
Bugün ki köşe yazımızda Türk tarihinde önemli bir yere sahip devlet adamlarımızı sizlerle kısa notlar halinde paylaşamaya çalışacağım. Keyifli okumalar dilerim. İlk devlet adamı ve askeri dehamız Oğuz Kağan olarak bilinen Mete Han’dır.
Türklerde devlet olma bilincini aşılayan, vatan ve bayrak sevdalısı, esir olmaktansa ölmeyi tercih eden Orta Asya’nın kahraman evladı Mete Han, Asya Hun Devletinin en parlak dönemini yaşatan devlet adamı olmuştur. Babası Teoman ile yaptığı mücadeleyi askerinde desteğini alarak MÖ 209’da tahta geçmiştir. Onlu askeri teşkilat sistemin ilk uygulayıcısı, ıslık çalan oklarında mucidi olan Mete Han, ikili teşkilat sistemini de getirerek ülke yönetimini kolaylaştırmayı düşünmüştür. Tarihe geçen şu söz Mete Han’ın kişiliği anlamak ve genç nesillere aktarmak için yeterlidir: “İsterse üzerinde tek ot bitmesin, ne kadar değersiz olursa olsun, toprak devletin temelidir ve hiç kimseye verilemez.” Birçok seferden sefere giden, topraklarına toprak katan Mete Han, Çin’i vergiye bağlamış; fakat topraklarına katmayı düşünmemiş; Çin’i topraklarına neden katmadın sorusuna ise kalabalık Çin nüfusu içerisinde milli kimliğimizi kaybetme endişesi duyma demiştir.
KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN
46 yıl süren saltanatın 16 yılını at sırtında geçiren, doğu da İran, batı da Almanya içlerine kadar hakikat peşinde koşturan, Yavuz Sultan Selim’in tek oğlu Kanuni Sultan Süleyman’dır. Batılıların muhteşem, Türk tarihçilerinin ise kanuni adı verdikleri, Muhibbi mahlasıyla yazdığı şiirleri ile bilinen sultandır. Kanuni Sultan Süleyman, iki saat içerisinde Macar Kralını Mohaç Meydan Muharebesinde yenen, Preveze Deniz Savaşıyla Akdeniz’i bir Türk Gölü haline çeviren, Rodos Adasında şövalyelerine korku salan, yurdundan uzakta saltanatı Zigetvar zaferi ile sona eren büyük asker ve devlet adamıdır. Seferlerde gurura kapılmamak için çadırına kazdırdığı çukurda uyuyan, karıncanın rızkına engel mi olduk diye fetva isteyen, ilim adamlarına hürmet gösteren, vatan ve bayrak, Kur’an ve peygamber adına fedakârlıktan çekinmeyen, düşmana karşı sözünü esirgemeyen cihan padişahıdır. Kanuni Sultan Süleyman’ın 1520’de başlayan saltanatı 1566 yılında sona ermiştir. Kanuni Sultan Süleyman’ın bir sözünde şöyle der: “ Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi söz.”
FATİH SULTAN MEHMET HAN
II. Murat’ın oğlu, II. Beyazıt’ın babası, Hz. Peygamber’in hadisi şerifine nail olan Büyük Türk lakaplı sultan, II. Mehmet Handır. Çocukluğundan beri İstanbul ile var olan Ya İstanbul beni alacak Ya ben İstanbul’u alacam diyecek kadar hayallerinin peşinde koşan, yedi dile hâkim, Şahi topu ve Rumelihisarı gibi mimarlık ve mühendislik harikalarını ortaya çıkaran da yine Fatih Sultan Mehmet Han’dır. Adaleti ve hoşgörüsüyle gönülleri fetheden, İstanbul surlarına hilali diken, Ayasofya’da ilk namaz kılanda yine o olmuştur. Bizim davamız kuru cihangirlik davası değildir, biz ilahi kelimetullah davası güden bir neslin torunlarıyız derken de, bizim kudretimizin ulaştığı yerlere onların hayalleri dahi ulaşamaz cevabını verirken de hep Fatih Sultan Mehmet’in izi vardır tarihin tozlu sayfaları arasında. Sinop, Amasra, Trabzon, Kırım, Gökçeada, Bozcaada, Eflak, Boğdan, Bosna ve daha nice fetihlere Fatih adını yazdıranda yine odur. Hocası Akşemseddin’in izinde, ilmin peşinde ve derdi hak ve halk olan bir padişah Fatih Sultan Mehmet Han
