahçeli, konuşmasında şunları ifade etti:
“Türk ölünce sesi çıkmayanlar, katile hak ettiği ceza verilmesinden dolayı neden hoplar, neden rahatsız ve huzursuz olur? Bayburt, Tercan, Erzurum ve çevre köylerde savunmasız ve masum halkı topluca infaz eden Ermeni canilerdir. Erzurum’da 2 bin 127 erkek cesedi, Kars Kapı’da balta ve süngü ile öldürülmüş 250 ceset ile toplam 8 binin üzerinde insanımıza kast edilmiştir. Ermeni mezalimini merak eden kim varsa gitsin Erzurum Hasankale’ye, Van’a, Trabzon’a, Bayburt’a, Erzincan’a sorsun, gerçekleri, yaşanmış acı ve vahşilikleri mahallinden öğrensin. Türk milleti yer değiştirme kararını vermemiş olsaydı bu vatanda varlığımız, istikbalde adımız kesinlikle mümkün olmaz, olamazdı. Tehcir yerindedir, bugün olsa yine kaçınılmazdır. Bu itibarla dönemin İttihatçı kadroları milli bir şuurla vazifelerini yapmışlardır. Biz onlardan razıyız, inanıyorum ki Rabbim de razıdır. Alman Parlamentosu tarih sayfalarını karıştırırken soykırım incelemesi yapmak istiyorsa, 1914’e değil aynaya baksın, orada aradığını bulacaktır. İnsandan sabun yapacak kadar profesyonel canavarlığın izine mazimizde rastlanması ve bunların eline su dökülmesi imkansızdır. Hitler'i sinesinden çıkaran bir toplumun, Yahudilere ve Namibya’ya karşı işlediği soykırım suçundan arınmayan bir ülkenin bize insanlık dersi vermesi trajikomiktir. Bizi üzen ve düşündüren, Alman Parlamentosu'nda Türk olduğu söylenen bir kısım milletvekilinin de tasarıya ‘evet’ demesi, hatta tasarının mimarları arasında yer almasıdır.”
HABER MERKEZİ
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Almanya’nın sözde soykırım kararının hükümsüz olduğunu söyledi. “Hitler'i sinesinden çıkaran bir toplumun, Yahudilere ve Namibya’ya karşı işlediği soykırım suçundan arınmayan bir ülkenin bize insanlık dersi vermesi trajikomiktir” diyen Bahçeli, “Ermeni mezalimini merak eden kim varsa gitsin Erzurum Hasankale’ye, Van’a, Trabzon’a, Bayburt’a, Erzincan’a sorsun, gerçekleri, yaşanmış acı ve vahşilikleri mahallinden öğrensin” dedi.
TBMM’de partisinin grup toplantısında konuşan MHP lideri Devlet Bahçeli, sözde soykırımı kabul eden Almanya’ya sert tepki gösterdi. Sözde soykırım iddiasının Türk milletiyle hesabı olan her ülkenin başvurduğu iflah olmaz bir saptırma ve hayasız bir karalama olduğunu belirten Bahçeli, “Şimdi buna dost ve müttefik bildiğimiz Almanya da eklenmiştir. Parlamentolar tarihi olaylar üzerinde hüküm ihdas edemeyecekler, karar veremeyeceklerdir. Aksi bir tutum etik ve ahlaklı bir tavır olmayacağı gibi meşru ve muhik bir tercih de sayılamayacaktır. Osmanlı İmparatorluğu, Birinci Dünya Savaşı’na Almanya’nın müttefiki olarak girmişti. 