
O Kuruntu Boşuna!
Başta gazetemiz PUSULA’da olmak üzere çeşitli gazete ve yayın organlarında zaman zaman Doğu’dan dış ülkelere önemli ölçüde ihracat yapıldığı haberleri yayınlanır. İhraç edilen ürün ve ülkeler de genelde merkezi Erzurum’da bulunan Doğu Anadolu İhracatçılar Birliği tarafından açıklanır, kamuoyu bilgilendirilir. Kısa adı DAİB olan İhracatçılar Birliği ile birlikte Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin verilerine dayanılarak yapılan bu haberler genelde Erzurum’da hoşnutsuzluğa sebep oluyor. Nedeni de bu ihracatta Erzurum’un çok yeralmıyor olması. Elbette ki veriler birliğin faaliyet alanında bulunan Ağrı, Ardahan, Batman, Bayburt, Bingöl, Bitlis, Erzincan, Elazığ, Iğdır, Hakkari, Muş, Şırnak, Tunceli, Van, Kars ve Siirt illerini de kapsıyor. Kuşkusuz Erzurum’dan da ihracı gerçekleşen bazı kalemler var. Bir defa böylesine önemli bir birliğin Erzurum’da olmasının ilin ekonomisine bir şekilde katkısını gözardı etmemeliyiz. Kuruntuya gerek yok. Bunu iyi görmek lazım. Elbette ki gönül ister ki en çok pay Erzurum’dan olsun ama olmaması niye sorun edilir, anlamakta güçlük çekiyorum. Çalışmalarını başarılı bulduğum DAİB’in yönetim kurulu Başkanı Ethem Tanrıver’in bu birliği Erzurum’dan yönetmesini de kıymetli bulduğumu söylemek isterim.. Yakından biliyorum, birliğin merkezi Erzurum’dan gitsin diye çok uğraşlar verilmişti. Allah’dan şimdi o tür söylentiler artık yok. Bu arada, yakında 1.Organize’de ki yeni hizmet binasına taşınacak olan DAİB’e hayırlı olsun dileklerimi iletiyor, çalışmalarında başarılar diliyorum.

PALTİM olmuş da Bekçi Bekir biraz sıkmış!
Tam da pandemi döneminin başlarında adını duyduğum bir projeydi PALTİM. Gördüğüm şu ki, Palandöken Belediyesi, diğer belediyelerin aksine kısa adı PALEM olan Toplum İletişim Merkezi ile bir anda farkındalık oluşturmayı başardı, örnek bir sosyal sorumluluk projesi olarak gönüllere girmeyi başardı. İlk koronavirüs ile mücadele ederken farkedebildiğim PALTİM, koordineli ve de etkin çalışma ile sanırım diğer belediyelerin de kısa sürede kıskandığı bir proje haline geldi. İhtiyaç sahiplerine anında her türlü ihtiyaçlarını karşılayarak dikkatleri üzerine çekmeyi başaran merkez, bir anda Belediye Başkanı Muhammet Sunar’ın da gözbebeği oldu. Artık Sunar’ın gittiği yerde iftiharla bahsettiği bir projeydi PALTİM. Övünmekte haksız da sayılmaz. Nihayetinde yaptığı hizmet güzel hizmet ve karşılığı da var. Görmemezlikten gelmeyelim. Tam bir ekip çalışmasını da ortaya koyan merkezin bu başarısında elbette ki hızır gibi her yere dağılan, her türlü fedakarlığı ve dahi samimiyeti ortaya koyan elemanların rolü çok fazla.

