
Özellikle son 4-5 yılda CHP büyük bir değişime uğradı. Türkiye’yi batıya şikayetinin yanı sıra HDP ile yarı gizli ittifakı, parti içerisinde millici unsurların tasfiyesi, bazı uç unsurların etkinliği dikkat çekici. Büyük değişime rağmen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve etkin yeni CHP’lilerin her konuda Atatürk’ün partisiyiz iddiaları da kafa karıştırıyor.
Karabağ’daki zaferin ardından İlham Aliyev, Ermenistan ile Başbakanı Paşinyan’ı, Paşinyan’ın dünyanın her ülkesinden yardım dilenmesini eleştiren konuşmasında adeta tarihe not düşen “Endir o bayrağı direkden, bük, goy cibine git başka bir ülkenin terkibinde yaşa” dedi. Aliyev’in bu müthiş cümlesi siyaset yapan, milletin önüne çıkmak isteyen her parti için temel prensip olmalıdır.
Bu hatırlatmanın ardından CHP ile Atatürk ilişkisine, aslında ilişkisizliklerine dönelim. CHP, son yıllarda HDP ile ittifakı veya milli meselelerde tutumu nedeniyle suçlandıkça ‘Atatürk’ün partisi’ iddiasını sıklıkla vurgulamıştır.
Gerçek ne kadar böyledir. Mustafa Kemal Atatürk, nasıl bir siyaset takip etmiştir veya yabancılar (BATI)’ya nasıl bakmaktadır.
Atatürk’ün 1922 yılında TBMM’deki nutkuna kulak verelim;
“Efendiler! Avrupa'nın bütün ilerlemesine, yükselmesine ve medenileşmesine karşılık Türkiye tam tersine gerilemiş ve düşüş vadisine yuvarlanadurmuştur. Artık vaziyeti düzeltmek için mutlaka Avrupa'dan nasihat almak, bütün işleri Avrupa'nın emellerine göre yapmak, bütün dersleri Avrupa'dan almak gibi birtakım zihniyetler belirdi. Halbuki, hangi istiklal vardır ki, ecnebilerin nasihatleriyle, ecnebilerin planlarıyla yükselebilsin? Tarih böyle bir hadiseyi kaydetmemiştir!”
Yeni CHP’nin bu nutku bir daha okumasını ve siyaset biçimlerini gözden geçirmesinin önemli olduğu kanaatini taşıyorum. Temelde Recep Tayyip Erdoğan karşıtlığı üzerine oturtulan siyaset anlayışı ne kadar karşılık bulur bilemiyorum, ancak CHP’nin izlediği yolun doğruluğunu en fazla CHP tabanın tartışmasında yarar vardır.
CHP’nin siyaset biçimi, Batı’ya yaklaşımı ve Türkiye’yi sık sık adeta ihbar eden açıklamalarının Atatürk ile çok bağdaşır olmadığını görebiliyoruz.
Yeniden Atatürk’e kulak verelim, 1922 Mecliste irad ettiği nutuktan;
“Efendiler,
Avrupa’nın bütün ilerlemesine yükselmesine ve medenileşmesine karşılık Türkiye tam tersine gerilemiş ve düşüş vadisine yuvarlanadurmuştur. Artık vaziyeti düzeltmek için mutlaka Avrupa’dan nasihat almak, bütün işleri Avrupa’nın emellerine göre uygun yapmak, yürümek, bütün dersleri Avrupa’dan almak gibi bir takım zihniyetler belirdi. Halbuki, hangi istiklal vardır ki ecnebilerin nasihatiyle, ecnebilerin planlarıyla yükseltilebilsin? Tarih böyle bir hadiseyi kaydetmemiştir. Tarihte, böyle bir olay yaratmaya kalkışanlar, zehirli sonuçlarla karşılaşmışlardır. İşte Türkiye de, bu yanlış zihniyetle sakat olan bazı yöneticiler yüzünden, her saat, her gün, her yüzyıl, biraz daha çok gerilemiş, daha çok düşmüştür.”
