
Türkiye’nin milli otomobil heyecanı yeni değil. 1961 yılında akamete uğratılan, filmi de yapılan ‘Devrim’, manda zihniyeti veya Türkler yapamaz, başaramaz ezikliğinin eseri oldu. O günden sonra Türkiye hangi alanda bir adım atsa karşılaştığı tablo aynı olmuştur. Başka alanlarda daha acı tecrübeleri yakın dönemde yaşadık. Aselsan mühendisleri karanlık cinayetlere kurban verildi.
Başkan Erdoğan, geçtiğimiz yıl milli otomobil için ilk adımı attı. ‘Babayiğit’ler meydana çıktı. 27 Aralık Cuma günü yerli otomobil sahne aldı. Normali, bütün Türkiye olarak haftalarca veya aylarca bu heyecanı doya doya yaşayabilmemizdi değil mi? Biz yaparız, biz başarırız, işte yaptık olacaktı. Tanıtımı yapılan otomobiller, dünya ölçeğinde ve geleceğin teknolojisine haiz. Tasarımı dudak uçuklatıyor. İzlerken; kadrolu karşı gürüh dışında hepimizin tüylerinin diken diken olduğunu, gözlerimizin yaşardığını söyleyebilirim. Ama bu gururu yarım bırakmak için şeytanı şaşırtan iftiralar, iddiaların ardı arkası kesilmiyor.
Yapılanlar, yapılacaklar sanılır ki düşman güçlerin esiri olacak! Cümbür cemaat, saf saf karşı cephede yer alıyorlar. Milli otomobilden birkaç gün önce bir denizaltımız suya indirildi. Kimsede tık yok. Oyuncak denizaltı leğende yüzdürüldü, bir oyun oynandı. Yakın bir zamanda Kanal İstanbul’a başlanacak. Aynı çevreler cümbür cemaat karşı cephede. Montroyü eğip bükenler mi dersiniz? Ya kanal ya Türkiye narası atanlar mı?
Ne oluyor size be!
Türkiye’nin menfaatleri önünde set olmanız için sizi kim kurguluyor?
Erdoğan; “Yaklaşık 60 yıldır bu hayalin peşinde koştuk. Kimin adına çalıştığı, kimin sesi olduğu, kimin çıkarını koruduğu artık gün gibi aşikâr olan birileri çıkıp, diğer projeler gibi, bunu da hem psikolojik, hem de fiili olarak sabote etmiştir.” Sözlerinde yerden göğe kadar haklıdır.
Erdoğan, tanıtım konuşmasında iç ve dış güçlere meydan okurken ‘Bu markaya ilişkin tüm stratejik kararları ülkemiz alıyor. Bizim fikirlerimiz, bizim mühendislerimiz tarafından hayata geçiriliyor. Atılan hiçbir adım için kimseden lisans almıyor, icazet almıyor, her türlü teknik özelliği kendimiz belirliyoruz. Bir başka ifadeyle, oyunun kurallarını artık biz koyuyoruz. Libya'da da biz koyuyoruz, Suriye'de de biz koyuyoruz.’
Aracın tasarımı için şeytanı utandıran iftiralara sarılanlara hatırlatalım, tasarım bir Türk’e, Murat Günak’a ait.
Yani çatlasanız da patlasanız da Türkiye, her alanda ilerliyor.
Karşı cephede yer almanız utancınız olacaktır!
Bırakın artık başkalarının sesi olmayı, susun ve bırakın biz sevincimizi yaşayalım!
Başkan Erdoğan, geçtiğimiz yıl milli otomobil için ilk adımı attı. ‘Babayiğit’ler meydana çıktı. 27 Aralık Cuma günü yerli otomobil sahne aldı. Normali, bütün Türkiye olarak haftalarca veya aylarca bu heyecanı doya doya yaşayabilmemizdi değil mi? Biz yaparız, biz başarırız, işte yaptık olacaktı. Tanıtımı yapılan otomobiller, dünya ölçeğinde ve geleceğin teknolojisine haiz. Tasarımı dudak uçuklatıyor. İzlerken; kadrolu karşı gürüh dışında hepimizin tüylerinin diken diken olduğunu, gözlerimizin yaşardığını söyleyebilirim. Ama bu gururu yarım bırakmak için şeytanı şaşırtan iftiralar, iddiaların ardı arkası kesilmiyor.
Yapılanlar, yapılacaklar sanılır ki düşman güçlerin esiri olacak! Cümbür cemaat, saf saf karşı cephede yer alıyorlar. Milli otomobilden birkaç gün önce bir denizaltımız suya indirildi. Kimsede tık yok. Oyuncak denizaltı leğende yüzdürüldü, bir oyun oynandı. Yakın bir zamanda Kanal İstanbul’a başlanacak. Aynı çevreler cümbür cemaat karşı cephede. Montroyü eğip bükenler mi dersiniz? Ya kanal ya Türkiye narası atanlar mı?
Ne oluyor size be!
Türkiye’nin menfaatleri önünde set olmanız için sizi kim kurguluyor?
Erdoğan; “Yaklaşık 60 yıldır bu hayalin peşinde koştuk. Kimin adına çalıştığı, kimin sesi olduğu, kimin çıkarını koruduğu artık gün gibi aşikâr olan birileri çıkıp, diğer projeler gibi, bunu da hem psikolojik, hem de fiili olarak sabote etmiştir.” Sözlerinde yerden göğe kadar haklıdır.
Erdoğan, tanıtım konuşmasında iç ve dış güçlere meydan okurken ‘Bu markaya ilişkin tüm stratejik kararları ülkemiz alıyor. Bizim fikirlerimiz, bizim mühendislerimiz tarafından hayata geçiriliyor. Atılan hiçbir adım için kimseden lisans almıyor, icazet almıyor, her türlü teknik özelliği kendimiz belirliyoruz. Bir başka ifadeyle, oyunun kurallarını artık biz koyuyoruz. Libya'da da biz koyuyoruz, Suriye'de de biz koyuyoruz.’
Aracın tasarımı için şeytanı utandıran iftiralara sarılanlara hatırlatalım, tasarım bir Türk’e, Murat Günak’a ait.
Yani çatlasanız da patlasanız da Türkiye, her alanda ilerliyor.
Karşı cephede yer almanız utancınız olacaktır!
Bırakın artık başkalarının sesi olmayı, susun ve bırakın biz sevincimizi yaşayalım!