Artık PALTİM’in toplum üzerinde de etkisini farkeden Palandöken Belediyesi, bunu fırsata dönüştürmeyi düşünmüş olacak ki farklı bir anlatım yoluna gitti. Tanıtım için Bekçi Bekir olarak TRT’de 80’ler dizisinde rol alan Erzurumlu oyuncu Hacı Ali Konuk’a müracaat edildi. Belediye, dizide seyircisinin beğenerek izlediği karakterlerden Hacı Ali Konuk’u tanıtım videolarında oynatıyor. Birkaç gündür sosyal medyadan takip ediyorum bu tanıtım videolarını. Açıkçası seyircilerinin gözdelerinden Bekçi Bekir isminin kullanılması güzel fikir de sayılabilir. Ne kadar fiyata anlaşma yapıldı, ne oldu bilmiyorum ama bildiğim bu tanıtım videolarının bir tek kazananın Hacı Ali Konuk olduğunu düşünüyorum. Özellikle birinci tanıtım videosunu hem sıkıcı, hem de uzun buldum. Böylesine ekranların renkli bir yüzü çok daha iyi bir senaryo ile seyirci karşısına çıkabilir, o PALTİM çok daha iyi anlatılabilirdi. Paldır-küldür bir tanıtım videosu olmuş ve o yüzden sadece bundan Hacı Ali Konuk’un memnun kaldığını düşünüyorum. Belki bir de bu kısa tanıtım videosunda oynayan Başkan Sunar. Bu benim son kararımdır.

Kendi gitti, adı kaldı yadigar!
Belki de bir 20 yıl oldu dolmakalemlerin günlük hayatımızdan uzaklaşması. Daha düne kadar özellikle evrak ve yazı işleri, günlük notlar, akademik yazılar ve imzalanması gereken belgeler için masalarda bulundurulan dolmakalemlerin de tarih olduğunu gözlemliyoruz. Bilhassa resmi dairelerde meraklıları vardı eskiden. Mutlaka imza işlemleri o dolmakalemler ile yapılırdı. Kalemin performansını etkileyen mürekkep ve kullanış şekli de vardı o dolmakalemlerin. Farklı tasarımları ve uç kalınlıkları da cabası. Bugün bakıyorum da çoğu kamu kurum ve kuruluşlarda amirlerin masalarında var o kalemlerden ama hiç birisi de kullanılmıyor, atıl haldeler. Çok kez denemişimdir, çoğu kişinin masasındaki kalemler kullanılmıyor, masada bir süs, aksesuar olarak duruyor. Asil bir yazı aracıdır. Galiba o masada orta yerlerde asaletinden tutuluyor olsa gerek. Sadece süs olarak kalmış. Anlaşılan bir zamanlar hediye olarak da verilen ve moda olan dolmakalemler de bir çok eski adetlerimiz gibi demode olmuş.

O’na çok borçlandık, çok!
Ben her zaman derim. En iyi idareci insiyatif kullanan idarecidir diye. Dr. Aydoğan Süer, işte bu önemli özelliğe sahip idarecilerden sadece biri. MNG Yönetim Hizmetleri Genel Müdürü Dr.Aydoğan Süer, yaptı yapacağını yine, gitti denilen fuarı yeniden Erzurum’a kazandırdı. Adeta yoğun bakımda makinaya bağlanan bir hastayı sağlığına kavuşturdu, hayat verdi. MNG, Dr.Aydoğan Süer sayesinde hiç de olmadığı ve aklından bile geçirmediği bir sektöre adım atarak yine farkındalık oluşturdu. Fuarcılık konusunda MNG’nin patronu işinsanı Mehmet Nazif Günal’ı da ikna eden Aydoğan Süer oldu. Süer’in sayesinde MNG alışık olmadığı bir başka sektörde de varım dedi, yeni bir şirket için karar alındı.

Geçtiğimiz hafta içinde devri gerçekleşen fuar artık MNG’nin hizmetinde olacak. Geniş katılımlı bir törenle ilan edilen fuar hizmeti, MNG’nin Erzurum’da yeni bir yatırımı olarak vücut buluyor. Elbette ki bu hizmet de çok kıymetli ve Erzurum olarak Süer’e bir minnet borcumuzun olduğu da gerçek. Alışveriş merkezinin yapılarak hizmete girmesi, Starbuck gibi dev bir firmanın getirilmesi, Hilton otelinin yapımının sağlanması gibi bir çok hizmette de adı tarihe kazınan Aydoğan Süer, örnek idareci olarak da her daim hafızalarda kalacak. Sanıyorum normalleşmeye de geçmemiz halinde yazın o devasa Fuar alanında farklı etkinlikler ile Erzurum adından sıklıkla sözedecek ve o Süer’in kıymetini daha iyi anlayacağız. Alkışlarımız ona gelsin..