3 Ağustos 1914’de ilan edilen seferberliğin öncesi ve sonrasında Ermeni çeteleri bir dizi isyan ve tedhiş faaliyetine girişmişti. Kayseri, Maraş, Bitlis, Muş, Diyarbakır, Elazığ, Erzurum, Sivas, Adana, Ankara başta olmak üzere birçok vatan yöresinde Ermeni isyan ve terör olaylar vuku bulmuştu. Ermeniler'in binlerce Müslüman Türk’ün canına ve malına kast eden katliamları karşısında bile Osmanlı hükümetinin sakin ve soğukkanlı tavrını muhafaza ettiği tarihi belgelerle sabittir. Ancak terör olayları durmak bilmeyince dönemin hükümeti, imparatorluğun farklı bölgelerinde yaşayan Ermenileri savaş bölgelerinden çıkararak uzak yerlere iskan etmeye karar vermiştir. Ermeniler'in yerlerini değiştirmek onları imha etmek değil, devletin güvenliğini sağlamak ve korumak amacına dayalıdır ki, sonuna kadar doğru, sonuna kadar da helaldir. 27 Mayıs 1915 tarihli Sevk ve İskan Kanunu'na göre Erzurum, Van, Bitlis vilayetlerinden çıkarılan Ermeniler Musul’un güney kısmı, Urfa ve Zor sancağına, Adana, Halep, Maraş civarından çıkarılanlar Suriye’nin doğu kısmı ile Halep’in doğu ve güneydoğusuna nakledilmiştir. Sözde soykırım korosunun iddia ettiği üzere yer değiştirme sırasında 1,5 milyon Ermeni ölmemiştir. Zira tarihi kayıtlar, 1914 tarihli nüfus istatistiği Birinci Dünya Savaşı yıllarında Ermeni nüfusun en fazla 1 milyon 250 bin olduğuna işaret etmektedir. Türk düşmanları şunu kafalarına iyice soksun ki, tehcir sırasında Osmanlı ordusu katliam yapmamıştır” diye konuştu.
“Bize sözde soykırım çamuru atan Haçlı yedekleri, sütten kesilmemiş bebekleri ve hamile kadınları öldüren; insanlarımızı diri diri yakan, kız çocuklarına akla gelmedik işkenceleri yapan Ermeni katliamlarını niçin konuşmaz, niçin eleştirmez?” diye soran Bahçeli, konuşmasında şunları ifade etti:
“Türk ölünce sesi çıkmayanlar, katile hak ettiği ceza verilmesinden dolayı neden hoplar, neden rahatsız ve huzursuz olur? Bayburt, Tercan, Erzurum ve çevre köylerde savunmasız ve masum halkı topluca infaz eden Ermeni canilerdir. Erzurum’da 2 bin 127 erkek cesedi, Kars Kapı’da balta ve süngü ile öldürülmüş 250 ceset ile toplam 8 binin üzerinde insanımıza kast edilmiştir. Ermeni mezalimini merak eden kim varsa gitsin Erzurum Hasankale’ye, Van’a, Trabzon’a, Bayburt’a, Erzincan’a sorsun, gerçekleri, yaşanmış acı ve vahşilikleri mahallinden öğrensin. Türk milleti yer değiştirme kararını vermemiş olsaydı bu vatanda varlığımız, istikbalde adımız kesinlikle mümkün olmaz, olamazdı. Tehcir yerindedir, bugün olsa yine kaçınılmazdır. Bu itibarla dönemin İttihatçı kadroları milli bir şuurla vazifelerini yapmışlardır. Biz onlardan razıyız, inanıyorum ki Rabbim de razıdır. Alman Parlamentosu tarih sayfalarını karıştırırken soykırım incelemesi yapmak istiyorsa, 1914’e değil aynaya baksın, orada aradığını bulacaktır. İnsandan sabun yapacak kadar profesyonel canavarlığın izine mazimizde rastlanması ve bunların eline su dökülmesi imkansızdır. Hitler'i sinesinden çıkaran bir toplumun, Yahudilere ve Namibya’ya karşı işlediği soykırım suçundan arınmayan bir ülkenin bize insanlık dersi vermesi trajikomiktir. Bizi üzen ve düşündüren, Alman Parlamentosu'nda Türk olduğu söylenen bir kısım milletvekilinin de tasarıya ‘evet’ demesi, hatta tasarının mimarları arasında yer almasıdır.”