
İSLAMİ YÜRÜYÜŞ, SİYASAL PARTİ VE CEMAAT TİPİ
YAPILANMA İLİŞKİSİ -IV-
4- İslami Yürüyüş ve Cemaat Tipi Yapılanma İlişkisi: -II-
Sosyolojik anlamda ‘cemiyet’ içindeki öbeklere ve gruplara verilen ad olan cemaatlerin, ontolojik olarak kendilerinden kaynaklanan belli sıkıntıları vardır. Bunlar sadece bizde ya da sadece bugün var olan sıkıntılar değildir. Ya da bugünün cemaat liderlerinin ürettiği sıkıntılar da değildir. Geçmişten bugüne, ama bugün daha çok olan sıkıntılardır. Bunlar:
1- Cemaatler, İslam’ın bir ya da birkaç konusunu kendilerine seçer ve bütün çalışmalarını, onlara yönelik olarak yaparlar ya da onlara yoğunlaşırlar.
2- Konuları, İslam’ın bir veya birkaç konusu olduğu gibi, Müslümanların da ancak çok az bir bölümü, doğal olarak bir cemaate devam ederler.
3- Cemaatler ve gruplar, tekelci ya da indirgemecidirler. Yoğunlaşılacak konuları da, okuyacakları eserleri de, insanları da, başarıları da, sürekli olarak kendi konularına, kendi kitaplarına, insanlarına ve başkanlarına indirgerler, onların tekelinde kalır. Oradaki insanlar, sürekli olarak, sadece bir grup insanın ürettiği bilgilerle yetinmek ve sadece o düzeyde düşünmek durumunda kalırlar. Hâlbuki önümüzde koskoca bir İslam bilimi ve kültürü vardır.
4- Cemaatler, sosyolojik anlamda kapalı toplum statüsündedirler. Aşırı özgüvenleri, onları, kendi kendilerine yetebileceklerine inandırmıştır. Dolayısıyla ‘dışarıdan’ bir bilgiye ve kadroya ihtiyaç duymazlar ve almazlar. Bu ise, yıllar geçse de toplumda ciddi değişim ve gelişmeler olsa da onların, aynı yerde saydıklarını, hala aynı konular etrafında dönüp dolaştıklarını, toplumun ihtiyacı olan konuları, bir türlü göremediklerini gösterir.
5- Bütün bunlardan daha önemlisi, genel olarak cemaatler, son iki yüzyıldan beri, ülkelerindeki Batılı ve Batıcı güçlere karşı bir istememezlik, bir kızgınlık besleseler dahi, onu pek açığa vurmazlar, hatta onlarla iyi geçinirler. Hayatın bütününü onlara bırakırlar. Daha çok onlarla kol-kola olan partilerle yakın ilişkiler kurarlar. Bunun karşılığında da kendi cemaatlerine ve cemaat faaliyetlerine az da olsa göz yumulmasını beklerler. Batılı güçler de bunu bir lütufmuş gibi onlara verir ve bunun kıymetini iyi bilmelerini isteyerek sürekli minnet ederler. Bu arada batıcı güçler, cemaati, kendileri açısından hizaya getirmeleri için de özellikle cemaat liderlerini sürekli gözetim ve kontrol altında tutarlar.
Bizim bu tespitimiz acı, ama Ülkemizin ve dünyanın gerçeklerindendir. Bu durum, tespit edildikten sonra, muhakkak üzerine gidilmeli, düzeltilmeğe ya da ortadan kaldırılmağa çalışılmalıdır. Burada hepimize ve herkese çok iş düşmektedir. Dolayısıyla buradan hem İslamcılara, hem de bütün cemaat ve tarikatlara şunu öneriyorum:
a- İslamcılar, davaya bağlılık ve İslami faaliyetleri sürekli yapma anlamında, daha arzulu, daha iştiyaklı olmalı, kendi içlerinde cemaat ruhunu canlı tutmalı, her gün onu daha da güçlendirecek çalışma ve davranışlar sergilemelidirler. Daha önce dediğim gibi, İslamcılığı, İslami yürüyüş esprisini bireylerin yanında, İslami cemaat ve tarikatlara götürmeli, konuşmalı, tartışmalı, anlatmalı ve mutlaka onlarla İslami Yürüyüş noktasında buluşmalıdırlar.
