
Koronavirüs salgınında zorlu mesailerine devam eden sağlık çalışanlarının emekleri sayesinde binlerce hasta şifa buldu. Erzurum’da Covid-19 servisinde enfeksiyon klinik sorumlusu olarak görev yapan Dr. Öğr. Üyesi Sibel İba Yılmaz, kronik tiroid rahatsızlığına rağmen izne ayrılmayı reddetti. Kendi isteğiyle görevinin başında kalan Yılmaz, gösterdiği fedakarlık ile örnek teşkil etti.
Manolya BULUT-PUSULA

Pandemide baş boyun bölgesinde rahatsızlığı olanların rapor alarak izne ayrılma olanağı varken hastalarını bırakmaya gönlü razı olmayan Dr. Sibel İba Yılmaz, “Enfeksiyon uzmanı olarak bu kadar sıkışık bir dönemde bırakmayı kendime yediremedim. Hiç de pişman değilim. Korktuğum anlar tabi ki oluyor ama hiç ‘acaba gitse miydim’ demedim” dedi.
Yaklaşık bir buçuk yıl önce kronik tiroid rahatsızlığından dolayı riskli bir ameliyat geçiren Dr. Öğr. Üyesi Sibel İba Yılmaz, (42) ilaç tedavisine devam ediyor. Risk grubunda yer almasına rağmen sürecin ilk gününden itibaren mesai başında olan fedakâr sağlık çalışanı Yılmaz’ın eşi de Atatürk Üniversitesi’nde halk sağlığı uzmanı olarak görev yapıyor. Sıkıntılı süreçte hem ülkesini hem çalıştığı hastaneyi yalnız bırakmak istemediğini söyleyen Dr. Yılmaz, aynı şekilde görevine devam edeceğini de sözlerine ekliyor.

Sıkışık dönemde bırakamazdım
Korktuğu anların olduğunu ama işini bırakmayı bir an olsun düşünmediğini anlatan Dr. Öğr. Üyesi Sibel İba Yılmaz, “İnsan mutlaka panik oluyor. Bulaşırsa ne yaparım, nasıl tedavi görürüm, bir sıkıntı olur mu diye düşünüyor. Ama zaman içinde tedbir alınca, hastalara korunaklı yaklaşınca, maske ve mesafe kuralına uyunca çok da problem olmadığını gördük. Çok şükür aktif şekilde hasta baktığım halde hastalanmadan 7 ay geçirdim. Bireysel sorumluluk ile kaldım. Burada idareciler ‘sıkıntı olacaksa ayrılabilirsin’ de dediler. Tamamen kişisel sorumluluk hissettim. Enfeksiyon uzmanı olarak bu kadar sıkışık bir dönemde bırakmayı kendime yediremedim. Hiç de pişman değilim. Korktuğum anlar tabi ki oluyor ama hiç ‘acaba gitse miydim’ demedim. Hasta odasına acil müdahalede siperliksiz girdiğimiz zamanlar da oldu. Kendimden çok ailemi düşünüyordum. Korkuyoruz ama birileri de bu işi yapacak” dedi.

Hasta olmamak için çabalıyorlar
Kendi meslektaşlarına da müdahale ettiğini anlatan Dr. Yılmaz, “Bu çok ağır bir süreç. Kendi meslektaşlarımızdan da yoğun bakımda yatanlar oldu. Benim kendi servisimde takip ettiklerim de oldu. Kendi arkadaşlarımıza da müdahale ettik. Onları görünce çok üzülüyorduk. Nefes darlığı çekmek cidden çok zor, hastalara bakarken de aynı şekilde üzülüyoruz. Bu hasta grubuna bakmak hekim ve hemşire açısından çok zor. Hasta olan sağlık çalışanlarında başka bir durum da var. Hasta olmak bir yana bir de işiniz başkasına yük oluyor. O yüzden hasta olmamak için fazladan çaba sarf ediyoruz” diye konuştu.
Tükendiğimizde hastaları düşünüyoruz
Zorlandıkları anlarda hastalarını düşünerek mesaiye devam ettiklerini belirten Yılmaz, “Biz genelde non-stop çalışıyoruz. Hafta sonu da mutlaka gelip kontrol ediyoruz. Günlük mesai saatimizde sabah 08.00’da başlıyor ama 18.00’dan erken çıkamıyoruz. En az 10 saat çalışıyoruz. Çok tükenmişlik yaşadığımız anlar da oldu. Ama o dönemde de hastaları düşünüp ayağa kalktık. Bazı zamanlar hiç durmadan 48 saat çalıştığımız oldu. Bizi en çok zorlayan da hasta bakmaktan ziyade giydiğimiz ekipmanlar, bir süre sonra içinde nefes alınmıyor” ifadelerini kullandı.

