
Orta Asya'da bir Turancı, Mete Han, Türk Tarihinin efsane komutanı ve devlet adamıdır. Babası Teoman'a karşı giriştiği iktidar mücadelesini askerin de yardımını alarak başarmış ve MÖ. 209 yılında Asya Hun Devleti tahtına çıkmıştır. Üvey annesinin baskısıyla Yüe-Chiclere esir verilmiş ve esareti özgürlüğe tercih eden asıl Türk milletinin bir ferdi olan Mete buradan kaçmayı başarmıştır. Çin üzerine yürütülen politikalar ve diğer düşmanların oyunları karşısında devlet idaresini etkin görmeyince ilk ihtilal babaya karşı yapılmış ve Mete Han bu mücadeleden galip olarak çıkmıştır. Tahta sadece oturmakla devlet yönetilmeyeceğini bilen Mete Han için artık uykusuz geceler başlamıştır. O, Çin'in en büyük rakip olduğunu biliyor ve kalabalık nüfusun nelere yol açabileceğini tahmin ediyordu. Çin üzerine yaptığı tüm seferlerde bölgeyi topraklarına katmayı hiç düşünmemiştir. Kendisine neden bunu yapmıyor; sadece Çin'i vergiye bağlıyorsunuz diye soranlar cevabı net oluyordu. " Ben milli kimliğimi kaybetmem ve milletimin de kaybetmesine vesile olamam." derdi. Biliyordu ki Çin kalabalık nüfusu ile ilerleyen zamanlarda göçebe Türkleri asimile edebilirdi. Mete Han'ın bu ileri görüşlülüğünün haklılığı yıllar sonra Çin'de devlet kuran Kubilay Hanlığının asimile olmasında görebiliriz. Kubilay tarafından kurulan hanlık zaman içerisinde asimile olmuş ve Çinlileşmiştir. Büyük Türk Hakanı Mete Han efsanevi Oğuz Kağan olarak bilinir. Türk boylarını 24 boya ayırmış ve ülkeyi bu şekilde yönetmeye başlamıştır. O tam bir Turancı ve Türk Milliyetçisidir. İlk defa tüm Türkleri bir bayrak altında toplamayı başarmış ve imkansız olanı hayata geçirmiştir. Mete Han, ülke yönetiminde çığır açan ilk büyük devlet adamıdır. Onun zamanında ilk defa üçlü ve ikili teşkilat sistemi uygulanmaya sokulmuştur. Devlet doğu ve batı olarak iki yönetim bölgesine ayrılmıştır. Han, devletin doğu kısmını idare ederken diğer hanedan üyeleri ise batı kanadının kontrolü sağlamıştır. Böylelikle devlet yönetimi de kolaylaştırılmaya çalışılmıştır. İkili devlet teşkilat sistemi devlet yönetimini kolaylaştırmıştır; fakat güçsüz hanlar iktidara gelince yıkılışa olanak sağlayan bir uygulama haline dönüşmüştür. Mete Han'ın ikili teşkilat sistemini Köktürkler, Kultuk, Uygurlar ve Karahanlılar da uygulamışladır.
Mete ve ordu ve asker ayrılmaz üçlüdür. Mete Han orduda devrim yapan ilk efsanedir. Onun ilk uygulama alanına soktuğu askeri icraat ise onlu askeri sistemdir. Onbaşı, yüzbaşı ve binbaşılık sistemi ilk kez onun eseridir. Onlu sistemi sadece Türk devletleri değil tüm dünya ve İslam devletleri tarafından da uygulanmıştır. Bu Türklerin asker bir millet olduğunun da en açık delilidir. Mete Han, onlu sistemin dışında Çavuş oku adı verilen ıslık çalan okların ilk mucididir. Havaya atıldığında sesler çıkararak düşmanın dikkatini dağıtan bu oklar onun askeri dehasını bir kez daha ortaya koymuştur. Mete Han savaşlarda farklı taktikler uygulamayı seven idealist bir Türk yönetici olmuştur. Özellikle at onun hayatında vazgeçilmez bir unsurdur. At kültürü Türk'ün kaderidir. At, Türk'ün kanatlı savaş aletidir. At, Türk'ün yoldaşı ve ahiret yolculuğunda ki kardaşıdır. Bu yüzden mezarında yanında istediği şeylerden biri de at olmuştur. işte Mete Han savaşlarda atı en fazla kullanan hükümdar olmuştur. Atları renklerine göre savaşta tanzim etmiş ve savaşı ona göre yürütmüştür.