Şükür kavuşturana..
Fikret Alyanak. O, sadece Kemal Alyanak’ın oğlu değil. O aynı zamanda Erzurum’da ilk’lerin adamı. İlk’ler kalır, iliklere kadar derler. İlk’ler çok önemlidir. Matbaa sektöründe Erzurum’da ilk’leri yaşayan ve yaşatan adam olduğundan ötürü de iz bırakanlardandır. Kayak yapar, motosiklet kullanır. Çok üretkendir, beyni yeniliklere hep açıktır. Çok sosyaldir. Erzurum’a ilk ofseti getiren odur. İlk klişe atölyesini de kuran yine odur. İlk ofset gazete onun sayesinde çıkmıştır. Ben dahil bir çok basın mensubu, babasının kurucusu olduğu Milletin Sesi Gazetesi’nde yetişmiştir. Erzurum basın hayatında o yüzden Milletin Sesi Gazetesi ile birlikte Fikret Alyanak’ın da yeri başkadır. Okuldur Milletin Sesi. Sadece klişe atölyesi, ofset gazete değil, entertip dediğimiz baskı makinesinin de gelmesinde onun emeği vardır. İstanbul Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Bölümü mezunu Fikret Alyanak aynı zamanda Erzurum’da ilk grafik tasarım bürosunu da açan kişidir. Çoğu grafiker onun yanında yetişmiştir, bu sektörde hep namı yürümüştür. Kısa süren Atatürk Üniversitesi Güzel Fakültesi’nden sonra Erzincan’a gitmiş ve bu nadide Üniversitemizde de sahasıyla ilgili iz bırakan hizmetlerde bulunmuştur. Dönemim dekanıyla yaşadığı tatsızlık sebebiyle uzaklaşmıştı şehrinden..

Bir süre önceydi. Facebook sayfasından bir fotoğraf paylaşmıştı Fikret ağabey. Korona illetine o da yakalanmış ve entübe durumdaydı. Çok ama çok kötü görünüyordu. Paylaşımında fotoğrafının altına ‘’Hakkınız helal edin. Varsa benim hakkım, helal olsun’’ diyordu. Aradım hemen. Görüşemedim tabi. Tekrar aradım. Kısa bir görüşmemiz oldu, rahatsızlığını ve tedavisinin devam ettiğini söylüyordu. Sıkıntılı bir süreç sonrasında şükür yoğun bakımdan çıktı. Sağlığı yerine geldi. Allahım, bugün bir çoğumuzun ekmeğini yediği o güzel insanı bize bağışlamıştı. Dünyalar bizim olmuştu. Şükür kavuşturana. Babası Kemal amca, annesi Tayyibe hanımdan sonra sırasıyla kardeşleri İrfan ağabey ve Zerrin abla vefat etmişti. Adeta kimsesiz kalmıştı. Yapayanlızdı artık. Duydum ki emekli de olmuş. Artık Erzurum’a kesin dönüş yapmış ve grafik tasarım işine devam etme kararı almış. En kısa zamanda birarada olma umuduyla yine kısa bir görüşmemiz oldu. Hoş kendisi de biliyor, daha yapacak çok işi var Fikret ağabeyin. Hoş geldin ağabey, sefalar getirdin.

TUTTUĞUM BABA SÖZLER: Asıl mesele sahip olduklarına layık olabilmekte ( Kinsun)
DUVARIN DİLİ : Sevmezsen sevme be! Ben kendimi severim. Salağa bak!