Nefessiz kaldıklarında çok acı duyuyoruz
Yılmaz, Covid-19 servisinde yatan hastaların yaşadıklarını şu sözlerle ifade etti;
“Hastalar o son anda ‘nefes alamıyorum yardım edin’ deyip nefessiz kaldıklarında çok acı duyuyoruz. İçimiz parçalanıyor, birkaç gün kendimize gelemiyoruz. Elimizden geleni yapıyoruz ama çok acı verici. Yaşlı bir çift vardı. Beyefendi vefat etti, biz teyzeye söyleyememiştik. Her gün soruyordu. Eve gidince öğrendi. Kötüleşen hastaları yoğun bakıma almak istediğimizde göndermememiz için yalvarıyorlar. Yoğun bakıma giderken çok korkuyorlar, öleceklerini düşünüyorlar. Ama iyi şeyler de oluyor, yoğun bakımda kalıp iyileşip çıkanlar da oluyor. ‘hocam sizi tekrar göreceğimi düşünmüyordum’ deyip taburcu ettiklerimiz de oluyor.”
Sorumsuzluğa çok kızıyoruz
Vatandaşlara seslenen Yılmaz, “Maske takmayanları görünce çok üzülüyorum. Maskesiz mesafesiz yapılan özellikle kalabalık organizasyonlar bizi çok rahatsız ediyor. İnsanlar kendi başına gelmediği müddetçe bu işin ciddiyetini farkına varmıyor. Sorumsuzluğa çok kızıyoruz. Halkımızdan isteğimiz, maske, mesafe ve hijyene dikkat etmeleri. Bu bizim de işimizi kolaylaştıracak” dedi.
Manolya BULUT-PUSULA

Pandemide baş boyun bölgesinde rahatsızlığı olanların rapor alarak izne ayrılma olanağı varken hastalarını bırakmaya gönlü razı olmayan Dr. Sibel İba Yılmaz, “Enfeksiyon uzmanı olarak bu kadar sıkışık bir dönemde bırakmayı kendime yediremedim. Hiç de pişman değilim. Korktuğum anlar tabi ki oluyor ama hiç ‘acaba gitse miydim’ demedim” dedi.
Yaklaşık bir buçuk yıl önce kronik tiroid rahatsızlığından dolayı riskli bir ameliyat geçiren Dr. Öğr. Üyesi Sibel İba Yılmaz, (42) ilaç tedavisine devam ediyor. Risk grubunda yer almasına rağmen sürecin ilk gününden itibaren mesai başında olan fedakâr sağlık çalışanı Yılmaz’ın eşi de Atatürk Üniversitesi’nde halk sağlığı uzmanı olarak görev yapıyor. Sıkıntılı süreçte hem ülkesini hem çalıştığı hastaneyi yalnız bırakmak istemediğini söyleyen Dr. Yılmaz, aynı şekilde görevine devam edeceğini de sözlerine ekliyor.

