
DAVANIN FAALİYET ALANLARI İLE İLGİLİ ÇALIŞMALAR: -II-
b- Siyasal Parti Faaliyeti I:
Bizim Davamız, güçlü, dinamik, etkili ve sürükleyici bir davadır. Uzun zaman fikri planda gelişmiş, 1970’lerden sonra ise, hem fikri planda, hem de demokratik siyaset alanında aksiyona geçmiştir.
İslamcılar olarak biz, siyasal parti aracılığıyla siyasete girdiğimizde, hem ülkemizde, hem de İslam dünyasında, bu çizgide siyasete girenlerin ilki oldu. O dönemde bize, içeride ve dışarıda karşı çıkanlar oldu. Demokratik siyasete olumsuz bakarak, ‘Müslümanın siyasetle ne ilgisi vardır,’ şeklinde eleştirilerden tutun da, şirke gittiğimizi, demokratik düzene yamanacağımızı ve davadan ayrıldığımızı ifade edenler dahi olmuştu. Bunlara aldırmadan yolumuza devam ettik ve daha sonra, içeride ve dışarıda Müslümanların tek ümidi ve ilham kaynağı haline geldik.
Hem bizim Ülkemizde, hem de İslam dünyasında, İslami faaliyet yapılanmalarında sosyolojik anlamda ‘cemaat modeli’ esastır. Uzun zamandan beri de bu, hep böyledir. Bu modelin içyapısı güçlü olmakla beraber belli sorunları da içinde taşır. İlimle, irfanla ve ihlasla mücehhez olarak bu modelle İslami faaliyet yürütülse dahi, bu modelin çok önemli bir açmazı, çok önemli bir sorunu vardır. O da ‘dar bir alana’ sıkışmaktır. Hem üzerinde durduğu, yoğunlaştığı konu ya da konular yönüyle, hem de hitap ettiği kitle itibariyle dar bir alana sıkışıp kalırlar. Anlattığı konuların da, ulaştığı kitlenin de dışında çok daha geniş konular ve çok daha geniş halk kitleleri bulunur.
Siyasal parti yapılanması ise, sosyolojik anlamda bir cemiyet yapılanmasıdır. Hem ilgilendiği konuları, hem de hitap ettiği insanlar itibariyle, bütünlük arz eder. Yani Sosyal, kültürel, ekonomik, teknolojik, yönetim ve siyasal olmak üzere İslam’ın bütün yönleri, bütün millete, bütün bir gönül coğrafyasına, hatta bütün insanlığa sunulur. Bunlardan hangisini tercih etmeli, noktasına gitmemek gerekir. Esasen ikisinin de dengeli; işbirliği ve iş bölümü anlayışı içerisinde yürütülmesinden yanayım.
Siyasal parti olarak biz, yaklaşık 50 yıllık planlı, programlı, nitelikli; yoğun ve yorucu bir çalışma dönemi geçirdik. Bu çalışmalarla, Allah’ın yardımı ve Milletimizin teveccühü sonucu, yerel yönetimlerden başlayarak, hem yerelde, hem de merkezi yönetimde iktidar olduk. Yurt içinde Milletimizi, siyasal partileri ve vesayet sistemini en çok etkileyip, bu alanlarda değişimi gerçekleştirdik. İktidar olduğumuzda, başta Devlet-Millet çelişkisini ortadan kaldırdık ve Devleti, Milletin çizgisine getirdik. İçeride kalkınma ve gelişmeyi sağladık, özgürlüklerin alanlarını dikey ve yatay olarak genişlettik. Hem halkımız, hem de devletimiz zenginleşti. Bundan biz de toplumumuz da Devletimiz de kazançlı çıktık.
Dışarıda ise, önce gönül coğrafyamızdaki halkları ve ona paralel olarak dünya siyasetini, ciddi anlamda etkiledik. Türkiye olarak biz, artık herhangi bir ülke olmaktan çıktık. Süper lige yükseldik ve oradaki yerimizi sağlamlaştırdık. Artık, dünya siyasetinde, biz olmadan karar alınamaz noktalara geldik. Bunda, tabii, en büyük pay, Ak Parti’nin, özellikle de Sn. Cumhurbaşkanımızındır. Bu güzellikler ve başarılar, daha da çok sayılabilir.