Suriye’de, Libya’da, Doğu Akdeniz’de, Kafkaslar ’da Türkiye’nin bütün adımlarını şiddetle eleştiren, Batı’ya şikayet eden CHP’nin anlayışı sizce Atatürk’te var mıymış?
Karabağ’daki zaferin ardından İlham Aliyev, Ermenistan ile Başbakanı Paşinyan’ı, Paşinyan’ın dünyanın her ülkesinden yardım dilenmesini eleştiren konuşmasında adeta tarihe not düşen “Endir o bayrağı direkden, bük, goy cibine git başka bir ülkenin terkibinde yaşa” dedi. Aliyev’in bu müthiş cümlesi siyaset yapan, milletin önüne çıkmak isteyen her parti için temel prensip olmalıdır.
Bu hatırlatmanın ardından CHP ile Atatürk ilişkisine, aslında ilişkisizliklerine dönelim. CHP, son yıllarda HDP ile ittifakı veya milli meselelerde tutumu nedeniyle suçlandıkça ‘Atatürk’ün partisi’ iddiasını sıklıkla vurgulamıştır.
Gerçek ne kadar böyledir. Mustafa Kemal Atatürk, nasıl bir siyaset takip etmiştir veya yabancılar (BATI)’ya nasıl bakmaktadır.
Atatürk’ün 1922 yılında TBMM’deki nutkuna kulak verelim;
“Efendiler! Avrupa'nın bütün ilerlemesine, yükselmesine ve medenileşmesine karşılık Türkiye tam tersine gerilemiş ve düşüş vadisine yuvarlanadurmuştur. Artık vaziyeti düzeltmek için mutlaka Avrupa'dan nasihat almak, bütün işleri Avrupa'nın emellerine göre yapmak, bütün dersleri Avrupa'dan almak gibi birtakım zihniyetler belirdi. Halbuki, hangi istiklal vardır ki, ecnebilerin nasihatleriyle, ecnebilerin planlarıyla yükselebilsin? Tarih böyle bir hadiseyi kaydetmemiştir!”
Yeni CHP’nin bu nutku bir daha okumasını ve siyaset biçimlerini gözden geçirmesinin önemli olduğu kanaatini taşıyorum. Temelde Recep Tayyip Erdoğan karşıtlığı üzerine oturtulan siyaset anlayışı ne kadar karşılık bulur bilemiyorum, ancak CHP’nin izlediği yolun doğruluğunu en fazla CHP tabanın tartışmasında yarar vardır.
CHP’nin siyaset biçimi, Batı’ya yaklaşımı ve Türkiye’yi sık sık adeta ihbar eden açıklamalarının Atatürk ile çok bağdaşır olmadığını görebiliyoruz.
Yeniden Atatürk’e kulak verelim, 1922 Mecliste irad ettiği nutuktan;
“Efendiler,
Avrupa’nın bütün ilerlemesine yükselmesine ve medenileşmesine karşılık Türkiye tam tersine gerilemiş ve düşüş vadisine yuvarlanadurmuştur. Artık vaziyeti düzeltmek için mutlaka Avrupa’dan nasihat almak, bütün işleri Avrupa’nın emellerine göre uygun yapmak, yürümek, bütün dersleri Avrupa’dan almak gibi bir takım zihniyetler belirdi. Halbuki, hangi istiklal vardır ki ecnebilerin nasihatiyle, ecnebilerin planlarıyla yükseltilebilsin? Tarih böyle bir hadiseyi kaydetmemiştir. Tarihte, böyle bir olay yaratmaya kalkışanlar, zehirli sonuçlarla karşılaşmışlardır. İşte Türkiye de, bu yanlış zihniyetle sakat olan bazı yöneticiler yüzünden, her saat, her gün, her yüzyıl, biraz daha çok gerilemiş, daha çok düşmüştür.”
Suriye’de, Libya’da, Doğu Akdeniz’de, Kafkaslar ’da Türkiye’nin bütün adımlarını şiddetle eleştiren, Batı’ya şikayet eden CHP’nin anlayışı sizce Atatürk’te var mıymış?