
Afgan asıllı öğrenci Hedayatullah Sharif, kaybolan hayatların umut dolu mücadelesi anlattı. Çektiği video ve fotoğraflarla mültecilerin dramını gözler önüne seren Sharif, Ege’de onlarla çıktığı umut yolculuğunu paylaştı. Akdeniz’de yaşananları anlatan görüntü ve fotoğraflar davetlileri duygulandırdı.

Halime DURMUŞ / ERZURUM
Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi’nin Afganistan uyruklu öğrencisi Hedayatullah Sharif, ‘Ege’de Umut Yolculuğu’ konulu panelde mültecilerin dramını anlattı. Video ve fotoğraflarla, Suriye’de iç savaş nedeniyle vatanlarından kopmak zorunda kalan insanların hayatlarına ışık tuttu. Anlatılanları hayret dolu bakışlarla dinleyen katılımcılar trajik hikayeler duygulu anlar yaşadı. Erzurum'daki sığınmacıların, 'Baba’ olarak nitelendirdiği Erzurum Kalkınma Vakfı (ER-VAK) Başkanı Erdal Güzel, Hedayatullah Sharıf'in çektiği görüntüler eşliğinde göçmenlerin zorlu yaşam mücadelesini anlatırken gözyaşlarını tutamadı.
Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi, göçmen dramını panelle masaya yatırdı. Moderatörlüğünü Yrd. Doç. Dr. Hakan Temiztürk’ün yaptığı panele Afganistan uyruklu Hedayatullah Sharif, ERVAK Başkanı Erdal Güzel ve Hukuk Fakültesi Araştırma Görevlisi Bahar Küpe konuşmacı olarak katıldı.

Görüntülerle anlattı
Panelde ilk söz alan Hedayatullah Sharif, İzmir Çeşme’den Yunanistan’a kaçak yollarla bot üzerinden geçmeye çalışan mültecilerin yaşadıkları zorlukları video ve fotoğraflarla paylaştı. Hedayatullah Sharıf, sığınmacıların ne yaşadıklarına yakından tanıklık ettiğini söyledi. Sığınmacıların ölümüne kaçış hikayelerini anlatan Sharıf, “O insanların nasıl yaşadıklarını yerinde görmek için bir arkadaşımla birlikte İzmir’e gittik. Kamera ile çekerken ilk başta tepki gösterdiler fakat onlardan biri olduğumu söyleyince bana yardımcı bile oldular. İnsan tacirlerinin eline düşen o insanlar ölümü göze alıp Avrupa’ya gidiyor. Eğer aralarında bir Türk’ü görürlerse o insanları başka tacirlere satıyorlar. 60 yaşında ki insanların ağlamasına tanık oldum. Çünkü çaresizler. Ellerinden gelen bir şey yok. Ailelerinin kurtuluşu için bu maceraya atılıyorlar” diye konuştu.
Güzel gözyaşlarını tutamadı
Akdeniz’de yaşanan insanlık dramının anlatıldığı panelde görüntüleri izleyen ER-VAK Başkanı Erdal Güzel, göz yaşlarına hakim olamadı. ER-VAK Başkanı Erdal Güzel, Erzurum’da binlerce sığınmacı bulunduğunu bunların 400’ünü Afgan ailelerin oluşturduğuna dikkat çekti. Sefil olmuş hayatların umut dolu hikayelerini anlatırken duygularına hakim olamadığını söyleyen Güzel, “O insanların her türlü ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyoruz. Bunu hem ER-VAK olarak hem de diğer sivil toplum kuruluşları olarak yapıyoruz. Mültecinin ne demek olduğunu mülteci olmadan ya da yaşamlarına yakından tanık olmadan bilemezsiniz. Bu devletin kıymetini bilin gençler. Bu insanlara yardımcı olmamız gerekir. Biz vakıf olarak elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz, ama inanın bu işler para işi değil gönül işi” ifadelerini kullandı.
Mülteci kimdir?
Hukuk Fakültesi Araştırma Görevlisi Bahar Küpe ise mültecinin tanımını yaptı. Küpe, “Anayasada mülteci kanununa göre, Avrupa ülkelerinde meydana gelen olaylar sebebiyle ırkı, dini, tabiiyeti gibi nedenlerle zulme uğrayacağından korktuğu için vatandaşı olduğu ülkenin dışında bulunanlar” şeklinde tanımladı. Dünya’da göçmenlere yardım elini uzatan ilk devletin Türkiye olduğunu belirten Küpe, sığınmacıların hukuki anlamda yaşadığı zorluklara değindi. Hukuki boşluklara da dikkat çeken Küpe, “Yalnızca Avrupa’da yaşanan olaylar nedeniyle göç etmiş kişilere mülteci deniyor. 2015 verilerine baktığımızda bu tanıma giren yalnızca 45 kişi var. Çünkü Avrupa ülkelerinde ki olaylar dediğimizde Avrupa Konseyi mensubu ülkelerinden göç etmiş insanları kapsıyoruz. Yani gördüğünüz gibi ne Suriye ne Irak ne de Afganistan’dan göç etmiş insanları bu tanımın içine alamıyoruz. Bu coğrafi sınırlamayı yapan Dünya’da ki 4 ülkeden biri maalesef biziz. Dünya’da ki hukuk ile Türk Hukuku arasında ki kavram karmaşası burada ortaya çıkıyor” şeklinde konuştu.