Mete Han yerini oğlu Ki-Ok'a bıraktığında geride büyük bir devlet ve kültür bırakmıştır. O ait olduğu millete sevdalı ve toprak uğrunda ölmeyi göze alan yiğit bir Türk cengaveridir. O için toprak her şeydir ve hiçbir şeye değişilmez. Şahsı olarak kendisinden istenilen şeylere milletin selameti için evet diyen biri; söz konusu vatan toprağı olunca şahin kesilmiştir. Demek ki bizi yönetenlerde vatan sevgisi genetiktir. Tıpkı II. Abdülhamit'in toprak talebinde bulunanlara verdikleri cevap gibi asırlar ötesinde Mete Han'da bu cevabı vermiştir. Vatan kanla kazanılır; ancak kan kaybedilerek verilir. Bizim sevdamız vatandır, bayraktır, kutsiyetine inandığımız değerlerdir.
Mete Han, Ziya Gökalp'ın Vatan Türkiye'dir ne Türkistan. Vatan büyük ve müebbet ülke Turan idealini gerçekleştirmiş hakiki bir Türk evladıdır. Mete, rahat uyu, açtığın yolda, bayrağı hak ettiği yerde dalgalandıracak, toprak uğrunda hayatını feda edebilecek kahramanlar bu topraklarda hiç eksik olmadı ve olmayacaktır. Sen bir yol çizdin, geriden gelenler o yoldan eğilmeden, bükülmeden, dik ve kardeşçe, ümmetçe yürüyor.
Mete ve ordu ve asker ayrılmaz üçlüdür. Mete Han orduda devrim yapan ilk efsanedir. Onun ilk uygulama alanına soktuğu askeri icraat ise onlu askeri sistemdir. Onbaşı, yüzbaşı ve binbaşılık sistemi ilk kez onun eseridir. Onlu sistemi sadece Türk devletleri değil tüm dünya ve İslam devletleri tarafından da uygulanmıştır. Bu Türklerin asker bir millet olduğunun da en açık delilidir. Mete Han, onlu sistemin dışında Çavuş oku adı verilen ıslık çalan okların ilk mucididir. Havaya atıldığında sesler çıkararak düşmanın dikkatini dağıtan bu oklar onun askeri dehasını bir kez daha ortaya koymuştur. Mete Han savaşlarda farklı taktikler uygulamayı seven idealist bir Türk yönetici olmuştur. Özellikle at onun hayatında vazgeçilmez bir unsurdur. At kültürü Türk'ün kaderidir. At, Türk'ün kanatlı savaş aletidir. At, Türk'ün yoldaşı ve ahiret yolculuğunda ki kardaşıdır. Bu yüzden mezarında yanında istediği şeylerden biri de at olmuştur. işte Mete Han savaşlarda atı en fazla kullanan hükümdar olmuştur. Atları renklerine göre savaşta tanzim etmiş ve savaşı ona göre yürütmüştür.
Mete Han yerini oğlu Ki-Ok'a bıraktığında geride büyük bir devlet ve kültür bırakmıştır. O ait olduğu millete sevdalı ve toprak uğrunda ölmeyi göze alan yiğit bir Türk cengaveridir. O için toprak her şeydir ve hiçbir şeye değişilmez. Şahsı olarak kendisinden istenilen şeylere milletin selameti için evet diyen biri; söz konusu vatan toprağı olunca şahin kesilmiştir. Demek ki bizi yönetenlerde vatan sevgisi genetiktir. Tıpkı II. Abdülhamit'in toprak talebinde bulunanlara verdikleri cevap gibi asırlar ötesinde Mete Han'da bu cevabı vermiştir. Vatan kanla kazanılır; ancak kan kaybedilerek verilir. Bizim sevdamız vatandır, bayraktır, kutsiyetine inandığımız değerlerdir.
Mete Han, Ziya Gökalp'ın Vatan Türkiye'dir ne Türkistan. Vatan büyük ve müebbet ülke Turan idealini gerçekleştirmiş hakiki bir Türk evladıdır. Mete, rahat uyu, açtığın yolda, bayrağı hak ettiği yerde dalgalandıracak, toprak uğrunda hayatını feda edebilecek kahramanlar bu topraklarda hiç eksik olmadı ve olmayacaktır. Sen bir yol çizdin, geriden gelenler o yoldan eğilmeden, bükülmeden, dik ve kardeşçe, ümmetçe yürüyor.