Bu konuya yarın devam edelim.
b- Siyasal Parti Faaliyeti I:
Bizim Davamız, güçlü, dinamik, etkili ve sürükleyici bir davadır. Uzun zaman fikri planda gelişmiş, 1970’lerden sonra ise, hem fikri planda, hem de demokratik siyaset alanında aksiyona geçmiştir.
İslamcılar olarak biz, siyasal parti aracılığıyla siyasete girdiğimizde, hem ülkemizde, hem de İslam dünyasında, bu çizgide siyasete girenlerin ilki oldu. O dönemde bize, içeride ve dışarıda karşı çıkanlar oldu. Demokratik siyasete olumsuz bakarak, ‘Müslümanın siyasetle ne ilgisi vardır,’ şeklinde eleştirilerden tutun da, şirke gittiğimizi, demokratik düzene yamanacağımızı ve davadan ayrıldığımızı ifade edenler dahi olmuştu. Bunlara aldırmadan yolumuza devam ettik ve daha sonra, içeride ve dışarıda Müslümanların tek ümidi ve ilham kaynağı haline geldik.
Hem bizim Ülkemizde, hem de İslam dünyasında, İslami faaliyet yapılanmalarında sosyolojik anlamda ‘cemaat modeli’ esastır. Uzun zamandan beri de bu, hep böyledir. Bu modelin içyapısı güçlü olmakla beraber belli sorunları da içinde taşır. İlimle, irfanla ve ihlasla mücehhez olarak bu modelle İslami faaliyet yürütülse dahi, bu modelin çok önemli bir açmazı, çok önemli bir sorunu vardır. O da ‘dar bir alana’ sıkışmaktır. Hem üzerinde durduğu, yoğunlaştığı konu ya da konular yönüyle, hem de hitap ettiği kitle itibariyle dar bir alana sıkışıp kalırlar. Anlattığı konuların da, ulaştığı kitlenin de dışında çok daha geniş konular ve çok daha geniş halk kitleleri bulunur.
Siyasal parti yapılanması ise, sosyolojik anlamda bir cemiyet yapılanmasıdır. Hem ilgilendiği konuları, hem de hitap ettiği insanlar itibariyle, bütünlük arz eder. Yani Sosyal, kültürel, ekonomik, teknolojik, yönetim ve siyasal olmak üzere İslam’ın bütün yönleri, bütün millete, bütün bir gönül coğrafyasına, hatta bütün insanlığa sunulur. Bunlardan hangisini tercih etmeli, noktasına gitmemek gerekir. Esasen ikisinin de dengeli; işbirliği ve iş bölümü anlayışı içerisinde yürütülmesinden yanayım.
Siyasal parti olarak biz, yaklaşık 50 yıllık planlı, programlı, nitelikli; yoğun ve yorucu bir çalışma dönemi geçirdik. Bu çalışmalarla, Allah’ın yardımı ve Milletimizin teveccühü sonucu, yerel yönetimlerden başlayarak, hem yerelde, hem de merkezi yönetimde iktidar olduk. Yurt içinde Milletimizi, siyasal partileri ve vesayet sistemini en çok etkileyip, bu alanlarda değişimi gerçekleştirdik. İktidar olduğumuzda, başta Devlet-Millet çelişkisini ortadan kaldırdık ve Devleti, Milletin çizgisine getirdik. İçeride kalkınma ve gelişmeyi sağladık, özgürlüklerin alanlarını dikey ve yatay olarak genişlettik. Hem halkımız, hem de devletimiz zenginleşti. Bundan biz de toplumumuz da Devletimiz de kazançlı çıktık.
Dışarıda ise, önce gönül coğrafyamızdaki halkları ve ona paralel olarak dünya siyasetini, ciddi anlamda etkiledik. Türkiye olarak biz, artık herhangi bir ülke olmaktan çıktık. Süper lige yükseldik ve oradaki yerimizi sağlamlaştırdık. Artık, dünya siyasetinde, biz olmadan karar alınamaz noktalara geldik. Bunda, tabii, en büyük pay, Ak Parti’nin, özellikle de Sn. Cumhurbaşkanımızındır. Bu güzellikler ve başarılar, daha da çok sayılabilir.
Bu konuya yarın devam edelim.