b- Lütfen cemaat ve tarikatlar da, bizim bu tespitimize tepki göstermek yerine ki, -o dört maddede belirttiğimiz hususlar, bugünün işi değil, uzun yılların, belki de asırların birikimidir- onları bir düşünsünler ve bunu, kendilerine, samimi bir kardeşleri tarafından tutulmuş bir ayna olarak görsünler.
c- Bugün şunlara dikkat edilmelidir:
* Hiçbir Müslüman birey, grup ya da cemaat, Peygamberlerin ve onların izleyicisi İslam devletlerinin yöntemi olan ‘İslam’a bütünsel yaklaşma ve faaliyetlerini ona göre yapmanın’ dışında kalamazlar, kalmamalıdırlar.
* Bütün cemaat ve gruplar, hem fikri planda, hem de eylem planında bu bütünselliğe muhakkak ulaşmağa çalışmalı ve ulaşmalıdırlar.
* Ayrıca şu konu bir kere daha bilinmelidir ki, ne İslamcılar, bugünkü cemaat ve tarikatlar olmadan hedeflerine ulaşabilirler; ne de cemaatler, Bugünkü yöntemleriyle, bütün Türkiye’ye ve gönül coğrafyamıza ulaşabilirler.
d- Ancak aynı hedefe yönelmiş bu iki güçlü oluşum (İslami Yürüyüş ve cemaat mensupları) hedeflerini, güçlerini ve dualarını birleştirirlerse, oluşturacakları sinerjiyle, önlerine çıkacak bütün engelleri aşıp gayelerine ulaşabilirler. Daha da önemlisi, bugünkü dağınıklığı ve diğer olumsuzlukları ortadan kaldırma anlamında çok önemli bir başlangıç yapmış olurlar.
Bu konularda da Rabbimiz yara ve yardımcımız ola.
YAPILANMA İLİŞKİSİ -IV-
4- İslami Yürüyüş ve Cemaat Tipi Yapılanma İlişkisi: -II-
Sosyolojik anlamda ‘cemiyet’ içindeki öbeklere ve gruplara verilen ad olan cemaatlerin, ontolojik olarak kendilerinden kaynaklanan belli sıkıntıları vardır. Bunlar sadece bizde ya da sadece bugün var olan sıkıntılar değildir. Ya da bugünün cemaat liderlerinin ürettiği sıkıntılar da değildir. Geçmişten bugüne, ama bugün daha çok olan sıkıntılardır. Bunlar:
1- Cemaatler, İslam’ın bir ya da birkaç konusunu kendilerine seçer ve bütün çalışmalarını, onlara yönelik olarak yaparlar ya da onlara yoğunlaşırlar.
2- Konuları, İslam’ın bir veya birkaç konusu olduğu gibi, Müslümanların da ancak çok az bir bölümü, doğal olarak bir cemaate devam ederler.
3- Cemaatler ve gruplar, tekelci ya da indirgemecidirler. Yoğunlaşılacak konuları da, okuyacakları eserleri de, insanları da, başarıları da, sürekli olarak kendi konularına, kendi kitaplarına, insanlarına ve başkanlarına indirgerler, onların tekelinde kalır. Oradaki insanlar, sürekli olarak, sadece bir grup insanın ürettiği bilgilerle yetinmek ve sadece o düzeyde düşünmek durumunda kalırlar. Hâlbuki önümüzde koskoca bir İslam bilimi ve kültürü vardır.
4- Cemaatler, sosyolojik anlamda kapalı toplum statüsündedirler. Aşırı özgüvenleri, onları, kendi kendilerine yetebileceklerine inandırmıştır. Dolayısıyla ‘dışarıdan’ bir bilgiye ve kadroya ihtiyaç duymazlar ve almazlar. Bu ise, yıllar geçse de toplumda ciddi değişim ve gelişmeler olsa da onların, aynı yerde saydıklarını, hala aynı konular etrafında dönüp dolaştıklarını, toplumun ihtiyacı olan konuları, bir türlü göremediklerini gösterir.