Sıkışık dönemde bırakamazdım
Korktuğu anların olduğunu ama işini bırakmayı bir an olsun düşünmediğini anlatan Dr. Öğr. Üyesi Sibel İba Yılmaz, “İnsan mutlaka panik oluyor. Bulaşırsa ne yaparım, nasıl tedavi görürüm, bir sıkıntı olur mu diye düşünüyor. Ama zaman içinde tedbir alınca, hastalara korunaklı yaklaşınca, maske ve mesafe kuralına uyunca çok da problem olmadığını gördük. Çok şükür aktif şekilde hasta baktığım halde hastalanmadan 7 ay geçirdim. Bireysel sorumluluk ile kaldım. Burada idareciler ‘sıkıntı olacaksa ayrılabilirsin’ de dediler. Tamamen kişisel sorumluluk hissettim. Enfeksiyon uzmanı olarak bu kadar sıkışık bir dönemde bırakmayı kendime yediremedim. Hiç de pişman değilim. Korktuğum anlar tabi ki oluyor ama hiç ‘acaba gitse miydim’ demedim. Hasta odasına acil müdahalede siperliksiz girdiğimiz zamanlar da oldu. Kendimden çok ailemi düşünüyordum. Korkuyoruz ama birileri de bu işi yapacak” dedi.

Hasta olmamak için çabalıyorlar
Kendi meslektaşlarına da müdahale ettiğini anlatan Dr. Yılmaz, “Bu çok ağır bir süreç. Kendi meslektaşlarımızdan da yoğun bakımda yatanlar oldu. Benim kendi servisimde takip ettiklerim de oldu. Kendi arkadaşlarımıza da müdahale ettik. Onları görünce çok üzülüyorduk. Nefes darlığı çekmek cidden çok zor, hastalara bakarken de aynı şekilde üzülüyoruz. Bu hasta grubuna bakmak hekim ve hemşire açısından çok zor. Hasta olan sağlık çalışanlarında başka bir durum da var. Hasta olmak bir yana bir de işiniz başkasına yük oluyor. O yüzden hasta olmamak için fazladan çaba sarf ediyoruz” diye konuştu.
Tükendiğimizde hastaları düşünüyoruz
Zorlandıkları anlarda hastalarını düşünerek mesaiye devam ettiklerini belirten Yılmaz, “Biz genelde non-stop çalışıyoruz. Hafta sonu da mutlaka gelip kontrol ediyoruz. Günlük mesai saatimizde sabah 08.00’da başlıyor ama 18.00’dan erken çıkamıyoruz. En az 10 saat çalışıyoruz. Çok tükenmişlik yaşadığımız anlar da oldu. Ama o dönemde de hastaları düşünüp ayağa kalktık. Bazı zamanlar hiç durmadan 48 saat çalıştığımız oldu. Bizi en çok zorlayan da hasta bakmaktan ziyade giydiğimiz ekipmanlar, bir süre sonra içinde nefes alınmıyor” ifadelerini kullandı.

Nefessiz kaldıklarında çok acı duyuyoruz
Yılmaz, Covid-19 servisinde yatan hastaların yaşadıklarını şu sözlerle ifade etti;
“Hastalar o son anda ‘nefes alamıyorum yardım edin’ deyip nefessiz kaldıklarında çok acı duyuyoruz. İçimiz parçalanıyor, birkaç gün kendimize gelemiyoruz. Elimizden geleni yapıyoruz ama çok acı verici. Yaşlı bir çift vardı. Beyefendi vefat etti, biz teyzeye söyleyememiştik. Her gün soruyordu. Eve gidince öğrendi. Kötüleşen hastaları yoğun bakıma almak istediğimizde göndermememiz için yalvarıyorlar. Yoğun bakıma giderken çok korkuyorlar, öleceklerini düşünüyorlar. Ama iyi şeyler de oluyor, yoğun bakımda kalıp iyileşip çıkanlar da oluyor. ‘hocam sizi tekrar göreceğimi düşünmüyordum’ deyip taburcu ettiklerimiz de oluyor.”
Sorumsuzluğa çok kızıyoruz
Vatandaşlara seslenen Yılmaz, “Maske takmayanları görünce çok üzülüyorum. Maskesiz mesafesiz yapılan özellikle kalabalık organizasyonlar bizi çok rahatsız ediyor. İnsanlar kendi başına gelmediği müddetçe bu işin ciddiyetini farkına varmıyor. Sorumsuzluğa çok kızıyoruz. Halkımızdan isteğimiz, maske, mesafe ve hijyene dikkat etmeleri. Bu bizim de işimizi kolaylaştıracak” dedi.