Türklerde devlet olma bilincini aşılayan, vatan ve bayrak sevdalısı, esir olmaktansa ölmeyi tercih eden Orta Asya’nın kahraman evladı Mete Han, Asya Hun Devletinin en parlak dönemini yaşatan devlet adamı olmuştur. Babası Teoman ile yaptığı mücadeleyi askerinde desteğini alarak MÖ 209’da tahta geçmiştir. Onlu askeri teşkilat sistemin ilk uygulayıcısı, ıslık çalan oklarında mucidi olan Mete Han, ikili teşkilat sistemini de getirerek ülke yönetimini kolaylaştırmayı düşünmüştür. Tarihe geçen şu söz Mete Han’ın kişiliği anlamak ve genç nesillere aktarmak için yeterlidir: “İsterse üzerinde tek ot bitmesin, ne kadar değersiz olursa olsun, toprak devletin temelidir ve hiç kimseye verilemez.” Birçok seferden sefere giden, topraklarına toprak katan Mete Han, Çin’i vergiye bağlamış; fakat topraklarına katmayı düşünmemiş; Çin’i topraklarına neden katmadın sorusuna ise kalabalık Çin nüfusu içerisinde milli kimliğimizi kaybetme endişesi duyma demiştir.
KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN
46 yıl süren saltanatın 16 yılını at sırtında geçiren, doğu da İran, batı da Almanya içlerine kadar hakikat peşinde koşturan, Yavuz Sultan Selim’in tek oğlu Kanuni Sultan Süleyman’dır. Batılıların muhteşem, Türk tarihçilerinin ise kanuni adı verdikleri, Muhibbi mahlasıyla yazdığı şiirleri ile bilinen sultandır. Kanuni Sultan Süleyman, iki saat içerisinde Macar Kralını Mohaç Meydan Muharebesinde yenen, Preveze Deniz Savaşıyla Akdeniz’i bir Türk Gölü haline çeviren, Rodos Adasında şövalyelerine korku salan, yurdundan uzakta saltanatı Zigetvar zaferi ile sona eren büyük asker ve devlet adamıdır. Seferlerde gurura kapılmamak için çadırına kazdırdığı çukurda uyuyan, karıncanın rızkına engel mi olduk diye fetva isteyen, ilim adamlarına hürmet gösteren, vatan ve bayrak, Kur’an ve peygamber adına fedakârlıktan çekinmeyen, düşmana karşı sözünü esirgemeyen cihan padişahıdır. Kanuni Sultan Süleyman’ın 1520’de başlayan saltanatı 1566 yılında sona ermiştir. Kanuni Sultan Süleyman’ın bir sözünde şöyle der: “ Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi söz.”
FATİH SULTAN MEHMET HAN
II. Murat’ın oğlu, II. Beyazıt’ın babası, Hz. Peygamber’in hadisi şerifine nail olan Büyük Türk lakaplı sultan, II. Mehmet Handır. Çocukluğundan beri İstanbul ile var olan Ya İstanbul beni alacak Ya ben İstanbul’u alacam diyecek kadar hayallerinin peşinde koşan, yedi dile hâkim, Şahi topu ve Rumelihisarı gibi mimarlık ve mühendislik harikalarını ortaya çıkaran da yine Fatih Sultan Mehmet Han’dır. Adaleti ve hoşgörüsüyle gönülleri fetheden, İstanbul surlarına hilali diken, Ayasofya’da ilk namaz kılanda yine o olmuştur. Bizim davamız kuru cihangirlik davası değildir, biz ilahi kelimetullah davası güden bir neslin torunlarıyız derken de, bizim kudretimizin ulaştığı yerlere onların hayalleri dahi ulaşamaz cevabını verirken de hep Fatih Sultan Mehmet’in izi vardır tarihin tozlu sayfaları arasında. Sinop, Amasra, Trabzon, Kırım, Gökçeada, Bozcaada, Eflak, Boğdan, Bosna ve daha nice fetihlere Fatih adını yazdıranda yine odur. Hocası Akşemseddin’in izinde, ilmin peşinde ve derdi hak ve halk olan bir padişah Fatih Sultan Mehmet Han