5- Bütün bunlardan daha önemlisi, genel olarak cemaatler, son iki yüzyıldan beri, ülkelerindeki Batılı ve Batıcı güçlere karşı bir istememezlik, bir kızgınlık besleseler dahi, onu pek açığa vurmazlar, hatta onlarla iyi geçinirler. Hayatın bütününü onlara bırakırlar. Daha çok onlarla kol-kola olan partilerle yakın ilişkiler kurarlar. Bunun karşılığında da kendi cemaatlerine ve cemaat faaliyetlerine az da olsa göz yumulmasını beklerler. Batılı güçler de bunu bir lütufmuş gibi onlara verir ve bunun kıymetini iyi bilmelerini isteyerek sürekli minnet ederler. Bu arada batıcı güçler, cemaati, kendileri açısından hizaya getirmeleri için de özellikle cemaat liderlerini sürekli gözetim ve kontrol altında tutarlar.
Bizim bu tespitimiz acı, ama Ülkemizin ve dünyanın gerçeklerindendir. Bu durum, tespit edildikten sonra, muhakkak üzerine gidilmeli, düzeltilmeğe ya da ortadan kaldırılmağa çalışılmalıdır. Burada hepimize ve herkese çok iş düşmektedir. Dolayısıyla buradan hem İslamcılara, hem de bütün cemaat ve tarikatlara şunu öneriyorum:
a- İslamcılar, davaya bağlılık ve İslami faaliyetleri sürekli yapma anlamında, daha arzulu, daha iştiyaklı olmalı, kendi içlerinde cemaat ruhunu canlı tutmalı, her gün onu daha da güçlendirecek çalışma ve davranışlar sergilemelidirler. Daha önce dediğim gibi, İslamcılığı, İslami yürüyüş esprisini bireylerin yanında, İslami cemaat ve tarikatlara götürmeli, konuşmalı, tartışmalı, anlatmalı ve mutlaka onlarla İslami Yürüyüş noktasında buluşmalıdırlar.
b- Lütfen cemaat ve tarikatlar da, bizim bu tespitimize tepki göstermek yerine ki, -o dört maddede belirttiğimiz hususlar, bugünün işi değil, uzun yılların, belki de asırların birikimidir- onları bir düşünsünler ve bunu, kendilerine, samimi bir kardeşleri tarafından tutulmuş bir ayna olarak görsünler.
c- Bugün şunlara dikkat edilmelidir:
* Hiçbir Müslüman birey, grup ya da cemaat, Peygamberlerin ve onların izleyicisi İslam devletlerinin yöntemi olan ‘İslam’a bütünsel yaklaşma ve faaliyetlerini ona göre yapmanın’ dışında kalamazlar, kalmamalıdırlar.
* Bütün cemaat ve gruplar, hem fikri planda, hem de eylem planında bu bütünselliğe muhakkak ulaşmağa çalışmalı ve ulaşmalıdırlar.
* Ayrıca şu konu bir kere daha bilinmelidir ki, ne İslamcılar, bugünkü cemaat ve tarikatlar olmadan hedeflerine ulaşabilirler; ne de cemaatler, Bugünkü yöntemleriyle, bütün Türkiye’ye ve gönül coğrafyamıza ulaşabilirler.
d- Ancak aynı hedefe yönelmiş bu iki güçlü oluşum (İslami Yürüyüş ve cemaat mensupları) hedeflerini, güçlerini ve dualarını birleştirirlerse, oluşturacakları sinerjiyle, önlerine çıkacak bütün engelleri aşıp gayelerine ulaşabilirler. Daha da önemlisi, bugünkü dağınıklığı ve diğer olumsuzlukları ortadan kaldırma anlamında çok önemli bir başlangıç yapmış olurlar.
Bu konularda da Rabbimiz yara ve yardımcımız ola.